İstifa eden İyi Parti kurucusu Eryılmaz: Saldırılar önceden planlandı!

İyi Parti kurucularından Mehmet Fatih Eryılmaz, istifa gerekçelerini açıkladı: Akşener'in HDP için 'Kürt siyasi hareketinin temsilcisi' ifadesini kullanmasıyla parti başka bir mecraya geçti... Afyon kampındaki saldırılar önceden planlandı. Partideki insan kalitesinin ne durumda olduğunu gördüm.

15 gün önce istifasını açıklayan İyi Parti kurucular kurulu ve Genel İdare Kurulu üyesi emekli Emniyet Müdürü Mehmet Fatih Eryılmaz, yazılı açıklamayla istifa gerekçelerini açıkladı. "Yörük Ali Paşa"nın ardından Eryılmaz'ın da istifa edeceğini ilk Aydınlık duyurmuştu.

FETÖ mağduru ve 15 Temmuz gazisi olan Eryılmaz'ın açıklamasının satırbaşları şöyle:

"İYİ Parti kuruluş sürecinde, Partinin öncülerinden kurucu olmam için yapılan davet üzerine, samimiyetine, aklına ve fikrine güvendiğim, hayatını Türk milletine adamış, bunun bedelini ödemiş milliyetçi fikir adamı ağabeylerimle yaptığım istişarelerin olumlu olarak tezahür etmesi sonucu yapılan daveti kabul ettim...

Devlet hizmetinde nasıl devletten başkasının memuru değilim ilkesiyle FETÖ ile mücadele etmişsem parti içinde de hiçbir kliğin adamı olmadım.

Kendi yetki ve sorumluluk alanlarında bir fikir beyan etmeyi dahi genel başkanla ayrı düşmek ihtimali olarak değerlendirenler bunu siyasi ikballeri için bir tehlike olarak görmüşlerdir. Bu tavırsızlık parti içinde iyiniyetlileri yetkisiz ve yalnız bir hale getirirken kifayetsiz muhterisleri şahsi ikballeri için kazan kazan işbirliğiyle örgütlü bir hale getirmiştir. Halbuki burada düşünülmesi gereken kendi şahsi ikballeri değil, milletin ikbali olmalıydı. Genel başkan çevresinde ve katında bulunan, resmî bir sıfatı olmayan, adını, sanını bilmediğimiz Ancak ortaya koydukları verilerden bizim dilimize yabancı olan ve dünya tasavvurumuzu paylaşmadıkları anlaşılan kişilerin söylemleri, erken seçim kararı alınmasından itibaren partiye hakim olmuş partiyi kendi doğal ve milli çizgisinden çıkarmış, üzerinde yükseldiği tabanına yabancılaştırmıştır.

Kendileri sütre gerisinde olan ancak fikirleri partiye hakim olan bu muhayyel grup parti yetkili organlarını ve teşkilatlarını sadece bir fon olarak görmüşlerdir. Ne acıdır ki sorumluluk mevkiinde bulunanlar buna ses çıkarmadıkları gibi bu gurupla yakınlaşmayı siyasi ikballerini garantiye almanın garantisi olarak görmüşlerdir.

AKŞENER, DEMİRTAŞ SÖZLERİNİ DÜZELTMEDİ

MHP’den ayrılarak milliyetçi, sivil, şeffaf ve demokratik bir parti kuracağını ve bu temeller üzerine bir Türkiye inşaa etmek iddiasını izhar etmiş ve bizi bu ön şartla davet etmiş parti, daha ilk dönemeçte birilerinden bir şey saklarmışçasına utangaç bir tavırla milliyetçi söylemlerden uzak durmaya başladı. Seçim sürecinde Selahattin Demirtaş, Ahmet Şık isimleri üzerinden başlatılan bu söylem, seçim sonrasında genel başkanın HDP için “Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” ifadesinin kullanmasıyla başka bir mecraya geçti. Parti içinde bu ifadeye karşı itiraz ettiğimizde dil sürçmesi olduğu ifade edilmiş, bunun insani olduğunu, olabileceğini ancak en azından sosyal medya hesaplarından mütekabiliyet ilkesi gereği Genel Başkan tarafından bir düzeltme yayınlanması talebimiz maalesef gerçekleşmedi.

AFYON TİYATROSU

Parti kimliğini taşıdığım o dönemde bu açıklamalara parti içinde itiraz ettiğim gibi kamuoyunda da konuyla ilgili fikirlerimi açıkladım.

Bütün bu çizgi değişikliğinin partiye verdiği zarar ortada iken hala milliyetçiliğin tartışma konusu yapılabilmesi, adına “merkez” dedikleri, ancak onu da tanımlayamadıkları renksiz, kokusuz bir fikirsizliğin parti çizgisi olarak benimsetilmeye çalışılmasına gücümün üzerinde bir gayretle karşı durmamla birlikte ötekileştirmeye tabi tutuldum.

Yukarıda saydığım konular ile ilgili samimi bir özeleştiri yapılacağı ümidiyle Afyon çalıştayına gittim. Gördüğüm manzara parti yönetiminin ufak kızılderili oyunlarıyla yapılabilecek eleştirileri yaptırmamak veya minimalize etmek gibi bir yaklaşımla, çalıştayı bir “gaz almak” ve dostlar alışverişte görsün olarak faaliyeti olarak değerlendirdikleri ve yapılan hatalardan ders çıkarmak gibi bir niyetlerinin olmadığını gösteriyordu.

SALDIRININ PERDE ARKASI

Otelde ilk fark ettiğim bazı köşelerde bekleyen iri kıyım gençlerdi. Bütün bu yanlışların üzerine bardağı taşıran hadise ise Genel Başkan, Genel Başkan yardımcıları, GİK üyeleri ve Partinin Kurucular kurulu üyelerinden müteşekkil yaklaşık 300 kişilik bir heyetin toplantı hâlinde olduğu esnada, salonda çalışmaları takip eden Gençlik Kolları Eski Genel Başkanı Osman Ertürk Özel’e saldırılıp burnunun kırılması ve önlerinde gerçekleşen bu olayın parti yetkilileri tarafından görmezlikten gelinmesi, olay ile ilgili sessizliğe bürünmeleri, olaya karşı gözlerini, kulaklarını, vicdanlarını kapamalarıdır.

Bu olay sadece basit bir saldırı veya parti yetkililerinin olayı küçültmek için kullandıkları şahsi bir mevzuu değildir. Saldırı sonrasında Osman Ertürk Özel’i hastaneye götürüp tedavisi ile ilgilendim. Sosyal medya hesaplarında ağaçta kalan kedinin geç kurtarılmasını dahi kınayanların, dünyanın diğer ucunda meydana gelen bir hadise hakkında duyar kasanların bu paylaşımlardan hiçbirisini içselleştirmekleri, google’den buldukları bir kaç sözü salladıkları bu tavırsızlıkları ile anlaşılmıştır. Bu parti yetkilileri bulundukları bir salonda beraber mesai yaptıkları bir Kurucu Üye ve Gençlik Kolları eski başkanını hedef alan bu menfur hadiseyi bırakın kınamayı, olayı ve yönünü saptırmak gayretine düşmüşlerdir. Osman Ertürk Özel’in şahsi dostluğundan kaynaklı iki parti yetkilisi hariç, Genel Başkan da dahil olmak üzere hiç kimse geçmiş olsun diye aramamış, saldırıyı kınamamıştır.

HALAÇOĞLU HEDEFTEYDİ

Saldırının sebebi, Osman Ertürk Özel’in sabah oturumunda söz alarak yaptığı konuşmadır. Sosyal medyada da paylaşılan konuşmanın özeti, Parti’nin olağanüstü kongreye gitmesi, zaten Genel Başkan’ın karşısına bir aday çıkmayacağı, çıkmaması gerektiği ve Genel Başkan’ın güven tazelemesi gerektiği şeklindedir. Aynı talebi dile getiren Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun üzerine yürünmüştür. Aklı selim sahibi birkaç genç Yusuf Halaçoğlu’nu salondan uzaklaştırarak meydana gelmesi muhtemel başka saldırıların önüne geçmişlerdir.

PLANLI SALDIRI

İYİ Parti, kurucu unsurlarının büyük çoğunluğunun, MHP’nin kongreye gitmemesi, parti içi demokrasi olmaması iddiasıyla MHP’den ayrılarak ortaya çıkmış bir partidir. Parti içi demokrasi ile yeni bir parti ve Türkiye inşa edeceğini iddia edenlerin önünde Parti’nin kongreye gitmesi konusunda fikirlerini ifade eden bir kurucu saldırıya uğramış, parti yönetimi de bu saldırıya sessiz kalarak ortak olmuş, ortaya çıkarken iddia ettiği tüm demokrasi soslu sözlerinin altında kalmıştır. Ayrıca, burada önemli olan konu saldırıya uğrayan kişinin kimliği ve konumu değildir. Partinin çalıştayında, resmi bir toplantıda birisinin fikirlerini ifade etmesinden dolayı saldırıya uğraması ve siyasi hesap yapmaktan iri vücutlarında kemik kalmayanların bunu görmezden gelebilmesidir. Bu manzaradan sonra o ortamda kimse fikrini özgürce ifade edemez. Olay incelediğinde saldırının daha önceden planlandığı açıktır. Yapılacak basit bir soruşturma ile olayın azmettiricilerine ulaşılabilir...

İNSAN KALİTESİNİ GÖRDÜM

Esas sorunun insan kalitesi olduğu gerçeğiyle bir kez daha yüzleştim. Parti yetkililerinin önüne gelince, arka koridorlardaki eleştirilerini yutan, konuşma ve itirazlarının tam tersini hamasi nutuklar ve gözyaşları ile yapabilen, bunu siyaset yapmak olarak tanımlayan ve yaptıkları ikiyüzlülüğü gülerek anlatabilen kişiler gördüm. Bu manzaralar karşısında küçük dilimi yuttuğum gibi dilimde tutulmaya başladı. Bu duruma daha fazla tahammül edemezdim. Peki bütün bu yaşananlarda hiç hatam yok mu? Elbette var; dönüp geriye baktığımda en büyük hatamın siyaseti bir ülkü olarak değil, bir meslek, bir rant kapısı ve bireysel hedeflerine ulaşmak için araç görenlerle, safça devlet ve millet meselelerini konuşmak olduğunu görüyorum..."

Yörük Ali Paşa'dan sonra Fatih Eryılmaz da İyi Parti'den istifaya hazırlanıyor

Sonraki Haber