Rüstem Avcı Aydınlık’a konuştu – 8:'Beş yaşından itibaren türküyü sevdirelim'

Niye çocuklara türküleri sevdiremedim? Çocuklara uyarlansın diye Keloğlan masalını yeniden yazdırdım. Keloğlan’da sözü geçen 'Horozumu kaçırdılar' türküsünü söyledik. Keloğlan’ı trene bindirdik, 'Tren gelir hoş gelir' türküsünü söyledik.Çocuklar pürdikkat ve zevkle söylüyor...

TRT sanatçımız İbrahim Can ile birlikte TRT sanatçımız Rüstem Avcı ile söyleşimize Rumeli’den bir ağıt ile devam ediyoruz. Değerli Rüstem Avcı ile derleme sürecinden sonra türkülerimizin aydınlığa çıkartılıp halka tanıtımının araçlarının yeterli olup olmadığı konusunu irdeledik. Söyleşi sırasında Atatürk’ün de türkülere kaynak kişilik yaptığını öğrendik.

· TRT ve diğer kurum arşivlerinde binlerce türkü olduğu söyleniyor. Sarısözen ve diğer derlemecilerin on bin derleme yaptığı, bunun beş, altı bininin notaya geçtiği söyleniyor.

Bu türkülerin bazılarının denetimden geçmemiş, sözleri uyum sağlamamış ya da birden fazla çeşitlemesi var. Ben onları törpülüyorum.

SIFIRDAN BAŞLAMAK LAZIM

· Yurttan Sesler Korosu eskiden her derlenen ve notaya alınan türküyü defalarca radyoda ses sanatçıları tarafında seslendirilip halka tanıtılırmış. Bugün böyle bir araç var mı?

Şimdi öyle bir araç yok. Eskiden aşıkları da çağırırlardı radyoya. Kayıtlar yapılırdı. Benim düşüncem günümüzde sıfırdan başlamak lazım. Nedir o? Dinleyen kişiler kaç yaş arası bu resmen araştırılmamış ama tahminim kırk yaş üzeri türkülerimizi dinliyor. Çok nadir gençler dinliyor.

TÜRKÜLÜ KELOĞLAN DENEYİ BAŞARILI OLDU

· Gençlere türkü dinlemeyi nasıl özendirebiliriz?

Bunu özendirmenin tek yolu beş yaşındaki çocuklara türküleri sevdirmeye başlamak. Bu konuda ben çok güzel bir proje hazırladım. Kızımız var yeğenimiz. Masal üzerine uzman. Masal anlatıcılığı üzerine ders anlatıp sertifika veriyor. Birçok kitabı var. Dedi ki keloğlan türküsünü çalıp söyleyebilir misin? Benim çalıp söylemediğim bir tarz. Onun sözleri dandik dedim. Yok dedi düzgünü var Rüştü Asyalı yazmış dedi. O sözleri aldım çaldım. Beş yaşındaki çocuklar zevkle dinledi. Eve geldim ve üzerine düşündüm. Niye çocuklara türküleri sevdiremedim? Bütün sanatçılarda bu hata var. Çocuklara uyarlansın diye Keloğlan masalını yeniden yazdırdım. Keloğlan türküsüyle başladık. Keloğlan’da sözü geçen “Horozumu kaçırdılar” türküsünü söyledik. Keloğlan’ı trene bindirdik, “Tren gelir hoş gelir” türküsünü söyledik. Beraber söylerken nakaratını da çocuklara söyletiyoruz. Çocuklar pürdikkat ve zevkle söylüyor. Keloğlan’ı trenle il il gezdirdik. Sinop’a geldik. “Tin tin tinimini hanım” türküsün söylettik. Masalda adı geçen padişahın kızı o yörede çok sevilirmiş o nedenle “tinimini” lakabını almış.

Yaklaşık bir saate yakın bir program tasarladık. Bunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’ne sunduk, ücretsiz bir gösteri yaptık çok sevildi, beğenildi. Ancak bir daha davet eden olmadı. Adana’nın küçücük kasabası Kadirli’ye gittik. Bir kitapevi ev sahipliğini ve giderleri üstlendi. Bana dedi ki “bir 600 kişilik, bir de 1000 kişilik salon var. Dolduramayız diye altı yüz kişilik salonu tuttuk” dedi. Biletleri internetten satışa sundum. Satılsın satılmasın sponsor benim dedi. Uçak biletlerimizi aldı. Gittik kızımızla. Bin bileti bir saatte satmış ve hemen yeri değiştirmiş. Öğleden sonra bir bin kişi daha geldi. İki bin kişi.

· Demek ki talep varmış.

Talep muhteşem. Sonra Denizli’den bir teklif geldi. Uçak biletlerimizi aldılar. Salgından dolayı gidemedik. Tokat valisi bizi üç günlük bir programa davet etti. O da salgın nedeniyle iptal oldu. Biz projeyi salgından önce yapmıştık

· Türkü nedir?

İnsanların doğumundan ölümüne kadar geçen zaman içerisinde olayların hepsinde konu edilen sözlü, müzikli, oyunlu müziklere türkü denir.

BİZANS MÜZİĞİ Mİ TÜRK MÜZİĞİ Mİ?

· Türkülerin derlenmesi ve halka sunulmasının önemi Cumhuriyetin ilanından sonra mı başlandı?

Tabi ki. Cumhuriyet öncesi saray müziği olan sanat müziği ağırlıktaydı. Hatta Ruhi Su hocam Fransa’dan uzun çalar getirmişti. Nurettin Selçuk’un sesine benzeyen biri Bizans diliyle yani Yunanca söylüyor. Bizim bildiğimiz şarkılara benzer makamsal. İşte Bizans müziği bu. Yani Bizans müziği olmuş bizim saray müziği. Sözler değişmiş, biraz tasavvuf müziği girmiş. Biraz Farsça, biraz Osmanlıca denen Arapça Türkçe karma dil girmiş. Bizans müziğinin melezleşmiş hali Türk Sanat Müziği. Halk müziği de o yıllarda Köroğulları, Dadaloğulları, Karacaoğlan Cumhuriyet öncesi halkın arasında yayılmış çok ün yapmışlar. Aşık Emrahlar, Pir Sultan Abdallar. Hatta Pir Sultan Abdal’a atfedilen birçok şiirler yazılmış o yazmış gibi. Halkın sevgisini kazanmış. Halk müziği her zaman filizlenmiş, yaşamış hiç körelmemiş. Bugün de halk müziği dimdik ayakta. Neden, yeni üretimler var, yok değil. Anadolu’da yaşamayan, İstanbul’da yaşayanlar “Halk müziği öldü, bundan sonra yaşamaz” diyenler var. Ben onlardan değilim.

ATATÜRK DEVRİMİ TÜRKÜLERİ VAR ETTİ

· Cumhuriyet sonrası Kültür devrimi çerçevesinde türküye nasıl bakılmış?

Atatürk kendisi de türkü söylermiş. Hatta o devrin seslerini tele kaydedilirmiş. TRT’nin arşivinde o telleri gördüm. Bu tür kayıtlar kalıcı oluyor. Bir kez çaldırıyorsun izlerinde ses ilerliyor. Atatürk kendi ses kayıtlarının hepsini sildirmiş. Nedenini bilmiyorum. Ondan alınan “Bülbülüm altın kafeste” türküsü var. Mustafa Kemal Paşa'nın emir subayı Ali Şevket Öndesev bu türküyü Muzaffer Sarısözen’e veriyor. Türkünün notası yazılıyor. Atatürk’ün ağzından alındığı biliniyor.

ATATÜRK’ÜN ARMAĞAN ETTİĞİ TÜRKÜ

· Atatürk bu türkünün kaynak kişisi mi?

Kaynak kişisi Atatürk ama repertuarda Ali Şevket Öndesev geçiyor. Atatürk’ün kayıt edilen sesi hiç yok. Bugün dolaşan müzikler var Atatürk’ün sesinden diye. Uydurma hepsi. Öyle bir şey yok. Bir de “Keten gömlek giyer teninden nazik” türküsü halk müziği repertuarında var. Bu türküyü Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım ninni gibi söylermiş...



'KAFİR ŞUMAR TUZAK KURMUŞ ODUNCU HAMDİ’YE'

· “Gitme Hamdi'm Gitme” türküsünün derleme süreci…

Mansur Kaymak, Denizli, Acıpayam doğumlu. Ankara Gazi Eğitim Üniversitesi müzik bölümü mezunu. TRT Ankara Müzik Dairesi uzman kadroda çalışan değerli araştırmacı ve sanatçı arkadaşım. Ankara’ya gittiğimde Mansur Kaymak arkadaşımın evinde misafir olurdum. TRT Ankara Radyosu’nda Türk Halk Müziği açıklamalı program yapıyordu. Ben daha TRT kadrosunda değildim. Özel olarak yaptığım Batı Trakya türküleri kasetimde, “Gitme Hamdi’m gitme” türküsü de var. TRT repertuarında yok. TRT Ankara Müzik Dairesi’nde sanatçı arkadaşım Hüseyin Yaltırık 1982 yılında sazı ve sesiyle söylemiş. Repertuarda olmadığı için, notaya da alınmamış. Sadece mahalli türküler programında yayınlanmak üzere arşive alınmış. Hemen banttan dinledim. Kurşun kalemle notasını yazdım. TRT repertuar kuruluna verdim.

Mansur Kaymak, ben hikayeli türküler programı yapıyorum dedi. Ben de “Gitme Hamdi’m gitme” türküsünün hikayesini, duyduklarımla ve sözlerine bakarak yazdım. Öyle güzel hikaye oldu ki belki film senaryosu bile olur. Mansur Kaymak bu hikayeyle, “Gitme Hamdi’m gitme” türküsünü benim sesimden yayınladı. Çok da güzel ilgi gördü.

Değerli sanatçı arkadaşım Hüseyin Yaltırık daha sonra TRT İzmir Radyosu THM Ses Sanatçısı olmuştur. Çok güzel Rumeli türküleri derlemiş, notaya almış ve söylemiştir. Gitme Hamdi’m türküsünün notasını yazmak bana nasip oldu.

· “Gitme Hamdi'm Gitme” hikayesini anlatır mısınız?

Türkünün kendisi hikayesini anlatıyor. Hamdi oduncudur ve bir sevdiği vardır. Sevdiğine Kafir Şumar, Bulgarcada Gazalcı demek, yani orman bekçisi de aşık. Ama kadın ormancıyı istemiyor. Ormancı Hamdi’yi çok kıskanıyor ve çok sinirleniyor. Onu öldürmeyi planlıyor.

Hamdi’nin anası bu durumu bildiği için çok tedirgin olur. Kötü şeyler olacağını hisseder ve Hamdi’ye odun toplamaya gitmemesini ister: “Hamdi gece rüyamda seni gördüm. Kafir Şumar seni vuracak. Bugün ormana gitme” diye yalvarır. Hamdi “Gelirse göreceği var. Ben aldım baltamı, gidiyorum ormana” diyor ve gidiyor.

Hamdi annesini dinlemez ve ormana gider. Şumar pusuya yatmıştır. Hamdi’yi vuracaktır. Hamdi bütün bu olanları biliyor ama o gün pusu kurulduğunu bilmiyor. Şumar Hamdi’yi gördüğü anda çekiyor tetiği. Hamdi ağır yaralanıyor. Ama Hamdi güçlü, ayağa kalkıyor ve elindeki baltayla ormancıyı öldürüyor. Hamdi de oracık da ölüyor.

Gerçek, yaşanmış bir olay. 2011’de Makedonya’ya belgesel çekimine gittiğimde Hamdi’nin mezarı bu köyde dediler. Gitme Hamdim türküsü de bu olay üzerine yakılmış. Halk tarafından sevilmiş, söylenmiş. Kulaktan kulağa, kuşaktan kuşağa dillenerek gelmiş. 2011 yılında Makedonya’ya gittiğimde köylüler olayı hatırlıyorlardı. Bu türküyü söylediğimde çok duygulandılar.

Gitme Hamdi'm Gitme Sen Bugün Oduna

Gitme Hamdi'm Gitme Bre Oğlum Sen Bugün Oduna

Kafir Şumar Çıkacak Oğlum Senin Yoluna

Giderim Giderim Bre Annem Yol Uzun Bitmez

Kafir Şumar'ın Kurşunundan Geriye Dönülmez

Nişan Yağlıcını Bre Annem Beline Bağlayıver

Neler Olmuş Hamdi'me Deyip Başımda Ağlayıver

Hamdi'nin Odunlarını Kimler Yakacak

Kara Gözlü Fatime'yi Kimler Saracak

Yayla Düzünde Bre Annem Odun Var Mıydı

Hamdi Şumar'ın Uracağından Haberin Var Mıydı

Şumar: Ormancı

Uracağından: Vuracağından

Sonraki Haber