‘Bu kadar parayı sana kim verdi’

Bindallı sayfası olarak biz hayatın her alanında üretimden yanayız. Kastettiğimiz üretim biçimi elbette bu değil; İnternet üzerinden "içerik üretmek"diye bir meslek olamaz.  

"Bu kadar parayı sana kim verdi
... Kuş tüyü döşekte yattın uzandın
Günde yüz bin türlü giydin övündün
Aferin aklına sen mi kazandın
Bu tumbu tarlayı sana kim verdi?"

Aşık Ruhsati

Türkiye günlerdir şaşaalı hayatları ile gündemde olan bir aileyi konuşuyor.

Son zamanlarda hızla artan "fenomen" olmak deyimi, gündemimizi meşgul ediyor. Emekli maaşlarının, çalışan işçinin memurun kazancının bir yıllık toplamını dakikalar içinde harcayabilen sayısız pahalı araçları, yaşam tarzları ile gündem olan aileler ve yaşları henüz 25-26 olan genç kadınların yarattığı algı, emeğiyle geçinen insanların ve toplumun büyük bir kesiminin tepkisini çekiyor. Kaynağı belirsiz harcanan paralar havaya saçılan altınlar vb. Hepsinin ortak özelliği "güzellik merkezi" sahibi olmaları ve güzellik ürünleri pazarlıyor olmaları.

Türkiye Üretim Devrimi yüzyılına girerken, bir kesim Anadolu'nun her yerinde fabrika bacaları tütsün diye mücadele ederken, bunlar "fenomen" sözcüğü -ki bir olgu, felsefi bir yaklaşımdır- üzerinde tepiniyor...
Kavram, birilerinin görgüsüzlüğüne alet ediliyor.

Kaynağı belirsiz lüks tüketimle, buna itiraz edenlere lâmâ gibi tükürenler, manevi değerleri ayaklar altına alıp kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerimi bile şovlarına malzeme edenler, "inşirah süresini" dillerine pelesenk edip bu yoz kültürü normalleştirmeye çalışıyorlar.

Bindallı sayfası olarak biz hayatın her alanında üretimden yanayız. Kastettiğimiz üretim biçimi elbette bu değil; İnternet üzerinden "içerik üretmek"diye bir meslek olamaz.

Vergilendirilmiş kazancın kutsal olduğu gerçeğine inanıyoruz.

Bu gösteriş merakı, bizim yaşam kültürümüze uygun değildir. Aile kurumu, eşine külçe altın getiren, uçak alan, pahalı hediyeler ile taltiflenen kadın ve erkek ilişkisi ile sınırlı olamaz.

Bir an önce bu yozlaşmış yaşam alışkanlıklarından vazgeçilmesi için toplumun sinir uçlarıyla oynayan bu örneklerin yaygınlaşmasının önüne geçilmelidir.

Sonraki Haber