Rus-Yunan krizi Türk-Rus dostluğu
Yunanistan'ın kurulmasına öncülük eden ve kritik dönemeçlerde yardımını esirgemeyen Rusya, dini olarak dahil Atina ile bağlarını adım adım koparıyor. Bu durum, Türkiye için yepyeni ekonomik, siyasi ve askeri fırsatlar yaratıyor.
Tarihsel olarak Yunanistan; Britanya, Fransa ve Çarlık Rusya'sının önderliğinde kuruldu. 1821'de sözde bağımsızlığını ilan eden Yunan Krallığı'na bu üç ülke yardıma koştu. 1827'de Navarin'de donanmamızı yok ederek Osmanlı'nın müdahale şansını kırdılar. 1829'da Edirne Antlaşması'nı imzalatarak Yunan bağımsızlığını tanıttılar. 1832'de İstanbul Antlaşması ile Yunanistan'ın sınırlarını ve statüsünü garanti altına aldılar. Tahta Alman Otto'yu oturtan bu üç büyük Avrupa devi, Yunanistan emrine geniş topraklar sundular. Böylece Türklerin 'Avrupa'ya ilerleme tehlikesini' bertaraf ederek, kendilerince geniş bir set kurdular.
Rus-Yunan ilişkileri, Sovyetler Birliği dönemine kadar kesintisiz iyi gitti. 1. ve 2. Dünya Savaşı'nda da iki ülke, aynı cephede savaş girdi. Fakat 9 Ekim 1944'te Sovyetlerin Yüzdeler Antlaşması'yla Yunanistan'ı yüzde 90 oranında Birleşik Krallık nüfuzuna bırakması, daha sonraki süreçte yaşanan gerginlikleri de fitilledi. Bu tarihten sonra Batı'nın tamamıyla kuklası olmaya başlayan Yunanistan, önce Sovyetler, ardından Rusya Federasyonu'na karşı daima temkinli davrandı. Son yıllarda ise bu gerginlik, çok kutuplu dünyaya geçişle birlikte daha radikal bir ayrılığa yelken açtı. İşte Yunan-Rus dostluğunun sonu...
RUS-YUNAN KRİZİ TÜRK-RUS DOSTLUĞU
Bu geniş girişi yapmamızın sebebi, önceki gün yaşanan 'diplomat krizi'ni daha iyi tahlil etmek içindi. Tarihte her Yunan-Rus krizi, aynı zamanda Türk-Rus dostluğuna denk gelmiştir. Rusya turizmden enerjiye, silah tedarikinden ekonomiye kadar iki ülkeden birini çeşitli dönemlerde tercih etmiştir. Bugünkü rotada ise görülen; Yunanistan'ın Türkiye lehine ihmal edileceği ihtimalidir.
Son olarak Rusya-Ukrayna krizi, özellikle Atina ile iplerin atılmasında belirleyici oldu. Atina'nın Avrupa'nın Rusya yaptırımlarına katılması, Moskova'nın da mecburiyetlerini ortaya koydu. Bir tarafta dostluğundan taviz vermeyen Türkiye, bir tarafta Rusya'yı arkadan vuran bir Atina yönetimi var. Şimdilerde ise Yunanlar, ne ektilerse onu biçmeye başlıyorlar.
ATİNA EKTİĞİNİ BİÇİYOR
Önceki gün Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Yunanistan’ın Moskova Büyükelçiliğinde görevli 8 diplomatın “istenmeyen kişi” ilan edildiği duyuruldu. Yunanistan’ın Moskova Büyükelçisi Ekaterini Nassika’nın Bakanlığa çağrıldığı kaydedilen açıklamada, Yunan Büyükelçi'ye Rusya'daki 8 Yunan diplomatın misilleme olarak “istenmeyen kişi” ilan edildiği aktarıldı. Açıklamada, bu diplomatların 8 gün içinde ülkeyi terk etmelerinin istendiği ve buna dair nota verildiği de ifade edildi.
Ukrayna’ya silah ve askeri teçhizat tedariki, Yunanistan'daki bir grup Rus diplomatın “istenmeyen kişi” ilan edilmesi ve Yunan makamlarının Rusya'ya yönelik çatışmacı politikasının “güçlü bir şekilde protesto edildiği” bildirilen açıklamada, Yunan makamlarının başlattığı dostane olmayan eylemlerin doğrudan sonuçlarından doğacak tüm sorumlulukların yalnızca Atina'ya ait olduğu vurgulandı. Açıklamada, Yunanistan’ın Rusya karşıtı politikasının devam etmesi durumunda yanıt verme hakkının da saklı tutulduğu belirtildi. Rusya’daki Yunan konsoloslukları Rus vatandaşlarının vize başvurularının kabulünü askıya aldı.
Yunanistan, nisan ayında ülkedeki 12 Rus diplomatı “istenmeyen kişi” ilan etmiş, hava sahasında Rus uçaklarına yönelik uçuş yasağını da 22 Eylül'e kadar uzatmıştı.
ORTODOKS'LUK BAĞI DA KOPTU
İki ülkenin diplomatik ilişkilerden önce dini ilişkileri sona ermişti. 2019 yılında Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill, Moskova’daki Kurtarıcı İsa Katedrali’nde yapılan ayinde, ilk kez Yunan Ortodoks Kilisesi liderinin adını anmamış ve böylece liderler arasındaki ilişkiler resmen koparılmıştı. Gerekçe ise, Yunan Kilisesi liderinin Rus Ortodoks Kilisesi’nden ayrılan Ukrayna Ortodoks Kilisesi lideri Epifani Dumenko’yu tanımasıydı. Bu kriz, Ortodoks Kilisesi'nde son bin yılda yaşanan en büyük ayrılık olarak tanımlanmıştı.
Atina Başpiskoposu ile ilişkilerin koparılması, ayrıca Rus Ortodoks Kilisesi’nden inananların Atina Piskoposluk Bölgesi’ne bağlı noktalara yapacağı hac ziyaretlerini de kutsamayacağı anlamına geliyor. Karar yalnızca Rusya’daki değil, Moskova Pathikhanesi’ne bağlı ülkelerdeki kiliseleri de ilgilendiriyor. Bu ülkeler arasında eski Sovyetler Birliği ülkelerinin yanı sıra Moğolistan, Japonya ve Çin de yer alıyor. Böylece Yunan ekonomisine ciddi bir hac turizmi darbesi geliyor.
Roma Katolik Kilisesi’nden sonra en çok inanan sayısına sahip kilise olan Rus Ortodoks Kilisesi’nden inananlar, kutsal mekanları en çok ziyaret edenler. Milli gelirinin yüzde 20’sini turizmin oluşturduğu Yunanistan da, Rusların dini ziyaretler için gittiği yerlerin başlarında geliyor. Nitekim hac turları organize eden firmalara göre, İsrail’den sonra Ruslar arasındaki en popüler hac noktası Yunanistan. Aziz Dimitrios’un kalıntılarının bulunduğu Selanik, Aziz Spiridon’un kalıntılarının bulunduğu Korfu adası, İlk Aranan Havari Andrew’in kalıntılarının bulunduğu Patras’ın yanı sıra Meteora Manastırı Rusların en çok ziyaret ettiği kutsal yerler.
Daha önce konuyla ilgili Sputnik’e konuşan Radonej Hac Hizmetleri kuruluşunun Genel Müdürü Yuriy Minulin, şunları söylemişti: “Her yıl Yunanistan’a giden hacıların yaklaşık yüzde 10’unu Ruslar oluşturuyor. Yaklaşık 50 bin kişi ülkeye hac ziyaretinde bulunuyor. Bu sayı ayrıca yalnızca turları kapsıyor. Ülkeye tatile gidip sözgelimi Aynoroz’u ziyaret eden turistlerin sayısını hesap etmek ise zor.”
RUSYA'DAN TURİZM UYARISI
Rusya Dışişleri Bakanlığı da Ukrayna operasyonun başlamasının ardından Yunanistan'a yönelik genel bir turizm uyarısında daha bulundu. Rusya Dışişeri Bakanlığı Dördüncü Avrupa Dairesi Direktörü Yuriy Pilipson, Yunanistan’ın Rus turistler için artık güvenli bir ülke olmadığını söyledi. Yunanistan’daki Ruslara ayrımcılık ve saldırı yapıldığına dair mesajlar geldiğini bildiren Pilipson, “Yunan yetkililerden bitmek bilmeyen Rusya karşıtı açıklamaların geldiğine, Yunan basınında Ukrayna’daki olaylar hakkında dezenformasyon yapıldığına ve Rus haber kaynaklarının uzun süre önce engellendiğine” dikkat çekti. Pilipson, Rus diplomatik personelinin sayısının azaltılması nedeniyle diplomatik temsilciliklerinin imkanlarının da ciddi şekilde kısıtlandığını sözlerine ekledi.
Yunanistan'ı her yıl yaklaşık 1 milyon Rus turistin ziyeret ettiği düşünüldüğünde, ciddi bir gelir kaybının da kapıda olduğu söylenebilir.
KAYBEDEN YUNANİSTAN OLUR
Diğer yandan Yunan ekonomisinin önemli bir gelir kaynağını da deniz ticaret filosu oluşturuyor. Rakamlar çok sık değişse de açık kaynaklara göre Yunan ticari filosu; toplam 330 milyon DWT'luk, ortalama 14,9 yaş ortalaması olan 104 milyar dolar değerindeki 5555 adet gemiden oluşuyor ve dünya deniz ticaret filosu sıralamasında ilk sırada yer alıyor.
Enerji kargo takip şirketi Vortexa verilerine göre, Yunanistan'a ait tankerler halihazırda Rus petrolünün ana taşıyıcısı konumunda. Yunanistan limanları da Rus petrolünün gemiden gemiye aktarım yoluyla diğer ülkelere ihraç edildiği önemli bir merkez haline geldi. Uluslararası Finans Enstitüsü Baş Ekonomisti Robin Brooks'un paylaştığı verilere göre, Yunanistan'a ait tankerler Rus petrolünün yüzde 63'ünün taşınmasını sağlıyor. İki ülke arasında yaşanan krizin büyümesi durumunda Rus petrolü Türk limanlarına ve Türk ticaret filosuna yönelebilir. Bu da Yunan ekonomisi için hayati bir darbe anlamına gelir.
Çünkü Yunanistan, küresel nüfusun yüzde 0.16'sını temsil etmesine rağmen küresel nakliye kapasitesinin yüzde 20.67'sini ve Avrupa kapasitesinin yüzde 54.28'ini kontrol ediyor. Clarksons Araştırma Şirketi'nin 2020 yılındaki denizden en çok gelir elde eden ülkeler listesine göre, ilk sırada 96 milyar 785 milyon dolarla Yunanistan bulunuyor. Dolayısıyla Rusya ile arasını bozan bir Yunanistan, aslında doğrudan kendisini hedef alıyor.
PUTİN 200. YIL KUTLAMALARINA KATILMADI
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen yıl 25 Mart'ta düzenlenen “Yunanistan'ın 200. bağımsızlık günü kutlamalarına” davetli olmasına rağmen katılmamıştı. Rus yazar Stanislav Belkovski, Putin'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı rahatsız etmemek için bu kutlamalara katılmadığını yazmıştı. Putin'in Atina'ya gitmemesinin küresel pandemiyle ilgisi olmadığını söyleyen Belkovski, “Üstelik, Rus halkının yardımı için kendisine Atina'nın altın madalyası da verilecekti.” dedi. Erdoğan'ın Putin'in en önemli dostlarından olduğunu vurgulayan Belkovski, “Bu nedenle Başbakan Mihail Mişustin'i gönderdi.” diye yazdı.
RUMLAR DA RUSLARI ARKADAN VURDU
Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde önemli yatırımları bulunan ve iyi ilişkiler çerçevesinde 2015 yılında 9 farklı alanda işbirliği anlaşması imzalayan Rusya, Ukrayna operasyonunun başlamasının ardından bir darbe de Rumlardan yemişti. 2015 yılındaki anlaşma kapsamında Rusya, daha önce Rum Kesimi'ne verdiği 2,5 milyar avroluk borcu yeniden yapılandırırken, karşılığında da Rus Donanması'nın Rum limanlarını kullanması konusunda vize almıştı. Fakat anlaşmaya rağmen Rum Kesimi, Ukrayna kriziyle birlikte ikmal için Limasol'e gelen 5 Rus savaş gemisinin limana yanaşmasına izin vermedi. Bunun yanında hava sahasını da Rus uçuşlarına kapatan Rumlar, Moskova ile uzun soluklu bir krizin taşlarını döşedi. Bu kriz, Rusların son günlerde KKTC ile ilgili araştırmalarını yoğunlaştırmasına neden oldu.