Karaman’ın bağları özelleştirme kurbanı

2023 yılında üreticinin en büyük sorunu ürettiği ürünü pazarlayamaması oldu. Oysa bu yıl planlama gündeme gelmişti ama yasal düzenlemeler dışında sorunlara acil müdahale edilemediği için birçok üründe üretici zarar etti. Mandalina, limon, kiraz…

Karaman’ın dağ köyleri de bir zamanlar bağcılıkla geçimini sürdürüyordu. Üretici üretiyor, üretilen ürün, TEKEL Suma Fabrikası tarafından alınıyordu. Çiftçi ne kadar üretirse üretsin ürünü alacak olan devlet fabrikaları vardı. Çiftçi üretiyor, fabrika alıyor, üretici kazanıyor, ürün değerleniyor, üstelik fabrikalar bölgeye istihdam sağlıyordu. TEKEL fabrikalarının özelleştirmelerinin ardından ise üretim birçok bölgede olduğu gibi Karaman’da da azaldı, üzüm bağları kurumaya yüz tuttu. Kuru ve yaş üzüm tüccara, özel fabrikalara kaldı. Onlar da ya fiyat düşürdü ya da az alım yaptı.

‘ALIM GARANTİSİ YOK ÜRETİCİ MAĞDUR’

Karaman Ziraat Odası Başkanı Mehmet Bayram, özelleştirmelerin ardından üzümün yeteri kadar satılamadığını belirtti, Karaman’da bağların bakımsızlıktan kurumaya başladığını bilgisini verdi.

Bayram, şöyle devam etti:

“Üzüm üretiminden başka geliri olmayan genç çiftçilerimiz, şehre göç etmeye başladı. Köylerde bağcılık yok denecek kadar azaldı. Bağcılık yeniden teşvik edilsin, canlansın istiyoruz. Göç veren köylerimizde tarımsal faaliyetler bitme noktasında.ü

“Karaman merkezde 50 tane dağ köyümüz var, yıllarca geçim kaynağı olan üzüm bağları, özelleştirmeler sonrası bakımsızlıktan kurudu. Fabrika varken köylerimizin gelir seviyeleri oldukça iyiydi, çünkü sattıkları üzüm para ediyordu. Bölge köylerimizde yaşayan üreticilerimiz ortalama 3-4 ton üzüm satıyordu, alım güçleri de oldukça iyiydi. Şimdi ise bazı köylerimizde alternatif olarak iklimin durumuna göre kiraz, zeytin, ceviz ve badem üretimleri yapılmaktadır. Bazı köylerimizde ise ekşikara çerezlik üzüm üretilmekte olup alım garantisi olan bir çeşit olmadığı için fiyat istikrarı oluşmadığı için üreticilerimiz mağdur olmaktadır.”

‘TARIM BİZİM EKMEK KAPIMIZ’

Mehmet Bayram, köylerde yaşayan üreticilere sahip çıkılması ve üretimin teşvik edilmesi çağrısı yaptı, “Tarımı terk edemeyiz, tarım ürünlerinin üretiminden vazgeçemeyiz. Tarım ürünleri bizim ekmek kapımız” dedi.

Karamanın ova ve dağ köylerinde her türlü ürünün yetiştiği bilgisini veren Bayram, özellikle sulu tarımın yapıldığı ova bölgesinde kuraklıktan dolayı kuyularda suların çekilmesi ve barajların dolmamasının büyük bir sorun olduğunu ve çiftçileri endişelendirdiğini belirtti.

‘SU İSTİYORUZ’

Bayram, şunları ifade etti:

“Sulu tarım yapan çiftçimizin tek umudu dış havzalardan getirilmesi için başlatılan projelerin tamamlanmasıdır. Yıllardır konuşulan havza bazlı destekleme modelinin uygulanmaması su tüketimi açısından büyük önemde. Bu yıl yaşanan girdi maliyetlerindeki aşırı artış ve su sıkıntısı, üreticilerimiz önünü göremediği için büyük sorun oluşturuyor. Tüm enerjimizi dış havzalardan su gelmesi için harcamalıyız. Karaman Ovasının su sorununun çözülmesi için herkes seferber olmalıdır.

“İlimize bırakacağımız en büyük miras sudur. Üreten Türkiye, ekonomisi güçlü ve her alanda dünya ile rekabet eden bir ülke olarak büyümeye devam edebilmek için kırsalda yaşamın teşvik edilmesi ve ovamıza dış havzalardan gelecek sulama projelerine öncelik verilmesi gerekmektedir.”

YENİ ÜRETİM MODELİ ÇAĞRISI

Bayram, bitkisel üretimin devamı için gübre fiyatlarının sabitlenmesi ve sübvanse edilmesi çağrısı da yaptı. Bayram, “Kıraç arazide üretim yapan köylülerin gübre atmaya gücü yetmiyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen önünü görmeden üretim yapmak için risk alan tüm çiftçilerimize devletimiz destek sağlamalıdır. Ülkemizin üretime ihtiyaç duyduğu şu günlerde özellikle kırsalda yeni bir üretim modeli teşvik etmeli, destek odaklı yeni yaklaşımlar getirmeliyiz. Kırsalda dönüşümü sağlayamazsak, hayvancılığı aile işletme odaklı kırsal faaliyetle birlikte yönetemezsek, et, süt ve sebze başta olmak üzere gıda fiyatları artmaya devam edecek” diye konuştu.

Sonraki Haber