Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Dursun Kahraman: Tarımsal sulamada önlem alınmalı

Kışı yarıladık fakat beklenen düzeyde yağmur yağmadı. Kuraklık, yurdun tüm bölgelerini etkisi altına aldı. Kahraman, kaçak ve bilinçsiz sulamanın israfı yüzde 70'lere çıkardığını söyledi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı son üç aylık Türkiye haritasına göre ülkemizde kuraklık alarmı çalıyor. Haritaya göre birkaç yer dışında tüm bölgelerimizde olağanüstü ve şiddetli kuraklıklar göze çarpıyor. Konuyla ilgili Aydınlık'a konuşan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, su konusunda en büyük yanılgılarından bir tanesinin baraj doluluk oranlarına göre hareket edilmesi olduğunu belirtti. Şehir yaşamında su kullanımı ve tarımsal sulamada dikkat edilmesi gerekenler ile kayıp-kaçak, bilinçsiz sulama nedeniyle su israfının yer yer yüzde 70'lere kadar çıktığına değinen Kahraman, iklim değişikliği ile ilgili ciddi bir politika ve planlamanın da olmadığını söyledi.

Türkiye'nin geçmişte söylendiği gibi su zengini bir ülke olmadığını belirten Kahraman, şunları kaydetti:

“Üzücüdür ki, bugün artık kaynaklarımız anlamında son zamanlarda geometrik olarak artan bir şekilde yoksunlaştığımızı izliyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi depolarının ağzına kadar mercimek ile dolu olduğu ve tüketilmesi için tüketiminin yararları ve yöntemlerinin kamu spotları ile yayıldığı günlerden mercimeğin ithal edildiği günlere geldik. Bu örneği işgücü ve istihdam da dahil, her bir kaynak adına çoğaltabiliriz elbette; fakat, buradan konumuz olan su kaynaklarına gelirsek; durum aynı vahamettedir.

“Bir yandan iklim değişikliği, öte yandan su kaynaklarının hovardaca ve plansız kullanımı ve hatta talanı, diğer yandan da bariz tehdit iklim değişikliğine karşı planlardan yoksun umursamaz tavır, su kaynaklarının bu korkutucu noktaya gelme sebepleridir. Ama asıl korkutucu olan bu konuda bir politikasızlık, plansızlık durumudur. Sözgelimi iklim değişikliği için bugüne kadar geliştirilmiş, uygulamaya sokulmuş ciddi bir politika, planlama yoktur.

“Su kaynaklarının kısa vadeli, geleceğe bakamayan ve kamu yararı gözetmeyen, çıkarlar uğruna talan edilmesi ve üstelik göz göre göre gelen iklim değişikliğine dair bir plan yapılmamış olması bizi kuraklığın kapısına getirmiştir. Bu planlamaların yapılması için kuraklık olmasına gerek yoktur. Kuraklık hissiyle aksiyon göstermek çare olmayacaktır. Bu planlar uzun vadelerde sürdürülebilirlerse önlem olarak değer kazanırlar; yoksa nafile çabalar olarak kalacaklardır.”

‘BARAJ DOLULUK ORANI GERÇEĞİ TEMSİL ETMEZ’

Kuraklığın ve bolluğun göstergesinin baraj doluluk oranları olmayacağını söyleyen Ahmet Dursun Kahraman, barajları besleyen akarsuların yüzde 50-75 oranında azaldığına işaret etti: “Artık kapımıza kadar gelmiş kuraklığı hâlâ yanılsamalar ile değerlendiriyor olmak bile konuya yaklaşımdaki ciddiyetsizliğin göstergesidir. Sözgelimi, bolluğun göstergesi olarak baraj su seviyeleri referans olarak görülüyor ya da gösteriliyor. Oysa bu gerçeği temsil etmez, yanılsamadır. Barajlar başka rezervlerden takviye edilebilir; bir dönem için barajın dolu olması bolluk anlamına gelmeyebilir. Asıl gösterge barajları besleyen akarsulardaki akımların gözlenmesi ile elde edilen değerlerdir. Bunun için DSİ’nin Akım Gözlem İstasyonlarından alınan veriler belirleyicidir. Yurdumuzda bine yakın istasyon vardır. Bu istasyon verilerine bakarsak; akarsu akımlarında uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 50-75 oranında azalma var. İşte kuraklığın göstergesi budur. Yoksa, önümüzdeki aylarda mevsim gereği olacak yağışlar, tehlikenin geçtiği anlamına gelmeyecektir. Bu düşünce ile rahatlamak aslına bakarsanız gaflettir.

'ESAS SU KULLANIMI HANEDE DEĞİL TARIMDA'

“Yine sözgelimi kuraklık söylemi kamuoyu nezdinde şebeke suyu ile özdeşleştirilir hale gelmiştir. Oysa, şebeke ile içme ve kullanma suyu olarak tüketim toplam su tüketiminin sadece yüzde 15’i civarlarındadır. Asıl tüketim payı yüzde 75-80 olarak tarımsal kullanımdır. Dolayısıyla kuraklığın sonucunun içme suyu sıkıntısından öte kıtlık, ondan da öte sosyo-ekonomik kuraklığa ve iklim göçlerine doğru gideceği görmezden gelinemez. Plansızlık, politikasızlık ve en önemlisi suyu bir ticari meta olarak görmek bu gidişi hızlandırmaktadır. Bu konuda sadece su kaynaklarının akılcı kullanımı için değil buna bağlı tarımsal alanda da akılcı planlamalar gerekmektedir. Güney Amerika’da kapitalizmin hizmetindeki avokado üretiminin doğurduğu sonuçlar ortadadır ve ibretliktir."

'TASARRUFA ÇAĞIRMAK DOĞRU AMA YETERLİ DEĞİL'

Şehir hayatında yetkililerin 'suyu tasarruflu kullanın' demesinin doğru ama yetersiz olduğunu söyleyen Ahmet Dursun Kahraman şunları kaydetti:

“Bu konuda genel ve aslında neredeyse tek söylemin; halkı tasarruflu su kullanımına davet etmek olduğunu görüyoruz. Doğrudur; ama asla yeterli değildir, yeterli görmek de bir kötü bir yanılsamadır. Bu yetersiz söylem, iktidarın yine yükü halka yükleyip; kendini sorumsuzlaştırmasından başka bir şey değildir. Toplam su ihtiyacının yüzde 15'ler dolayındaki payının tamamının da tasarruf edilse, hiç tüketilmese -ki mümkün değil- toplamda sadece yüzde 15 tasarruf edilebilir.”

'DÜŞÜK SU TÜKETİMLİ TARIM GÜNDEMDE OLMALI'

Tarımda su tüketimi konusunda düşüncelerini aktaran Kahraman şunları söyledi: "Söz gelimi açık sulama sistemleri yerine kapalı sistem sulama yapılması... DSİ’nin 2000'li yılların başında bu uygulamaya geçmeye başladığını biliyorum. Fakat konulan hedef bana şaşırtıcı geldi. Hedeflenen 2023'te yüzde 45 oranında bu çalışmanın tamamlanmasıdır. Şimdi bu kadar kritik, bu kadar hayati bir konuda böyle anlamlı bir çözümün böylesine ağırdan alınmasını anlamak mümkün değildir. Kamu kaynaklarının nerelere harcandığını, ‘çılgın projeler’in peşinden koşulduğunu biliyor olmak bu ağırdan almayı affedilir olmaktan çıkarıyor. Bu konuda daha yetkin meslek grupları olmasına rağmen bir duyumumu aktarmak istiyorum. Domatesi ile anılan Çanakkale civarlarında ekonomik çalkantılardan, belirsizliklerden, tarımsal plansızlıklardan dolayı domates üretiminin yerine çok bol su ihtiyacı olan yonca ve hayvan yemi tarımına dönülmüş olması doğrudan konunun iktidar tarafından sahipsiz bırakılmasıdır. Düşük su tüketimi olan alternatif tarım gündemde olmalı, bununla ilgili yurt genelinde planlamalar yapılmalı.”

'ŞEBEKELER YENİLENMELİ'

Beldelerde yetersiz altyapı yüzünden kayıp kaçak oranının yüzde 70'lere kadar ilerlediğini belirten Kahraman, bunun önüne geçilmesi gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti: "Şebekelerin iyileştirilmesi en baştaki gerekliliktir. Bunun dışında denetimi ve korunmasında sıkıntılar olan su havzalarının koruma altına alınması, dahası denetlenebiliyor olması şarttır. Şebekelerin yenilenmesi için kaynak yaratılması ve doğru kullanım ile çok ciddi boyutlara varmış bu zararın önüne geçilmesi gerekmektedir. Yine konu kaynakların doğru kullanılması noktasına geliyor.”

Sonraki Haber