Kadınlar, erkeklerden daha çok ağlıyor mu? İşte uzmanların yorumu

Kadınlar mı yoksa erkekler mi daha çok ağlar? Bu soru yıllardır tartışılıyor. Kimi zaman mutluluktan, kimi zaman üzüntüden dökülen gözyaşları, kadın ve erkekler arasındaki farkı ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar ise dikkat çekici bir tablo sunuyor: Kadınlar hayatlarının ortalama 16 ayını, erkekler ise sadece 4 ayını ağlayarak geçiriyor.

AĞLAMANIN ARDINDAKİ GERÇEKLER

Toplumda kadınların daha duygusal olduğuna dair yaygın bir kanı var. Kadınlar gündelik hayatın küçük ayrıntılarında bile gözyaşına daha yatkın olabiliyor. Saçının kötü olduğunu düşündüğünde, tırnağı kırıldığında ya da ufak bir tartışmada kadınların ağlaması çok daha olası. Erkekler ise duygularını daha çok iç dünyasında yaşıyor, dışarıya göstermemeyi tercih ediyor.

UZMAN YORUMU: BEYİNDEKİ FARKLAR

Prof. Dr. Oytun Erbaş, bu konuda çarpıcı açıklamalarda bulunuyor. “Kadınlar daha duygusal çünkü duygusal beyinleri daha büyük. Erkekler mantık odaklı, kadınların ise beyin yapısı çok daha bağlantılı.” diyen Erbaş, kadınların olayları her yönüyle değerlendirme eğiliminde olduğunu belirtiyor. Erkeklerin ise sonuç odaklı yaklaşarak gözyaşına daha az ihtiyaç duyduklarını ifade ediyor.

DUYGULARIN İLİŞKİLERE ETKİSİ

Kadınların daha fazla ağlaması kimi zaman eleştirilse de, aslında toplumsal denge açısından önemli bir rol üstleniyor. “Kadın olmasaydı duygular olmazdı, duygular olmazsa çocuklar da büyütülemezdi.” diyen Erbaş, kadınların duygusal yönünün aile ve ilişkilerin sağlıklı devam etmesi için hayati olduğuna dikkat çekiyor.

ERKEKLER GERÇEKTEN DUYGUSUZ MU?

Toplumda “Erkek ağlamaz” algısı hala güçlü. Ancak gerçek şu ki, erkekler de duygularını yoğun yaşıyor. Fakat bunu gözyaşıyla değil, içe kapanarak ya da farklı davranışlarla dışa vuruyor. Show ana haberde yer alan habere göre, birçok erkek en son ne zaman ağladığını bile hatırlamıyor. Bazılarıysa doldukça gizlice ağladığını dile getiriyor.

KADINLAR VE ERKEKLERDE DUYGUSALLIĞIN DENGESİ

Uzmanlara göre asıl önemli olan kimin daha çok ağladığı değil, kadın ve erkeğin duygusal dengeyi kurabilmesi. İlişkilerde tarafların kendi rollerini bilmesi, duygusal paylaşımı sağlıklı yürütmesi gerekiyor. Bu sayede hem bireysel mutluluk hem de toplumsal huzur mümkün olabiliyor.