Barışın iki yüzü

KKTC’nin tanınmasının önemini, emperyalist batının tavrını, Doğu Akdeniz’deki bölge güvenliğini, Avrasya ülkeleri ile işbirliğinin temellerini Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ile konuştuk. Gözügüzelli, ‘Adada barış Türkiye sayesinde muhafaza edilmektedir. Bu birliktelik barışa hizmet eder.’ dedi

  • Birlemiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış gününde ilan ettiği bir gündür “Barış Günü”. Dünya çapında çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda bilinçlenmeyi amaçlasa da ilan edilen bu barış hakikate hizmet etmiş midir?

Dünya barışı çelişkilerle doludur. Batı, müzakerelerle, anlaşmalarla dünyaya barış hamlelerinde bulunduğunu söylese de pratikte bir ironi olduğunu saptıyoruz. Yakın geçmişte ve günümüzde Amerika’nın barış için girdiği ülkelerde maalesef yıkım, acı, yok ediş, toplumları nasıl uçuruma sürüklediği ve hegemonyası altında zalimce davrandığını gördük. Ne yazık ki “1 Eylül Barış Günü”nü tesis edenlerin de bu olanlara ses çıkarmaması, Barış kavramının içinin boşaltıldığının ve siyasi tezgahlarla çıkarları üzerinden davranıldığının belirtisidir. Çünkü emperyalist batı hiçbir zaman barışı inşa etmemiştir. Barışı inşa edenler, emperyalizme karşı savaşanlar ve mücadele edenlerdir. İnsanlık onurunu kurtaracak, sömürü düzenine karşı gelecekte birliği ve kardeşliği kuracak olanlar, o milletler olacaktır.

Dünya barışının oluşmasına katkı olacak bir örnekle, Türkiye’nin 1974’te yaptığı Kıbrıs Barış Harekatı’nın yansımalarını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin tanınmasının önemini ve tarihi gerekçelerini, görevlerimizi, Doğu Akdeniz’deki bölge güvenliğini, Avrasya ülkeleri ile işbirliği temellerini Hukukçu Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ile Aydınlık Bindallı sayfamıza değerlendirdik.

BARIŞ GÜCÜ’NÜN MİSYONU

  • BM’nin KKTC’yi tanımaması ve Barış Gücü’nün bölgedeki haksız yaklaşımı iki kesim arasında neleri tetikliyor?

KKTC’nin BM tarafından tanınmaması ve Barış Gücü’nün devamlı surette her altı ayda bir görev süresini uzatması tamamıyla Kıbrıs Türklerinin ayrı egemenlik varlığını pekiştirmesi ve bu egemen varlığın uluslararası daha ön plana çıkarak diğer devletler üzerinde etkinliğini göstermesinin önüne geçilmesi için BM Barış Gücü her altı ayda bir görevini uzatıyor. Çünkü adada 1974’ten sonra herhangi bir çatışma yoktur. Barış Gücü adı altında uzatılan görev süresinin aslında etkinliği olmayan Barış Gücü misyonunun adada sadece Rum liderlerinin ortaya koyduğu tezlerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni sanki sürüyormuş gibi gösterme gayretlerine hizmet ettiğini görüyoruz. O nedenle bu haksız yaklaşım sadece bölgesel sorunlarda değil, uluslararası camiada Kıbrıs meselesinin sürmesinde de etkin tavırdır. Çünkü BM’nin özellikle Kıbrıs konusundaki rolü 5 daimi üye ülkenin hemfikir olmuş olduğu Kıbrıs’ta tek devlet olması yönündeki ortak çıkarları gerektirdiği için bu sorun yaşanıyor. 1960 Anayasasından bugüne, anayasa Kıbrıs Türklerinin rızası olmadan gerek yasal düzenlemeleri, gerek devlet uygulamalarında çok fazla değişikliklere gidilerek ihlal edilmiştir. Bu nedenle Kıbrıs Türkleri çeşitli surette haklarını geri alamadığı için 1983’te bağımsızlıklarını ortaya koyma gayreti içerisinde bulunmuşlardır. Dolayısıyla hukuken meseleye baktığımızda bu işin altından Rum liderlerinin ya da dünyanın çıkması mümkün değildir. Bu meseleye sadece siyasi gözle bakıldığından, jeopolitik dengeleri kendi çıkarlarına göre muhafaza etme gayretleri sürdüğünden ötürü Rum liderliğinin tek cumhuriyet olarak bu yönetimde sadece kendileri söz sahibiymiş gibi kabul ederek çalışmaktadır. Bunun için halen Kıbrıs meselesi çözümlenmiyor. Kıbrıs Türklerinin meşru egemenlik hakları halen resmi olarak Rum liderliğince kabul edilmediğinden bir sonuca varılamıyor. Bu nedenle Barış Gücü’nün misyonunun uzatılması meselesi tamamen siyasi içerikli bir hamledir.

YENİ İŞBİRLİĞİ MODELLERİ

  • Doğu Akdeniz’deki ABD tehdidi Türkiye ve Kıbrıs’ın yanı sıra bölgedeki ülkelere ve Avrasya ülkelerine de bir tehdit. KKTC’nin ilgili ülkelerce tanınması güvenlik ve işbirliği açısından neleri değiştirir?

KKTC’nin bölge ülkelerince tanınması arzu edilen, beklenilen bir durumdur. Hakikat çerçevesinde meseleye baktığımızda Suriye, İran ve Rusya apayrı incelenmesi gereken sahalardır. Bu devletlerin Doğu Akdeniz’deki çıkarları ve politikaları Türkiye Cumhuriyeti ile Kıbrıs politikası ortak noktada örtüşmelidir. Bu beklenti elbette Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili ülkelerin işbirliği temelinde geliştirecekleri diyalog, müzakereler ve farklı işbirliği konseptleri çerçevesinde ilerletilmesi her daim mümkündür. Çünkü uluslararası ilişkilerde devletlerarası ilişkiler mutlaka ulusal çıkarlara dayanır ve geliştirilir. O nedenle bu devletlerin Avrasya temelinde ortak bir menfaat tesis etmesi Avrasya ülkelerinin geleceğinin ve kaderinin, kurulacak ortak ittifaklar yeni projelerle geliştirilmesi her daim bir seçenektir. Değişen bir dünya ile karşı karşıyayız. Türkiye Cumhuriyeti, KKTC’nin de dahil olduğu Türk Dünyası Teşkilatları nezdinde Avrasya ülkeleri üzerinde etkinliğini artırma gayreti içerisinde bulunduğunu görmekteyiz. KKTC’nin ilgili devletler tarafından tanınması enerjide ve benzer faaliyetlerde farklı işbirliği modellerini getirebilir. KKTC’nin tanınması ile birlikte daha çok enerji, doğalgaz gibi projelerde bölge ülkeleriyle işbirliği kanallarının arttırılabileceği kanaatindeyim.

‘KKTC TÜRKİYE BİRLİKTELİĞİ BARIŞA HİZMET EDİYOR’

  • Türkiye 1974 Barış Harekâtı ile Kıbrıs Türk halkının huzurunu ve iki ülkenin güvenliğini sağlayarak dünyaya barışın ne olduğunu gösterdi. Bu girişimi dünya barışı açısından nasıl değerlendirirsiniz?

20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı olarak adlandırılan Türkiye’nin Kıbrıs’a gerçekleştirmiş olduğu girişimin adaya, bölgeye barış tesis ettiği aşikardır. Çünkü 1974’ten beri ada da tek bir çatışma dahi olmamıştır. Burada Türk askeri caydırıcı, etkin ve fiili varlığı ile Türkiye Cumhuriyeti uluslararası hukuk kaynaklı hakları ile ada üzerindeki varlığını muhafaza etmektedir. Dünya barışına Türkiye’nin, KKTC’nin katkı koyması son derece önemlidir. Bunun için pek çok kez Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi gibi Proxy devletçiklerin tahrik edici kışkırtıcı davranışlarında soğukkanlı davranılarak hareket edilebilmektedir. Çünkü barış bütün insanlık için son derece önemlidir. Dünya barışı bugün Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığı ile tesis edilmiştir. Hiçbir şekilde adada çatışma ve buna benzer kanlı olaylar tekerrür etmeksizin Türkiye sayesinde muhafaza edilmektedir. Bu nedenle iki ülkenin KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ortaktır. Her iki ülkenin bu coğrafyada tek yürek, tek vatan iyesiyle hareket ettiğini söylemek mümkündür. Bu birliktelik barışa hizmet eder.

(*) Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ile söyleşimiz yarın devam edecek.

Sonraki Haber