Bolşevik Devrimi Kraliyet Akademisi’nde

Dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olan Rus Devrimi’nin 100. yıldönümünde olayın sanata yansıması Londra’daki Kraliyet Sanatlar Akademisi’nde açılan sergide izlenebiliyor

Fatma Batukan Belge
[email protected]

Dünyada ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlayan ve sosyalizmin tüm dünyaya yayılmasını etkileyen Bolşevik Devrimi bu yıl 100 yaşına giriyor. 1917 sadece dünya tarihinin değiştiği dönem değil, yeni toplumun aydınlarının yeni bir sanat ‘inşa etme’ çabasıyla yola koyuldukları bir tarih. 1918 Aralığı’nda I. Dünya Savaşı yeni bitmiş, Ekim Devrimi gerçekleşmiş, kıtaya yeni bir konjonktür gelip dayanmış ve kültürel düzlemde patlamalar ortaya çıkmaya başlamıştı.

ENTELEKTÜEL İVME

Bu tarihten itibaren Brecht’in “Baal”ı, Bloch’un “Ütopya Tini”, Thomas Mann’ın “Bir Apolitiğin Görüşleri”, Rus gelenekçilerinin “Devrimci Antolojisi” yayınlanır. Mondrian “Stijl” dergisini, Max Ernst “Ventilator”u, Tristan Tzara “Dada”yı yayın yaşamına sokar, Aragon-Breton-Soupault üçlüsü “Litterature” dergisini çıkartır, İspanya’da Borges’in etkili olduğu “Ultra” dergisi yayınlanır, Berlin’de Dada gösterileri yapılır, Benn ve Trakl’ın şiirleri yayınlanır, Bauhaus kurulur; İtalya’da faşist gelenekçilerin kulüpleri açılır. Avrupa’daki bu yenilikçi akımların öncüsü aydınlar politik anlayışları açısından farklı yönlere dönmüş olsalar da sanat anlayışlarındaki ortak nokta yenilik, devrim ve geçmiş-gelenekle hesaplaşmaktır. İtalyan fütüristleri faşizme, Ruslar komünizme bağlanırken, gerçeküstücülerden Eluard ve Aragon Stalinci çizgidedir. Gerçeküstücülerden Breton Troçkist, Brecht sosyalistken, Gottfried Benn Nazileri destekler. Eliot monarşi, Pound Mussolini taraftarıdır, Hemingway İspanya iç savaşında Cumhuriyetçilerin safındadır. Dali Franco’ya, Picasso karşı tarafa yönelir. Bu fırtınalı düşünsel ortamda gelenekle en büyük savaşı başlatan ise elbette Rus devrimcileridir.

CESUR ÖNCÜLER

Bolşevik Devrimi’nin 100. yıldönümü dolayısıyla Londra’daki Kraliyet Sanatlar Akademisi (Royal Academy of Arts)’nde açılan “Devrim: 1917-1932 Rus Sanatı” sergisi 17 Nisan’a kadar sürecek. Sergi, Rus sanatının büyük bir enerji ve atılımla her disiplinde üretiminin yoğunlaştığı devrimin başlangıcından1930’ların başına kadar olan döneme odaklanıyor. Kandinsky’nin cesur yenilikçi kompozisyonlarından Malevich’in ve Süprematristlerin dinamik soyutlamalarına devrim sonrası Rusya’nın tüm sanatsal panoramasını ortaya koyuyor. Ayrıca Eisenstein gibi öncüler tarafından üretilen fotoğraf, heykel, film ve grafik tasarımlar, propaganda posterleri de sergileniyor. Hem idealist özlemleri hem de Devrim ve sonrasının zorlu gerçekliğini yakalamaya çalışıyor.

YIKMA GELENEĞİ VE ÜÇÜNCÜ GÜÇ

Rus şair Aleksandr Blok 1918’de Mayakovski’ye “Hayır yoldaş hayır!” diye sesleniyordu, “Kışlık Saray’dan ve müzelerden en az sizin kadar ben de tiksiniyorum. Ama yıkmak, kurmak kadar eskidir, o ölçüde gelenekseldir. (...) Kimileri kurmayı, kimileri yıkmayı sürdürecek, çünkü ‘güneş altında her şeyin kendi zamanı vardır’, ama ne kurmaya ne de yıkmaya benzeyen bir üçüncü güç doğmadıkça, bizler köle olmayı sürdüreceğiz”. İster geçmişin -sanat da dahil- tüm kurumlarını yapısöküme uğratmayı, ister üçüncü bir gücü doğurmayı amaçlasın, yaşamın gerçeklerinin aydınların ideolojileriyle örtüşmediği açık.

Ama Herbert Read’in “Devrimci Sanat Nedir” başlıklı makalesinin sonunda vurguladığı gibi, “Devrimci sanat kurucudur. Devrimci sanat enternasyonaldir. Devrimci sanat devrimcidir”. Ve bir devrim her şeyi değiştirebilir.

Sonraki Haber