Kılıçdaroğlu'nun yıldızları

Altılı Masa'nın ortak bildirisinde beş parti liderinin cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı açıklandı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında güzellemeler yaptığı liderlerin sicilini çıkardık İşte gerçek yüzleriyle, Kılıçdaroğlu'nun 'sofra'sında yer alanlar:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Altılı Masa'daki diğer parti genel başkanlarının isimlerini tek tek zikrederek övgü dolu sözler söyledi. “Bilge”, “mert”, “entelektüel”, “cesur”...

ABD dayatmasıyla masaya geri oturan Meral Akşener'le “aramızda sorun yok” imajı çizmeye gayret eden Kılıçdaroğlu “İYİ Parti'nin Sayın Genel Başkanı Meral Akşener ile yapacağız bu deliliği. Çünkü Meral Hanım merttir, büyük mücadeleler veriyor. Ve bu bilinsin istiyorum. Ana kucağını da çok iyi bilir, yeri geldiğinde masaya yumruk vurmasını da çok iyi bilir.” dedi.

Diğer genel başkanları da şöyle sıraladı:

“Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bilge ve cesurdur. Yüreği cesaretle dolu olanın yolu hep aydınlık olur. Bu bilge, Türkiye'nin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. O hepimizin iyi tanıması gereken siyasi bir aktör ve bilgedir. Ona da selam ve sayglarımızı iletiyoruz.

“Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu ile de bitireceğiz bu deliliği. Ahmet Bey'in gerçekten de güçlü bir entelektüel birikimi var. O, bu süreci toparlayanların başında gelir. Yeniden yolumuza döndük. Günlerdir uyumuyor bu lider, bilin istiyorum. O da çorbada tuzu olan çok değerli bir insan.

“DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan gibi genç bir liderle Türkiye'nin perişanlığına son vereceğiz.

“Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Bey (Uysal) ile de bu deliliğe son vereceğiz. Menderes ve Demirel'in gençliği vardır onun yüzünde de yüreğinde de. Yürür karanlığın üzerine, bilin istiyorum. Yürekli, cesur ve genç bir liderdir.”

Haydi Altılı Masa'nın yıldızlar takımına göz atalım.

EKONOMİYİ BATIRAN 'KURTARICI'

DEVA PARTİSİ GENEL BAŞKANI ALİ BABACAN

Ekonomi Türkiye'nin öncelikli sorunu. Altılı Masa'da Ali Babacan'ın ekonomi yönetiminde ağırlığı olabileceği konuşuluyor. Buradan başlayalım. Aydınlık, Ali Babacan'ın Türk ekonomisini Atlantik'e daha sıkı bağlama konusundaki rolünü, AK Parti iktidarlarında görev aldığı süreçten beri işliyor.

Aydınlık'ın, yalanlanamayan 2020 tarihli beş bölümlük dizisini hatırlayalım.

* Uluslararası finans çevrelerinin çıkarıyla her daim uyumlu politikalar izleyen Ali Babacan'ın dönemi, bir takım çevreler tarafından ‘mucizevi yıllar’ gibi sunuluyor. Büyük bir borç döngüsü içerisinde ivmelenme sıkıntıları çeken Türkiye ekonomisi için Babacan, bir kurtarıcı gibi sunuluyor. Oysa bugünkü ekonomik krizin mimarlarından... Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını yitirmesi için elinden geleni yaptı. Üretimi değil borç bulmayı öne çıkardı. IMF programını harfiyen uyguladı. 2008 sonrası değişen şartlarda önüne konulan ikinci IMF programını devreye almak isterken görevden el çektirildi. En kritik özelleştirmeler onun döneminini eseri. Babacan'ın hâlâ görevde olduğu 2015 yılına kadar yaklaşık 50 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Türk bankacılık sektörünün yüzde 50'si, İstanbul Borsası'nın yüzde 60'ı yabancıların kontrolüne geçti. Tütün ve sigortacılıkta da yabancılar yüzde 80'lere yakın oranda hakim konuma ulaştı.

* Bakanlığı döneminde, borç için Irak’ı işgal etme hazırlığındaki ABD’nin, Türkiye’nin Kuzey Irak’a tek taraflı asker konuşlandırmaması şartını kabul etti. 1 Mart tezkeresi sürecinde ve daha sonra, Dışişlerinde Türk heyetine başkanlık eden Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, ‘1 Mart Vakası Irak Tezkeresi ve Sonrası’ kitabında Babacan’ın yaptıklarını şöyle anlattı:

“... Hazine’den sorumlu Devlet Bakanlığınca 23 Eylül 2003 tarihinde Ali Babacan adına yapılan yazılı açıklamada, ABD yasasındaki iki şart bilinçli olarak saptırılmış ve şu şekilde ifade edilmiştir: ‘Söz konusu iki şart (1) Türkiye’nin güçlü ekonomik politikalar yürütüyor olması ve (2) Türkiye’nin Irak konusunda ABD Hükümetiyle işbirliği içerisinde bulunmasıdır.’

“Ali Babacan’ın bu açıklamasında, ABD kredisinin bağlandığı gerçek şartın saklanmasının kendi açısından geçerli ve anlaşılabilir bir nedeni vardı! ABD kredisi ‘Türkiye’nin Kuzey Irak’a tek taraflı asker konuşlandırmaması’ şartına bağlanmıştı. Ali Babacan, Türkiye’nin şartlar gerektirdiğinde ulusal güvenliği ve çıkarları için Kuzey Irak’a müdahale hakkından vazgeçmesi sonucunu doğuracak böyle bir ön şart hükmünü içeren anlaşmayı imzalamıştı.”

Gelen tepkiler üzerine Hükümet anlaşmayı onay için Meclis’e getiremedi.

* Ali Babacan ve dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 15 Temmuz darbe girişiminden 6 ay önce dikkat çeken görüşmeler yaptı. 20-23 Ocak 2016 tarihlerinde yapılan Davos Ekonomik Forumu toplantıları sırasında Ali Babacan ve Mehmet Şimşek, uluslararası finans kuruluşları ile özel görüşmeler yaptılar. Aydınlık’ın ulaştığı bilgiye göre, Babacan ve Şimşek, Merrill Lynch ve Goldman Sachs yöneticilerine “2016 Eylül ayına kadar Tayyip Erdoğan’ı Saray’a hapsetme, etkisizleştirme ve tek adam görüntüsünden kurtulma” sözü verdi. Babacan o dönemde Hükümet’te yer almıyordu.

* Barzani petrolüne izin verilmesini istedi. Ali Babacan’ın, 10 Şubat 2009 tarihinde, Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanlığına gönderdiği yazı, Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, kukla devletin finansmanının sağlanması için çalıştığını açığa çıkardı. Yazıda Irak Merkezi Hükümetinin izni olmadan Barzani yönetiminin Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden dünyaya petrol satışına izin verilmesini istediği belirlendi.

* Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Azerbaycan’ın tepkisine rağmen Ermenistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi için harekete geçti. Babacan’ın girişimine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de destek verdi. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan itirazlarını gündeme getirdi. Erdoğan’ın konuşmasını Hazine Müsteşarlığındaki m#kamında izleyen danışmanların, odada bulunan diğer bürokratlara, “Erdoğan ayağımıza çelme takmasa daha çok işler yapacağız.” dedikleri öğrenildi.

GENELKURMAY’I DİNLEYEN GLADYO’NUN KRALİÇESİ

İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI MERAL AKŞENER

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in son eylemi Altılı Masa'yı dağıtıp üç gün sonra ABD'nin dayatmasıyla yeniden masaya oturması.

* Türkiye Meral Akşener’i, Tansu Çiller döneminde tanıdı. 8 Kasım 1996 - 30 Haziran 1997 tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı yaptı. Bu dönemde FETÖ’cü polisler hızla yükseldi. Susurluk kazası Türkiye’de devlet içinde mafya Gladyo yapılanmasının tasfiyesi için bir fırsat ortaya çıkarmıştı. Ama özellikle Emniyet içinde tam tersi oldu. İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Meral Akşener'in ilk işlerinden birisi Emniyet’te üst düzey değişiklikler yapmak oldu. FETÖ sırtını Akşener’e dayayarak paralel devlet yapılanmasını örgütlemeye başlamıştı. Emniyet içinde özel bir birim Genelkurmayı dinledi!

* ABD'nin milli güçleri bölme projesinde Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile aynı görevi paylaştı; MHP’yi bölerek 25 Ekim 2017 günü İYİ Parti’yi kurdu. MHP'deki muhaliflerin içinden sıyrılarak genel başkanlığını dayattı. Bir süre sonra kendisiyle birlikte hareket edenleri tasfiye ederek İYİ Parti'ye hâkim oldu.

* Altılı Masa'ya oturarak milliyetçi kitleyi HDP ile yan yana getirme planına da öncülük etti. Zaman zaman göz kırpan açıklamalar yaptı. Masa'ya son dönüşünde de önümüzdeki seçimlerde kitlesine HDP'yi dayatmış oldu.

* 15 Temmuz'un ardından FETÖ'ye karşı yürütülen operasyonları hedef aldı: “Bunlar zenginleri çıkardı, Mehmetçik hapiste, garip gurabe, çaycı çorbacı hapiste.”

* Meral Akşener’in önemli bir vazifesi de Çin düşmanlığı. Gelişen Türk-Çin ilişkilerine çomak sokmak! Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin titiz davrandığı Çin ilişkilerini bozacak “Uygur” aletini elinden düşürmüyor. Yükselen Çin’e karşı ABD siyasetini Türkiye’de en hararetli sürdüren siyasetçi.

* FOX TV'de “Çalar Saat” programına katılan Akşener, Doğru Yol Partisi (DYP) döneminde görevinin tarikat cemaatlerle temas olduğunu söyledi: “Bu ülkenin bir dindar kulu olarak ve DYP döneminde özellikle DYP'nin cemaat ve tarikatlarla olan kurumsal iletişimini kuran kişi olduğum için ben Türkiye'nin bütün dini kanaat önderlerini birebir tanırım. Hepsini de tanırım.”

* FETÖ'nün 4. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarının final gecesine katılan Akşener, Fetullah Gülen'i öve öve bitiremedi.

* FETÖ'nün bir dönem en etkili isimlerinden olan ve örgütü deşifre eden Nurettin Veren, Akşener'in kendisine hitaben yazılan ıslak imzalı mektubunu gösterdi. Akşener'in İçişleri Bakanlığı görevinin kendi aracılığıyla Fetullah Gülen tarafından Tansu Çiller'e iletildiğini anlattı. Mektupta, Akşener Veren'e teşekkür ediyor.

* Akşener de “Fetullah Gülen’i, İçişleri Bakanıyken Altunizade’deki evde ziyarette gördüğünü” de açıkladı.

ABD'NİN ANKARA'DAKİ 'ENTELEKTÜELİ'

GELECEK PARTİSİ GENEL BAŞKANI AHMET DAVUTOĞLU

Dostun düşman, düşmanın dost sayıldığı günler... Komşularımız İran, Irak, Suriye, Rusya ile aramız açık. Atlantik'le bağlar sıkı. Suriye'deki iç savaşa destek, Rus uçağının düşürülmesi... 'Stratejik Derinlik” diye adlandırdığı dış politikayı esas alan Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı dönemleri...

Türkiye'nin Atlantik'ten kopması ve içeride terör entrümanlarına mücadeleyi yükselttiği dönemde görevden alındı. ABD derin devletinin seslerinden Foreign Policy'deki yazının başlığı Davutoğlu'nun görevini özetliyor: “ABD, Türkiye'deki adamını kaybetti”

Davutoğlu'nun da siciline mercek tutalım:

Libya'da ABD'nin iç kışkırtmayla Kaddafi'yi devirmesi sırasında “Türk modeli bavulla para yardımı” soru önergesine yanıtında “Libya halkının yanı olduklarını” söylüyor. Bu durum Türkiye'nin Libya’dan tamamen dışlanmasıyla sonuçlandı, tamiri güç oldu.

ŞAM'A BAKAN DAYATMASI

* Olayların başladığı dönemde Davutoğlu, Şam’a gitti. Suriye yönetimi ile masaya oturdu. Suriyeli yetkililer, ziyareti şöyle anlattı: “Müslüman Kardeşler’in hükümete ortak edilmesini istedi. Elinde bir de ‘bakanlar kurulu listesi’ vardı. Bütün kritik bakanlıklar Müslüman Kardeşler’e veriliyordu.”

* Davutoğlu terör örgütü PYD’nin lideri Salih Müslim’ü Ankara’ya davet ederek ağırladı. Müslüm’ün tüm masraflarını devlete ödetti. Davutoğlu, PYD’yi Esad yönetimine karşı harekete geçirmek için çaba gösterdi.

* Barzani peşmergeleri silahları ile birlikte Türkiye üzerinden Suriye’ye geçti. Bu geçiş için Meclis’ten tezkere çıkması gerekiyordu. Ama Anayasa çiğnendi.

* Mısır’la ilişkiler de Davutoğlu döneminde bozuldu. Karşılıklı olarak büyükelçilerimizi çektik. Davutoğlu’nun tutumu yüzünden bozulan ilişkiler İsrail’e yaradı.

* FETÖ soruşturmaları kapsamında Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönem de incelendi. Davutoğlu’nun bakanlığını kapsayan 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına yönelik beş farklı soruşturmanın yürütülüyor.

* MİT Başkanı Hakan Fidan’ı, Erdoğan’ın bilgisi dışında, milletvekili adayı yaptırmak için istifa ettirdi. Erdoğan olaya müdahale etti ve Fidan istifasını geri aldı. Milletvekili listelerine kendi adamlarını monte etmek istedi. Bir kısmını da etti.

* ‘Ergenekon’da ısrar etti. Davutoğlu, Nisan 2016’da, Doha dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, Yargıtay’ın ‘örgüt yok’ diyerek hükmü bozma kararı verdiği Ergenekon davasına ilişkin şunları söyledi: “Seçilmiş iktidarı hedef alan Ergenekon ve paralel yapı benzeri oluşumlarla da mücadele etmemiz lazım. Paralelin mevcudiyeti Ergenekon’u, Ergenekon’un mevcudiyeti paraleli meşru kılmaz. İkisi de aynı ölçüde illegal yapılardır.”

MADIMAK'I KIŞKIRTAN 'BİLGE'

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI TEMEL KARAMOLLAOĞLU

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 1993'te 33 aydın ve iki otel görevlisinin hayatını kaybettiği Madımak Katliamı sırasında Refah Partisi'nden Sivas Belediye Başkanıydı. Burada kitleye yaptığı konuşmanın dağıtmaktan ziyade kışkırtmaya zemin oluşturduğu eleştirileri yapılıyor. Karamollaoğlu bugün de yaptığı açıklamalarda katliama önderlik edenlere karşı mesafe koymuyor.

BİNAYI YAKTILAR AMA ÖLDÜRME KASTI YOKMUŞ!

Sonraki yılllarda saldırının arkasındaki Gladyo'yu gizleyen, hatta neredeyse Madımak'ta katledilen aydınları suçlayan açıklamalar yapan Karamollaoğlu çok tepki çekti. 2018 yılında katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Karamollaoğlu yaşananları “katliam” olarak değerlendirmediğini, “öldürme kastı olmadığını” söyledi: “Katliam olarak vasıflandırmadım. Bu üzücü bir hadisedir. Bu, hakikaten çok acı olarak tarif edilir. Ancak; katliam demek kasıtlı olarak ben bu insanları öldürmek için yaptım denirse olur. Onun adı katliam olur. Ama orada bir hadise meydana gelmiş; oteldeki perdeler yakılmış, arabalar yakılmış. Arkasında da ateş bacayı sarmış. İçerideki insanlar da pencereleri açmadıklarından dolayı ölmüş.”

Saadet Partisi’nin yayın organı Milli Gazete’ye verdiği röportajda da “Madımak olayında bir üst akıl vardı” dedi ancak kışkırtmayı düzenlenen sempozyuma bağladı! Karamollaoğlu “Sivas’ta bir sempozyum düzenleniyor. O sempozyum sırasında halkı da rahatsız eden bazı küçük gelişmeler yaşanıyor. Onun üzerinde halkta bir infial oluşuyor.” dedi.

Olaylar sırasında “gazanız mübarek olsun” dediği için suçlanan Karamollaoğlu, bunun bir ‘dil sürçmesi’ olduğunu da savundu.

KHK'LILARIN 'FERYADI'

Öte yandan Temel Karamollaoğlu'nun da Masa'daki diğer genel başkanlar gibi FETÖ ve PKK bağları nedenyile kamudan atılan KHK'lılara sahip çıktığını da ekleyelim. Saadet'in 8. Olağan Büyük Kurultayı'nda yeniden genel başkan seçilen Karamollaoğlu, terör bağları nedeniyle kamudan atılanlara şöyle sahip çıkıyor: “Bir ülke düşünün, cezaevleri tıklım tıklım dolu olsun. İşinden, ekmeğinden, özgürlüğünden edilen KHK mağdurlarının feryâdı arş-ı âla'ya ulaşmış. İnsanlar konuşmaktan, tweet atmaktan korkar hale gelmiş.”

GENÇ, DİNAMİK 'NURCU'

DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN UYSAL

Kılıçdaroğlu'nun “genç ve cesur” lideri Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ın Nurculara övgüsü de arşivlerde.

2014 yılında Nurcuların gazetesi Yeni Asya'ya röportaj veren Uysal, “Türkiye’nin bugün Said Nursî modeline ihtiyacı olduğunu” söylemişti. FETÖ'nün de köklerini oluşturan Nurcu Said Nursi'yi şöyle övmüştü: “Bu toprağın hamurunu işlemiş, geçmişten günümüze İslâmın bayraktarlığını yapmış mücadeleci bir dâvâ adamıdır. Ahrarlardan bu yana işleyiş, demokrasi ve misyonu o ruha yerleşmiş Nur geleneği Demokrat Misyona en yakın gelenektir. Bediüzzaman Said Nursî’nin koymuş olduğu tüm ölçüler hepimiz için önemli meselelerdir. Siyaset ve din meselesinde duruşu olmayanların bugün ne halde olduklarını ve dine zarar verdiklerini görüyoruz. Bunun için sadece bizim değil Türkiye’nin bugün Said Nursî modeline ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.”

Yeni Asya yazarı Kazım Güleçyüz de Uysal'ın, Yeni Asya Gazetesinin Said Nursi ile ilgili bir etkinliğe katılmasını kaleme alan yazısı dikkat çekici. Güleçyüz, Uysal'ın etkinliğe katılmasının “tenkit değil, tebrik edilmesi gereken bir davranış” olduğunu yazıyor.

Kılıçdaroğlu'nun da Nurcuların gazetesine, Basın İlan Kurumu'nun ilan vermemesi nedeniyle grup toplantılarında sık sık destek verdiğini hatırlatalım.

Sonraki Haber