Milli Üretimle Kadın Emeği

Gölge etmesinler, başka ihsan istemeyiz,” dercesine kadınlar adeta taşı sıksalar suyunu çıkaracak var güçleriyle üretmek istiyorlar.

Hürriyet Devriminin gerçekleştiği 1908 yılında yayınlanan ünlü “Kadın” dergisinin başına konulan Abdülhak Hamit’in şu özlü sözü çok önemlidir: “Bir milletin nisvanı derece-i terakkisinin mizanıdır.” Diyor ki şair, “Bir milletin kadınları, gelişme derecesinin ölçütüdür.” Büyük şairimiz Tevfik Fikret de kadının değerini şöyle yüceltiyor: “Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.”

Cumhuriyet Devrimimiz de bu sağlam düşünsel ilkeleri temel alarak devrimsel birikimin üzerinde yükselmiştir. Türk Devriminin önderi Atatürk, Cumhuriyet Devrimlerini kadının fiili, sosyal ve kültürel kazanımlarıyla donatarak ancak tarihi toplumsal gelişmemizin tamamlanabileceğini öngörmüştür. Böylece Kadınımızın feodal esaretten adım adım kurtarılması başlamıştır.

Zamanla yıpranan devrimci kazanımlar, yaşanan karşı devrimler öncelikle kadın emeğini geriletmiştir. Buna karşın yeni bir kadın hareketi başlatılmıştır. Bugün bu atağa kalkışın gerçek öncüsü Cumhuriyet Kadınları Derneği, CKD’dir.

AKP iktidarını 15-16 Temmuz Darbe girişiminden kurtardıktan sonra, son seçimden de galip çıkarken, ne yazık ki Amerikancı siyasetlere boyun eğmiştir. Küreselci pazarın buyruğuna giren iktidar sahipleri, zaten ağırlaşmış ekonomik krizin katlanarak büyümesinin önüne geçememiştir. Bugün bunun olumsuz etkilerini günlük hayatımızda doğrudan yaşamaktayız. Kısaca, dış borçlanma politikalarına yeniden dönmeye çalışan, denenmişi tekrar denemekte olan iktidarın çözümsüzlük politikası iflastadır. Bu ekonomik sarsılma en çok da kadın emeğini etkilemektedir.

Ünlü sosyolog ve tarihçimiz Afet İnan’ın “Atatürk Hakkında Hatıralar” kitabından aktaracak olursak:

“1925'teki nutuklarında da Atatürk, kadın konusundan söz ettiği zaman esas düşünce olarak şunu savunuyor: ‘Bir milletin yalnız erkeklerinin terakki etmesiyle (gelişmesiyle) o millet yükselemez. Çünkü eğer kadın aynı nispette ilerleme halinde olmazsa, erkeğin yükselmesi mümkün değildir.” Çalışan kadınların, işçi kadının, çiftçi kadının, bütün üretici kadınların bu çıkışsızlık politikasından etkilenmemesi düşünülemez elbette. Yaşanan darboğazdan milletçe çıkmakla, kadınların toplumsal hayattaki gerçek yükselişini yakalaması mümkün olabilecektir.

“Gölge etmesinler, başka ihsan istemeyiz,” dercesine kadınlar adeta taşı sıksalar suyunu çıkaracak var güçleriyle üretmek istiyorlar.

Bilimde ölü hücreyi dirilten Türk kadını neler yapmaz ki. Fabrika tezgâhlarına, üretim bantlarına, biçerdöverlere, makineye, yeşeren tohuma hükmeden Anadolu’nun yoktan var eden kadınlarından söz ediyoruz.

Milli Üretim için kadın emeği hazır bekliyor. Milli üretimin lokomotifi olacak sayısız, zihni ve ufku yılları değil, çağları aşabilecek kadınlarımızın güçlerini yükseltmek ve birleştirmekten kaçınamayız. Üretimi arttıracak kolaylaştırmalar, destekler için beklenemez. Çünkü kadınlar beklemeyecek, öyle görünüyor.

Sonraki Haber