Dışişleri Bakanı Hakan Fidan PKK'ya yönelik Irak'ta yapılacak sınır ötesi harekatın hedefini açıkladı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Irak'a yapılacak harekatın şifrelerini verdi. 'Amacımız Irak ve Suriye arasındaki sınır emniyetini sağlamak' diyen Fidan 'Örgütün aradaki boşluğu kullanmaması lazım. Örgüt iki yerdeki gücünü bir araya getirerek sinerji yaratmak istiyor' ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan PKK'yı Irak'ta bitirme harekatıyla ilgili “Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibarıyla komple garanti altına alacak, Suriye'de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız” sözlerinin ayrıntılarını Dışişleri Bakanı Hakan Fidan verdi. Fidan CNN Türk'te Hande Fırat'ın sorularını yanıtladı. Irak'a sınır ötesi yapılması planlanan harekatın hedefini açıklayan Fidan "Amacımız Irak ve Suriye arasındaki sınır emniyetini sağlamak” dedi. Fidan “Örgüt iki yerdeki gücünü bir araya getirerek sinerji yaratmak istiyor" ifadelerini kullandı.

Irak'ın 20 yıldır zor zamanlardan geçtiğini ve ancak 5 yıldır savaş olmadan bir toparlanma süreci yaşadığını belirten Fidan “PKK, Irak'taki karışıklıktan faydalanarak mevcudiyetini kalıcı hale getirmiş ve pozisyonunu genişletmiş. Arazide yoğun bir mücadele içerisindeyiz. Bunun bir de stratejik yönünü çizerek Irak'ı bunun içerisine çekmek istiyoruz. PKK Irak ve Suriye'de başkalarının desteğiyle büyük yerler işgal ediyor. Bu durum Irak ve Suriye'ye fazla zarar veriyor. Bunu muhataplarımıza anlatıyoruz. Etkileyici bir argüman bu. Irak'taki bütün makamlarla geliştirdiğimiz ilişkilerle bu noktaya geldik. PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan ettiler. Irak'ta iktidarın bileşenleri var. Bunların aynı konuya destek vermeleri önemli. Biz sadece güvenlik eksenli değil ekonominin de enerjinin de içinde olduğu büyük bir ilişkiden söz ediyoruz. Ekonomik kalkınmayı esas alan bir ilişkiye girdiğinizde güvenlik sorunlarının ortadan kalkması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Ekonomik ve güvenlik boyutlarına İran da dahil olabilir” diyen Fidan “İran'la bir araya geldiğimizde Irak'ı ve terörü konuşuyoruz. Ama bölgesel kalkınma önemli. Aramızda devam eden bir ilişki mekanizması var. Bizi bunu daha kurumsallaştırmak istiyoruz” açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Nisan ayında Irak'a ziyaret yapmasının planlandığını ifade eden Fidan “Ziyarete kadar belirli anlaşmaları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Üzerinde çalıştığımız sadece güvenlik değil ekonomi, tarım, su gibi birçok alanda çalışıyoruz. Bu çerçeve anlaşmasının Cumhurbaşkanımızın ziyaretinde imzalanması için uğraşıyoruz” diye konuştu.

Fidan bölgedeki gelişmelerle ilgili şunları söyledi: “Suriye ve Irak arasındaki terör geçişini önlemek için merkezi hükümetle çalıştık. Haşdi Şabi ile Sincar'a yönelik konuştuk. Amacımız Irak ve Suriye arasındaki sınır emniyetini sağlamak. Örgütün aradaki boşluğu kullanmaması lazım. Örgüt iki yerdeki gücünü bir araya getirerek sinerji yaratmak istiyor. Terör örgütünün kendisini içine gömdüğü yerlerde sıkıntımız var. Diplomasi yoluyla yapılacak şeyleri iyi yaparsanız kavgayı azaltırsınız. Süreci iyi yönetirseniz istihbaratınıza ve askerinize daha az iş düşer. Bizim amacımız ortaklarımızı terörle mücadelede ortak hareket etmek. Bu onların da çıkarına. Irak'ta herkes elektrik, yol, hastane, iyi eğitim istiyor. Koalisyona ciddi baskı yapıyorlar. Petrol açısından zengin bir ülke. Siyasiler kalkınmaya odaklanmak istiyorlar. Bu konuda bizden daha iyi bir örnek ve ortak olamaz. Bizim dış politika vizyonumuz önemli. Bölgede ortak refaha dayalı bir vizyon. Bunun olması için güvenlik sorunun ortadan kalkması lazım. Bizim için önemli olan Irak'ın onları tehlike görmesi. Biz PKK'yı yok ederken dost ülkelerle düşman olmak istemeyiz. Bizim önemsediğimiz şey örgüte sahip çıkmamaları ve destek vermemeleri.”

'KYB-PKK İLİŞKİSİ ULUSAL GÜVENLİK TEHDİDİ'

Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin (IKBY) Süleymaniye merkezli 2. büyük partisi KYB ve lideri Bafel Talabani uzunca bir süredir terör örgütü PKK ile ilişkili faaliyetleri nedeniyle Türkiye tarafından sıklıkla uyarılıyor. Bafel Talabani'nin Zenyari aracılığıyla terör örgütü PKK/YPG ile iletişim kanallarını yönettiği, Terörle Mücadele Grubu ile örgüt militanlarına eğitimler sağladığı biliniyor. Fidan Süleymaniye'deki duruma ilişkin şunları dile getirdi: “KYB'nin PKK ile ilişkisi bizim için bir problem olmanın ötesinde artık ulusal güvenlik tehdidi olmuştur. Biz bunu daha önce raporluyorduk. Bunun alenileştirilmesi ve farklı türlü yoldan gidilmesi gerekiyordu. Bizim istediğimiz Süleymaniye'deki yönetimin PKK ile ilişkisinin kesmesi. Ben PKK ile mücadele ederken onu da dost olarak görmek istiyorum. Süleymaniye önemli bir şehir. Örgütün Süleymaniye'deki varlığına destek vermekle kalmıyor. YPG'ye lojistik destek vermek için de Süleymaniye'yi bir masa olarak kullanıyorlar. 'ABD istiyor' diyorlar. Biz böyle bir mazeret kabul etmiyoruz. Baskımız devam edecek. Süleymaniye'deki arkadaşlarımızın bu hatadan dönmesi lazım. Terör örgütüne bölgede yer yok. Bu örgütlerin kullanım ömrü bitmiştir. Biz bu zihinle bu aktörlere yaklaşıyoruz. İnşallah gereğini yaparlar. Siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece ben ne yapabilirim? Bir tedbir geliştireceğim. Bunu yüzüne söylüyorum. Biz şuradan bakıyoruz. Talep ettiğimiz bazı aksiyonlar var. Gerek tek taraflı gerek müşterek adımlar var. Biz bunlara bakıyoruz öncelikle. Geçmişte istihbarı çalışmamız oldu. Bunu askeri olarak nasıl yapabiliriz diye bakıyoruz. Güvenliğin dışında çok madde var. Tarım, su, illegal göçle mücadele gibi çok fazla konu var masada.”

'DÜŞMANIMI BESLERSEN SESSİZ KALAMAM'

Fidan ABD'nin bölgedeki faaliyetlerine ilişkin de şu açıklamaları yaptı: “ABD ile yaptığımız görüşmelerde gündeme gelen konu Irak'taki askeri birliklerle ilgili bir kaza olup olmaması meselesi. PKK'nın alanı kapatılırken, örgütün yöneticilerinin MİT tarafından elemine edilmesi olarak iki yönlü stratejik bir durum. YPG'ye olan desteği bizim için bir numaralı güvenlik sorunlarından biri. Biz bunu her platformda söylüyoruz. Bu bizim için kırmızı çizgi. Bunu konuşmaya devam edeceğiz. Obama döneminde başlayan bu politikanın kalıcı hale gelmesi onlar için de bizim için de sorun. PKK ile mücadele ederken daha büyük denklemlerin içerisine girmek istemiyoruz. Çekiniyoruz değil, girmek istemiyoruz. ABD'lilere bunu hep söylüyoruz. Bu bizim aramızda bir sorun alanı. Bunun kapatılması lazım. Biz operasyonlarımıza devam ediyoruz. Bizim terörle mücadelede, Rusya'nın veya ABD'nin durduğu yerde sıkıntı yok. Bizim derdimiz biz bunu yapacağız ama sizle kötü olmak istemiyoruz. Şunu düşünüyorsanız 'Sizle oturmak istemiyoruz. Bölgede daha büyük güç olmanızı istemiyoruz'. O zaman bu başka bir klasman. ABD'de kendi içlerinde yürüyen bir süreç var.

Çok aktörle bu konuyu konuştuk. Kimin hangi niyetle konuştuğunu biliyorum. DEAŞ'la mücadele stratejisi ehemmiyetini yitiren bir strateji. Biz konuları konuşmaya açığız. DEAŞ'la mücadelemizi yakından izleyenler bilir. DEAŞ tehdidinin hala var olduğuna ikna etmeye çalışan bir yapı var. Daha rasyonel düşünen bir kanat da var. DEAŞ'ın dışında bu ilişkiyi nasıl kullanırız diyenler var? ABD'nin hangi çıkarı için kullanırsanız kullanın, bunu Türkiye ile olan ilişkinin bozulmasından ortaya çıkacak zararı izole edecek bir menfaat olmayacak. Bunu iyi anlamanız gerekiyor. Biz bu konuda ciddiyiz. Biz Irak'ta, Suriye'de toprakları işgal etmek isteyen bir ülke değiliz. Sen benim düşmanımı beslersen ben buna sessiz kalamam. Senin de sessiz kalmadığın gibi. Ciddi ülkeler bunu anlarlar.”

'HER TÜRLÜ SORUNU KONUŞMAYA HAZIRIZ AMA...'

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye'yle görüşmelerle ilgili de şöyle konuştu: “Şam ile görüşmekten hiçbir zaman için geri çıkmıyoruz. Geçmişte görüşmelerimiz oldu. Şimdi de görüşmeye hazırız ama Şam yönetimi de kendisini gözden geçirmesi gerekiyor. Şam'da İran ve Rusya varlığı var. İkisi de güçlü ülke. Şam kendi stratejik çevresini ortaya koyarken, İran ve Rusya'yı da denkleme koyuyor. Bu denklemden çıkması da zor. Astana Mutabakatı'nın devam etmesi ve Suriye ile muhalefet arasındaki çatışmanın yinelenmemesini istiyoruz. Bunu devam ettiriyoruz. Barış dengesini devam ettirirken bu sessizliğin taraflara kalıcı barış için fırsat olmasını bekliyoruz. Mültecilerin geri dönüşü konusunda sahici bir adım yok. Anayasa konusunda da samimi bir adım yok. BM de çağrı yapmıştı. Bu konuda orada bir donmuşluk var. Ama kendileri bilir. Biz her türlü sorunu konuşmaya hazırız.”

MİT KRİZİ İLE İLGİLİ İLK KEZ KONUŞTU

Fidan 7 Şubat 2011'de yaşanan ve kamuoyunda MİT krizi diye anılan olayla ilgili de ilk kez konuştu. Fidan şunları kaydetti: 7 Şubat krizi aslında FETÖ'nün kendisini açığa çıkarttığı ilk büyük operasyonlardan biri. MİT'e geldiğimde artık sistemin zehirli bir sarmaşık gibi FETÖ tarafından ele geçirilmeye başladığını görmüştüm. Adına paralel devlet dediğimiz bunu hakim kılmaya yönelik bir çaba vardı. 28 Aralık 2011 MGK günü o zaman Başbakanlık Müsteşarıydı Efkan Bey. Biz bu tehdidinin farkındayız. Bunu yönetmek gerekiyordu. Biz MGK'dayken Başbakanın kendi konutuna ve resmi konutuna tim gönderdik ve dinleme cihazları bulduk. FETÖ'cülerin koyduğu dinleme cihazlarıydı bunlar. O bu konunun nasıl ilan edileceğini biliyordu. Biz bunu bulduk ve raporladık. FETÖ'cüler bunu bildiler. Uludere kazası oldu. FETÖ'cü yayın organları bunu bizim üzerimize atmaya çalışıyorlar. Bunlar kendi üstlerine gelineceğini biliyorlar, suçları ortaya çıktı ve artık MİT'i hedefe koydu. Çünkü bunu MİT ortaya çıkardı. İlk önce bunu başlattı. Cumhurbaşkanımız bir cuma namazı çıkışında bunlara örtülü bir mesaj verdi. 7 Şubat'ta kriz patladı. FETÖ'ye karşı Cumhurbaşkanımızın önderliğinde mücadele başlattık. Milli mücadele dönemi gerçekten. Daha sonra da 2016'da çıkardık attık FETÖ'yü.

Sonraki Haber