Prof.Dr. Hasan Ünal: Bölge politikalarında Rusya dışlanmamalı

Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Türkiye’nin Libya’da 'istikrarlı Libya'yı hedeflemesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Hasan Ünal Libya’da gelinen son durumu değerlendirdi. Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti'nden (UMH) yana ağırlığını koymasıyla savaş alanındaki durumun değiştiğini kaydeden Ünal, Türkiye’de de “Libya’da ne işimiz var?” itirazlarının kalmadığını hemen hemen herkesin Libya’da bulunmamız gerektiği konusunda hemfikir olduğunu ifade etti.

Libya’da bulunmamızı 2019 yılında Doğu Akdeniz’de başlattığımız hamleden ayrı düşünemeyeceğimizi vurgulayan Ünal, Türkiye’nin hamlelerinin karşı tarafın oyununu bozduğunu kaydetti. Ünal bundan sonra yapılması gerekenlerle ilgili de şu görüşleri savundu:

'ABD İLE OLMAZ'

“Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD ile Libya konusunda çalışacaklarını söylüyor. ABD'yi hesaba katarak hareket etmek ayrı, ABD ile birlikte hareket etmek ayrı. Çünkü ABD bizi İdlib'de ve Libya'da Rusya ile kapıştırmaya çalışıyor. Ayrıca Fırat'ın doğusunda PKK/PYD devletleşmesi için var gücüyle uğraşıyor. Libya’da ABD ile birlikte hareket etmek çok yanlıştır. Sonuçları da yanlış olacaktır.

“Bu arada, Bakan Hafter’in görüşme masasında olmayacağını açıklıyor. Bunu biz mi söylemeliyiz yoksa Serrac mı? Hafter'in Libya'dan sökülüp atılması Türkiye'nin menfaatine olabilir ama Hafter güçleri doğuda tutunur ve savaş uzarsa bu defa yeni bir Esad senaryosuyla mı uğraşacağız?”

İSTİKRARLI LİBYA

“Türkiye açısından bundan sonraki hedef istikrarlı bir Libya olmalıdır. Şimdi bu hedefe göre politikalar üretmektir. Hafter’in temsil ettiği güçlerin arkasında belli bir destek var. Bu destek önümüzdeki dönemde azalsa da sürecektir. Libya’da şu veya bu ölçüde bir zemin yakalamaya çalışan Rusya’nın da Türkiye destekli Serrac’ın tüm Libya’da Hafter’i etkisizleştirerek egemenlik kurmasına razı olmayacağını düşünmek gerekir. Eğer bu devletlerin hepsi karşımızda bir blok olarak duracak olursa Hafter özellikle doğu bölgesinde ayakta kalabilir. Libya’da eskiden beri bir doğu-batı ayrışması olduğunu dikkate alacak olursak böyle bir ikili yapının ülkenin bölünmesine gidecek olayları tetiklemesinin mümkün olabileceğini akılda tutmak gerekir.”

Prof. Dr. Hasan Ünal

BÖLÜNME YANLIŞ OLUR

“Libya’nın bölünmesi Türkiye’nin çıkarlarına iki açıdan zarar verir. Birincisi Libya’da uzun vadeli bir yıpratma savaşı başlayacak ve Türkiye bu savaştan geri çekilemeyecek; ikincisi de bu ülkelerin hepsiyle kavgalı olmaya devam edeceği için Libya ile yaptığı anlaşmanın benzerlerini Mısır ve diğerleriyle imzalayamayacak ve Rum-Yunan ikilisini tecrit edemeyecektir.”

YAPILMASI GEREKEN

“Hafta içerisinde açıklama yapan UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa neler yapılması gerektiğine işaret eder gibiydi. Başağa ülkesinin Mısır ile iyi komşuluk ilişkileri kurmaktan yana olduğunu söylüyordu. Bu açıklamanın ardında Ankara varsa olumluluk katsayısı daha da yüksek demektir; çünkü Mısır’la uzlaşma hem Libya hem de Türkiye’nin ortak çıkarınadır. Eğer Türkiye Mısır’la ideolojik ve duygusal içerikli sorunlarının büyük bir kısmını ulusal çıkar temelinde çözerse, o zaman hem istikrarlı bir Libya oluşturmak hem de Kahire ile imzalayacağımız deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasıyla Rum-Yunan ikilisinin oyunlarını bozmak mümkün olur. Mısır’la uzlaşmak Türkiye’yi bir adım sonrasında Suudi Arabistan’la da normalleşmeye götürebilir. Ay zamanda İsrail ile varılacak bir uzlaşma Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de tamamen oyun kurucu haline getirecektir. Bu normalleşme listesine Suriye’nin de eklenmesinin ulusal çıkarlarımız açısından çok elzem hale geldiğini unutmamak gerekir.”

M4’ÜN GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ

“Rusya’yı da dışlayacak bir Libya senaryosunun Suriye’de başımıza nasıl sorunlar açacağını ayrıca düşünmek gerekir. Özellikle İdlib’de 5 Mart Moskova Mutabakatı’ndan bu yana işlerin pek iyi gitmediğini, M-4 karayolunun güvenli trafiğe açılması girişimlerinin yeterince başarılı olamadığını ve gerek Türkiye gerekse Rusya ve Suriye tarafının askeri yığınakları sonucu İdlib’in adeta barut fıçısı haline geldiğini dikkate alacak olursak Astana Platformu’nun dağılma ihtimalini de düşünmemiz gerekir. Böyle bir senaryoda Batı’dan özellikle ABD’den ne destek alabileceğimizi daha doğru alamayacağımızı, ABD’nin sadece bizi Rusya ile kapıştırmak için uğraşacağını unutmamak gerekir.”

Sonraki Haber