Engelli hakları rapor kıskacında

Türkiye’de yaklaşık 8.5 milyon engelli vatandaş var. Yüzde 40’ın altında engelli raporu olanlar, pek çok haktan yararlanamıyor. Kendilerine dilenci muamelesi yapılmasını istemeyen engellilerin tek talebi haklarının verilmesi

Hastanelerden aldıkları raporlarda engellilik oranları yüzde 40’ın altında olanlar ve ‘ağır engelli’ tanısı almayanlar pek çok haktan yararlanamıyor. Durumlarında bir değişiklik olmadığı halde, raporlarındaki oranların sürekli değiştiğini söyleyen engelliler, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, haklarının verilmesini talep ettiler.

Engelli Hakları Federasyonu Başkanı Cemalettin Gürsoy

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 8,5 milyon engelli var. Ancak bu sayı tartışmalı, çünkü Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na göre engelli sayısı 4 milyon 877 bin. Engelli Hakları Federasyonu Başkanı Cemalettin Gürsoy’a göre, aradaki farkın nedenlerinden biri engellilerin kağıt üstünde değişen engellilik oranları. Sağlık Bakanlığı’nın verdiği raporda engellilik oranı yüzde 40’ın altındaysa rehabilitasyon hizmeti dışında hakkınız yok, bir nevi “engelli” değilsiniz! İki yılda bir güncellenen raporlarda ise aynı oranı tutturmak engellilerin tabiri ile “piyango” gibi. Erişimden istihdama, eğitimden sosyal haklara dertleri saymakla bitmeyen engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde tek bir talebi var: Haklarının verilmesi. Engelli Hakları Federasyonu Başkanı Cemalettin Gürsoy, “Bize dilenci muamelesi yapılmasın, haklarımızı versinler yeter” dedi.

645 BİN ENGELLİ MAĞDUR

Engelli oranının yüzde 40’ın üzerinde olduğuna dair rapor düzenlenmesi halinde engelli bireyler evde bakım hizmetleri, engelli aracı, sosyal yardımlar, vergi muafiyeti gibi bazı haklardan faydalanabiliyorlar. Engelli Hakları Federasyonu Başkanı Cemalettin Gürsoy, “Bir aile düşünün evinde ağır engelli var. Günlük ihtiyacını kendisi göremiyor. Ona bakmakla yükümlü olan kişi çalışamıyor. Çalışmayı bırakın, iki günlüğüne bir yere gidemiyor. Evde bakım parası sayesinde tedavi imkanına kavuşan çocuklarımız var. Devlet istihdam edemediği kişilere bakmak zorunda” dedi. Gürsoy, yaptıkları araştırmaya göre Türkiye’de 645 bin kişinin engelli raporları nedeniyle mağdur olduğunu söyledi. Gürsoy şöyle konuştu: “Daha önce yüzde 60 engelli raporu alanlar, raporlarını yenilemeye zorlanıyor. Oran yüzde 40’ın altına düşürülüyor. Engellilik oranı düştüğü zaman, haklarından yararlanamıyorlar. Engelliler yararına çıkan yasalar, fiilen budanıyor. Emekli olan engelliye, birden bire emekli maaşı için ‘Maaşınız durdurulmuştur, tekrar rapor alın’ yazısı geliyor. Engelli, belirlenen hastaneden raporu alıyor. Ama oranı tutturamıyor. Hem emekli maaşından oluyor hem de geçmişte aldığı maaşlar geri isteniyor.” Sistemin yanlış olduğunu söyleyen Gürsoy, “Devlet yüzde 40’ın altını engelli olarak görmüyor. Yardım etme zihniyetinden çıkmalıyız. Bunu haklar bağlamında ele almalıyız. Engelliler, engelilik oranına göre kademeli olarak desteklenmeli” dedi.


‘ÜZERİMİZDE BASKI VAR’

Engelsiz Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı, Aydınlık yazarı Bülent İnce


Engelsiz Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı, Aydınlık yazarı Bülent İnce, engellilerin rapor çilesini anlattı. İnce, yasalara göre kişinin devlet tarafından engelli olarak görülmesi için en az yüzde 40 engelli olması gerektiğini söyledi. İnce, “Sağlık Bakanlığı’nın verdiği raporda, engel oranı yüzde 39 olduğu zaman engelli haklarından faydalanamıyorsunuz. Biz Aile Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’na yazılar yazdık. Ama raporlardaki engellilik oranlarının neden düşürüldüğüne ilişkin tatmin edici bir yanıt alamadık” dedi. Raporun nasıl verildiğini anlatan İnce şöyle konuştu: “Rapor vermeye yetkili hastaneler var. Farklı uzmanlık dallarından hekimler bir yüzde veriyor. Fakat raporun süresi varsa yeniden gitmek gerekiyor. Bu kez rapordaki yüzde düşüyor. Ben çocuk felci hastasıyım. Benim iyileşme olanağım yok. İlk rapor yüzde 90 engelli, ikinci rapor yüzde 80. Benim için haklarıma yönelik değişen bir şey yok. Ama engellilik oranı yüzde 40’ın altına düşürülenler birçok haktan yararlanamıyor. Devlet, engellilik oranı yüzde 40’ın altında olduğunda kişiye yalnızca rehabilitasyon merkezlerinden yararlanma hakkı veriyor. Engelli maaşı, evde bakım hizmetleri, ulaşım gibi haklardan yararlanamıyor. Aklımıza ister istemez ‘Devlet engelliler üzerinden tasarruf mu yapıyor?’ sorusu geliyor. Doktorların bize söylediği, ‘Devlete sorun, üzerimizde baskı var’. Hükümet, kamuoyuna bunun nedenini tatmin edici bir şekilde açıklamalı.”
HASTANE HASTANE DOLAŞIYOR

Serkan Aslan’n yüzde 80 engelli raporu var.


Engelliler, babaları vefat ettiğinde emeklilik hakkını alabiliyor. Serkan Aslan, spastik engelli. Sağ kolu ve bacağı tutmuyor. 35 yaşında. 2003 yılından yüzde 80 engelli raporu var. Aslan, kendisine hiçbir gerekçe sunulmadan hastaneden hastaneye gönderiliyor. Aslan, “Raporumun eski olduğunu söylediler. Yeniden rapor aldım. Tuzla Devlet Hastanesi’nden yüzde 92 engelli raporu çıktı. Maltepe Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurdum. Bunu da kabul etmediler. Bu kez Marmara Üniversitesi’ne gittim. Oradan da yüzde 40 engelli raporu çıktı. Bana sen babanın emekliliğinden faydalanabilirsin ya da faydalanamazsın diye bir şey demiyorlar” dedi.
ALZHEİMER AMA AĞIR ENGELLİ DEĞİL
Alzheimer hastası Nevzat Bayrak da benzer bir sorun yaşıyor. Üç yıl önce demans teşhisi konmuş, Alzheimer’ın yanı sıra Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde şizofreni tanısı da almış. İnsülin kullanıyor, yürüyemiyor, beyninde iki damar tıkalı. 72 yaşında. 10 aydır, ağır engelli olduğuna dair rapor almaya çalışıyor. Oğlu Mustafa Bayrak yaşadıkları süreci anlattı: “Şubat ayında Tuzla Devlet Hastanesi’nden aldığımız raporda ağır engelli değil ve yüzde 76 engelli yazıyor. Raporu aldığımda ister istemez, ‘ağır engelli denebilmesi için ne olması gerekiyor?’ diye sordum. ‘Kendi kendine bakamıyor olması gerekiyor’ yanıtını aldım. Düşünsenize günün 20 saatinde yatıyor. Altı temizleniyor, kendi kendine nasıl bakabilir? İl Sağlık Müdürlüğü’ne itiraz etmek istedim, vasilik çıkartmamı söylediler. Yine bir hastaneden vasilik için rapor aldık. Bu arada birinci rapora itirazdan dört ay sonra ikinci rapor için Sultanbeyli Devlet Hastanesi’ne yönlendirdiler. Raporun sonucu için yine aylarca bekledik. Bu kez, engel oranı yüzde 90 ve ağır engelli raporu çıktı. Hakem hastanesi olarak Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gönderdiler. Orada altı doktora girdik. Asıl hastalığı nörolojik. Bunun için nöroloji doktorunun kanısı çok önemli. 30 yaşlarında bir doktor, ‘Amca neyin var?’ dedi. Babam, ‘Çok şikayetim var’ diye yanıt verdi. Babamın muayenesi bu kadar sürdü. Raporda engel oranı yüzde 69 ve ağır engelli değildir yazıyor. Bu nihai rapor. Başka bir hastaneden itiraz şansımız yok. Sağlık Bakanlığı’na dava açacağız.”
‘BELEDİYE MECLİSLERİNDE OLMALILAR’

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Rıfat Mutlu


Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Rıfat Mutlu, önümüzde yerel seçim olduğunu hatırlatarak, “Türkiye’de 7 milyon engelli seçmen olduğu söyleniyor. Bunların neredeyse yarısı seçim alanlarını kullanamıyor. Seçilme şansları da olmuyor. Türkiye Barolar Birliği’nin bir yayınına göre 2014 yerel seçimlerinde, seçilen 22 bin belediye meclis üyesinden yalnızca 30’u engelli. Seçimlerde, özellikle mücadele içinden gelen farklı engel gruplarından engellilerin belediye meclislerine girmesi gerekiyor. Bu olursa, engellilerin yaşadığı sorunların büyük oranda çözüme kavuşacak.

KALDIRIMLAR İŞGAL ALTINDA

Türkiye Beyazay Derneği İzmir Şube Başkanı Salih Arıkan bir devlet dairesinde memur. Evinden çıkıp işine giderken geçmek zorunda olduğu Basmane’de kaldırımlara park edilen araçlar can güvenliğini tehdit ediyor. Arıkan, “Araçlar geri geri çıkıyor. Bir gün başıma bir şey gelirse bunun sorumluluğu kaymakam, belediye başkanı ve emniyet müdürünündür” dedi. “Kaldırımlar işgal altında” diyen Arıkan, kaldırımlardaki çay ocaklarının, tavla oynayanların da görme engellileri zor durumda bıraktığını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile uzun uğraşlar sonucunda karşıdan karşıya geçtiği yere sesli uyarı sistemi yaptırmayı başarmış. Ancak kılavuz çizgilerin görme engellileri kimi zaman bir direğe kimi zaman da bir ağaca yönlendirmesiyle ilgili henüz bir çözüm yok. Fotoğraf fuar bölgesinden.

Klavuz çizgiler görme engellileri kimi zaman bir direğe yönlendirebiliyor.

BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU İŞ YAŞAMININ DIŞINDA

Türkiye’de 104 bin engelliye istihdam sağlanıyor. Bunu başarısızlık olarak değerlendiren Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Yener Şişman bunun nedenin kota sistemi olduğu görüşünde.

Dr. Şişman’ın önerileri şöyle: “Kota yöntemi ile sadece 50 ve üzeri işçi çalıştıran işverenlere engelli çalıştırma yükümlülüğü getirildi. Bu tür işyerleri, genelde gelişmiş merkezlerde. Kırsal bölgelerde ve az gelişmiş şehirlerde büyük ölçekli işyerlerine rastlamak çok mümkün değil. Buralarda yaşayan engellilerin iş bulma şansları düşük. Engelli çalıştırma yükümlülüğü 10 ve üzeri işçi çalıştırılan tüm işyerlerine getirilmeli. Kota yönteminin uygulamasında mevcut yasal düzenleme ağırlıklı olarak ceza sistemine dayanıyor. Almanya, Fransa, Avusturya gibi ülkelerde ise kotaya uyulması zorunlu değil. Bir karşılık ödenerek yükümlülükten kurtulmak mümkün. Ödenen bu karşılıklar bir fonda toplanarak engelli bireylerin çalışma yaşamına intibaklarının sağlanması amacıyla kullanılıyor. Engellinin işyerinde çalışabilmesi için çoğu kez özel bir teknik donanıma ihtiyaç vardır. Engelli istihdamının özel zorluklar arz ettiği kabul edilerek, engelli istihdam edecek işyerlerine vergi indirimleri yapılabilir, ucuz enerji sağlanabilir. Engellilerin istihdamı konusunda yapılan denetimler sıklaştırılmalıdır. İş yaşamı, işe alınan engelli bireyin özellikleri ve yetenekleri dikkate alınarak düzenlenmez ve iş başında geliştirme eğitimi verilmezse, işe alınan kişiden istenilen verim sağlanamayabilir. Engelliler istihdam edilmiş bile olsalar vasıfsız ve düşük ücretli işlerde çalıştırılabilir, kriz dönemlerinde ilk gözden çıkarılan olabilirler.”

YARISI EĞİTİMDEN MAHRUM

Türkiye’de eğitim çağında 600 bini aşkın engelli çocuk olduğu tahmin ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre bunların 353 bini eğitim alabiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu 2010 verilerine göre, Türkiye’de engelli bireylerin yüzde 47’si okuma yazma bilmiyor. 18-24 yaş aralığındaki engelli çocuklarda okuldan erken ayrılma oranları yüzde 60’ın üzerinde.

Sonraki Haber