CFR'den Xi-Putin zirvesi değerlendirmesi

CFR, Çin ve Rusya liderlerinin Moskova’daki buluşmasının, Washington’un ‘çifte kuşatma stratejisine karşı ortaklıklarını derinleştirdiğini’ yazdı. Foreign Policy’de çıkan analizde de iki ülkenin ‘adı konulmamış ittifakının’, ABD’nin ‘resmi ittifaklarından’ daha önemli bir noktaya geldiği belirtildi

ABD’nin dış politikasına yön veren Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations – CFR), Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Moskova’da Rus mevkidaşı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmeyi “Çok kutuplu dünya ittifakı pekişti.” vurgusuyla değerlendirdi.

CFR Uzmanı Thomas Graham’ın imzasıyla 24 Mart’ta yayımlanan “Putin-Xi Zirvesi ABD Karşıtı Ortaklığı Güçlendiriyor” başlıklı makalede, ABD’nin “çifte kuşatma politikasının iki ülkeyi birleştirdiği” savunuldu. Çin’in “dünya siyasetinde daha büyük bir gölgeye sahip olduğu” saptanan makalede, ABD’nin “Küresel Güney” diye anılan gelişen dünya ülkelerini Çin ve Rusya liderliğindeki “çok kutuplu dünyaya kaptırabileceği” uyarısı yapılıyor.

İHTİŞAMLI ZİRVE STRATEJİK UYUM

Makalenin başında Xi-Putin Zirvesi, “ihtişamlı” olduğu ve stratejik ortaklığı derinleştirdiği belirtiliyor:

“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin lideri Xi Jinping, bir devlet ziyaretinin ihtişamıyla, ABD liderliğindeki kurallara dayalı uluslararası düzeni çok kutuplu bir dünya lehine değiştirmeyi amaçlayan ve giderek artan stratejik uyumlarına ışık tuttu.”

Putin’in “dünyanın iki süper gücünden biri olan Çin’le ilişkilerini derinleştirerek dünya sahnesinde yalnız olmadığını ve tecrit edilemeyeceğini gösterdiği” belirtiliyor. İki ülke arasında güçlenen ekonomik dayanışmanın “Rusya’nın Batı’nın sert yaptırımları karşısında dirençli kalabileceğini gösterdiği” değerlendiriliyor.

‘LİBERAL DÜZEN BASKI ALTINDA’

Küresel Güney olarak anılan Asya-Afrika ve Latin Amerika’da, “ABD liderliğindeki liberal düzenin baskı altında olduğunu” kaydeden CFR Uzmanı, Zirve’nin verdiği bir mesajın da gelişen dünyaya yönelik olduğunu tespit ediyor.

“Çin’in artık küresel sahnede çok daha büyük bir gölge oluşturduğu” belirtilen makale, Pekin’in “Ukrayna’daki askeri çıkmazdan fayda sağladığını” ileri sürülüyor. Makalede, Ukrayna Savaşı’nın “ABD’nin dikkatini ve kaynaklarını Hint-Pasifik bölgesinden uzaklaştırırken, Batı’nın yaptırımları Rusya’yı ekonomik can simidi olarak Çin’e yönelmeye zorladığı” ifade ediliyor. Çin’in bu bağlamda petrol ve doğalgaz gibi kritik doğal kaynakları indirimli fiyatlarla elde ettiği belirtiliyor.

“Bu hesap doğrultusunda Xi, Putin’e mücadeleye devam edebilmesi için yeterli manevi ve maddi desteği sağladı.” denilen analizde, buna rağmen sahadaki çatışmada Rusya’ya avantaj sağlayacak Çin silahlarının gönderilmesi yönünde bir işaret olmadığı değerlendiriliyor.

“Washington’un mevcut çifte çevreleme politikası iki ülkenin stratejik uyumunu güçlendirmekte ve gerilimleri daha da arka
plana itmektedir.”

ÇİFTE ÇEVRELEME ORTAKLIĞI DERİNLEŞTİRDİ

Çin ve Rusya arasındaki ilişkinin Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991 yılından önce “aşağı yukarı eşitler arası bir ilişki” olduğunu söyleyen CFR Uzmanı, şimdi Çin’in ekonomisinin Rusya’dan 10 kat büyük olduğunu ve ileri teknolojide de Rusya’yı geçip ABD’yle karşılaştırılabilir düzeye geldiğini belirtiyor. CFR analizinde, Rusya’nın artık bu ilişkide “küçük ortak” olduğu durumuna geldiği ve iki ülke arasında sürtüşmeler olduğunu ileri sürüyor:

“Kapsamlı ortaklık retoriğine ve Putin ile Xi’nin ilişkilerin hiç bu kadar iyi olmadığına dair beyanlarına rağmen, geçmişte ilişkileri geren medeniyet çatışmaları, ırksal önyargılar, bölgesel şikayetler ve jeopolitik rekabete ek olarak, güç ve hırstaki bu asimetri de başlı başına bir sürtüşme kaynağıdır.”

ABD’nin en etkili dış politika kurumu, iki ülke arasında çatlak yaratma hedefini açığa vurmakla birlikte, şu gerçekçi değerlendirmeyi de yapıyor:

“Ancak ABD’den gelen ortak meydan okuma şu anda bu gerilim kaynaklarından çok daha ağır basıyor. Washington’un mevcut çifte çevreleme politikası iki ülkenin stratejik uyumunu güçlendirmekte ve gerilimleri daha da arka plana itmektedir.”

FOREİGN POLİCY’DEN ÇARPICI YORUM: DÜNYADAKİ EN ÖNEMLİ İTTİFAK

ABD’nin en etkili dış politika dergilerinden olan Foreign Policy’de “Xi ve Putin Dünyadaki En Önemli İlan Edilmemiş İttifaka Sahip” başlıklı bir makale çıktı. 23 Mart’ta Graham Allison imzasıyla çıkan analizde, Çin-Rusya ittifakının, “kişisel, ekonomik, askeri ve diplomatik olmak üzere her boyutta, bugün ABD’nin resmi ittifaklarının çoğundan çok daha önemli hale geldiği” ileri sürüldü. Xi ve Putin’in birbirlerine “en iyi ve en samimi dostu” olarak hitap ettiğine dikkat çeken makalede, Putin’in doğum gününü birlikte kutladığı tek liderin de Xi Jinping olduğu belirtiliyor.

BRZEZİNSKİ’NİN UYARISI

CFR analizinde olduğu gibi Foreign Policy makalesinde de ABD’nin “çifte çevreleme” stratejisinin ters teptiği vurgulanıyor:

“ABD hem Çin hem de Rusya ile aynı anda karşı karşıya gelerek, Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin ‘mağdurlar ittifakı’ dediği şeyin yaratılmasına yardımcı oldu. Bu durum Xi’nin, Washington’un 1970’lerde Çin ile ABD’nin birincil düşmanı Sovyetler Birliği arasındaki uçurumu genişleten ve ABD’nin Soğuk Savaş’taki zaferine önemli ölçüde katkıda bulunan başarılı ‘üçlü diplomasisini’ tersine çevirmesine olanak sağladı. Bugün Çin ve Rusya, Xi’nin ifadesiyle, müttefiklerden daha yakın.”

Ayrıca makalede, ilişkilerin adı konmasa da her anlamda stratejik müttefiklik düzeyine yükseldiği üç alandaki örnekleriyle ortaya konuluyor.

‘EKONOMİYE CAN DAMARI’

Ekonomik alanda tarihi bir sıçrama yapan ilişkiler şu cümlelerle ifade ediliyor:

  • “Geçen yıl Çin, Batı’nın kapsamlı yaptırımlarına karşı, Batı ülkelerinin almadığı her şeyi satın aldı ve Rusya’nın mali piyasalara erişimini sürdürmesine yardımcı olarak Moskova’ya ekonomik bir can damarı sağladı.”
  • “Çin’in geçen yılki Rus enerji alımları 2021 seviyelerine göre yüzde 50 artarken, ikili ticaret rekor seviyelere ulaştı.”
  • “Çin 2022’de Rusya’ya en fazla ihracat yapan ülke olmakla kalmadı. Aynı zamanda dünyadaki tüm ülkeler arasında ihracat hacminde yıldan yıla en büyük artışı gerçekleştirdi.”
  • “Geçen ay Çin yuanı, Moskova Borsası’nda en çok işlem gören para birimi olarak doları ilk kez geride bıraktı ve toplam işlem hacminin neredeyse yüzde 40’ını temsil etti.”
  • “Rusya’nın kritik teknolojilere erişimini ortadan kaldırmayı amaçlayan Batı yaptırımlarına rağmen, Çin’in Rusya’ya entegre devre ihracatı 2022’de iki katına çıktı.”

‘ASKERİ İTTİFAKIN İŞLEVSEL EŞDEĞERİ’

Askeri alanda yapılan ortak çalışmaların Batı’nın düşündüğünün çok daha ötesinde olduğu ifade ediliyor:

  • “Eski bir Rus ulusal güvenlik danışmanının bana ifade ettiği gibi, Çin ve Rusya ‘askeri bir ittifakın işlevsel eşdeğerine’ sahiptir.”
  • “Çin düzenli olarak Rusya ile ortak askeri tatbikatlara katılıyor ki bu tatbikatlar ABD’nin çok daha fazla duyurduğu ‘stratejik ortağı’ Hindistan ile yaptıklarını gölgede bırakıyor.”
  • “Eylül ayında Rusya’nın yıllık Vostok tatbikatına asker gönderdi ve neredeyse her ay ortak hava ve deniz tatbikatları yapıyor.”
  • “Rus ve Çinli generallerin kurmayları artık ABD’nin nükleer modernizasyonu ve füze savunma sistemlerinin her birinin stratejik caydırıcılığına yönelik oluşturduğu tehdit hakkında samimi ve ayrıntılı tartışmalar yapıyor.”
  • “İki ülke istihbarat ve tehdit değerlendirmelerini paylaşmanın yanı sıra roket motoru araştırma ve geliştirme konusunda da işbirliği yapıyor.”
  • “Son zamanlarda Pekin ve Moskova, yeni bir uzay rekabeti çağında Washington’la yarışmak için işbirliği yaptı.”

ÇOK KUTUPLU DÜNYA İNŞASI

Xi ve Putin’in Washington’un kendi rejimlerini zayıflatmaya çalıştığına giderek daha fazla ikna olmasıyla diplomatik eşgüdümlerini de artırdığı ileri sürülüyor:

  • “İki ülke Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde neredeyse her zaman birlikte oy kullanıyor ve birbirlerinin siyasi söylemlerini güçlendiriyor.
  • “Her iki lider de ABD hegemonyasını sona erdirme ve Xi’nin Pazartesi günü ‘yeni bir büyük ülke ilişkileri modeli’ olarak adlandırdığı şeyi yaratma arzularını gizlemiyor.”
  • “BRICS olarak adlandırılan blok ve vatandaşları dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturan Şangay İşbirliği Örgütü de dahil olmak üzere, ulusların yeni hizalanmalarını oluşturmadaki başarıları, beyanlarının sadece arzu edilen bir şey olmadığını göstermektedir.”
Sonraki Haber