CHP'nin 21. Olağanüstü Kurultayı'nda Özgür Özel yeniden seçildi! Demirtaş ve Batı'ya şikayet mesajı!

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması ve CHP'nin son kurultayının iptal edileceği, partiye kayyım atanacağı yönündeki iddiaların ardından duyurulan olağanüstü kurultay başladı. Ümit Uysal genel başkan adaylığından çekildi. Özgür Özel yeniden seçildi.

CHP'nin 21. Olağanüstü Kurultayı başladı. 3 adayın yarışacağı belirtilmişti. Divana delege oyları ulaştı. Berhan Şimşek başvuru için süreyi kaçırdığını açıkladı. Ümit Uysal da adaylıktan çekildi. Kurultaydaki tek Genel Başkan adayı Özgür Özel oldu. 14.25 itibariyle oy verme işlemi tamamlandı. Özel 1171 oyla yeniden genel başkanlığa seçildi. Kurultayda, 1323 kayıtlı delegeden 1276'sı oy kullandı. Kullanılan oylardan 1171'i geçerli sayılırken, 105 oy geçersiz kabul edildi. ÖZgür Özel kurultaydaki yaklaşık 2 saatlik konuşmasında iktidara 'cunta yönetimi' dedi, Selahattin Demirtaş'ı selamladı, Türkiye'yi Batı'ya şikayet etmeyi sürdüreceğini söyledi.

Kurultay saat 10.00'da başladı. Nazım Hikmet Kültür Merkezi'ndeki salonda ilk sırada CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve eski genel başkanlar için yer ayrıldı. Ekrem İmamoğlu yazan koltuk boş bırakıldı.

KILIÇDAROĞLU SALONA GELDİ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in sağ tarafında Hikmet Çetin'e koltuk ayrılmışken Hikmet Çetin'in yan tarafında ise Kemal Kılıçdaroğlu oturdu. Kılıçdaroğlu, Özgür Özel’in sahneye çıkışının adından salona geldi, eski başkanlarla tokalaştı.

DİVAN BAŞKANI SEÇİLDİ

Kurultayın Divan Başkanı olarak Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu seçildi.Salona "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz" yazılı pankart asıldı.

Salonda bulunan her bir koltuğun üzerine Silivri'de tutuklu bulunan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın gönderdiği mesaj konuldu.

CHP Genel Başkanlığı için şu ana kadar üç isim adaylığını açıkladı: Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, CHP Grup Başkanı Özgür Özel ve eski milletvekili Berhan Şimşek.

ÜMİT UYSAL ÇEKİLDİ

İlerleyen dakikalarda Ümit Uysal adaylıktan çekildi. Uysal, açıklamasında şunları kaydetti:

"Bildiğiniz üzere, bugünkü tarihli CHP Olağanüstü Kurultayı’nda, CHP Genel Başkanlığı’na adaylık için girişimde bulundum.

"Hükümetin partimize yönelik hukuksuz saldırılarına karşı partimizin güçlendirilmesi; Sayın Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere tutuklu arkadaşlarımızın tahliyesinin sağlanabilmesi için güçlü ve tutarlı bir yönetim anlayışının inşası, her ne kadar mevcut yönetimin son 15 günlük performansından memnun olunsa da, parti yönetimimizin en güçlü şekilde yeniden yapılandırılması, CHP’nin, bütün Türkiye’yi kucaklayan, 85 milyonun tamamını yol arkadaşı kabul eden ve yüzde 50’yi aşan bir halk desteğine ulaşabilmesi, bu üç ana nedenle çıktığım yolda, partimi yıpratmamak için burada detaylarını ifade etmeyeceğim gerekçelerle adaylık iddiamı sürdürmeme kararı aldım.

"Arayan, destek veren tüm dostlarıma, tüm yol arkadaşlarıma, girişimime umutla ve sevgiyle yaklaşan herkese teşekkür ederim. Tam demokratik, kalkınmış, üreten ve paylaşan bir Türkiye için; toplumun tamamını kucaklayan, yüzde elliyi aşan oranda halk desteğine sahip olan bir CHP için mücadelem en güçlü şekilde devam edecek. Birleşe birleşe kazanacağız!"

'5 DAKİKA GEÇ KALDIĞIMIZ İÇİN KABUL ETMEDİLER'

Öte yandan divana tüm delegelerin başvuruları ulaştı. Berhan Şimşek'in yeterli imzayı alamadığı için aday olamadığı belirtildi. Şimşek ise bunun gerçeği yansıtmadığını belirtti, tepki gösterdi.

Kurultaydaki tek aday Özgür Özel oldu.

ÖZGÜR ÖZEL'DEN KONUŞMA

Divan Başkanının konuşmasının ardından Özgür Özel kürsüye gelerek konuşmasına başladı.

Özel'in konuşmasından satır başları şöyle:

"9 Mart darbesine direnmek için sokaklara inen on milyonlara, hukuksuzca hapiste tutulan Ahmet Özer’e, Rıza Akpolat’a, Alaattin Köseler’e, Resul Emrah Şahan’a, Mehmet Murat Çalık’a, Silivri zindanlarında tutulan belediye meclis üyelerimize, bugünlerde tekrar hak arayacaklar olursa onlara gözdağı olsun diye 3 sefer beraat etmelerine rağmen Gezi davasından hepimiz adına orada tutulan Çiğdem Mater’e, Mine Özerden’e, Osman Kavala’ya, Can Atalay’a canım kardeşim Tayfun Kahraman’a, diğer siyasi partilerden tutsak olan tüm siyasilere ve Silivri Cezaevi’nde yatan yiğidime, aslanıma TC’nin bir sonraki cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na merhaba.

'TÜRKİYE'Yİ BİR CUNTA YÖNETİYOR'

“Bu arada millet, bu darbeyi püskürttü ama elimizde karşımızda bir cunta kaldı. Cuntacılar, yani darbeyi planlayanlar, bir önceki seçimin sonuçlarından dolayı sarayda, bakanlıklarda, devlet dairelerindeki makam odalarına hapsedilmiş bir cunta olarak durmaktadırlar. Ama sokaklar, meydanlar, irade halkındır, milletindir, bizimle birliktedir. O cunta bugün Ekrem Başkanımız başta, arkadaşlarımızı çeşitli cezaevlerinde esir tutmaktadır. Bugün Türkiye’yi seçimden korkan, rakibinden korkan, milletten korkan bir cunta yönetmektedir. Tayyip Erdoğan halkın desteğini arkasına alan bir cumhurbaşkanı değil, halkın desteğini alanları, kendine rakip olabilecekleri hedef alan bir cunta başkanına dönüşmüştür. Çünkü artık meşrutiyeti yoktur. Seçimden, sandıktan, sokaktan ve milletten korkmaktadır. Zaman, demokratik yollarla o cuntayı dağıtmanın zamanıdır. Gelecektir sandığa, bitirecektir, yollayacaktır cuntayı.

'TÜRKİYE İTTİFAKI BENİM TALİMATIM'

“Bir yandan da Ekrem Başkan’ı, İBB’ye kayyım atayabilmek için terörle ilişkilendirmeye çalışıyorlar ve söyledikleri, yapılan iş; kent uzlaşısıdır. Açıkça söyleyelim. Ben ‘kent uzlaşısı’ sözünden, tanımlamasından korkmam. Ancak bu DEM Parti’nin bir tanımlamasıdır. Cumhuriyet Halk Partisi ‘kent uzlaşısı’nın bu tanımını reddetmemekte ama DEM, DEM kökenli, Kürt, batıdaki Kürt, doğudaki Kürt, bu kelimelerin hiçbirini kriminalize etmemekte, listelerinde bulundurabildiği gibi, eski, önceki dönem AK Partili, MHP’li, İYİ Partili pek çok ismin de listelerinde olmasına, ‘Türkiye ittifakı’ adını vermekte, tüm renkleri kucakladığını söylemektedir. Bunun sağlanması için suçladıkları belediye başkanlarına, ilçe başkanlıklarına altında imzamla gitmiş yazım var. Ben adına ‘kent uzlaşısı’ da deseler, bizim ‘Türkiye ittifakı’ dediğimiz bu süreçte belediye başkanlarımız neyle suçlanıyorsa, onu partinin Genel Başkanı olarak kendi talimatım olarak ilettiğimi ve sorumlunun açıkça ben olduğumu ifade ediyorum.

KÜRTLERE KUMPASMIŞ

Ekrem Başkan’a kurulan kumpas, bir yanıyla Kürtlerin seçilme hakkına ve seçme hakkına kurulan kumpastır. Kürtler, Cumhuriyet Halk Partisi’ne güvenebilirler ama kendilerini defalarca kandırmış, her fırsatta suçlamış, cezalandırmış ve zulmetmiş olan bu AK Parti iktidarına en kuvvetli yanıtı yine kendileri vereceklerdir. Eğer bugün hala kayyım varsa, seçilmiş siyasetçiler hala hapisteyse, çözüme dair söylenen her sözün altı boşaltılmaktadır. Kürt meselesinin çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesinden geçer. Türkiye demokratikleşecek, tüm sorunlarını hep birlikte çözecek, iktidarın çıkar hesapları alanından çıkarılacak bu sonucun TBMM zemininde şeffaflıkla, samimiyetle, toplumsal mutabakatla çözülmesi için her gayreti göstereceğiz. Kürtlerin de teminatı biziz ve onları değersiz görmeyen tüm siyasi partiler bizim için değerlidir. Ancak terör sürecinde en büyük bedeli ödemiş, şehitlerimizin analarının, evlatlarının ve gazilerimizin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir işin de içinde olmayacağımızı açıkça ifade ediyorum.”

"Hani Zekeriya Öz’ün yerine geçiyorlardı ya. Şimdi Erdoğan’a diyorum ki: Ben Ekrem İmamoğlu’nun, bu davanın, bu davaların avukatıyım. Sen de bu Akın Gürlek yerine savcısıysan, ve cesaretin varsa getir düzenlemeyi, hızla geçirelim. Bu hafta yapalım. Talep eden sanıklar açısından, her dava olacak diye bir şey yok, ama talep edildiğinde canlı yayına açalım. Ve sizin iftiralarınızı, Akın’ın iftiralarını ve bizim bunların her birini teker teker çürüttüğümüz kanıtları TRT ekranlarından canlı yayınlasın.

'MEHMET ŞİMŞEK CUNTANIN MALİ AYAĞI'

"Mehmet Şimşek yurt dışı yatırımcılarla toplantılar yapıyor. Ve Türkiye’ye para çekmeye çalışıyor. Bu toplantılardan birine giderken yolladığı davet mektuplarından ikisi TÜSİAD’ın yöneticilerine ait. Oysa o yöneticilerin bu yargılama sürecinin hemen öncesinde iş dünyasında gözdağı olsun diye kendi kürsülerinden yaptıkları ekonomi eleştirileri yüzünden yurt dışına çıkış yasakları var. Mehmet Şimşek’in yurt dışına sözünü dinletmeye gittiği yerde, yurt dışında 70 ülkeye ihracat yapan TÜSİAD Başkanı davetli olduğu toplantıya yurt dışına çıkış yasağı olduğu için gidemiyor. Soruyorlar ‘Ne suç işlemiş?’ diye, ‘Hükümeti eleştirmiş’ diyorlar. Mehmet Şimşek o insanları ikna edip para bulmaya çalışıyor. Mehmet Şimşek dünyada demokrat görünen, gerçekte Türkiye’deki cuntanın mali ayağı olan kişidir. Bunu deşifre etmeye devam edeceğiz. Ve yapılan işi hep birlikte görelim.

BATI’YA ŞİKAYETE DEVAM EDECEK

"… ‘Türkiye’yi yurtdışına mı şikayet ediyorsun?’ Türban meselesinde 28 Şubat’ta yapılanları dünyaya anlatırken ya da parti kapatmakta heyet kurup bütün Avrupa’yı gezip parti kapatma davasına karşı konuşulurken ya da 15 Temmuz’un ertesi sabahı kapımızı çalıp ‘Cumhuriyet Halk Partisi, sizin yurtdışı ilişkileriniz iyi. Bu darbeyi, bu FETÖ’cüleri birlikte anlatalım’ derken Türkiye’yi yurtdışına şikayet etmeyenler, uluslararası alanda bir ülkede hak ihlalleri ve demokrasi meselesinin o ülkenin iç işi sayılmayacağı gerçeğini unutturmaya çalışıp, bizi sözde geriletmeye çalışıyorlar. Ne sokakta, ne Meclis’te, ne de dünyanın herhangi bir yerinde bu cunta iktidarının yaptığı hukuksuz darbeyi anlatmakta bir adım geri durursam namerdim, şerefsizim.”

"Her ne kadar aday Cumhuriyet Halk Partili, evladımız, canımız kanımız olsa da diğer siyasi partilerle, diğer siyasi görüşlerle de etkileşim halinde ve esas hedefin demokrasi olduğunun, farklı görüşlerin yarışmasının, birbirimizle tartışmaların kıymetinin demokraside olduğunu, demokrasiyi ortadan kaldıran bu anlayışa karşı mücadelenin esas olduğunu bilerek hep birlikte çalışacağız. Ben bu mücadelede sağcısı-solcusu, Kürt’ü, Türk’ü, Alevisi, Sünnisi, sosyal demokratı, muhafazakar demokratı, milliyetçi demokratı, liberal demokratı, Kürt demokratıyla bu büyük mücadeleyi hep beraber vereceğimize yürekten inanıyorum.

AB ÜYESİ TÜRKİYE HAYALİ

"Burada seçildiğimiz gece olduğu gibi asla bir kibrin, asla ve asla buyurgan bir ifadenin, kimselere patronluk etmenin değil; adalet yürüyüşüne, demokrasi yürüyüşüne Türkiye’nin bir kez daha dirilişine, sırtındaki kenelerden, başındaki cuntadan kurtuluşuna, yeniden kuruluşuna, müreffeh, Avrupa Birliği üyesi, zengin, işsizlik sorununu çözmüş, gençlerinin dünyanın diğer ülkelerinde değil tüm dünyanın gençlerinin bu ülkede hayal kurduğu bir Türkiye’yi inşaa etmenin rüyasını hep birlikte göreceğimize yürekten inanıyorum.

'DEMİRTAŞ'IN ÖZGÜRLÜĞÜ DE MÜCADELEMİZİN ÖNEMLİ HEDEFİ'

Bu mücadelede Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın özgürlüğü de HDP’nin geçmiş Eş Genel Başkanları Sayın Demirtaş’ın, Sayın Yüksekdağ’ın özgürlükleri de Hatay’ın TİP’ten seçilmiş Milletvekili Can Atalay‘ın özgürlüğü de Kürt’üyle Türküyle tüm siyasi tutsakların özgürlüğü de mücadelemizin önündeki ilk ve en önemli hedeflerinden biridir.”

ERDOĞAN'A 'OTORİTER' MESAJI

“Dünyada otoriter popülist liderlerin nasıl geldiklerini anlatan, ülkelerine ve dünyaya ne yaptıklarını anlatan, birbirlerinden öğrendiklerini anlatan ve çağın en büyük tehdidini anlatan onlarca, yüzlerce kitap yazıldı. Ayrıca otoriter liderlerin, adı bazen ülkenin ismiyle anılan baharlarda, meydanlarda darbelerle, halk ayaklanmalarıyla gittiğini yazan kitaplar da var. Ancak bir otoriter, popülist liderin o ülkede barışçıl, sokaktan korkmayan, meydandan kaçmayan, şiddete bulaşmayan, yaratıcı fikirlerle, örneğin dayanışma sandıklarıyla, örneğin tüm üyelerle yapılan ön seçimle, örneğin gece mitingleriyle yasaklara rağmen milyonluk mitinglerle, ardından Anadolu’ya geçen milyonluk, 9 günlük tatille baltalanmak isteyen 2,2 milyonluk tarihin en büyük mitingini yapılmasıyla… Sonra her hafta bir büyük ilde… Ki ilki gelecek hafta Pazar günü Samsun’dadır. Samsun’a çıkıyoruz. Samsun’dan başlıyoruz.

HAZİRAN YA DA KASIM'DA SEÇİM İSTEDİ

"Cesaretin varsa, geleceksin. Eğer istiyorsan Haziranın ilk haftasında, en kısa takvimle. ‘Yok yetişemem’, o zaman görev sürenin yarısında, en son Kasım ayında, çıkacaksın ve adayımızla yarışacaksın. Bizler attığımız imzalarla sana dünya siyasi tarihinin en büyük güvensizlik oyunu ve tüm güvensizlik oylarının doğuracağı gibi tekrar milletin iradesine başvurmaya davet ediyorum. Sana meydan okuyoruz. Adayımızı yanımızda, sandığımızı önümüzde istiyoruz."

ÖZEL OYUNU KULLANDI

Konuşmanın ardından oylama başladı. Oyunu kullanan Özel, gazetecilere şunları söyledi:

"Tarihi bir gündeyiz. Çünkü bu partiye çok büyük haksızlıklar yapıldı, büyük kumpaslar kuruldu. Bugün ayağa kalkan delegelerimizle ilgili her biri bomboş iftiralar atıldı. 47 yıl 2'nci parti olmuşuz, hazmetmişiz, bir kere ikinci parti oldular yapmadıklarını bırakmadıklar. Millet, halkımız bunu görüyor. Bundan 1,5 yıl önce ilk turda 600 küsur oy almıştım ve ikinci tura kalmıştı. Ankara'ya gelen bin 300 delege, iradelerini tazeliyorlar. Bundan sonra bu iftiraları atanlar, Cumhuriyet Halk Partisi'ni karalamaya çalışanlar, bakalım milletin yüzüne nasıl bakacaklar? Biz partimize, delegelerimize güveniyoruz. Bu aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi'nin erken seçim kampanyasının başlangıcıdır. Bundan sonra adayımızı serbest bırakana, milletin önüne sandığı getirene, bu iktidarı değiştirene kadar durmadan, yorulmadan çalışacağız. Özellikle Çankaya İlçe Seçim Kurulu'nda sandıklarda resmi görevli arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Bu pazar gününde kimseyi yormak istemezdik ama Türkiye'yi yoran, yorgun bir iktidarın bu son çırpınışları. Ümit ediyorum Türkiye'yi şaha kaldıracak, zengin edecek, yüzleri güldürecek, 'ötesi olmayan bir Türkiye' yapacak bir iktidarın doğum sancılarını çekiyoruz, hep beraber başaracağız."

Sonraki Haber