MEDYANIN HALLERİ… Fıkralarla Türkiye! Sahte Atatürk’ler dönemi

Sözcü gazetesi manşetine CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Antalya’da yaptığı konuşmayı taşıdı. Özel diyor ki, 'İmamoğlu, Atatürk gibi Cumhurbaşkanı olacak.'

Cezaevinde Nutuk ve Kur’ân-ı Kerim okuduğunu belirten Ekrem İmamoğlu, “Bana bakan Atatürk’ü görür” demişti. Özgür Özel, İmamoğlu’na bol bol bakmış olacak ki, Atatürk görmeye başladı. Eh, üzüm üzüme baka baka kararırmış!

Peki İmamoğlu ve CHP yönetimi nasıl Atatürk gibi yönetecek?

-Atatürk Kurtuluş Savaşı verdi. İmamoğlu Sevr’in mimarı Chatham House’u ziyaret etti.

-Atatürk İngilizlerin Ortadoğu planlarını bozdu. Bugünkü CHP yönetimi İngiltere’den iktidar dileniyor.

-Atatürk tam bağımsızlıkçıydı. Bugün ABD/NATO Dedeağaç’taki tatbikatıyla Türkiye’yi hedef alıyor. CHP gık çıkarmıyor. Aksine her seferinde NATO’culuğunun AK Parti’den daha sağlam olduğunu iddia ediyor.

-Atatürk komşularıyla işbirliği yaptı, paktlar kurdu. CHP yönetimi Rusya, İran, Suriye düşmanlığı yapıyor.

-Atatürk mazlum milletlere örnek oldu, “doğunun uyanışından” bahsetti. CHP yönetimi mazlum milletlerin karşısında, Avrasya düşmanı, Atlantikçi.

-Atatürk devletçi ekonomi uyguladı, CHP yönetimi serbest piyasacı.

-Atatürk döneminde üreticiler önemli haklara kavuştu. İşçilere önem verildi. Bugün CHP belediyeleri işçinin hakkını gasp ediyor, işten atmalar yaşanıyor, grevler bitmiyor.

-Atatürk özgür yurttaşı öne aldı, bu yönde devrimler yaptı. İmamoğlu Süleymancıları İBB’ye doldurdu. Tarikatlarla daha fazla ilişki kuruyor.

-Atatürk, kaynakları Türk milletinin emrine verdi. CHP belediyelerinde yolsuzluk aldı başını gitti…

Özel’e göre Ekrem Başkan, Atatürk gibi yönetecekmiş.

Nasıl yönettiğini gördük. İmamoğlu’ndan Atatürk çıkmaz.

İmamoğlu, Tipik bir mafya-gladyo-tarikat sisteminin siyasetçisi.

Ekrem İmamoğlu ne kadar sarı saçlı mavi gözlüyse, o kadar Atatürkçüdür.

Türk milletine Atatürkçülük diye yutturdukları Batıcılık yanına, şimdi de bunlar eklendi.

Sahte peygamberler devri geçti. Artık sahte Atatürk’ler dönemindeyiz.

ABD hegemonyası üzerine

Süleyman Seyfi Öğün-YENİ ŞAFAK

Hegemonya çift boyutlu bir kavramdır. Bunu, kuvvet dayatması ile rızanın birliği olarak değerlendirebiliriz. Her hegemonik oluşum, ister istemez bir boyutuyla askerî bir kuvvet; diğer boyutuyla da bu kuvvetin varlığına dayalı kültürel bir kudret icap ettirir. Hiç şüphesiz, her ikisini de besleyen esas unsurun ekonomik üstünlük ve kaynak zenginliği olduğunu ıskalamamak gerekir. (…)
Bu kültür dünyâ avamlarını derinden etkiledi ve kendisine çekti. ABD bugün ekonomik ve teknolojik üstünlüklerini büyük ölçüde kaybetti. Askerî olarak devâsa bir kuvvet olarak; evet hâlâ korkutucu; ama eskisi kadar değil. Girdiği her savaşta kaybetmiş, gayrı nizâmî ordulardan dayak yemiş bir ordu bu. Ama ABD’nin kültürel kudreti hâlâ devam ediyor. Ne Çin ne Hint, ne de Brezilya ve Lâtin dünyâ onun yerini alabilecek alternatif bir hayât tarzı târif edemiyor. Bakalım, artık pek çok kanadı eskisi gibi çalışmayan ABD, bu tek kanatla nereye kadar uçabilecek?

Merdiveni itmek

OĞUZHAN BİLGİN-AKŞAM

Batı'nın sömürgecilik sayesinde elde ettiği devasa sermaye birikimini sanayi devrimine evrilterek dünyayı ekonomik ve dolayısıyla da siyasi, ideolojik, kültürel ve askeri olarak domine ettiği asırları büyük ölçüde geride bıraktık. Batı'nın ekonomik gelişmişliğinin arkasında kuşkusuz sınıfsal, zihinsel, entelektüel ve bilimsel dönüşümler, devrimler rol oynamaktaydı. Bu dönüşümlerin ve devrimlerin birçoğu da Batı'nın kendi tarihsel, toplumsal bariyerlerini yıkmaya, azgelişmişlik girdabından çıkmaya duyduğu ihtiyaçtandı. (…)

Önce yaşanan 2008 krizi sonrasında ABD'de Trump'ın, Avrupa'da aşırı sağın yükselmesi ile birlikte kapanan çağın milliyetçilik çağı değil de Neo-Liberalizm çağı olduğunu hatta bu çağın ilk olarak kendi ana merkezlerinden ABD'de iflas ettiğini hep birlikte görüyoruz. Bugün, Trump'ın uyguladığı gümrük politikası da hem bu çağın kapanışını hem de Batı'nın ekonomik hegemonya kaybına karşı yeni önlemlerin alınacağını gösteriyor.

Nitekim son dönemde Türkiye'nin azgelişmişlik girdabından (tüm engellemelere, operasyonlara, darbelere rağmen) çıkışı, Batı'nın hakim söyleminin reçeteleriyle değil, onlara meydan okuyarak gerçekleşti.

Bu nedenle, Batı'nın 'merdiveni itme' politikalarının tarihsel çifte standardını ve azgelişmişliğe gerçekçi çözümleri ortaya koyan bu tür teorik ve entelektüel tartışmaları daha fazla yapmak ve gündemde tutmak gerekiyor..

Sonraki Haber