Nakit avans kullanımı kaldırıldı mı? Cumhurbaşkanlığı'ndan açıklama

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan Habertürk'te Kübra Par'a açıklamalarda bulundu. Nakit avans kullanımının kaldırıldığına ilişkin haberlere yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan Habertürk'te Kübra Par'ın sorularını yanıtladı. Oktay, günün sıcak başlığı olan 'Nakit avans kullanımı kaldırıldı mı?" sorusunu yanıtladı.

"NAKİT AVANS KULLANIMI KALDIRILDI MI?

Bugün bana da geldi. Hızlı bilgi notu istemiştim. Oradaki konu aslında gerçeği yansıtmıyor. Çıkan haberin gerçeği yansıtmadığını gördüm. Olay şu; dar gelirli vatandaşları muaf tutarak, 50 bin TL'nin üzerindeki kredi kartlarında yoğun olarak oradan ücret alınıp, altın alma, döviz alma gibi ekonomiye katkı vermeyen yastık altı diye ifade ettiğimiz ekonominin dışına kaynağıyla ilgili. Bu teknik çalışma. Üst gelir grubu için bu. Kredi kartıyla gidip alıp yastık altı yatırım yapılmasının anlamı yok. Oradaki bir kısıtlama, onun dışında bir şey değil. 50 bin TL üzerinde limiti olanlar için geçerli. Bir de kredi kartını taşıyan bankalarla ilgili limit var. Kredi limitini çok aşmış. Kullanmaması gereken kredi limitine diyor ki 'hayır sağlam gitmek zorundasın, aştığında sana sınırlama getiririm' diyor. Vatandaşımızı direk ilgilendiren bir husus değil.

ASGARİ ÜCRET ARTIŞI ÖNE ÇEKİLİR Mİ?

Asgari ücretle ilgili çalışmalarımız, memurla ilgili olan taban 22 bin olacak şekilde çalışmalar devam ediyor. Yine emeklilerle ilgili yaptığımız iyileştirmenin diğerlerine yansıtılacak şekilde düzeltme. Orada 5 binden 7 bin 500'e çıkarılmıştı. Sahadan bize talepler vardı. Bu düzenlemeler yapılacak.

SİNAN OĞAN'A TEKLİF GİDECEK Mİ?

Sinan Oğan Bey'i tebrik ediyorum. Sayın İnce'ye geçmiş olsun taleplerimi iletmek isterim. Şimdi ikinci tur. Dolayısıyla ilkeler bazında hareket eden ittifakız. Hiç kimseyle pazarlık boyutunda hareket etmeyiz. 86 milyondan oy istiyoruz biz. Sinan Bey'le görüşme ilke bazında olur, pazarlık çerçevesinde olmaz.

Algılar ve gerçekler vardı. Biz iktidar olarak gerçeklerle yaşıyoruz. Gerçekler üzerinden yolculuk yapan iktidarız. Cumhurbaşkanımızın da en büyük özelliği budur. Hamdolsun milletimiz de güven ve istikrar dedi. Milletimiz hem Cumhurbaşkanınımıza ve Cumhur İttifakı'na 'Sizinle birlikte devam etmek istiyoruz' mesajını vermiştir. Bizim milletimizin feraseti de basireti de gerçekten çok yüksek. Sanki 85 milyon bir araya geliyor ve ülkenin geleceği ile ilgili sakin ve olabildiğince sağlıklı kararını verebiliyor. Biz de bu mesajları doğru okumaya çalışıyoruz.

"MUHALEFET GECELİK HAREKET EDİYOR"

Muhalefetin söylemleri üzerinden gittiğimizde sonuca gitme şansımız yok. Muhalefet önceden mevsimlik hareket ediyor şimdi neredeyse gecelik hareket ediyor. Kimi zaman terörle kol kola giriyor, kimi zaman kucak kucağa giriyor. Ertesi gün masaya yumruk vuruyor. Bakıyorsunuz elinde kâğıt bir şeyler okumaya çalışıyor.

"SEÇMEN DÜNYAYA MESAJ VERMİŞTİR"

Milletimiz dünyaya mesaj verdi; Türkiye'ye karşı atılan manşetler, Cumhurbaşkanımıza ithafen ısrarla ifade edilen manşetler. Dünyada hiçbir diktatör yok ki, yüksek katılım oranıyla girecek ve yarım puanla kaybedecek. Böyle bir dünya yok. Dünyaya mesaj şudur; Türkiye demokratik olgunluğa erişmiş, tüm seçimlerde olduğu gibi bu seçimleri şeffaf bir şekilde yapmıştır. Demokrasi tüm kurallarıyla işlemektedir.

"ÜSTENCİ BİÇİMDE MİLLET SUÇLANDI"

Birisi milletiyle görül bağı kuramadığı için iftira, yalan, ümitsizlik ve korku üzerine siyaset kurgulamaya çalıştığı için ve kendi yaptıklarını mutlak doğru olarak gördüğü ve algı operasyonuyla millete mal ettiği için, farklı sonuç aldığında otomatikman üstenci dille milleti suçlamaya başlıyor. Milletimiz bunu hissediyor. Bizim farkımız; herhangi olay olduğunda Cumhurbaşkanımızın en büyük özelliği hemen aynağa bakmaktır. Bize milletimiz hangi mesajı vermeye çalıştı. Biz neyi eksik yaptık? A ilinden veya B ilinden destek gelmediyse bir şey mi yapmadık? Yanlış mı yaptık? Yaptık ama anlatamadık mı?

"MECLİS'TE HAKİMİYETİMİZ DEVAM EDİYOR"

Şu anda yüzde 35,63 oranımız. Kendi Cumhur İttifakımız olarak bileşenleri var. Zaten odaklandığımız nokta Cumhur İttifakı'yız. İttifak olarak Meclis'te hakimiyetimiz var. Ciddi oy kaybımız yok. Bir ülkeyi yönetiyorsunuz, sorunların olmaması mümkün değil. Sorunlar olmasa zaten hükümete gerek yok. 20 yıldır yapılanlara baktığınızda gerçekten Türkiye sektörel bazda çok ciddi şekilde sınıf atlamıştır. Genelde savunma sanayi konuşulur. Enerjide, sağlıkta, bilişimde, elektronik sanayi, otomasyonda aynı şeyi yapıyoruz. Sektörel olarak bir bütün olarak ülkeyi kalkındırmaya çalıştırdığımız ortamda 'şu niye bende yok' denildiğinde alınmamanız gerekiyor. Bir süre sonra yeni normal oluşuyor. Şu anda çok ciddi çalışma yapıyoruz.

"SALİH KESİMLERİNDE KENDİMİZİ ANLATACAĞIZ"

Nerelerde sorun var, oralara çalışıyoruz. Birinci yarı diye ifade edersek, ikinci tur ile birinci tur arasında farkı göreceğiz. Haritaya baktığınızda sahil kesiminde kendimizi anlatmayla ilgili sorunlarımız olabilir. Bunu ciddi çalışıyoruz. Kendimizi nasıl anlatabiliriz diye. Oralarda hem altyapı hem üstyapı olarak çok ciddi çalışmalarımız var. Bunun gereğini yapıyoruz.

"DESTEKLEMEYENLERLE DE BİR ARAYA GELİYORUZ"

Ankara'da tüm hemşehrilerimizle bire bir irtibat kuruyoruz. Dokunuyoruz, dinliyoruz. Sorunlarıyla bire bir yüzleşiyoruz. Konuşuyoruz ve sadece bizi destekleyenler değil desteklemeyenlerle de biraraya geliyoruz. Niye bizi desteklemediği ve ne yapabileceğimizle alakalı. Son derece medeni bir şekilde tartışabiliyorsunuz, konuşabiliyorsunuz. Demokratik olgunluk diye ifade ettiğim şey bu. Sorunlar çözülür, yeter ki iletişim açık olsun. Oturup konuşuruz.

"SÖYLEDİKLERİMİZLE YAPTIKLARIMIZ ÖRTÜŞÜR"

Uluslararası ilişkilerde izlediğimiz tavırla bireysel ilişkilerde izlediğimiz tavır arasında çok fark yok. Çıkar amaçlı yaklaşmayız, son derece samimi ilişkiler içinde gireriz. Başkaları 'ne alabilirim' diye girer biz 'ne verebilirim' diye gireriz. Söylediğimizle yaptığımız örtüşür.

Bu her seçim döneminde CHP ve muhalefetin seçim kaybettiğinde arkasına sığındığı ucuz bahaneler. Kendi ülkesine güvenmeyen, kendi insanına güvenmeyen, kurumlarına güvenmeyen, özgüveni olmayan, zavallı bir muhalefetin ağlama çığlıkları. Başka bir şey değil. Çıkıp önüne gelen herkese saldırmak, yalan ve iftira siyasetine devam etmekten ibaret. Sorumluluğu kendinden ziyade başkaları üzerinden. Muhalefet liderinin seçim merkezinde kurduğu bilişim sistemi, bırakın Türkiye'yi yönetmeyi kendi sandıkları ile genel merkez arasındaki veri akışını bile düzenleyemedi. İlk kovduğu da bilişimden sorumlu genel başkan yardımcısı oldu. Hani liyakattan bahsediyordu bunlar? Kılıçdaroğlu ve ekibinde liyakat sıfırdır.

"KENDİ SEÇMENLERİNE YALAN SÖYLEDİLER"

Milletimiz gece boyu komediyi izledi. İki vatandaş komediyi bile beceremeyecek kadar gece millete yalan söylemeye çalıştılar. Milletten ziyade kendi seçmenine yalan söylediler. Sandıklar açılan. Oy verme işlemi sandık görevlilerin huzurunda yapılır. Sandıklar açılır. Tüm siyasi partilerin, yargının da katılımıyla sayılır. O da şeffaftır. Sonra bu ıslak imzayla ilan edilir. AA da oradan alır ve veri tabanına atar ve yayınlar. Onu mu önceleyim, bunu mu önceleyim diye bir durum olmadı. Bizim de buna ihtiyacımız yok. Bir manipülasyon konuşulacaksa koca seçimi ikinci tura giden bizim konuşmamız lazım.

"CHP SİSTEM KURAMIYORSA BİZ KURARDIK"

AK Parti Genel Merkezi'nde çok güçlü bir veri akış sistemi var. Bilişim sistemleri. Dijital alanda bilişim sistemlerinde çok ileri ülkeyiz biz. Şu anda bizim devlette sunduğumuz hizmetlerin tamamı e devlet üzerinden. Liyakatli insanlarla kuruyorsunuz bunu. Bunlar gençler. CHP kuramıyorsa bize söylese kurardık, bugün de kurarız. Kendi kaynağına, gencine güvenmediğin zaman Amerika, Fransa, İngiltere'den ithal danışmaya topladığın zaman böyle olur işte.

"İLK TURDA BİTİREBİLECEĞİMİZİ BEKLİYORDUK"

Farkın kapanacağını biliyorduk. Çok yakınen takip etti. Cumhurbaşkanımız İstanbul'dan takip ettik. Aynı zamanda da bizim güçlü çalışmalarımız da var. Matematiksel modellemelerimiz de var. Veri girişiyle birlikte neler olabileceğini, 50'nin üzerine kapatabiliriz diye ümit ediyorduk. Kendimizi motive etmiştik. İlk turda bu işin bitebileceğini bekliyorduk. Son haftalarda her fırsatta açıklıyorduk.

"SEÇİM GECESİNİ ŞÖLEN HAVASINDA İZLEDİK"

Kendi çalışma ekibimiz başta olmak üzere ısrarla rehavete kapılmama anlamında son derece hassastık. Bıçak sırtında sonuna kadar devam etmek zorundayız. Bu yarışın bitişi, hakem millettir. O düdüğü millet çalacak. O düdüğü çalana kadar çalışmalar devam edecek diye. Gerçekte n bir şölen havasında izledik. Türkiye ilk kez ikinci tura gidiyor. Bu tecrübeyi hep birlikte ilk defa yaşıyoruz.

"MİLLETİMİZ 'BANA DOĞRU ADIMLARLA GEL' DEDİ"

Bence Türkiye'de olan şey şudur; milli ve manevi değerlere olan saygısını, hassasiyetini milletimiz ifade ediyor. Aynı zamanda terörle arasına çok ciddi bir mesafe koyuyor. Milletimizin verdiği mesaj buydu. Milletimiz 'her kim olursan ol, bana doğru adımlarla, yaklaşımlarla gel, samimi gel, yalan söyleme bana' dedi.

"HER ŞEY CANLI YAYINLANIYOR, MİLLET GÖRMÜYOR MU?"

HDP'nin yeni ismiyle YSP'nin seçim beyannamesini hatırlayın. Yok Suriye'den, Irak'tan çekilecek, FETÖ'cüleri bırakacak, PKK'lıları bırakacak. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldıracaksın. Kapalı kapılar ardında görüşme yapacaksın. Açıklamadılar. Şimdi birisi çıkıyor 'intikam' diyor, Öcalan'la ilgili sloganı atıyor. Ona selamını gönderiyorsunuz. Her şey canlı yayınlanıyor. Millet bunu görmüyor mu?
Muharrem İnce'ye kaset operasyonu oldu, muhalefet ne yaptı Rusya vs. dedi. Bunu FETÖ'cülerin yaptığını herkes biliyor. Birisinin söylediğini diğeri reddediyor.

"ŞİMDİ MEVSİMLİK MİLLİYETÇİ OLMUŞ OLABİLİRLER"

Bu milletin çıkarına olan bir ittifak değildi. Biz pazarlıklar bazından gitmedik, ilkeler bazında ittifak kuruldu. İlkeler de belli zaten. Kılıçdaroğlu'nun olayı mevsimlik. Mevsimlik FETÖ'cü olur, mevsimlik HDP veya siyasi uzantısı anlamında PKK'ya terör örgütü diyemez. Şimdi mevsimlik milliyetçi olmuş olabilir. Van'daki mitingleri neyle ifade etmemiz lazım?

"BİZİM İTTİFAKIMIZ İLKELER TEMELİNDE BULUŞMUŞTUR"

Bizim yaklaşımımızda hep ikesel bazdadır. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik. Görüşmelerimizin tamamı bu çerçevededir. Cumhur İttifakı'nda bizi buluşturan Türkiye ortak phaydası, milli ve manevi değerlerdir. Bu ortak ilkeler temelinde buluşmaktır. Millet İttifakı tam tersi. Buradaki ortak paydada olan yapının marjinale kayması şeklinde olmuştur. PKK'nın, HDP'nin, FETÖ'nün söylemlerinin zirve yaptığı şeyden bahsediyoruz. FETÖ bu ülkenin kendi vergileriyle aldığı silahları vatandaşına doğrultan terör örgütüdür. Milletimiz terörle arasında mesele koymayana ben vize vermem demiştir.

"TÜRKİYE'DE TEK ADAM KARAR VERMİYOR"

Ülkenin milli güvenlik politikasını Mansur Yavaş mı belirliyor? Siz 8 kişilik konsey kurarsanız, her kafadan bir ses çıkar. 8 kişilik bir vesayet sistemi kurarsanız, hiç kimsenin söylediği bir diğerini bağlamaz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve anayasal sistem vardır ülkede. Siz anayasal sistemi değiştirmeden çıktınız parlamenter bilmem ne diye başladınız. Sayın Akşener 'koalisyon muhteşem bir şey' dedi. Biz ne 80'leri, ne istikrarsızlıkları ne 6 ay süren hükümetleri yaşadtık. Bu cahilliğin ta kendisidir. Türkiye'nin tek aday karar vermiyor. Son sözü mutlaka birisi söylemesi lazım. Biz de her kurum ciddi çalışır ve hızlı karar alır. Esnektir. Dinamik bir ortamdasınız. Pandemi arkasından Rusya-Ukrayna savaşı, Suriye, Irak, Doğu Akdeniz, Ermenistan-Azerbaycan boyutu, Libya tarafı. Son derece hızlı hareket etmeniz, isabetli karar almanızı gerektiriyor. Kararları gerektiğinde çok hızlı şekilde durumun ve şartların dinamikliğine göre revize edebilmeniz gerekiyor. Tüm kurumlarımız çok yoğun çalışır. Gece gündüz çalışır.

"BUNUN ADI İSTİŞARE MİDİR, YOKSA BAŞKA BİR ŞEY Mİ?"

Kim gelirse bakanlık yapıyosunuz. 16 bakanlığın olduğu yerde 7-8 Cumhurbaşkanı yardımcısı olur mu? Bakanların iş yapma şansı kalır mı? Nefes alamazlar. Bir tanesi 'sonuçta karar alınacaksa biz evet demeden olmaz' dedi. Bunun adı istişare midir, başka bir şey midir? Siz onay vermediğiniz sürece, evet demediğiniz sürece ben ileri gidemiyorsam bu vesayettir. Cumhurbaşkanı yardımcısının Cumhurbaşkanını onayladığı bir yönetim sistemine dönüşüyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi?

"36 BİN İMZA NEREDEN ÇIKTI? BÖYLE BİR ŞEY YOK"

Bir haftada 36 bin imza atılır mı? Cehaletten başka bir şey değil bu. Yok böyle bir gerçeklik. Kim dedi bunu? Bir ülkeyi yönetmeye aday olduğunu iddia eden birisinin bu kadar basit bir konuda bile. 36 bin imza nereden çıktı?

"SİSTEMİ GELİŞTİREREK DEVAM ETMENİZ GEREKİR"

Hangi sistemi kurarsanız kurun mükemmel diye bir şey yoktur. Her sistemin daha iyisi vardır. Bir sistem mutlak değişmeyecek dediğinizde belli bir süre sonra statükonun parçası olur. Dolayısıyla sistemi geliştirerek devam ettirmeniz gerekir. Vesayet odağının değil, kendi iradesi, milletin ve meclisin onayı ile sistem değişikliğine gidilmiştir. Burada aksayan yönler olabilir, bunu bir çalışalım. Bizim o zamanki bulgularımız; sorunların düzeltilebilecek şeylerin çoğu anayasal değişiklik gerektirmeyecek uygulamadan kaynaklı şeylerdi. Şu anda herhangi bir şeyin gündemde olduğunu söylemiyorum. Burada önemli olan sistemin geliştirilerek devam edilmesidir. Bu tekrar çalışılır. Nerede aksaklıklar var, düzenlemeler olabilir, oturup konuşulur.

"KIZILELMA KADAR SOĞAN DA PATATES DE ÖNEMLİ"

Biz hiçbir zaman herhangi ürünümüzün, sektörümüzün soğan patatese karşı bir söylemimiz olmadı, olmaz da. Biz şunu söyledik; şahsen benim de kullandığı bir şeydi, Kızılelmamız ve diğer tarafta Kaan'ımız ne kadar kritikse, soğan da patates de önemlidir dedik. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye'nin bağımsızlığı, kendi ülkesi ve milletinin çıkarlarının doğrultusunda, hareket eden ve karar veren dış politika ve bağımsızlık. Bu Togg'da, İHA, SİHA'da da olsa ana çıkış noktamız buydu. Bizim bağımsız hareket edebilmemizi sağlayacak ana kritik teknoloji ve sektörlerde kendi kendimize yeter hale gelmek zorundayız. Savunma sanayi bunların başındaydı. Terörle başımız beladan kurtulmuyou bir türlü.

"TERÖRLE MÜCADELE EDEMEZSEN TARIM YAPAMAZSIN"

Bir taraftan PKK'yı başımıza bela ediyorlar diğer taraftan onunla mücadele eden enstrümanları senin elinden alıyorlar. 'Şurada kullanmayacaksın' dediği 'PKK ile mücadele etmeyeceksin' anlamında. Tankı alıyorsun 'Ama şurada kullanmayacaksın' diyor. Terörle mücadele alanında kullanamadığın zaman ne oluyor? Aslında yaptığın şey dönüp yine ekonomiyi vuruyor, kalkınmanı etkiliyor. Terörle etkin mücadele etmiyorsan bölgede tarım ve hayvancılığı yapamıyorsun. Cumhurbaşkanımızın yaptığı liderlik ve kararlılıkla son derece yerli ve milli teknoloji kullanıldı. Her bir kararda şunu söylemiştir 'Vatandaşımın mutfağına dokunmanızı istemiyorum'. Bunun için mücadele etmiştir. Vergi midir? Hayır. Enerjide hane halkına yüzde 80'lere varan sübvansiyonlar uyguladık biz.

"DÜNYADA ARALIKSIZ BÜYÜMEYİ SAĞLAYAN BİR ÜLKEYİZ"

Ekonomide para politikaları, maliye politikaları ve bir de yapısal dönüşüm vardır. Likitide boyutu, vergi politikalarınız ve ihracat odaklı büyümeyi hedef aldık. Biz OECD ülkeler arasında dünyada hiç aralıksız büyümeyi sürdüren bir ülke konumunda olduk. Bizim dünya ile ayrışmamız şu anlamda oldu. Faiz oranlarının artırılması dünyadaki genel yaklaşımdı. Faiz oranları kredi maliyetlerini artırıp, krediyi düşüreceği için istihdamı negatif etkileyecekti. Dolayısıyla üretimin azaldığı en kötü ihtimalle aynı kaldığı bir nokta. Biz bu patikada gitmedik. Büyüyen ekonomiyi tercih edelim, istihdamı, yatırımları canlı tutalım. Paranın maliyetini ne pahasına olursa olsun aşağıda tutmamız lazım dedik.

"SAVUNMA SANAYİNDE MÜTHİŞ GELİŞME SAĞLADIK"

Düşürelim ve yatırım amaçlı olan projeleri destekleyelim, selektif kredi dediğimiz buydu. Yatırımlar devam etti. Sonuçlarını görüyoruz. Özel sektörde sanayi bölgelerini bir dolaşsanız. İşsizlik oranları 9'lara indi. 11,6'lara varan büyüme oranı yakaladık. Sonrasında bunu üretimde ihracat olarak devam ettiriyoruz. Bizim sıkıntımız şurada; ihracata dayalı büyüme olduğu için; çünkü döviz girdisi sağlayaca doğal kaynağımız yok. Savunma sanayinde müthiş gelişme sağladık. Yapısal dönüşümü devreye soktuk. Burada elde ettiğimiz kazanımları teknolojik bazda diğer sektörlere aktarmaya başladık.

"DOĞALGAZ DA PETROL DE VATANDAŞA DÖNECEK"

Asrın depremini yaşadık 11 ilimizde. Ciddi sağlık sorunu yaşadık mı? Enerjie yerli ve millileştirme yapısal dönüşümdür. Doğalgazı 100 yıldır arıyor Türkiye. Kendi kaynaklarınızı bulmaya başladınız. Sınırlarınızı ve içeride terörle mücadeleyi güçlü şekile devam ettirdiğinizde Gabar'da petrol buluyorsunuz. Bunların hepsi birbiriyle alakalı. Doğalgaz ve petrol vatandaşa dönecek. Türkiye enerji üssü olacak. Türk Devletleri Teşkilatı ile bunu çalışıyoruz. Bu teşkilat bir refah ve barış projesidir.

"KABİNEDE EN YOĞUN ODAKLANACAK KONU EKONOMİ OLACAK"

Cumhurbaşkanımız seçildikten sonra kabine oluşacak ve kabinede en yoğun şekilde odaklanacak olan konu ekonomi olacaktır. Seçimin hakemi millettir. Son düdüğü çalana kadar bu maç bitmemiştir. Şu anda bütün gücümüzle sahaya odaklanmış durumdayız. Yeni dönemde tüm seçmenimizi sandığa götürmemiz lazım. Şu anda odaklandığımız şey bu. Önümüzdeki seçim çok daha kolay olaca. Millet dünya lideri ile en ufak şeyde panikleyen, kendi masasını daha yönetemeyeni net şekilde gördü. Bizim ismimizin önünde ne yazıp yazmadığıyla alakalı zerre beklentimiz olmaz. Cumhurbaşkanı Yardımcılığında hizmet ettik. Bizim önemli olan gerçekten milletimize hizmetkâr olabilmek. Cumhurbaşkanımıza yük olmak değil de yükünü alabilmek.

Sonraki Haber