Rus Başkonsolos, Donbass belgeseli basın gösteriminde konuştu: Yeni işbirliği imkanları açmak için çalışmalar yapıyoruz

Donbass’ta 8 yıldır yaşananların ve Rusya’nın müdahalesine giden sürecin anlatıldığı Donbass (2022) belgeselinin Türkiye tanıtımı önceki gün İstanbul’da yapıldı. Buravov, Batı’nın anlaşma masasını dağıttığını söyledi ve Türkiye’yle yeni ticari kapılar açılacağını belirtti

Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov’un ev sahipliğinde yapılan basın gösterimiyle Donbass (2022) belgeseli Türkiye kamuoyuna tanıtıldı. Rus gazeteci Andrey Medvedev tarafından hazırlanan belgeselin ilk gösterimi 8 Nisan’da Rusya’da yapılmıştı. 17 Mayıs’ta Rusya’nın İstiklal Caddesi’nde yer alan İstanbul Başkonsolosluğu’nda basına özel yapılan gösterimin ardından Başkonsolos Buravov gazetecilerin sorularını yanıtladı. Dün Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusundaki ‘Türkiye onurlu bir tutum alıyor.’ ifadelerine yer verdiğimiz Buravov’un Ukrayna’daki son gelişmeler ve Rusya-Türkiye Karma Ekonomik Eş Başkanı olan Novak’ın Türkiye ziyaretine dair görüşlerini sunuyoruz.

‘RUSYA’NIN MECBURİYETİNİ ANLATIYOR’

Etkinliğe davete icabet eden basın mensuplarına teşekkür sunarak başlayan Buravov, Donbass (2022) belgeselinin Ukrayna’nın bağımsızlığından başlayarak yaşadığı çalkantıların neden ve sonuçlarını anlattığını söyledi. Donbass bölgesinde yaşayan ve kendisini Rus olarak tanımlayıp Rusça konuşan halkın 8 yıldır baskı, zulüm ve şiddet altında, bir ölüm kalım tehlikesiyle burun buruna yaşadığını vurgulayan Buravov, “Bu filmi seyrederken Rusya’nın neden Ukrayna’da neden özel askeri hareket başlatıp bu radikal yöntemlere başvurmak zorunda kaldığını da daha iyi anlayabilirsiniz.” ifadelerini kullandı.

DONBASS GERÇEĞİNE IŞIK TUTUYOR

Donbass belgeseli, 14 Mart 2014’te Ukrayna ordusu tarafından Donetsk’e yapılan ve 23 insanı öldürüp 30 kişiyi yaralayan Doçka-U füzesi saldırısıyla başlıyor. Donbass bölgesindeki güncel krizin, 2014’te ABD desteğiyle yapılan Maidan darbesine dayandığı anlatılıyor. Belgesel, Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetleri bölgesinde savaşan milis subaylarının, kamu personellerinin ve vatandaşların tanıklıklarına başvuruyor. Ukrayna’da 2014 sonrasında ordu ve iktidarın vazgeçilmesi haline gelen neonazilerin yaptığı Odessa katliamı gibi olaylarda ABD’nin parmağına işaret edilirken siyasi çözüm için başlatılan Minsk Süreci’nin önce Poroşenko sonra Zelenskiy hükümetleri tarafından nasıl baltalandığına da ışık tutuluyor.

BATI MEDYASININ TEK SESLİLİĞİ

Belgeseli izledikçe, insan Batı’daki manipülasyonun ve tek sesliliğin Türk medyasına ne kadar sirayet ettiğini düşünmeden edemiyor. Aydınlık adına sorumuza, “Bu belgeseli sıradan bir Türk vatandaşına izletseniz, hayretler içerisinde kalacaktır. Çünkü Aydınlık ve Ulusal Kanal dışında bu gerçekler Türk kamuoyuna anlatılmıyor.” diyerek başlıyoruz. Gerçekten de 8 yıldır Donbass’ta çoğu sivil olmak üzere 14 bin insanın öldürüldüğünü, Rusçanın ve Rus kurumlarının yasaklandığını, Ukrayna vatandaşı olan insanlara pasaport verilmediğini ve temel gıda malzemeleri dahil olmak üzere insanları açlığa mahkûm bırakan bir ambargo uygulandığını çok az insan biliyor.

DIŞ MÜDAHALE VE NATO

Bir diğer nokta da operasyon nedeniyle Rusya’yı suçlayanların gözlerini kapadığı Minsk Anlaşması’yla ilgili ihlaller. Anlaşma’nın 5. ve 10. maddelerine göre ülkede yabancı askerlerin bulunması yasak ve aşırı yapıların silahsızlandırılması bağıtlanıyor. Donetsk ve Lugansk’a özel statü verilmesi de anlaşmanın en önemli gündemi. Hiçbiri uygulanmıyor. Dahası Donbass’a yönelik saldırılar ve ambargolar şiddetlenirken İngilizce ve ABD’li subaylar silahsızlandırılması gereken neonazi unsurları eğitiyorlar.

Ama en önemlisi ülkenin dört bir tarafında, bilhassa Rusya sınırında NATO’nun yaptığı askeri yığınak ve Zelenskiy’in 2020 Münih Güvenlik Konferansı’nda Ukrayna’nın Sovyet altyapısına dayanarak yeniden nükleer bir güç olmak istediğini ilan etmesi. Bunlar belgeselde Rus kökenli halka yapılan zulmün dışında operasyonu zorlayan faktörler olarak işleniyor.

‘HAREKAT OLMASAYDI…’

Buravov, bu askeri harekat olmasaydı ne olurdu sorusunu “Bu filmde gösterilen olaylara devam edilecekti. Hiçbir şey çalışmıyordu. Görüşmeler vardı, Minsk sürecini kastediyorum, Minsk süreci sadece bir paravan olarak kullanılıyordu.” ifadeleriyle yanıtladı. Donbass bölgesindeki Rus halkına yönelik bombardımanların harekât olmasaydı devam edeceğini belirten Buravov “Harekatın ilk safhasında ortaya çıkan bulgular var. O bulgular şunu gösteriyor ki Ukrayna ve onu destekleyen Batı tarafından Donbas’a büyük bir taarruz tasarlanıyordu. Bazı ele geçirilen belgeler gösteriyor ki 8 Mart günü için bu taarruz planlanıyordu. Bununla ilgili olarak önceden silah sevkiyatları yapılıyordu, Ukrayna’ya. Bütün hazırlıklar buna göre yapılıyordu” ifadelerini kullandı.

BELGESELLERİN DEVAMI GELECEK

Dünya nüfusunun yüzde 87’sinin Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmıyor. Ancak Batı’nın medya alanındaki tekeli, bu devasa nüfusun da gerçeğe ulaşmasının önüne duvar örmüş durumda. Başkonsolos Buravov, sorduğumuz “Batı’nın medya tekelini kırmak için ne tür faaliyetler planlıyorsunuz? Örneğin bu belgesel farklı ülkelerde yine diplomatik misyonlar aracılığıyla gösterilecek mi?’ sorusuna şöyle yanıt verdi: “Bu belgesel farklı dillere çevriliyor. Yani altyazıları veya dublajları yapılıyor. Başka ülkelerde de gösterilecek. Ayrıca başka filmler de yapılıyor. Bunlar elektronik platformlarda da gösteriliyor. Yerel sakinlerin anlatımları toplandı ve Telegram gibi platformlarda bunlar gösterilmeye başladı. Başkonsolosluğun Telegram kanalından da bunların bir kısmını paylaşıyoruz.”

BATI MASAYI DAĞITIYOR

Ukrayna krizinin anlaşmayla çözülmesiyle ilgili bir soruyu yanıtlayan Buravov, Batı’nın Ukrayna’da Rusya’ya karşı topyekûn bir savaş verdiğini belirterek şunları söyledi: “Batı ülkeleri Ukrayna’nın görüşme masasında bir sonuca varmasını engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Siyaseten de pratikte de böyledir. Yeni silahlar gönderiliyor ve silahların vurucu gücü arttırılıyor. Eskiden daha basit silahlar gönderiliyordu. Şimdi en modern ve ağır silahların teslimatı söz konusu. Bizim için Ukrayna sahasında Rusya’ya karşı Batı tarafından bir savaşın verilmesi söz konusudur.”

‘KRİZ, YENİ AVANTAJLAR SAĞLIYOR’

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’ın Türkiye ziyaretiyle ilgili soruya yanıt veren Başkonsolos Buravov, şunları söyledi: “Bay Novak, şimdi Ankara’da. Bugün ve yarın bir takım görüşmelerin yapılması söz konusudur. Bunun hazırlıkları olarak da belirle bir süre içerisinde teknik seviyelerde olsun, iş tamamlamak seviyesinde olsun, Bakanlık ve çeşitli kurumların yöneticileri seviyesinde olsun birtakım çalışmalar yapıldı ve yapılmaktadır. Onun belirli bir safhaya gelmesinin göstergesi olarak Rusya-Türkiye Karma Ekonomik Eş Başkanı olan Novak bu sıfatla Türkiye’ye gelmiştir. Onun yanında da çeşitli bakanlık ve kurumların yetkili temsilcileri geldi. Birçok Rus şirketin temsilcileri de buradadır. Onlar İstanbul’da da yoğun temaslarda bulundular. Şimdi bu yeni aşamada yeni işbirliği imkanları geliştirme ve açma konusunda çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar hem lojistik ve ulaştırma konularıyla ilgilidir. Diğer taraftan ticaretin arttırılmasıyla ilgilidir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla banka ve finansal faaliyetler konusunda birtakım engeller ortaya çıkarılmıştır. Dolayısıyla bunların ortadan kaldırılması, yani ikili ilişkilerimizi geliştirerek veya Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesinde ne gibi bir rolü olabileceği konusunda görüşmeler yapılmaktadır. Bu yapılan ve yapılacak görüşmeler ikili ilişkilerimizin geliştirilmesini sağlayacaktır. Krizler bir taraftan tehlike oluşturur, diğer taraftan avantaj ve yeni imkanlar sağlamaktadır. Yeni imkanları araştırmak ve geliştirmek için ne kadar her iki tarafta çaba harcanırsa iki ülke arasındaki ilişkiler açısından gayet iyi olacaktır.”

Sonraki Haber