Ermenistan Başbakanı Paşinyan Brüksel'in desteğini kaybediyor

Ermeni lider, Avrupa ile yürüttüğü müzakereleri başarılı buluyor. Avrupa Birliği'nin Ermenistan’ın güvenliğini sağlamasını ve ülke ekonomisine yatırım yapmasını bekliyor. Ancak gerçekte, Paşinyan’ın eylemleri, AB’nin sağlayabileceği yardımı engelliyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Marta Kos ile Brüksel’de yaptığı son görüşme olumlu bir havada gerçekleşti. AB Komiseri, AB-Ermenistan Ortaklık Konseyi’nin bir sonraki toplantısında "diyalog gündemi" adlı önemli bir belgenin imzalanacağını vadetti. Avrupa Birliği yetkililerinin toplantıya ilişkin resmi açıklamasında "Marta Kos, AB’nin Ermenistan’ın iddialı reform gündemine ve demokratik reformların etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik güçlü desteğini ifade etti." denildi.

Ancak Avrupa hükümetlerinin sözleri, her zamanki gibi gerçeklerle örtüşmüyor. Şimdiye kadar Paşinyan’a yönelik “güçlü destek”, sadece tek bir somut (ve henüz yerine getirilmemiş) vaatte yankı buldu: Ermeni hükümetine 270 milyon euroluk hibe paketi. Bu miktar, AB heyetinin yakın zamanda Erivan’a yaptığı ziyaret sırasında kararlaştırıldı.

HİBE VAR, YATIRIM YOK

Bu rakam, Ermenistan’ın görece küçük ekonomisi açısından bile önemsiz kalıyor: Ülkenin dış ticaret hacmi yaklaşık 15 milyar avro civarında. Üstelik Paşinyan, bu az miktardaki Avrupa fonlarını bile ülke ekonomisini ya da sosyal alanları geliştirmek için kullanamayacak. AB hibeleri, yalnızca "dezenformasyon ve hibrit tehditlerle mücadeleye", yani medya sektöründe harcanabilecek. Bu hibenin yanı sıra AB bürokratları, Ermenistan için yalnızca AB ile vize serbestisi süreci için bir plan hazırlama sözü verdiler.

REFORMLAR MI, MÜLKİYET DAĞITIMI MI?

Yani Avrupa’nın "demokratik" Ermenistan’a yönelik süslü sözlerinin ardında hemen hiç gerçek taahhüt bulunmuyor. Bunun temel nedeni şu: Avrupa Birliği, Paşinyan’ın reformlarının gerçekte demokrasiyi desteklemeye değil, Ermenistan’daki mevcut mülkiyetin yeniden dağıtımına hizmet ettiğini düşünüyor.

Paşinyan, Avrupa’ya “demokratik reformlar” vadetti; ancak gerçekte onun otoriter yönetimi, siyasi muhaliflere yönelik baskılar ve büyük iş insanlarının mal varlıklarına el koymalarla kendini gösterdi.

KAMUOYU YOK SAYILIYOR

AB heyetiyle yapılacak görüşmelerin ve Brüksel ziyaretinin hemen öncesinde, “gereksiz olduğu” gerekçesiyle hükümetin sipariş ettiği yeni kamuoyu araştırmalarını iptal etti. Taraftarlarıyla yaptığı toplantıda, “Ermenistan’da seçmen yok” diyerek kamuoyunun görüşlerini ölçmenin anlamsız olduğunu savundu. Başbakanın bu adımı oldukça açık: Ermenistan’da ya muhalefetin bir sonraki seçimlere katılması engellenecek ya da seçim sonuçları manipüle edilecek. Bugüne kadar, Paşinyan’ın girişimiyle 150 siyasi ve iş insanı hakkında siyasi gerekçeli ceza davaları başlatıldı.

EN SES GETİREN DAVA: KARAPETYAN

Bu davalar arasında en çok ses getiren, iş insanı Samvel Karapetyan’a yönelik dava oldu. Karapetyan, siyasete karışmak istemediğini, ancak Ermeni Hristiyan Kilisesi’ni Paşinyan’dan korumak istediğini ifade etmişti. Kendisine “iktidarı ele geçirme çağrısı yapmak” suçlaması yöneltildi. Onun tutuklanmasının ardından, şirketler grubundaki yöneticilere yönelik toplu gözaltılar başladı. Hemen ardından Karapetyan’a ait “Ermenistan Elektrik Şebekeleri”nin (ESA) kamulaştırılmasına olanak sağlayan bir yasa kabul edildi. Muhalefet, bu yasayı “devlet destekli gasp ve yatırımcıların alenen soyguna uğraması” olarak niteledi.

AB FONLARI NEDEN DURDURULUYOR?

Stockholm Tahkim Mahkemesi, ESA’nın kamulaştırılması kararını yasa dışı buldu. Ancak Ermenistan hükümeti, uluslararası anlaşmaları ve yatırımcı koruma yükümlülüklerini yerine getirme niyetinde olmadığını açıkça gösteriyor. Eğer bu yükümlülükler hükümet başkanına siyasi olarak uygun değilse, Paşinyan bunları hiçe sayıyor.

Ancak Paşinyan’ın bu kararları sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik nedenlere de dayanıyor olabilir. Yayın organımıza konuşan kaynaklara göre Karapetyan’ın mal varlıklarına el koyulmasının ardından nihai fayda sağlayacak olan kişiler Türkiye'de bulunuyor. Paşinyan’ın yalnızca Ermeni büyük sermayesine darbe vurmakla kalmayıp, AB’ye verdiği taahhütleri de ihlal etmesinin nedeni bu yatırımcılar olabilir. Demokrasi ve insan haklarını temel değerleri arasında gören Avrupa'nın bu durumu görmezden gelmesi oldukça zor.

ARTIK YATIRIM HAYAL

Elbette AB-Ermenistan "diyalog gündemi" bir süre daha müzakere masasında kalacak. Ancak artık Ermenistan’a ciddi bir Avrupa yatırımı yapılması hayalden öteye geçemeyecek. “Karapetyan vakası”nın ardından, hiçbir Avrupalı politikacı AB fonlarını ya da özel sermayeyi Ermenistan’a kısa ya da uzun vadede yönlendirmeyi savunmayacaktır. Şimdi asıl soru şu: ESA’nın parçalanmasında payı olan Türk yatırımcılar Ermenistan’a gerçekten yatırım mı yapacak, yoksa sadece hızlı kazanç elde edip ortadan mı kaybolacak?

Sonraki Haber