Gladyo'nun kökü kazınacak!

Gladyo’nun saldırısıyla 20 yıl önce bugün şehit edilen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinin şüphelileri yakalanıyor. FETÖ yapılanmasının peşine düşen Hablemitoğlu, ABD’nin Türkiye’deki planlarıyla ilgili çok sayıda belge yayınlamıştı.

Hablemitoğlu cinayetinin sorumluları Türk yargısının karşısına çıkacak.

FETÖ’nün Türkiye’de yürüttüğü faaliyetleri deşifre etmeye çalışırken örgütün hedefi haline gelen Necip Hablemitoğlu, 20 yıl önce uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Suikast soruşturmasında zaman aşımı süresinin dolmasına kısa süre kala açılan dava, cinayeti aydınlattı. Savcılık tespitine göre Hablemitoğlu’nun çalışmaları FETÖ içerisinde büyük rahatsızlık yarattı ve cinayete giden süreç başladı.

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun suikasta uğramasının üzerinden 20 yıl geçti. 1954 yılında Ankara’da doğan Hablemitoğlu, Ankara Atatürk Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite eğitimine Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın-Yayın Yüksek Okulu’nda devam ederek 1977 yılında mezun oldu. 1977 ve 1978 yıllarında Türkiye dışında yaşayan Türklerin sorunlarını irdeleyen “Dilde, Fikirde, İşde Birlik” adlı aylık bir dergi yayımladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştı. 1982 yılında YÖK yasası ile birlikte kurulan Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaya başladı. Hablemitoğlu, yüksek lisans ve doktora programlarını burada tamamlayarak 1990 yılında öğretim görevlisi oldu.

ALMAN VAKIFLARI DAVASI ÖLÜMÜNDEN SONRA AÇILDI

Çalışma yaşamı boyunca 25 yılı aşkın bir süre Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak araştırmalar yapan Necip Hablemitoğlu, Orta Avrupa ve Balkanlar’da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve şehitliklerimiz konularında alan araştırmaları yürüttü. Hablemitoğlu’nun en bilinen çalışmaları arasında, Bergama altın madenlerinin çıkarılması ile ilgili olarak çevreci görünüm altında yapılan, gerçekte ise Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yer altı kaynaklarına ulaşmasını engelleme amacı güden toplumsal eylemlere, Türkiye’de yerleşik olan bazı Alman vakıflarının destek olduğunu iddia ettiği ve 2001 yılında ilk basımı yapılan “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” isimli kitap çalışması ile FETÖ’yü konu aldığı ve ölümünden sonra ilk basımı yapılan “Köstebek” isimli kitap çalışması yer aldı. Alman Vakıflarının iddia edilen bu eylemleri hakkında, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma konusu yapılarak bir kısmı Alman vatandaşı olan şahıslar hakkında “Devlet emniyetine karşı gizli anlaşma” suçundan kamu davası açıldı. Söz konusu davanın ilk duruşması Hablemitoğlu suikastından yaklaşık 1 hafta sonra 26 Aralık 2002 tarihinde yapıldı. Davanın delilleri ve sanıkları arasında, Hablemitoğlu’nun kitap çalışmasına konu bazı olaylar ve kişiler de yer aldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Hablemitoğlu suikastında ilişkin 2022 yılı sonunda hazırlanan iddianamede, “Maktulün yapmış olduğu bu çalışmalar açısından bakıldığında olayda Alman menşeli merminin kasıtlı olarak tercih edilmiş olabileceği, gerçekten farklı bir şekilde olayın arkasında yabancı bir orijin olduğu izlenimi yaratılmak istenmiş olabileceği değerlendirilmiştir. Keza, maktulün ölüm tarihinin Alman vakıflarına ilişkin görülecek olan dava tarihine çok yakın bir zaman olması ayrıca bu kanaati güçlendirmektedir.” denildi.

FETÖ’NÜN HEDEFİNDEYDİ

Fetullah Gülen’in yargılandığı Ankara 2 No’lu DGM’deki davanın delilleri arasında, Hablemitoğlu’nun, örgütün CIA ile bağlantısını ortaya koyan “Etki ajanları, Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar” başlıklı raporu da vardı. Hablemitoğlu raporunda, “Gülen cemaatinin” devlet içine sızarak kritik kadroları tuttuğuna dikkati çekmişti. Hablemitoğlu, “Köstebek” isimli kitabında “Gülen cemaati”nin silahlı örgüt halini almaya başladığı tespitini yaparak yapıyı “Fetullahçılar” olarak tanımladı. Örgütün hedefi haline gelen Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002’de evinin önünde vurularak öldürüldü. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen faili meçhul kalan Hablemitoğlu dosyası, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden kısa bir süre önce yeniden raftan indirildi. Suikasta ilişkin detaylar yeniden incelendi, ulaşılan bilgiler, cinayetin FETÖ tarafından işlenmiş olabileceği şüphesini güçlendirdi.

Hablemitoğlu suikastına ilişkin yürütülen soruşturmayı genişleten savcılık, o dönem Ukrayna’da bulunan şüpheli eski asker Nuri Gökhan Bozkır hakkında kırmızı bülten çıkardı. MİT tarafından 27 Ocak 2022’de Türkiye'ye getirilen Bozkır tutuklanırken, Bozkır’ın ifadeleri sonrasında yeni operasyonlar yapıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 11 Kasım 2022’de soruşturmayı tamamlarken, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile birlikte Aydın Köstem, Enver Altaylı, Mustafa Özcan, emekli albay Levent Göktaş, emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, emekli binbaşı Fikret Emek, eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır, Mehmet Narin ve FETÖ firarisi Serhat Ilıcak hakkında dava açıldı.

HABLEMİTOĞLU’NU DURDURAMADILAR

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, suikastın FETÖ tarafından işlendiğine yönelik önemli tespitler yer aldı. İddianamede, şu ifadeler yer aldı:

“18 Aralık 2002 öncesinde maktul Necip Hablemitoğlu’nun, FETÖ/PDY’nin ülkemizdeki legal görünümlü aslında illegal amaca hizmet eden faaliyetlerini deşifre etmeye çalışması, buna ilişkin kamuoyu önünde söylemlerde bulunması, bu konuda örgütü ‘Köstebek’ diye isim verdiği kitap çalışması ile halka anlatmak istemesi, aynı dönemde örgütün lideri hakkında Devlet Güvenlik Mahkemeleri nezdinde görülmekte olan terör soruşturmasının başlatılması, FETÖ/PDY içerisinde büyük rahatsızlık uyandırmış ve Hablemitoğlu’nun ölümüne giden süreci yaratmıştır. Tüm yaşanan süreçte maktulü bir an evvel durdurmaya çalışmak isteyen örgütün sözde Türkiye imamı olan Mustafa Özcan’ın 2002 yılı ikinci yarısından itibaren en temel meselesi Necip Hablemitoğlu’nu durdurmaya çalışmak olmuştur. Aynı dönemde Mustafa Özcan İstanbul’dan Ankara’ya gelerek kendilerine yardımcı olabileceğini bildikleri Enver Altaylı ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. Enver Altaylı ise maktulü öncelikle tanıyan kişiler üzerinden ikna etmeye çalışmış, bunda başarılı olmayınca ise, olay tarihinde tıpkı kendine bağlı çalışan eskiden beri tanıdığı olan Aydın Köstem üzerinden dönemin Özel Kuvvetler Komutanlığı Muhabere Arama Kurtarma Alay Komutanı olan Mustafa Levent Göktaş ile irtibatlanmış, şüpheliler Fetullah Gülen, Mustafa Özcan, Enver Altaylı ve Aydın Köstem’in Mustafa Levent Göktaş’ı azmettirmesi sonucunda maktul Necip Hablemitoğlu, Mustafa Levent Göktaş’ın kurduğu suç örgütü tarafından öldürülmüştür.”

21 Mart 1999, Aydınlık dergi sayı 609

ÖLÜMÜNDEN ÖNCE TAKİBE ALINDI

Savcılığın iddianamesinde ayrıca şöyle denildi: “Maktul Necip Hablemitoğlu’nun ölümüne yakın dönemde bazı çevrelerce ismi Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarlığı görevine geçirildiği, aynı dönemde Mustafa Levent Göktaş’ın da kim tarafından bu teklifin yapıldığı bilinmese de ilk defa çevresindekilere kendisinin Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olacağını ifade etmeye başladığı anlaşılmıştır. Maktulün bu göreve getirilip getirilmeyeceği bilinmez bir konu olsa da kendi çevresine bu duruma ilişkin düşüncelerini anlatmaya başlamış, keza Mustafa Levent Göktaş da bu göreve hiç bir zaman getirilmemiş ancak onun için bu husus sürekli talep edilen bir durum haline dönüşmüştür. Olay tarihinde maktulün ve Mustafa Levent Göktaş’ın içinde bulunduğu bu durum maktulün, Mustafa Levent Göktaş tarafından öldürülmesine sebep olan bir başka konu olarak görülmesi gerekmektedir. Mustafa Levent Göktaş’ın, olay tarihinde kendisine bağlı tespit edilebilen Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır ve Mehmet Narin isimli üyelerinden oluşan silahlı bir suç örgütü kurduğu, öncesinde maktul Necip Hablemitoğlu’nu Nuri Gökhan Bozkır üzerinde takibe aldığı, olay yerinde keşif yaptırdığı, sonrasında örgüt içerisinden Fikret Emek ile birlikte hareket eden Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’na öldürttüğü hususunda kuvvetli suç şüphesi bulunmaktadır.”

LEVENT GÖKTAŞ TUTUKLANDI

Bulgaristan'ın Filibe Temyiz Mahkemesinin Türkiye'ye iade talebini kabul ettiği Necip Hablemitoğlu suikastı sanıklarından Mustafa Levent Göktaş, İstanbul'a getirildi. Bulgaristan'ın başkenti Sofya'dan kalkan ve Göktaş'ın da içinde bulunduğu uçak, saat 23.55'te İstanbul Havalimanı'na indi. Göktaş'ı, uçaktan İstanbul Havalimanı Emniyet Şube Müdürlüğü ekipleri aldı. İstanbul’a getirildikten sonra tutuklanan Göktaş, Marmara Cezaevi’ne konuldu.

Hakkında kırmızı bülten bulunan Göktaş, Bulgaristan-Türkiye sınırına yakın Svilengrad kentinde rutin trafik polis kontrolü sırasında yapılan incelemede hakkındaki arama kararının tespit edilmesi üzerine Bulgar makamlarınca 1 Eylül'de gözaltına alınmıştı. Filibe Temyiz Mahkemesi, Göktaş'ın Türkiye'ye iadesine ilişkin talebi 14 Aralık'ta kabul etmişti.

ENVER ALTAYLI AYRINTISINI AYDINLIK DUYURDU

29 Ocak 2022

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, eski istihbaratçı Enver Altaylı da Hablemitoğlu’nu tasarlayarak öldürmeye azmettirmekle suçlandı. Altaylı soruşturma kapsamında 2022 ağustos ayında şüpheli sıfatıyla ifade vermiş ve ifadesinin ardından, bu soruşturma kapsamında da tutuklanmıştı. Aydınlık, 29 Ocak 2022 tarihinde, “Hablemitoğlu cinayetinde Enver Altaylı izi” başlığıyla haber yaparak bu noktaya ilk olarak dikkat çeken gazete olmuştu.

CİNAYETTEKİ FETÖ ROLÜ BAŞKA DOSYALARDA YER ALDI

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önce açılan FETÖ çatı davasının iddianamesinde Necip Hablemitoğlu suikastına dair dikkat çeken detaylar yer almıştı. Böylece ilk kez bir iddianamede, suikast ile FETÖ irtibatı ortaya konulmuştu. İddianamenin “Cebir ve Şiddet - Doğrudan Kasten Öldürme” bölümünde örgütün işlenen cinayetlerle irtibatı belirtildi. Örgütün hedeflerine doğru ilerlemede kasten öldürme olaylarından yararlandığı vurgulanan iddianamede, “Necip Hablemitoğlu cinayeti olayında Fetullah Gülen cemaatinin emniyet istihbarattaki kadrolarının o tarihlerde bu cinayetten habersiz olması imkansızdır. Cemaatin istihbarat görevlileri cinayetin işleneceğinden haberdar olmalarına rağmen en azından önlememişlerdir.” denildi.

‘FETHULLAH VE SUSURLUK’ KİTABI

Vatan Partisi MYK Üyesi Avukat Nusret Senem Hablemitoğlu suikastına ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Benim 'Fethullah ve Susurluk' kitabımın 'Fetullah'ın CIA ile ilişkisi' bölümünde 'Dr. Necip Hablemitoğlu’nun hazırladığı bir raporun “Türkiye'deki etki ajanları borsası Fetullahçılar” ara başlıklı bölümü Fetullah Gülen'in CIA ajanı olduğu saptamasını yapıyor. Grubun ve polis içindeki Fetullahçı istihbaratçıların CIA ile ilişkilerini belgelere dayanarak inceliyor. Raporun 2001 yılında Yeni Hayat dergisinde yayınlanmasından kısa bir süre sonra Dr. Necip Hablemitoğlu evinin önünde 18 Aralık 2002'de öldürüldü. Bu cinayetin faillerinin polis içindeki Fetullahçı istihbaratçıların olduğu iddiası Hablemitoğlu’nun yakın çevresinde ciddi bulunuyor' demişim.

Devamında da kitapta şunu söylüyorum: 'Fetullah Gülen yargılandığı Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesindeki davada Cumhuriyet Savcısı Mete Yüksel 21 Kasım 2001 tarihli celsede sunduğu ek delillerle Gülen'in CIA'ya gönüllü ajanlık yaptığı ve ABD'deki çiftliğinde FBI tarafından korunduğu ileri sürüldü' deniyor, benim kitabımda. Hablemitoğlu’nun bu tespitlerinin bugün artık hiç tartışılacak bir tarafı yok. Bütünüyle kanıtlanmış durumda. O tarihlerde bu tespitleri yapanlara aklını kaçırmış denebilirdi. Çünkü Fetullah'ın bütün gücü polis içinde, Ordu içinde, yargı içinde etkili durumdaydı. Bu tespitleri yaptığı için Fetullahçılar tarafından hedef alındı."

'YARGILAMA SÜRECİNDE BAŞKA DELİLLER DE ORTAYA ÇIKABİLİR'

Hablemitoğlu suikastına ilişkin hazırlanan iddianamede birçok kanıtın da ortaya çıktığını bildiren Senem şöyle devam etti:

"Mustafa Özcan, Enver Altaylı ve cinayette kullanılan özel harpçiler açık olarak bütün kanıtlarla iddianamede gösteriliyor. Tabi bunlar iddia. Yargılama sürecinde ortaya çıkacak başka deliller de olabilir. Nuri Gökhan Bozkır ifadesinde birçok şeyi itiraf etmişti. Diğer yandan Enver Altaylı'nın şoförlüğünü yapmış bir şahsın verdiği ifade de önemli. Bu çerçevede baktığınız zaman Hablemitoğlu’nun Fetullah Gülen ile ilgili yapmış olduğu ‘CIA ajanı’ saptaması ile ayrıca polis vb. içerisindeki örgütlenmesini deşifre ettiği için Fetullahçılar tarafından öldürüldüğü anlaşılıyor."

'GLADYO’NUN TİPİK CİNAYETİ’

Vatan Partisi MKK üyesi Ferit İlsever, Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin Aydınlık’a şu açıklamayı yaptı:

"Bu cinayet gladyo cinayetlerinin tipik örneklerinden birisi. 2001 İkiz Kuleler tertibinden sonra Amerikan emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Asya ve Ortadoğu'ya yönelmesinin başlayıp uygulamaya konulduğu bir dönemde yapılıyor bu. Necip Hablemitoğlu 'Köstebek' kitabında, CIA ve onun güdümündeki FETÖ'nün emniyet içindeki örgütlenmesini yazıyor ve Türk devletinin diğer kurumlarının da, silahlı kuvvetler dışında MİT'in de silahlı kuvvetler gibi bağımsız bir tutum alması gerektiğini vurguluyor. Diğer yandan tam cinayet gününde Genelkurmay Başkanı, Başbakan, Silahlı Kuvvetler Temsilcileri ve KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın katıldığı bir güvenlik toplantısı yapılıyor. Toplantı gündemi, Amerika'nın Irak operasyonu ve KKTC'ye yönelik saldırıların nasıl önleneceği. Böyle bir dönemde Necip Hablemitoğlu öldürülüyor.

"Mustafa Özcan FETÖ'nün Türkiye imamı fakat Altaylı'nın rolü bence çok daha önemli. Altaylı, Kaşif Kozinoğlu cinayetinde de suçlu ve sorumlu noktada. Enver Altaylı, CIA'nın Ortadoğu direktörü Ruzi Nazar'ın da öğrencisi. Fetullah Gülen ile birebir ilişki halinde. Bu cinayet, Amerikan derin devletinin talimatıyla Türkiye Amerika'ya tavır aldığı için yapılan bir cezalandırmadır. Hablemitoğlu cinayetinden hareketle Türkiye bunu, Uluslararası Adalet Divanına taşımalı ve ABD derin devletini mahkum ettirmelidir. Bunun için de Gladyo'nun Türkiye ve Avrupa merkezi örgütlenmesi müracaata eklenebilir. Türkiye derhal NATO'dan ayrılmalıdır. Çünkü bu Gladyo NATO'nun merkezindedir. Ayrıca Türkiye, Avrupa ülkelerinin önüne de bu tabloyu koyarak Avrupa ülkelerinin NATO'dan çıkması çağrısını yapmalıdır."

‘ELİNDEKİ BELGELER YÜZÜNDEN HEDEF ALINDI’

Prof. Dr. Emin Gürses, Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin açılan davanın sanıklarından Levent Göktaş'ın Türkiye'ye iadesiyle ilgili, "Levent Göktaş Türkiye'ye iyi bir şey yapmak istiyorsa bu zincirin bilgilerini MİT'in içindeki milli kanada verir. Eğer Levent Göktaş konuşursa çok önemli cinayetler ortaya çıkar. Bağlantılar ortaya çıkar." dedi.

Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Emin Gürses, Ulusal Kanal'daki İşin Aslı programında konuştu. Hablemitoğlu suikastına ilişkin önemli beyanlarda bulunan Gürses, "Amerika kendisini orada öldürtür diye korkuyordum. Çünkü onu orada öldürtürsen bütün bağlarını kapatırsın. Çok şey biliyor çünkü. Levent Göktaş Türkiye'ye iyi bir şey yapmak istiyorsa bu zincirin bilgilerini MİT'in içindeki milli kanada verir. Çünkü Genelkurmay'ın, MİT'in, emniyetin içine yerleşmiş bir Gladyo yapılanması vardı. Necip'in cinayetinde 'İçeride kavga var' demiştim. Necip bana bunları anlattı. O ekip benim de peşimdeydi. Necip'e 'Emin Gürses'i vuracağız' demişler." ifadelerini kullandı.

Gürses, Hablemitoğlu ile suikasttan önceki görüşmesini de şöyle aktardı:

"Hablemitoğlu’nun eline İsrail ve Amerika'nın Türkiye'deki faaliyetleriyle ilgili bilgiler gelmeye başladı. Necip hoca bana dedi ki 'Bunları yayınlayacağım.' Ben de 'İstihbarat birimleri arasında kavga var. Sana bilgiler öyle geliyor.' dedim. Çünkü bunlar gizli bilgiler. Necip bana, 'Onun farkındayım ama bunları yayınlamalıyım.' dedi. Bunları yayınlayamadan öldürüldü. Zaten yayınlanmasını engellemek için devreye girenler de oldu. Zaten bir hafta önce Şenkal Atasagun kendisiyle görüşmüş."

Sonraki Haber