Horasan Erenleri Başkan Yardımcısı Avukat Erdem Cömert: Alevi-Sünni ayrımı değil Cumhuriyet temelinde birlik
Hacı Bektaş etkinliklerinde konuşan Avukat Erdem Cömert, ‘Alevi’yi daha Alevi, Sünni’yi daha Sünni yapmaya ihtiyacımız yok, birleştiren çizgiye ihtiyacımız var.’ dedi. Alevi-Sünni ayrımı değil, ‘laik Cumhuriyet yurttaşlığı temelinde birlik’ çağrısı yaptı
62. Ulusal, 36. Uluslararası Hacı Bektaş Veli anma törenleri ve kültür sanat etkinlikleri kapsamında ‘Alevilerin Anayasal Hakları: Eşitlik, Laiklik ve İnanç Özgürlüğü’ paneli düzenlendi. Panelde, Avukatlar Erdem Cömert, Ali Hamamcı ve Coşkun Özgür Piroğlu konuştu. Hukukçular, Anayasa’da yer alan laiklik ilkesinin Aleviler için en önemli güvence olduğu görüşünde birleşti, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışıyla gündem olan “İki Cumhurbaşkanı Yardımcısından birinin Alevi olması” yaklaşımına karşı çıktı.
Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Erdem Cömert’in “Alevilik azınlık değildir; Cumhuriyet’in asli kurucu unsurudur. Türkiye halkının bütününü bölen değil, birleştiren çizgiye ihtiyacımız var. Alevi-Sünni ayrımı değil, laik Cumhuriyet yurttaşlığı temelinde birlik.” sözleri alkış aldı.
‘HER ALEVİ’NİN CUMHURBAŞKANI OLMA HAKKI VAR’
Alevi Vakıflar Federasyonu (AVF)’nun düzenlediği panel, 17 Ağustos Pazar günü Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde Hacı Bektaş Kültür Merkezi’nde yapıldı. Çok sayıda vatandaşın izlediği paneli, AVF Başkanı Dr. Haydar Baki Doğan yönetti.
Avukat Ali Hamamcı, Alevilerin örgütlü ve birlik içinde davranmasının önemini anlattı, “Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı” önerisini “çok tehlikeli” diye niteledi. Hamamcı, bu savın Türkiye’yi “Lübnanlaştıracağını” ifade etti. Hamamcı, her Alevi’nin cumhurbaşkanı olma hakkı olduğunu vurguladı.
Avukat Özgür Piroğlu, Diyanet İşleri Başkanlığını kaldırma önerilerinin gerçek dışı olduğunun altını çizerek, Alevilerin öncelikle Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığında güçlü olmaları gerektiğini kaydetti.
TUZAK UYARISI
Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Erdem Cömert de Alevileri ilgilendiren anayasal konular üzerinde konuştu. Cömert, “Milletimizi Alevi’yi daha Alevi, Sünni’yi daha Sünni yaparak bölmeye çalışıyorlar. Oysa hepimizin Horasan kökenli olduğu unutulmamalı. Selçuklu’yu da Osmanlı’yı da Cumhuriyet’i de Türkmen kurmuştur. Hiç kimse Türkmen’e azınlık diyemez.” uyarısında bulundu.
Cömert, laikliğin Aleviler için yaşamsal önemde olduğunu tekrarladı ve şunları dile getirdi:
“Laiklik, Aleviler için nefes almak gibidir. Cumhuriyet devrimi ve laiklik, Alevilerin sigortasıdır. Aleviliği bir cemaate indirgeme çabası ve tarikatları, cemaatleri Anayasa’ya sokma tuzağına karşı uyanık olmalıyız. Anayasa’da ne cami ne de cemevi olmalı. Bizim nasıl ibadet edeceğimize ne devlet ne hükûmet ne bakan ne muhtar kimse karışamaz. Bu, Anayasa’da güvence altına alınmalıdır. Alevilerin ihtiyacı anayasal değil, yasal düzenlemelerdir. Asıl sorun ise yasalar değil, uygulamalardır.”
‘AZINLIK DEĞİL KURUCU UNSURUZ’
“Alevi-Bektaşi inancı yalnızca bir inanç değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi, bir direniş öğretisi ve adalet arayışının en saf halidir.” diyen Cömert, şöyle devam etti:
“Alevilik bir azınlık değildir; Cumhuriyet’in asli kurucu unsurudur. Selçuklu da Osmanlı da Cumhuriyet de Türkmen’e dayanmıştır; ama iş devleti yönetmeye gelince Türkmen’i, yani Alevi-Bektaşi geleneğini hep ikinci plana itmiştir. Ne zaman ki iktidardan, yönetimden ve askeri kademelerden Aleviler uzak tutulmuş, o devlet çökmüştür. Atatürk’ün Hacıbektaş’a gelmesi, Diyap Ağa’yı Meclis’e sokması, ‘Toroslarda tek bir Türkmen çadırında ateş yanıyorsa umut tükenmemiştir.’ sözü bunun kanıtıdır.
‘SADECE ALEVİLİĞİN SORUNU DEĞİL’
“Devletin inançlara müdahale etmemesi kadar, inançların da devlete müdahale etmemesi, Aleviler için hayati önemdedir. Tarikatların ve cemaatlerin devlet içinde örgütlenmesi, siyaset ve ticaret yapması sadece Aleviler için değil, Cumhuriyet için de en büyük tehdittir. Cumhuriyet’in devrim yasalarının uygulanmaması gericiliği beslemektedir.
“Hüseyin, haksızlığa baş eğmedi; başını verdi ama onurundan vazgeçmedi. Pir Sultan, Hızır Paşa’nın zulmüne teslim olmadı. Nesimi, hakikatten dönmediği için derisinin yüzülmesini göze aldı. Alevi-Bektaşilik tarihi, işte bu yüzden haksızlığa, hukuksuzluğa, sömürüye karşı direnişin tarihidir. Bu miras bize diyor ki, yoksul halkların sırtından doyanlara, halkları birbirine düşürüp kanını emen uluslararası sömürgenlere karşı, Hacı Bektaş-ı Veli’nin sözüyle bir olalım, iri olalım, diri olalım!
‘YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ YOK’
“Kahramanmaraş, Malatya, Çorum, Sivas, Gazi olayları: Emperyalizmin Türkiye’yi mezhep savaşlarına sürükleme çabasıdır. Bugün de emperyalizm, Alevi’yi Sünnileştirme politikasını bırakıp, ‘Alevi’yi daha Alevi, Sünni’yi daha Sünni’ yapma stratejisini gütmektedir. Amaç, toplumu cemaatlere bölmek, Cumhuriyet yurttaşlığını ortadan kaldırmaktır. Oysa Alevilik, Sünnileri de kapsayan ortak halk kültürüdür: Yunus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan, Bedrettin…
“Bizim yeni bir anayasaya ihtiyacımız yok. İhtiyacımız olan, 1921’in devrimci ruhunun, 1924’ün laik ilkesinin, 1961’in özgürlükçü haklarının elimizden alınmamasıdır. Cemevlerinin ibadethane sayılması, dedelerin din adamı statüsünün tanınması basit bir yasal düzenleme meselesidir. Alevi-Bektaşi Başkanlığı bir anayasal kurum olabilir, ama tanımlayıcı değil, destekleyici olmalıdır. Diyanet, tek mezhebin kurumu olmaktan çıkarılmalı; bütün yurttaşları kapsayan bir yapıya dönüştürülmelidir.
‘AZINLIK DEĞİL AYDINLANMANIN ÖNCÜSÜ’
“Alevileri azınlıklaştırmaya çalışan zihniyet, aslında Aleviliğe en büyük zararı vermektedir. Alevilik, milletin bütününü aydınlatan ortak değerler kaynağıdır. Aleviler bir azınlık değil, Cumhuriyet’in asli sahibi ve aydınlanmanın öncüsüdür.
“Türkiye halkının bütününü bölen değil, birleştiren çizgiye ihtiyacımız var. Alevi-Sünni ayrımı değil, laik Cumhuriyet yurttaşlığı temelinde birlik. Alevilerin özlemleri olan aydınlanma, eşitlik, özgürlük aslında bütün Türkiye halkının talepleridir. Alevilik, cemaat faaliyetine sıkıştırılamaz; Cumhuriyet devrimini tamamlama mücadelesinin en güçlü damarlarından biridir. Alevilerin hak mücadelesi, sadece Alevilerin değil, Cumhuriyetin ve bütün halkın mücadelesidir. Bu topraklarda tek bir Türkmen çadırında ateş yanıyorsa, umut sönmemiştir. Bizim yolumuz, Cumhuriyet devrimlerinin yoludur. Eşitlik, özgürlük, laiklik; bunlar sadece Alevilerin değil, tüm halkımızın ekmeği, suyu, havasıdır. Biz yeni anayasa istemiyoruz; bize verilmiş hakların gasp edilmesine karşı çıkıyoruz!”