Bilimi yok sayan sözde tedavi: HACAMAT

Fizyoterapist Gökdoğan, toplumda sık tercih edilen ‘hacamat’ın bir tedavi yöntemi olmadığını söyledi. Kişinin hayatını riske atan hacamatın yapıldığı yerlerin Bakanlık tarafından denetlenmediğini anlatan Gökdoğan, hastanın doğru yönlendirmesi gerektiğine dikkat çekti

Hacamat birçok kültürde yıllardır tedavi yöntemi denilerek uygulanmayı sürdürüyor. Bu uygulama, deri altında birikmiş kanın, vakumlu bir kupa ile emilerek vücut dışına çıkarılması esasına dayanıyor. Şimdilerde hacamat, sağlıklı mı sağlıksız mı, diye tartışılırken bilimsel dayanağı olmayan bu yöntemi Türkiye’de uygulamak çok kolay. Çünkü Sağlık Bakanlığı, hacamat gibi alternatif tıp yöntemleriyle insanlara sözde şifa dağıtan kuruluşları denetlemiyor. Uzmanlar ise bilim dışı bu yöntemi oldukça tehlikeli buluyor.

‘GÜVENİLİR DEĞİL’

Fizyoterapist Sena Gökdoğan Aydınlık’ın sorularını cevapladı. Gökdoğan, hacamattaki en büyük riskin bilimsel yöntemlerden uzaklaşılması olduğunu söyledi.

  • Hacamat güvenli bir tedavi yöntemi mi?

Literatürde, hacamat tedavisinin klinik etkinliği, güvenliği ve etki mekanizmalarının çalışmaları yeterli ve güvenilir değildir. Bu bağlamda hacamat uygulamasına dayalı temel mekanizmalar, ortaya çıkan bazı teorilere rağmen tam olarak aydınlatılmamıştır. Herhangi bir tedavide kullanılabilmesi için iyi tasarlanmış klinik çalışmalarla etki mekanizmaları, riskleri ve uygulama yöntemleri net olarak belirlenmiş olmalıdır.

ESKİ ÇAĞLARDAN KALAN BİR YÖNTEM: HACAMAT

  • Hacamat insanların hayatına ne zaman girdi?

Eski çağlarda insan bedeninin nasıl çalıştığı bilinmiyordu dönemin hekimleri hatta büyücüleri deneme yanılma ve tahmin yöntemleri ile çalışıyordu. Örneğin kanın karaciğerde üretildiği düşünülüyordu. Hastalıkların sebebi olarak kan, safra, balgam gibi vücut sıvılarından ve büyülerden kötü ruhlardan kaynaklandığı düşünülüyordu. Kan akıtma sıkça kullanılan bir yöntemdi. Bir yeri kızaran canlıda kan fazlası olduğu düşünülüyordu akıtılarak şifa bulacağı düşünülürdü. Aynı şekilde insanların başlarında delik açılarak kötü ruhların çıkarıldığına inanılıyordu bu inanış hâlâ dünyanın geri kalmış toplumlarında varlığını sürdürmektedir.

  • Hacamat eskide kaldı. Peki şimdi?

Bilimin ilerleyişi ile kanın kemik iliğinde üretildiğini ve hastalıkların da virüsler, mikroplar, genetik faktörler, yaşam tarzı ve çevresel etkenlerden kaynaklandığını biliyoruz. Vücudumuzda dolaşan kan sürekli olarak böbrek dalak ve karaciğer tarafından temizlenmektedir. Kandaki hücreler de kemik iliğinde devam eden üretim sonucu sürekli yenilenmektedir. Temizlenmiyorsa veya yeni sağlıklı kan üretimi doğru ilerlemiyorsa sistemik bir patoloji mevcuttur ki bu durumda bireyler, enfeksiyona muhtemelen daha açıktır ve sağlıklı bireylere göre daha çok risk altındadır.

DENETİM YOK TOPLUM SAĞLIĞI RİSK ALTINDA

  • Sağlık Bakanlığı, hacamat yapan yerleri denetlemiyor mu?

Ülkemizde birçok gelişmiş ülkenin aksine hekim hariç hiçbir disiplin, sağlık personeli olarak kabul edilmemekte ve birçok sağlık meslek grubunun meslek yasası bulunmamaktadır. Bu durumun olumsuz sonuçlarından biri de birçok meslek grubunun Sağlık Bakanlığının doğrudan denetiminde olmayışıdır. Yalnız hacamat değil riskli birçok uygulama yapılmakta ve toplum sağlığını riske etmektedir.

‘HASTALAR FİZYOLOJİK VE PSİKOLOJİK ZARAR GÖRÜYOR’

  • Hacamat insan vücuduna nasıl zararlar veriyor?

Akut olarak enfeksiyona bağlı hayati riskleri ve skar doku oluşumuna bağlı yaşam kalitesini düşürecek riskleri var. Bunun dışında hacamatın uzun dönemde bilinen fizyolojik olarak doğrudan bir zararı yoktur. Tedavi edici bir yöntem olamadığı için uzun dönemde en büyük zararı hastaların tedavilerini geciktirmeleri ve sonuçlarının ağırlaşması oluyor. Yapanın ve yaptıranın bilimsel yöntemlerden gittikçe uzaklaşması en büyük risklerinden biri. Bu durum hastaları sadece fizyolojik olarak değil psikolojik olarak da etkiliyor tedavim yok düşüncesiyle şikayetleriyle yaşamayı kabul etmek zorunda kalabiliyorlar.

‘HASTALARI DOĞRU YÖNLENDİRELİM’

  • İnsanların hacamatı sağlıklı bir seçenek olmasını görmemesi içi ne yapılmalı?

İyileşmenin fizyolojik bir süreç olduğunu anlık uygulamalar ile bir anda iyileşmenin mümkün olmadığını önce sağlık personeli kabul etmeli sonra topluma anlatmalıyız. İyileşme mucizevi, tedavi şok edici olamaz. Alanımızdan örnek verecek olursak eğer hacamat ile kütletme ile hastalıklardan kurtulmak deformiteleri bir anda düzeltmek mümkün olsaydı aynı şekilde yaralanmamız sakatlanmamız da çok kolay olurdu ve ufak hasarlarda yaşamımızı yitirirdik. Hastalığın mekanizması ve tedavi süreci konusunda hastaya karşı tutarlı ve açıklayıcı olunduğunda sosyokültürel seviyesi ne olursa olsun bireyler süreci anlıyor. Sakince tedavi süreçlerini yönetip güzel sonuçlar alınıyor. İnsanların şikayetleri ile ilgili doğru yönlendirilmediği, tabiri caizse doktor doktor gezdikleri için mucizevi arayışlara girdiklerini gözlemliyorum. Hastaların doğru yönlendirilmesi düzgün klinik muayenelerden geçiyor. Doğru yönlendirme olduğunda hem toplum sağlığı ileriye taşınacak hem sağlık sisteminin yükü hafifleyecektir.

‘ENFEKSİYON KAPAN HASTALARIMIZ OLDU’

  • Türkiye’de hacamat neden bu kadar çok tercih ediliyor?

Bu uygulamaya hastalar ağrılarıyla baş etmek için veya felçli bir uzvunun hareket etmesi gibi umutlarla yöneliyorlar. Bireyin izlemesi gereken yol şikayetine veya hastalığına göre değişecektir. Örneğin lenfödem hastalarında göllenmiş ödemin vücudumuzu yaralayarak akıtılacağı düşüncesi yanlış olmakla birlikte ödemi artıracak hastalığın şiddetini ileri evreye taşıyacaktır. Sülük, hacamat gibi yolları deneyip sistemdeki yükün artışı ile enfeksiyondan dolayı yatılı tedavi görmek zorunda kalan hatta bu süreçte hastane enfeksiyonu kapıp hayati risk taşıyan hastalarımız oldu. Bilimsel olarak etkileri bilinen yöntemlerden vazgeçmemek gerekir.

Sonraki Haber