İstanbul Sözleşmesi kapsamında birbirinin izdüşümü iki rapor: Batı’nın Grevio raporu ve 'yerli' gölge rapor-1

Gazeteden okuyoruz: “Halen Türkiye Cumhuriyeti’ni ve güvenlik politikalarını ‘Gece Yarısı Ekspresi’* mantığıyla yansıtan ve kendilerine yabancı unsurlarca arka çıkılmasını bekleyen bu iradenin tüm beyan ve davranışları, hukuk düzeni içerisinde kabul edilebilir bir resim ortaya çıkaramayacaktır.”

Bu ifade, terör suçuyla ilgili bir davada mahkûmiyet kararı veren mahkeme heyetinin, karara ilişkin gerekçe yazısında yer almaktadır. Bu dava yazımızın konusu değildir, ama karar gerekçesindeki bu sözler, aşağıdaki tartışmamızla yakından ilgilidir.

Group of Experts on Action Against Violence Against Women and Domestic Violence (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzmanlar Grubu) isminden kısaltılan GREVIO, İstanbul Sözleşmesi'nin taraf ülkelerde etkili şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla oluşturulan özel bir izleme grubudur. İstanbul Sözleşmesi'ne taraf olan ülkelerin temsilcilerinden oluşan Taraflar Komitesi, taraf ülkelerin bildirdikleri adaylar arasından bir seçim yaparak 10-15 arası kişiden oluşan Grevio’yu belirlemektedir. Grevio’nun görev süresi 4 yıldır (İS, 66/2).

Grevio’nun taraf ülkede İstanbul Sözleşmesi'nin ne ölçüde uygulandığını değerlendirmesi üç yöntem üzerinden yapılmaktadır. Birisi taraf ülkenin resmi makamlarınca cevaplanacak kapsamlı bir ankettir; ikincisi taraf ülkedeki hükümet-dışı organize yapılardan, yani sivil toplum kuruluşlarından (STK) istenecek raporlardır; üçüncüsü de taraf ülkeye gidilerek orada yapılacak gözlemler, incelemelerdir. Grevio’nun ülke ziyaretlerinde diplomatik üstünlüğe sahip olacağı da Sözleşmede garantiye alınmıştır (İS, 66/7).

Grevio mekanizmasının gerçekte ne olduğunu, Grevio elemanlarının Soros’un Açık Toplum Vakfı'yla olan bağlarını, Türkiye’deki çok sayıda kadın örgütüyle olan dolaylı-dolaysız ilişkilerini ve bunların hazırladığı, yazımıza da konu olan Gölge Raporu ve Grevio’nun Türkiye Değerlendirme Raporunu adeta mikroskop altında inceleyen Işıl Çetin’in Teori Dergisi'nde yayınlanan makalesini okumanızı salık veririz.

Grevio, Türkiye değerlendirmesini 2017 Ocak ayında resmi makamlara gönderdiği anket ile başlattı. Türkiye Temmuz 2017’de anketi raporlaştırarak Grevio’ya iletti. Bu arada Türkiye’den İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu da bir Gölge Rapor hazırlayarak Grevio’ya sundu. 2017 sonbaharında Grevio Türkiye’ye bir ziyarette bulundu. Grevio, Türkiye Değerlendirme Raporunu 15 Ekim 2018’de yayınladı.

Raporun Giriş bölümünde Türkiye’nin değerlendirilmesi çerçevesinde; İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu, Bağımsız İletişim Ağı (BİANET), Gökkuşağı İstanbul Kadın Kuruluşları Platformu, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve Kadın Sağlıkçılar Eğitim ve Dayanışma Vakfı'ndan yazılı katkı alındığı belirtilmektedir.

İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu'nun imzasıyla Grevio’ya sunulan Gölge Raporu hazırlayanlar Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği, Eşitlik İzleme Kadın Grubu, Engelli Kadın Derneği, Kaos GL Derneği ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'dir.

Gölge Raporu imzalayan İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu ise toplam 81 kadın ve LGBT örgütünden oluşmaktadır. Bu örgütlerin içinde Türk Kadınlar Birliği, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, İzmir Barosu Kadın Hakları ve Hukuk Araştırmaları Merkezi gibi nispeten büyük ve ulusal ölçekli olduklarını söyleyebileceklerimiz de bulunmaktadır.

Grevio’nun hazırladığı 2018-Türkiye Değerlendirme Raporu ile “yerli” Gölge Raporun içerikleri, Batı’nın Türkiye’de “umduğu” siyasi ve toplumsal değişimin İstanbul Sözleşmesi, daha doğrusu kadına yönelik şiddetle mücadele üzerinden nasıl ifade edildiğini ve bunun araçlarını ortaya koyması bakımından önemlidir.

Her şeyden önce Grevio Raporu, Türkiye’nin emperyalizmin maşası PKK ve FETÖ’ye karşı verdiği mücadeleyi “Terörle mücadele tedbirleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki güvenlik operasyonları ve başarısız darbe girişimi sonrası kamu görevlilerinin toplu ihracıyla ortaya çıkan kamu görevlileri kaynağının boşalması gibi çeşitli faktörlerin, kadınların şiddetten uzak yaşama hakkının yerine getirilmesine uygun olmadığını ortaya koymaktadır” sözleriyle mahkûm etmektedir. Grevio Raporundaki bu ve benzeri ifadelerin hepsinin kaynağı olarak, OHAL’i ve terör şüphelilerinin KHK’larla ihraç edilmesini yerden yere vuran ve terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin kadınlara fiziki şiddet uyguladığını ve cinsel saldırıda bulunduğunu iddia eden bazı kadın örgütleri ve STK’lar gösterilmiştir (Gölge Rapordan).

Grevio Raporundaki diğer bir ifade şudur: “Yetkililerin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bununla mücadeleye ilişkin çabalarının zayıfladığı görülmektedir. Bunun bir nedeni, kadınların ayrımcı kalıp yargıları çok zorlamayan anne ve bakıcı olarak geleneksel rollerinin vurgulanması yönündeki eğilimdir. Grevio, bu faktörlerin devletin kadın haklarını ve eşitliği geliştirme çabalarını başka yöne çevirmesi ve Türkiye’nin kadına yönelik şiddetin etkin bir şekilde önlenmesi yönündeki çalışmalarını engelleyeceği hususunda endişelidir.”

Gece Yarısı Ekspresi (Midnight Express); 1978 tarihli, İngiliz-Amerikan ortak yapımı sinema filmidir. Türkiye’de uyuşturucuyla yakalanıp hapse atılan bir yabancının İstanbul Sağmalcılar Cezaevi’nde geçirdiği tutukluluk sürecini anlatır. Gerçek öykü olarak yazılmış, aynı adlı kitaptan senaryolaştırılmıştır. Film, yıllarca, Türkiye düşmanı birçok mihrakta Türkiye’yi karalama malzemesi olarak kullanılmıştır. Kitapta Türk gardiyanların yaptığı işkence veya cinsel istismardan söz edilmediği halde bunlar filme sonradan eklenmiştir. Senaryo yazarlarından birisi olan Oliver Stone 2004 yılında, film nedeniyle yaşanmış olan yanlış anlaşılmalardan ve Türkiye’de pek çok kalbin kırılmış olmasından dolayı üzüntü ve pişmanlık duyduğunu ve yaratmış olduğu ırkçı yansımanın farkında olduğunu belirterek Türklerden özür dilemiştir. Olayı yaşayan ve kitaplaştıran kişi de yıllar sonra yaptığı bir açıklamada filmde çarpıtılan Türkiye görüntüsü yüzünden vicdan azabı duyduğunu belirtmiştir.

YARIN DEVAM EDECEK

Sonraki Haber