Biden Tayvan'ı silahlandırmaya çalışarak ne yapmayı amaçlıyor?

Emekli Yarbay Earl Rasmussen Sputnik'e yaptığı açıklamada, Biden yönetiminin Tayvan ve Asya-Pasifik'e odaklanmasının ABD denizcilik endüstrisi için yeni kazançlı anlaşmalar anlamına gelebileceğini; bunun yanı sıra riskleri artırıp gereksiz riskler de yaratabileceğini söyledi.

Biden yönetimi geçen hafta Tayvan adası için 345 milyon dolarlık bir askeri paket açıkladı ki bu Washington'un bu yılın başlarında Taipei için tahsis ettiği 1 milyar dolarlık paketin ilk dilimi. ABD silahları, tipik olarak silah tedariki için kullanılan bir mekanizma olan Başkanlık Geri Çekilme Yetkisi kapsamında doğrudan Pentagon stoklarından adaya gelecek.

Bir MQ-9 Reaper, gözetleme İHA'sı

Salı günü ABD Başkanı'nın Ukrayna için ek bütçe talebinin bir parçası olarak Kongre'den Tayvan'a silah yardımı yapmasını isteyeceği ortaya çıktı. Bu hamle Batı basını tarafından "Çin'den yükselen tehdit" bahanesiyle adaya yeni silahların sevkiyatını daha da hızlandırma çabası olarak yorumlandı.

Ancak Sputik uzmanı Earl Rasmussen, bölgede bir savaş ihtimalinin Washington'un düşündüğü gibi sonuçlanmayacağını belirtiyor.

Pasifik bölgesinde ilginç olacak çünkü Ukrayna gibi bir kara savaşı olmayacak, kesinlikle bir deniz çatışması ya da ağır bir donanma olacak. Yine de bunun akıllıca olmayacağını düşünüyorum. Bunun başka bir kötü strateji ve kötü varsayım olduğunu düşünüyor olabilirler. Çinliler tarafından oldukça hızlı bir şekilde ortadan kaldırılan pek çok farklı uçak gemisi filosu görebiliriz ki bu da bence Batı'yı hazırlıksız yakalayacaktır. Ancak Pasifik bölgesindeki diğer ülkelerle ilişkilerini arttırmak için yeni şeyler yaratacağını umdukları sınırlı bir çatışma arayabilirler. Yeni denizaltılar, yeni savaş gemileri ve bunun gibi şeyler. O tarafta bir fırsat arayışını hayal edebiliyorum. Ancak bunun akıllıca olmayacağını düşünüyorum.

ABD basınına göre 345 milyon dolarlık silah paketi MQ-9 Reaper insansız hava araçlarının yanı sıra hafif silah mühimmatını da içerecek. Ada daha önce de ABD'den Reaper'ların yanı sıra füzeler, savaş uçakları ve diğer gelişmiş silahları satın almıştı. ABD basınına göre listede özellikle karadan fırlatılan 400 Harpoon füzesi, F-16 Block 70 avcı uçakları, MK-48 torpidoları, M109A6 Paladin otomatik obüsleri ve Stinger füzeleri yer alıyor.

ABD Tayvan'ı resmen tanımasa da - Washington hala Tek Çin politikasına uyduğu için - Tayvan'ı Çin Halk Cumhuriyeti'nin devredilemez bir parçası olarak gören Pekin'in protestolarına rağmen adaya silah tedarik ediyor.

BIDEN TAYVAN'A SİLAH SATIŞINI NEDEN HIZLANDIRIYOR?

Biden yönetiminin Tayvan'ı silahlandırmak için neden zamana karşı yarıştığına dair birden fazla teori var. Rasmussen'e göre, bu bir anlamda Biden'ın ABD Kongresi'ndeki GOP'tan destek alma çabası olabilir.

Askeri bütçe konusunda Cumhuriyetçilerin daha fazla desteğini almak için bu konuda biraz esneme olabileceğini düşünüyorum. Siyasi açıdan da bir denge söz konusu. Cumhuriyetçiler Rusya karşıtlığından çok Çin karşıtı gibi görünüyorlar.

Görünüşe göre Biden, Tayvan'a silah teslimatının gecikmesi nedeniyle öfkeli olan Amerika'nın Çin şahinlerinin de baskısı altında. Geçen yıl ABD'li milletvekilleri adanın ABD'den yapılan yabancı askeri satışlarda 14 milyar dolarlık bir birikimle karşı karşıya olduğundan şikayet ettiler. Bu anlaşmalardan bazılarının 2017 yılına kadar uzanmasından yakınmışlardı.

Gecikmelerden Ukrayna'ya yapılan silah sevkiyatının artması ve ABD savunma sanayinin sınırlı üretim kapasitesi sorumlu tutuldu. Halihazırda Tayvan'ın adaya henüz teslim edilmemiş olan askeri siparişlerinin hacmi yaklaşık 19 milyar dolar değerinde.

Biden yönetiminin adaya silah sevkiyatını hızlandırmasının bir başka olası nedeni daha var: ABD destekli Tayvan Demokratik İlerleme Partisi (DPP), Ocak 2024'te yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde hem uluslararası hakimiyetini hem de ülke içindeki popülaritesini kaybediyor gibi görünüyor.

Buna karşılık, biraz "Çin yanlısı" bir Kuomintang'ın iktidara dönme şansının yüksek olduğu söyleniyor. Daha önce Kuomintang'ın Çin Komünist Partisi ile sürdürdüğü çalışma ilişkileri, DİP'in 2016'da parlamentoda çoğunluğu ve 2020'de başkanlığı kazanmasının ardından bozulmuştu.

ABD ASKERİ-SINAİ KOMPLEKSİ 'ASYA'YA YÖNELİŞ'TEN KARLI ÇIKMAYA HAZIRLANIYOR

Rasmussen, ABD askeri-endüstriyel kompleksinin Tayvan konusunda daha da tırmanacak bir gerilimden karlı çıkabileceği görüşünde. Dahası, ABD denizcilik endüstrisi, üçlü AUKUS paktı çerçevesinde ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya tarafından imzalanan ve yıllar sürecek olan bir denizaltı anlaşması imzaladı bile. Çin'in ve hatta Asya-Pasifik ülkelerinin olası bir nükleer silahlanma yarışı ve bölgenin militarizasyonu konusundaki endişelerine rağmen, Hint-Asya-Pasifik bölgesinin mevcut ABD yönetiminin odak noktasında olduğu açık.

Yine de Rasmussen'e göre NATO'nun müdahil olabileceği yeni olası çatışmaların haritası Avrupa ve Asya-Pasifik'ten daha fazla bölgeyi içeriyor.

Potansiyel yeni çatışmalar da meydana gelebilir. Bence gözünüzü dört açmalısınız ve hatta belki Orta Asya'ya da. Ama kesinlikle Suriye'de neler olup bittiğine bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Orada daha da yoğunlaşacağız. Ya da Nijer'e ve Nijer'de neler olduğuna bakmalıyız. Orada gerilimi tırmandırmaya mı çalışacağız? Fransa müdahale etmekten bahsediyor. Batılı elçilikler vatandaşlarını o bölgeden çekiyor. Ama mesele sadece Nijer değil. Nijer'e müdahale ederseniz, aynı anda birden fazla Afrika ülkesini karşınıza almış olursunuz. Bu bir kabus olabilir.

Kaynak: SputnikGlobe

Sonraki Haber