Kıbrıs Adası’nın fethinin 451. yıl dönümü-3: Devlet adamlarımızın Kıbrıs’ın önemine dair sözleri

TUGAY ULUÇEVİK / EMEKLİ BÜYÜKELÇİ

Sadece haritaya bir göz atmak Kıbrıs adasının Anadolu yarımadasından kopma ve onun doğal uzantısı bir kara parçası olduğunu ortaya koymaktadır.

Atatürk’ün 1930’lu yıllarda Türkiye’nin güney bölgelerinde düzenlenen bir askerî tatbikatta yapılan bir durum değerlendirmesinde, Kıbrıs Adası’nın Türkiye için olan değerini ve önemini “Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece, Türkiye’nin ikmâl yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu Ada bizim için çok önemlidir” sözleriyle dile getirdiği ciddi kaynaklarda kayıtlıdır.(12)

Atatürk’ten sonra da on yıllar boyunca çeşitli devlet adamlarımız Kıbrıs Adası'nın Türkiye'nin millî güvenliği, millî çıkarları ve Kıbrıs'taki Türk varlığının mukadderatı açısından olan önemini vurgulayan beyanlarda bulunmuşlardır. Bu beyanlardan alıntıları aşağıya kaydediyorum:

İsmet İnönü [1954-Muhalefet Lideri, CHP Genel Başkanı]: “…Yunanlılar ile dostluk ve ittifak münasebetleri içinde bulunmamız, bizi Kıbrıs meselesinde ihtiyatsız olmağa sevkedemez. Kıbrıs’taki Türklerin mukadderatını ve Ada’nın vatan bütünlüğü için büyük stratejik ehemmiyetini ihmal etmemizi hiçbir insaflı dost bizden isteyemez. Kıbrıs bizim için de hayatî ehemmiyeti haizdir…”(13)

CMP Genel Başkanı Osman Bölükbaşı da 24 Ağustos 1955’de verdiği demeçte Kıbrıs konusunda şunları ifade etmiştir:

“…Kıbrıs iki bakımdan bizi alâkadar etmektedir. Birincisi orada yaşayan yüz bin Türk’ün hayatı bakımından. İkincisi de Kıbrıs’ın Vatan’ın bir parçası oluşu bakımından. Hükûmetin bu mevzuda daha enerjik olmasını istiyoruz…”(14)

Adnan Menderes [1955 – Başbakan]: “…Şurasının herkesçe açık biçimde bilinmesi lâzım gelir ki, Türkiye sahillerinin büyük bir kısmı, başka devlete ait olan tarassut (gözetleme) ve tehdit palangalarıyla muhat (kuşatılmış) bulunuyor. Bir Kıbrıs sahası bugün salim (sağlam) görünüyor. Bu bakımdan Kıbrıs Anadolu’nun bir devamından ibarettir ve onun emniyetinin esas noktalarından biridir...”(15)

Fatin Rüştü Zorlu [1955 – Dışişleri Bakanı]: “…Türkiye’nin bir harp vukuunda müdafaa kuvvet ve kudretinin idamesini Kıbrıs’ı hesaba katmaksızın düşünmek bile imkânsızdır... Kıbrıs Adası askerî bakımdan Türkiye’nin kendisinin ve Türkiye’nin civarındaki doğu memleketlerinin akıbetiyle Türkiye kadar yakından ilgili bir devletin elinde bulunmak zorundadır… Bir harp halinde Türkiye’nin savunma gücünün hariçten beslenmesi ancak Akdeniz’deki batı ve güney limanları vasıtasıyla olabilir…. Türkiye’nin batı limanları… muhtemel düşmanın kuvvetli tesir sahasına dahil bulunmaktadır ve Türkiye bir harp halinde ancak güney limanları vasıtasıyla beslenebilir. İkinci cihan harbinde bu vaziyet bütün açıklığıyla meydana çıkmıştır… Eğer Ada’nın hakimi aynı zamanda batıdaki adaların da hakimi olursa Türkiye’yi fiilen kuşatmış olacaktır… Hiçbir memleket bütün emniyetini, ne kadar dost ve müttefik olursa olsun, tek bir devlete bağlayamaz...”(16)

Süleyman Demirel [1967–Başbakan]: "...Türkiye'nin Ada üzerindeki tarihî hakları ve Adanın Türkiye'nin güvenliği bakımından önemi de, meseleye çözüm yolu ararken daima göz önünde bulundurduğumuz bir husustur...”(17)

Fahri Korutürk [Cumhurbaşkanı]: ''Kıbrıs Adası, Türkiye'nin denizlere açık bir ülke olmasını engelleyecek bir konumdadır.''(18)

Bülent Ecevit [1992 – Milletvekili, DSP Genel Başkanı]: "... Bundan 390 yıl önce, Ünlü İngiliz oyun yazarı Shakespeare, Othello adlı piyesinde, bir politikacının ağzından, Kıbrıs'ın, Türkiye için stratejik önemini vurguluyordu ve 'Türk, kendini öncelikle ilgilendiren bir konuyu gerilere itecek kadar idraksiz değildir' diyordu. Shakespeare'den 390 yıl sonra, Türkiye'yi yönetenlerin, Kıbrıs'ı, Türkiye için bir yük ve engel gibi görmek idraksizliğini sürdürmeyeceklerini umarım..."(19)

Necmettin Erbakan [1992 – Milletvekili, RP Genel Başkanı]: "...Kıbrıs, bizim için en hayatî ehemmiyeti haiz bir yer; güvenliğimiz buna bağlı..."(20)

Alpaslan Türkeş [1992 – Milletvekili, MÇP Genel Başkanı]: “Kıbrıs Adası,…Türkiye'nin güvenliğiyle çok yakından ilgilidir… Hükümetlerimiz…Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bağımsız bir cumhuriyet olarak yaşatmayı hedef almalıdır. Bu, milletimize yeni imkânlar açacaktır..."(21)

Bülent Ecevit [1997 – Milletvekili, DSP genel Başkanı]: “…Bir ortaokul haritasını açıp bakan herkes Kıbrıs'ın Türkiye için stratejik açıdan ne kadar önemli bir yer tuttuğunu gözleriyle görebilir. Güney kıyılarımızın güvenliği; İskenderun, Mersin Limanlarının güvenliği; petrol boru hatlarının ve ileride yapılacak petrol ve doğalgaz boru hatlarının güvenliği bakımından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Türk askerî varlığının sürmesi, evvela o Cumhuriyet’in sürmesi ve -o Cumhuriyet ebediyen yaşayacaktır inşallah- o Cumhuriyet’te de Türk askerî varlığının ebediyen kalması -her şeyden önce Türkiye'nin kendi güvenliği için- koşuldur."(22)

Hükûmet Programı [30.06.1997-11.01.1999 - Mesut Yılmaz Koalisyon Hükûmeti, ANAP-DSP-DTP-Bağımsızlar]: "...Ulusal davamız olan Kıbrıs konusunda antlaşmalardan kaynaklanan hak ve sorumluluklarımıza sahip çıkarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni her alanda desteklemeye devam edeceğiz. Hükümetimiz, Kıbrıs’ın yalnız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için değil, doğrudan doğruya Türkiye’nin güvenliği açısından da yaşamsal önem taşıdığının ve bu önemin arttığının bilincindedir. Ayrıca, Hükümetimiz, Ege’de yaşamsal çıkarlarımızı ilgilendiren konuların karşılıklı anlayış ve yapıcı ve barışçı bir diyalog ile çözülmesi gerektiğine inanmaktadır…"(23)

Abdullah Gül [1997 - Devlet Bakanı]: “…Kıbrıs'ın güvenliği Türkiye için vazgeçilmez bir koşuldur, Mersin'in, Sinop'un, Edirne'nin, Kars'ın güvenliği neyse, Kıbrıs'ın güvenliği de Türkiye için aynı şekildedir. (RP, DYP ve ANAP sıralarından alkışlar) Türkiye bunu, gerektiğinde, fiilen de göstermekten hiçbir zaman geri kalmamıştır, bunu, bütün dünya da bilmektedir…"(24)

Atatürk, “Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece, Türkiye’nin ikmâl yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu Ada bizim için çok önemlidir” der.

SONUÇ

Sadece haritaya bir göz atmak Kıbrıs adasının Anadolu yarımadasından kopma ve onun doğal uzantısı bir kara parçası olduğunu ortaya koymaktadır. Kıbrıs adası Türkiye’nin kıyılarından sadece 70 km mesafededir. Ankara’dan geçen 32° 50' doğu boylamının doğusunda kalmaktadır.

Mevcut bütün tarihî, coğrafî, ırkî, dil, din, kültür, ahdî bağlara ve yakınlık faktörlerine rağmen Türkiye ve KKTC Adası’nda var olan İki Devlet’in yan yana barış içinde yaşamasından yana bir tutum ve politika izlemektedir. Bu gerçek bölgede âdil ve kalıcı barışın sağlanması için bir fırsattır.

Kıbrıs’ta iki halk arasındaki ayrılığa yol açan gelişmelere Kıbrıs Türk halkı değil, Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan sebep olmuştur.

Ada’daki 1963’deki “Kanlı Noel”i ve 1974’deki “darbeyi” gerçekleştirenler Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlardır. Makarios 19 Temmuz 1974 günü BMGK’de yaptığı konuşmada(25) oldukça açık sözlü davranmıştır. Tarihe silinmez notlar düşmüştür.

Yunanistan Başbakanlarından Andreas Papandreou’nun hatıratında(26) ayrıntılarıyla anlattığı olaylar gerçekleri ortaya koymaktadır.

24 Nisan 2004’de Federal çözümü ve federal bir devlet olarak AB’ne katılmayı reddedenler Kıbrıs Türk halkı değil, Kıbrıslı Rumlar olmuştur.

O zamanki BMGS Kofi Annan Rumların “sadece bir taslağı, metni değil çözümün kendisini reddettiklerini” açıklamıştır. KKTC’nin “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” yaklaşımı, Rum basınında “Hakikatin Hizmetkârı” olarak adlandırılan GKRY’nin eski Dışişleri Bakanı müteveffa Nicos Rolandis’in hazırladığı şimdi Rumların pişmanlıkla aradığı meşhur “kaçırılan fırsatlar” listesini(27) sürdürenler olursa, o listeye girmeden barış için değerlendirilmesi temennimizdir. BİTTİ

DİPNOTLAR:

(12) Prof. Dr. M. Derviş Manizade, 65 Yıl Boyunca Kıbrıs, Kıbrıs Türk Kültür Derneği (İstanbul Şubesi) Yayınları, No.9, Mart 1993, s. 75. Yalçın BAYER, Atatürk’ün Kıbrıs vasiyeti, Hürriyet Gazetesi, 5 Mart 2002.

(13) Cumhuriyet Gazetesi, 29 Ağustos 1954, s. 1-6.

(14) Cumhuriyet Gazetesi, 25 Ağustos 1955, s. 7.

(15) Cumhuriyet Gazetesi, 25 Ağustos 1955, s. 1-7

(16) Ayın Tarihi, 1 Eylül 1955.

(17) Cumhuriyet Gazetesi, 13 Eylül 1967, s. 1-7; Milliyet Gazetesi, 13 Eylül 1967, s. 1

(18) 6. Cumhurbaşkanı Sayın Fahri Korutürk'ün bu sözlerini Sayın Rauf Denktaş nakletmektedir. Örneğin, Sayın Rauf Denktaş'ın 15 Nisan 2004 Perşembe günü TBMM'nin 74. Birleşimindeki nutku.

(19) TBMM Tutanak Dergisi, 25 Ağustos 1992 Salı, Dönem: 19, Yasama Yılı : 1, 94. Birleşim (Olağanüstü).

(20) Ibid.

(21) Ibid.

(22) Ibid

(23) https://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP55.htm

(24) Ibid

(25) S/PV.1780

(26) Andreas PAPANDREOU, Democracy at Gunpoint: The Greek Front, DOUBLEDAY&COMPANY, INC., GARDEN CITY, NEW YORK, 1979, s.132.

Türkçesi: Namlunun Ucundaki Demokrasi, Semih KORAY, Mehmet Emin YILDIRIM, Bilgi Yayınları, İkinci Basım Ekim 1988, s.163-164.

(27) Rejecting something good to run after 'something better' | Cyprus Mail (cyprus-mail.com)

Sonraki Haber