Münbiç conileri Diyarbakır’dan

Suriye sahasında hareketliliğin artmasıyla birlikte 300 ABD komandosunun bulunduğu Diyarbakır’daki üs tekrar gündeme geldi. Emekli Tümg. Karataş, buradan PYD kantonlarına destek verildiğini açıkladı

Turan Salcı

Fırat Kalkanı Harekatı’nda El Bab’ın temizlenmesinin ardından rotanın çevrildiği ve Ankara’nın “YPG’liler çıkmazsa vururuz” dediği Münbiç’te hareketlilik hızlandı. ABD’nin uzun zamandır YPG’ye destek için askeri yığınak yaptığı, örgütün de militan sevkettiği ilçeye yönelik operasyon için TSK’nın hazırlık yaptığı biliniyor. Öte yandan Suriye ordusu da son bir aydaki ilerleyişiyle Münbiç sınırına ulaşmış durumda. Rusya da bölgedeki gelişmeleri yakından izliyor. Münbiç üzerinde oluşan çoklu denklemi ve Türkiye’nin atması gereken adımları, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı, emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş Aydınlık’a değerlendirdi. Karataş, Münbiç’e yaptığı askeri yığınakla TSK’ya gözdağı veren ve “YPG korumam altında” mesajı veren ABD’nin, Diyarbakır’da kurduğu korsan üsten Türkiye’yi tehdit ettiğini belirtti.

Karataş’ın öneri ve tespitleri şöyle:

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 24 Ağustos 2016 tarihinde Karkamış’tan Suriye topraklarındaki Cerablus’a girmesiyle başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı, 13 Şubat 2017 tarihinde El Bab’ın IŞİD’ten alınmasıyla önemli bir aşamayı geride bırakmıştır. Türkiye’nin El Bab’dan sonra Rakka harekâtına PKK/PYD/YPG yerine birlikte devam edilmesi önerisinin ABD tarafından kabul edilmediği anlaşılmıştır. ABD, başından itibaren Irak’ta olduğu gibi Suriye’deki planları içerisinde de oluşturulması hedeflenen ABD-İsrail koridoru için Türkiye’yi bir engel olarak görmektedir. Zaten Türkiye için tuzaklarla dolu bu Rakka harekâtının riskli ve Türkiye’nin öncelikleri arasında olmadığı her seferinde tarafımızdan vurgulanmıştır.

MUHTEMEL MÜNBİÇ HAREKÂTI

Buna karşılık, ABD’nin kara gücüm olarak adlandırdığı PKK’nın Suriye uzantısı YPG’nin Fırat’ın batısına geçerek Münbiç’i alması ve bu bölgeye yerleşmesi Türkiye-ABD arasında önceden beri bir sorun olarak durmaktadır. ABD’nin daha önce birçok kez YPG’nin Münbiç’ten çekileceğini açıklamasına rağmen, bu bölgede üsler kurarak YPG’lileri eğittiği ve ağır silahlarla ve ABD bayrağı taşıyan zırhlı araçlarla da desteklediği fotoğraflanmıştır. Bilindiği gibi sınırımızın sıfır noktasındaki Ayn El Arap’ta da (Kobani) ABD bayrakları daha önce çekilmişti. Çok açık bir şekilde NATO müttefiki olduğumuz ABD, Türkiye’nin ileride bölünmesine katkı sağlayan tüm girişimleri Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de yapmaktadır.

Bunun üzerine Türkiye, Rakka harekâtı için yapmış olduğu önerisinin kabul edilmeyeceğini dikkate alarak yönünü Münbiç’e çevirmiş ve YPG’nin çekilmemesi halinde vurulacağını bir kez daha tekrarlamıştır. Ayrıca, Türkiye ve Rusya’nın El Bab ve Münbiç arasındaki yolun geçici sınır olduğunu konusunda anlaştığı açıklanmıştır. Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı’nda olduğu gibi Münbiç harekâtında da Rusya’nın desteğini şimdiden aldığı değerlendirilmektedir.

TÜRKİYE’NİN SEÇENEKLERİ

Türkiye’nin özetle hatalı Suriye politikası 29 Ekim 2014 tarihinde Peşmergelerin Türkiye’den Ayn El Arap’a birinci geçişlerindeki örnek gibi sözde kantonların oluşmasına fırsat sağlamıştır. Ayrıca Türkiye zaten yıllardır PKK/PYD/YPG’ye verdiği desteği nedeniyle gerçekte ABD ile karşı karşıya bulunmaktadır. Türkiye’nin kabul edilmeyeceğini bildiği halde Rakka için beraber harekât yapalım teklifi ABD’nin bir an önce kararını vermesine yönelik bir baskı olarak kıymetlendirilmektedir.

Yeri gelmişken bir konuyu hatırlatmanın faydalı olduğunu düşünüyorum; ABD’nin Türkiye olmadan veya Türkiye’nin ABD’ye desteği olmadan Suriye’de başarılı olamayacağını düşünmek bizleri bazı tedbirleri almakta geç bırakacaktır. Türkiye’nin Münbiç veya daha sonra Suriye’de mecburen yapması gerekecek diğer sözde kantonlara olan harekâtına ABD’nin göz yumması söz konusu olmayacaktır. ABD’nin planlarında Türkiye yoktur. ABD’nin PKK/PYD/YPG ile çalışmaya devam edeceği dikkate alındığında öncelikle zaten ölmüş olan 22 Temmuz 2015 tarihli İncirlik Mutabakatını iptal ederek, öncelikle İncirlik ve Diyarbakır’ın ABD ve yabancı askerler tarafından kullanılması yasaklanmalıdır.

İNCİRLİK MUTABAKATI TBMM’DE ONAYLANMADI

Bilindiği gibi; 22 Temmuz 2015 tarihinde Bakanlar Kurulu’nda imzalanan mutabakat kapsamında, İncirlik Üssünün yanı sıra bazı üs ve limanların başta ABD olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin kullanımına açılmasına izin verilmiştir. Ancak bu mutabakat muhtırası, gizli bir Bakanlar Kurulu Kararı olarak imzalanmıştır. Anayasa’ya göre, ABD askerlerinin üs ve limanlardaki varlığı için ayrı bir TBMM kararı gerekmesine rağmen bu izin TBMM’den alınmış değildir.

ÜSLERDEKİ MEVCUT DURUM

İncirlik, Türkiye-ABD arasında 1980 tarihinde imzalanan Savunma Ekonomik İşbirliği Anlaşmasına (SEİA) göre ortak kullanılan bir hava üssüdür. ABD ile ilişkiler ne zaman gerginleşse İncirlik kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Halen ABD A-10 savaş uçakları ile Alman TORNADO keşif uçakları ve personeli IŞİD’e karşı yürütülen harekât kapsamında İncirlik’tedir. Fakat gözden kaçan ve çok fazla dikkat çekmeyen Diyarbakır Hava Üssü’nde bulunan ABD askerleridir. Diyarbakır Sur’da 28 Kasım 2015 tarihinde başlayan ve 103 gün süren terörle mücadele süresince şehitler verirken, yaklaşık 4.5 KM mesafede Diyarbakır Hava Üssü’nde bulunan PYD’ye kara gücüm diyen ABD askerleri konusunu kimse gündeme getirmemiştir.

KONTGERİLLA DİYARBAKIR’DA

Diyarbakır’daki prefabrik üssün inşasına 22 Temmuz 2015 İncirlik Mutabakatından sonra Eylül 2015 ayında başlanmış ve bitirilmiştir. 01 Ekim 2015 tarihinden itibaren Muharebe Arama Kurtarma (MAK) görev amaçlı içlerinde 300’ü özel eğitimli komandolardan oluşan yaklaşık 500-1.000 ABD askeri ile 3 silahlı helikopter ve 2 silahlı nakliye uçağı Diyarbakır Hava Üssü’nün batısında ve sivil terminalin güneyinde yer alan prefabrik binalara yerleşmiştir. Vatan Partisi dışında, bu gelişmeye dikkat çeken parti olmadı. Buradaki özel birlikler, Irak ve Suriye’de örtülü CIA operasyonları için kullanılıyor. Görev alanları içinde Münbiç de bulunuyor. Bu birlikler, yabancı devlet topraklarında kalıcı görev almıyor. Anlık ve çok özel operasyonlarda kullanılmak üzere üsten ayrılıyor. Görevini tamamlayıup geri dönüyor. Diyarbakır’daki ABD askerlerinin varlığı İncirlik’le birlikte sorgulanmalı, hatta Kürecik’te bulunan ABD radarı da buna dâhil edilmelidir.”

ATLANTİK-AVRASYA KAPIŞMASI İKİ NOKTADA

“Hatlar artık çok yakınlaştı birbirine. Suriye ordusu, PKK/PYD ve Türk ordusunun keşiştiği bir bölgeden bahsediyoruz. Hatlar yaklaştıkça bu tür hava operasyonlarında yanlışlık yapma riski artar. İstem dışı etkilenmeler de olur. Bombayı attığınız yerin yakınındaki bir başka gruba ait yer de etkilenebilir. Bakınız Suriye’de iki önemli bölge var. Bunlardan birisi El Bab, diğeri de Rakka. ‘Atlantik ve Avrasya kapışması Suriye’de bu iki noktada ortaya çıkacak’ demiştik. Taraflar, Avrasya dediğimiz Rusya’nın önderliğini yaptığı bölüm ile Atlantik dediğimiz ABD’nin öncülüğünü yaptığı bölüm arasında gidip geliyor. El Bab’da karşı karşıya gelen bu bölümler arasında yanlış vurulma hatalı dost ateşleri gibi konular gündeme geldi hatırlarsanız. Asıl ikinci Atlantik-Avrasya çatışmasının sıkıntılarını Rakka’da yaşamaya başladık. Bu ve benzer olayların ilerleyen dönemlerde daha da artarak karşımızı çıkacağını değerlendiriyorum.”

RUSYA MÜNBİÇ’E SES ÇIKARMAZ

“Rusya Münbiç operasyonuna hiçbir ses çıkarmaz. Türkiye’nin orada hava harekatı yapmasını engelleyecek girişimlerde de bulunmaz. Fakat hava desteği verir mi onu önümüzde günlerde göreceğiz. Bence vermesi yönünde engel yok. Çünkü Türkiye eninde sonunda o toprakları sahiplerine verecek. Rusya’nın da isteği bu. O yüzden bir sorun görmüyorum.”

“ABD’nin Rakka operasyonu planlarında Türkiye hiçbir zaman olmadı. Türkiye burada yaptığı teklif ve önerilerle ABD’yi zorluyor. Yani ABD’nin YPG ile yapmayı planladığı harekatı kendi planlarını sunarak engellemeye çabalıyor. ABD bunu hiçbir zaman kabul etmeyecek. Türkiye de bunu farkında. O nedenle Türkiye’nin mutlaka YPG’yi doğuya doğru sürmesi gerekiyor. Bölgenin ve El Bab’ın güvenliği açısından bu önemli....”

Sonraki Haber