‘Rumeli türküleri ruhumuzun bir parçası’

‘Tabi ki benim ülkem dünyada bir tane Türkiye Cumhuriyeti, bana göre başka ülke yok. Balkanlar benim olduğu gibi atalarımın da ilk göz ağrısı. Balkanlarda kültürel zenginlik çok yüksek. Bektaşi kültürü ve yörük kültürü mükemmel…’

İbrahim Can, Faruk Yılmaz, Emine Sağlam Akfırat

Bu hafta TRT sanatçısı İbrahim Can ile birlikte, TRT’ye yüze yakın türkü kazandırmış, Balkanların en sevilen Türk Halk Müziği sanatçısı Faruk Yılmaz’ın mekanındaydık. Faruk Yılmaz Balkan türkülerini Türkiye’ye kazandırmak için çok emek vermiş bir sanatçımız. Değerli sanatçımız Faruk Yılmaz’ın ailesinden gelen bir müzik sevgisini gelin birlikte kendisinden öğrenelim…

  • Kısaca özgeçmişinizden bahseder misiniz?

Annem, babam çiftçi. Annem Kosova Mitroviça’lı. Mitroviça’nın yarısı Sırbistan'da, yarısı da Kosova devletinde kaldı. Yugoslavya'nın parçalanmasından sonra üç devlet meydana geldi. Karadağ, Kosova ve Makedonya.

BABAM 11 YAŞINDA MAKEDONYA’DAN GELMİŞ

  • Parçalanma olduğunda babanız orada mıydı?

Babam o süreçte Makedonya’daydı. Balkanlar çok eski tarihlerden bu yana bilirsiniz ki bir bütündür. Osmanlı zamanında Edirne'ye bağlıydılar. Hatta Kırcaali’de Türkiye'nin sarı taşları duruyor hala. Babam kuzey Makedonya, İştip’e bağlı, Sveti Nikola kasabasının Erceli köyünde doğup büyümüş. Babaları Yusuf, lakabı “Topal Yusuf”.

Ben ise, 1956 yılında Kırklareli’nde doğdum. Memleketimi çok severim. Sakin ve çok şirindir.

E.A. Neden topal Yusuf?

O da Niş savaşlarına katılmış ve gazi olmuş. Mekanları cennet olsun. Daha sonra 1923'lerde Mustafa Kemal Atatürk'ün zamanındaki mübadelede, annem üç yaşında, babam on bir yaşında Türkiye’ye geliyorlar. O dönemleri hatırlıyorlar. Babamın ailesinin ilk yerleştikleri yer, Tekirdağ'ın Muratlı kasabası. Daha sonra Kırklareli Eriklice köyüne göç ediyorlar. Yunan'dan, Bulgar’dan kalma evlere gelenleri yerleştiriliyorlar. Biz de Balkanlardan göç eden Trakyalılar olduk.

Faruk Yılmaz Kırklareli evinden balkan köşesi

ANNEMİN HARİKA SESİ, BABAMIN NEFİS YORUMUYLA BÜYÜDÜM

  • Annenizin babanızın müzikle ilgisi var mıydı?

Annemin ismi Necmiye Yılmaz, babamın ismi Ahmet Yılmaz’dır. Annemin harika bir sesi, babamın nefis bir yorumu vardı. Ben o türküleri, hep onlardan dinleyerek büyüdüm.

  • Anneniz düğünlerde ve toplulukta türkü söylediği oluyor muydu?

Yok, göç ile gelmiş bir aileyiz. Aile meclisi içerisinde söylerdi.

  • Babanızın on bir yaşına kadar oradan hatırladıkları vardır...

Canım babam, kendilerini getirdiler ama ruhları orada kaldı. Babamın ruhu ile benim ruhum da orada kaldı. Tabi ki benim ülkem dünyada bir tane Türkiye Cumhuriyeti, bana göre başka ülke yok. Ben bu kadar ülkemi savunan net bir milliyetçiyimdir, ruhum da budur. Ama Balkanlar bizim göz ağrımız. Balkanlar benim olduğu gibi atalarımın da ilk göz ağrısı. Balkanlarda kültürel zenginlik çok yüksek. Bektaşi kültürü ve yörük kültürü mükemmel…

TÜRKÜ SÖYLÜYORSAN TARİHE DOKUNURSUN

İ. Can: Osmanlı’dan önce de Balkanlar bir Türk yurduydu.

Tabi tabi İbrahim, çok derin bir konu. Bizim asıl işimiz değil ama bir anlamda Türklerin tarihini çok iyi anlatan kültür varlıklarımız var orada. Onun için mecburen bir yerden dokunuyorsun, eğer türkü söylüyorsan tarihe dokunmak mecburiyetindesin. Tarih de sana dokunuyor türkülerden dolayı.

Sülalemiz geniştir bizim. Bazı keyifli akşamlar amcalarım, çocukları ve akrabalar bize gelirdi, bir aile meclisi kurulurdu. Def çalınarak Rumeli türküleri icra edilirdi. Sekiz yaşında “Çalın davulları” okurdum. Çünkü ailem okuyordu, onlardan öğrendim. Ne kadar Rumeli türküsü varsa, babamın ağzından özel olarak dinledim. Bu türkülerle büyüdüm.

Altı kardeşiz, babam belli bir düzen kurmuştu. Köyümüzün geneli göçmendi, Bulgaristan'dan, Selanik'ten, Batı Trakya'dan, Romanya'dan gelmişler.

Bir merakım daha vardı benim. Hep Balkanlarda kalan insanları düşünmüşümdür, “Biz geldik ama o insanlar oralarda ne yapıyor?” diye. Böyle bir sevda düştü içime. Balkanlarda kalan özüm beni oralara çekiyor, götürüyordu.

O zamanlar, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği vardı. Romanya, Ukrayna, Bulgaristan, Macaristan hepsi Varşova Paktı’na bağlıydı. İzin olmadan o ülkelere giremiyordunuz. Sonraki dönemleri de gördüm. O zamanlar Balkanlarda Türkçe yayın yapan radyolar vardı. Sofya’dan yayın yapan “Bizim” Radyo” vardı, Sofya Radyosu, Budapeşte Radyosu vardı. Bükreş, Romanya Radyosu Türkçe yayın yapıyordu.

Babam Ahmet Yılmaz Annem Necmiye Yılmaz

SOSYALİZM DÖNEMİNDE TÜRKÇE RADYOLAR

  • Bu yayınların nedeni neydi?

Orada yaşayan Türklere kendi dillerinden hizmet veriyordu.

İ. Can: Bizim köyde Sofya Radyosu’na ulaşırdık ve çok türkü dinlerdik.

Ben Sofya Radyosu’nu, Budapeşte Radyosu’nu her gün dinlerdim. Bizim Radyo’ya “komünist radyosu” derlerdi ama ben dinlerdim. Neden? Amacım Balkanlarda ki türkülerin ne olduğunu anlamak. Oradaki Türkler ne dinliyor ne yapıyor, bu insanlar hangi türküleri dinliyor, buradaki türkülerle ortak özelliği var mı diye merak ediyordum. Her hafta sonu aile sohbetlerimizde, bu türküler icra edilirdi.  

Sonraki Haber