İsrail basınında Suriye planı: Kuzeyde SDG ile ittifak güneyde tampon hat
İsrail basını, SDG’ye verilen desteği 'tarihsel bir ortaklık' zemine oturtmaya çalışıyor. JP, Yahudiler ile Kürtleri 'bölgenin dışlanan iki toplumu' olarak tanımlayarak SDG’yi İsrail’in 'doğal müttefiki' ilan etti.
İsrail medyası, Suriye’nin geleceğine ilişkin son haftalarda dikkat çekici bir söylem birliği sergiliyor. Jerusalem Post (JP) başta olmak üzere Tel Aviv merkezli yayın organları, Suriye’nin “parçalanmasının kaçınılmaz olduğu” anlatısını öne çıkarırken, PYD/YPG’nin çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) açık destek veriyor. JP, SDG’yi “Kürt” etiketi üzerinden meşrulaştırarak Türkiye ve Suriye’yi “azınlık karşıtı” bir çizgide göstermeye çalışırken, bölgedeki mevcut dengeleri kendi lehine yeniden kurma hedefini açıkça yansıtıyor.
‘SDG DOĞAL MÜTTEFİK’
İsrail basını, SDG’ye verilen desteği “tarihsel bir ortaklık” zemine oturtmaya çalışıyor. JP, Yahudiler ile Kürtleri “bölgenin dışlanan iki toplumu” olarak tanımlayarak SDG’yi İsrail’in “doğal müttefiki” ilan etti. PYD/YPG’nin siyasi hattını “Kürt temsilciliği” gibi sunan gazete, İsrail’in Suriye’nin parçalanması sürecinde SDG ile bağlarını derinleştirmesi gerektiğini savundu. JP’ye göre “Suriye artık merkezi bir devlet olmayacak” ve İsrail bu yeni düzende SDG’yi stratejik ortak olarak konumlandırmalı.
DUHOK TEL AVİV’İ HEYECANLANDIRDI
JP’nin haberinde, Duhok’ta düzenlenen Orta Doğu Barış ve Güvenlik Forumu’nun, “SDG ile Irak Kürt bölgesi arasında birlik oluşturduğu” iddia edildi. JP’ye göre forumun “onur konuğu” Mazlum Abdi ve Barzani’nin Kürt bayrakları eşliğinde verdiği görüntüler, İsrail basınında “Kuzeydoğu Suriye’nin geleceğine dair ortak vizyon” şeklinde sunuldu.
Öte yandan gazete, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin Londra’da kuzeydoğu bölgesinin yeniden Şam’a entegre edilmesi gerektiğine ilişkin konuşmasını ise “zorla asimilasyon” diye nitelendirerek hedef aldı.
İsrail medyasındaki bu çerçeve yalnızca SDG’ye verilen destekle sınırlı değil. JP ve Ynetnews, Esad sonrası Suriye’nin siyasi yöneliminin “Türkiye hükûmetinin etkisiyle şekilleneceği” iddiasını öne çıkarırken, Ankara ile Katar’ı yayınlarında “azınlıklar için tehdit” olarak nitelendirdi.
İSRAİL’DEN ÜÇ ŞART
Netanyahu’nun Golan tepelerindeki tampon bölgeye yaptığı dikkat çekici ziyaret, İsrail’in sahadaki pozisyonunu tahkim etme niyetini gösterdi. Ziyarete Savunma Bakanı Israel Katz, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’ın da katılması, mesajın bölgesel ve uluslararası boyutunu güçlendirdi. Ynetnews, İsrail’in Suriye için üç temel şart ortaya koyduğunu yazdı:
♦ Ürdün sınırına kadar ağır silahlardan arındırılmış geniş bir hat,
♦ Hermon Dağı’nda kalıcı İsrail varlığı
♦ Süveyda’daki Dürzilere insani yardım koridoru.
Tel Aviv, bu koşullar yerine getirilmeden Suriye’deki konuşlanmasını azaltmayı planlamıyor.
DÜRZİ KARTI YENİDEN MASADA
İsrail, güneydeki Dürzi kartını da yeniden devreye aldı. Netanyahu ile birlikte tampon bölgeye geçen İsrail’in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, Dürzileri “kardeş ve müttefik” ilan ederek “sizi koruyacağız” mesajı verdi. İsrail’in Dürzi nüfusu siyasi bir destek hattına dönüştürmeye çalışması, güney cephesini kendi nüfuz bölgesi olarak tahkim etme arayışının parçası olarak görülüyor.
SAAR: ANKARA İLE İLERLEME YOK
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar basınla yaptığı görüşmede bazı açıklamalarda bulundu. Son bir yılı “İkinci İntifada’dan bu yana en zorlu diplomatik dönem” olarak nitelendiren Saar, İran, AB yaptırımları, İbrahim Anlaşmaları ve Washington’la ilişkilerde yaşanan geniş çaplı müzakereleri hatırlattı. Türkiye ile ilişkilerin gerilediğini de dile getirerek şöyle konuştu:
“Savaş sırasında İsrail–BAE ticareti düşmedi, aksine arttı. Ateşkes sonrasında diğer İbrahim Anlaşmaları ülkeleriyle ilişkiler de yavaş yavaş normalleşiyor. Ancak Türkiye ile ilişkilerde bir ilerleme beklemiyoruz. Ankara’nın İsrail yetkilileri hakkında aldığı tutuklama kararı bunun açık göstergesidir.”