Dünya bakliyat günü: Ekim alanları azaldı ithalat yüzde 90 arttı

‘En önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagillerde ithalatçı olmamız kabul edilemez. Et fiyatlarının yüksekliği karşısında halkımız baklagil tüketiyor. Üretim tüketimi karşılamıyor. Alternatif protein kaynağı olan baklagillerde de ithalat artarak devam ediyor.’

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, baklagillerde üretimin tüketimi karşılamadığını belirtti. Son 34 yılda üretimde yüzde 50’den fazla düşüş olduğu bilgisini veren Bayraktar, “En önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagillerde ithalatçı olmamız kabul edilemez.” dedi.

Bayraktar, 10 Şubat Dünya Bakliyat günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. “Beslenmede baklagillerin önemi tartışılmaz” vurgusu yapan Bayraktar, şöyle konuştu:

“Türkiye’de üretimi gerçekleştirilen 7 çeşit yemeklik baklagiller arasında en fazla üretilenler nohut, kuru fasulye ve mercimektir. Baklagil üretimi ülke geneline yayılmış olsa da Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nin güneyinde yoğunlaşmıştır. Genel olarak, kırmızı mercimek Güneydoğu’da, yeşil mercimek İç Anadolu’da, bakla Ege ve Güney Marmara’da, nohut ve kuru fasulye ise birçok bölgemizde yetiştiriliyor.”

Şemsi Bayraktar

ÜRETİMDE YÜZDE 34 AZALMA

Şemsi Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre ülkemizde 1990 yılında toplam 20 milyon dekar olan baklagil ekim alanı, bugüne geldiğimizde 9 milyon dekara geriledi. Yani ekim alanlarında yüzde 55,4 oranında azalma yaşandı. Aynı şekilde üretimde de yüzde 34,8 oranında bir gerileme gerçekleşti. Üretim açığı ise yeşil mercimekte yüzde 49, kırmızı mercimekte yüzde 43.

Bayraktar, şöyle devam etti:

“En önemli protein kaynaklarından olan et ve baklagillerde ithalatçı olmamız kabul edilemez. Et fiyatlarının yüksekliği karşısında halkımız baklagil tüketiyor. Üretim tüketimi karşılamıyor. Alternatif protein kaynağı olan baklagillerde de ithalat artarak devam ediyor. Baklagillerde son 5 yılda toplam ithalatımız yüzde 90,6 oranında artarak 702 bin ton oldu. Yine son 5 yılda baklagil ithalatına ödediğimiz tutar yüzde 227,6 oranında artarak 544 milyon dolara ulaştı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.”

‘ÜRETİMİ ARTIRMALIYIZ’

“Baklagillerin üretimini artırmak zorundayız.” diyen Bayraktar, şöyle devam etti:

“Halkımızın sağlıklı beslenmesi için bu temel gıda ürünlerinde üretim artırılmalı, ithalattan vazgeçilmelidir. Ayrıca tüketicilerimizin ucuz gıdaya ulaşabilmesi için üretici tüketici arasındaki makas kapatılmalıdır. Nitekim son yaptığımız çalışmada baklagillerde de bu makasın çok açık olduğu görülüyor. Üreticide 17 buçuk lira olan kırmızı mercimek 47 liraya, 29 buçuk lira olan nohut 76 liraya, 29 lira olan kuru fasulye 85 liraya, 26 lira olan yeşil mercimek 64 liraya markette satılıyor. Bu gibi temel gıda ürünlerine yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı, marketlerde tavan fiyat uygulaması getirilmelidir.”

PRİM DESTEĞİ 5 YILDIR ARTIRILMIYOR

Şemsi Bayraktar, baklagil üretiminde azalışın nedenlerini ve üretimi artırmanın yollarını şöyle sıraladı:

“Ülkemizde baklagiller üretim maliyetlerinin yüksekliği ve alternatif ekilen ürünlerden elde edilen kazancın daha yüksek olması üreticilerin baklagil üretiminden uzaklaşmasına neden oldu.

“Baklagil üretimini arttırmak ülkemizi önce kendine yeter, sonrasında ihracatçı ülke konumuna getirir. Bunun için baklagiller üretim planlamasında öncelikli ürün grubuna alınmalıdır.

“Kurak ve yarı kurak alanlarda nohut ve mercimeğin, sulu alanlarda ise fasulyenin ekim nöbetine girmesi sağlanmalıdır.

“Baklagillere verilen prim desteği kiloya 50 kuruş olarak veriliyor. Ancak bu destek 2018 yılından bu yana değişmedi. Verilen desteklerin amacına uygun olması için günün şartlarına göre artırılmalıdır.

HASAT DÖNEMİ İTHALAT YAPILMAMALI

“Baklagillerde ülkemizin arz güvenliğini ve üretimin devamlılığını sağlamanın yolu, üreticiyi memnun edecek bir fiyatın piyasada oluşmasıdır. Bu nedenle hasat dönemine yakın baklagil ithalatı yapılmamalı, piyasanın dengesi bozulmamalıdır.

“Ülkemizin az da olsa yapmış olduğu baklagil ihracatında yurt dışı piyasaların talepleri göz önünde bulundurularak istenen kalitede ve Türkiye orijinli ürün üretimi teşvik edilmelidir.

“Geçmiş yıllarda uygulanan nadas alanlarda üretim uygulaması yeniden başlatılması, sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılması ve tohum desteğinin artarak devam etmesi gereklidir.”

Sonraki Haber