Rusya’nın Ukrayna Harekâtı 2023’te de devam edecek

Rusya, NATO’nun çevreleme stratejisini Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’de başlattığı askeri harekât ile bozdu. Rusya açısından 2022 Atlantik kampı ile mücadele ile geçti. Yaygın kanı ekonomisinin çökeceği, ordusunun bozguna uğrayacağıydı

ABD ve NATO güçleri karşısında para birimi değerlenen, Batı ile ekonomik bağlardan kurtulmaya çalışan Rusya, Türkiye’nin Ege Bölgesi genişliğinde bir bölgeye sahip oldu. 2022’de başlayan askeri harekât 2023’te Herson, Zaporojye, Donekts ve Lugansk’ın güvenliği tahkim ederek devam edecek

Şüphesiz Rusya 2022’yi Ukrayna’ya askeri mücadele ve yedi düvele meydan okuyarak geçirdi. Moskova yönetimi ABD, NATO ve Avrupa Birliği güçlerine karşı askeri ve ekonomik savaşında önemli kazanımlar elde etti. Askeri başarıların yanı sıra ekonomik başarıları da ön plana çıktı Moskova’nın. Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Dr. Mehmet Perinçek, Rusya’nın Ukrayna’ müdahalesi ile Batı’yla olan ekonomik prangalarını da kırdığını vurguladı. Dolarsızlaşma programının etkili olduğuna dikkat çeken Moskova Üniversitesi misafir öğretim üyesi Dr. Mehmet Perinçek, Rusya’nın 2023’te de Ukrayna harekâtının devam edeceğini gerekçeleriyle anlattı.

ABD'nin Ukrayna'ya teslim olmaya işaret eden söylemleri söz konusuydu. Hatta "Ukrayna'nın gerçekçi olması ve topraklarını kaybetmeyi göze alması gerekiyor" açıklamaları yapıldı. Ancak artık bu çağrıları duymuyoruz ve yoğun askeri-taktiksel ve mali destek de sürüyor. Burada Biden yönetimi bir geri adım mı attı? Rusya'nın Herson'dan çekilmesi, ABD ve AB'yi cesaretlendirdi mi?

Şimdi Rusya'nın tabi Herson’dan çekilmesinin bir sebeplerine bakmak lazım. Rusya topyekûn bir savaş vermiyor. Bir özel operasyon olarak nitelendiriyorlar ve oraya ayırdıkları güç de sadece o bölgedeki belirli birliklerle sınırlı. Rus ordusu bir topyekün savaş durumunda değil. Nasıl Türkiye Suriye'ye veya başka sınır dışı bölgelerde operasyon düzenliyorsa Rusya da buna benzer bir hareket olarak bu silahlı çatışmayı değerlendiriyor. Rusya operasyonla birlikte Türkiye'nin Ege Bölgesi kadar geniş bir alana sahip oldu. O harekât alanının savunulması konusunda bazı sorunlar çıktı. Yani çok geniş bir coğrafyaya sahip oldular sadece ilerlemek yetmiyor, bir de ilerlerken bu alanları korumak da gerekiyor.

Mehmet Perinçek

‘ABD’NİN UKRAYNA’DAKİ PLANI AVRUPA’YA TUZAK’

Özel askeri harekatın 2023 boyunca sürmesini beklemeli miyiz? Harekatın şu ana kadarki jeopolitik sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Rusya, ABD-Avrupa ayrışmasını pekiştirecek mi yoksa ABD'nin yeniden bir "Marshall Planı"nı devreye sokacak koşulların oluşması mümkün mü?

Yani askeri harekatın kısa bir süre içerisinde bitmesinin beklenmediğini söyleyebiliriz. Tabi askeri harekatla birlikte Amerika ve Avrupa arasındaki çelişkilerin biraz üzerinin örtülmüş olduğu izlenimi doğdu. Fakat bütünleşmenin de aslında kısa vadede bozulabileceğini görmek lazım. Çünkü ABD'nin Ukrayna konusundaki tutum ve planları sadece Rusya'ya veya bölge ülkelerine karşı değil; Avrupa'ya karşı da bir tuzak. Avrupa'nın Rusya ile ticari ilişkilerini, siyasi ilişkilerini sabote ederek tamamen kendisine bağımlı hale getirmeye çalışan bir çizgi izliyorlar. Özellikle bu enerji krizi, Rus gazından mahrum kalmaları, Avrupalı şirketlerin nüfus pazarını kaybetmesi, kendi ürettikleri malları Rusya'ya satamamaları gibi ciddi bir sorunlar yarattı. Avrupa'da ciddi bir enflasyonun yükseldiğini bunun halk içerisinde memnuniyetsizliğe dolaştığını, sadece halkın değil diğer taraftan büyük sanayicilerin de Almanya'dan İngiltere'ye Fransa'ya kadar üretim konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşadıklarını görüyoruz. Kimi araba fabrikaları üretimlerini durdurdu veya daha düşük çaplı sanayiciler arasında enerji sıkıntısı yaşayanlar var. Bunlar tabii Avrupa'yı bir anda ABD'nin kucağına oturtmuş oldu. Bu Avrupa içinde tepkilere de yol açıyor tabii ilk başta yapılan propagandalarla yaratılan ortamla belki bir birliktelik oluşturulmuş gibi gözükebilir ama önümüzdeki süreçte hem ekonomik hem siyasi sonuçları çok daha fazla hissedilmeye başladığında Avrupa ile Amerika arasında tekrardan işlerin istenildiği gibi gitmeyeceğini göreceğiz. Hatta bunun sinyalleri de gelmeye başladı. Avrupa'daki kendi yatırımlarını ve üretimlerini kendi ülkelerine çekmeye başladılar. Washington’a bununla ilgili Avrupalılar itirazlarını dile getirmeye başladılar hatta Macron bizzat ABD'de yaptığı ziyarette belirtti. Bunlar da tabi önümüzdeki süreçte ABD-Avrupa ilişkileri açısından Avrupa'nın kendi çıkarlarının yani “Avrupa için Avrupa”nın “Amerika için Avrupa”dan daha ön plana çıkmaya başlayacağını göreceğiz. Ukrayna'ya yapılan yardımlar konusunda da Avrupa'dan devlet düzleminde açıklamalar gelmeye başladı. Artık cephaneliklerin ve gönderilebilecek silahların bittiğini azaldığını Ukrayna'ya çok daha fazla yardım yapamayacaklarını dile getirmeye başladılar. Bu da tabii Avrupa’nın sırtına büyük bir yük oluyor. Yani bir taraftan hem ekonomik bir kayıp var hem silah yardımları ile ilgili bir kayıp var. Batı birliğinin ileriki süreçte çatlayacağını da görmemiz gerekiyor. Bu çatlama aynı zamanda Ukrayna meselesinin çözümünde ve şiddetin azalmasında rol oynayacaktır.

‘RUS EKONOMİSİNİN BATI’DAN KURTULACAĞI BİR SÜREÇ BAŞLADI’

Rus toplumu 2022 sürecince özel askeri operasyonun ekonomik ve sosyal etkilerini nasıl karşıladı? Süreç Rusya için her yönden daha fazla fedakârlık gerektiren bir noktaya ilerlerse kamuoyu buna hazır mı?

Bu özel operasyona toplumsal destek oldukça yüksek. Hem Putin'in dış politikasının hem de Ukrayna'ya yönelik özel operasyonun yapılan kamuoyu yoklamalarında ve istatistiklerde oldukça destek gördüğünü söyleyebiliriz. Bu sadece toplumsal düzeyde değil siyasal planda baktığımız zaman da iktidar partisi, Rusya Federasyonu Komünist Partisi ve meclisteki diğer partiler tarafından ve meclisin dışındaki partiler tarafından da tam anlamıyla desteklendiğini ve burada Rusya'nın hem toplum olarak hem de siyasal elitleri anlamında bir bütünlük gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu noktada Rusya'nın ekonomisi Batı’nın beklediği şekilde bir darbe almadı; tam tersine Rus rublesi dolar ve avro karşısında oldukça ciddi bir şekilde değer kazandı. Onunla birlikte Rus ekonomisinin Batı’ya bağımlılığının azalacağı ve belki de Batı’ya bağımlı olduğu noktadan da tamamen kurtulacağı bir süreç de başlamış oldu. Bu sürecin sadece ekonomik anlamda, bankacılık sistemi, finansal meseleler konusunda değil üretim konusunda ve her anlamda millileşmeye gittiğini uzun süreden beri devam eden dolarsızlaşma sürecinin de hızlandığını söyleyebiliriz. O anlamda Batı’nın uyguladığı bu yaptırımlar Rusya için yeni bir kapı açıyor, yeni imkanlar veriyor. Bu yaptırımların topluma etki etmemesi için önlemlerin alındığını da söyleyebiliriz. Buradaki en önemli önlem Rus rublesinin değer kazanmasına yönelik anılan tedbirler. Bunlar da toplumun ekonomik gücünü düşmesini engelledi ve bu anlamda bir rahatsızlığın ortaya çıkmasının da önüne geçmiş oldu. Ama tabi Rus toplumu fedakarlıklar göstermek zorunda kalırsa Rusya'daki halkların kendi bağımsızlıkları kendi onurları ve ülkelerinin, çocuklarının geleceği için bunlara katlanmasını beklemek gerekir. Tarihsel örneklerin de bugüne ilham verdiğini Rus toplumu açısından söyleyebiliriz. Hatta İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’nde de olduğu gibi çekinenler korkanlar feryat figan edenler bağıranlar kaçanlar Rusya'da da var. Ama bunlar çoğunluğu veya ciddi bir kesimi temsil etmiyor.

‘ODDESA’DA MUHALİFLERİ CANLI CANLI YAKTILAR’

Ukrayna'da savaş sebepli büyük bir dış göç olmasına rağmen ülkede hâlâ yaşayan milyonlar var. Sizce Ukrayna halkı da Kiev rejiminin yöntem ve hedeflerini benimsiyor mu? Geride bıraktığımız senede orada neden diğer Avrupa ülkelerinde gördüğümüz kamusal itirazı göremedik? Üzeri mi örtülüyor yoksa başka sebepleri mi var?

Ülkeyi zaten bütün Ukraynalıların terk etmesi mümkün değil. Tabii ki çoğunluğu ülkelerinde kalacak ama bu demek değildir ki onlar Kiev rejiminin yöntem ve hedeflerini benimsiyorlar. Tabi Batı ülkeleri çok uzun süredir Ukrayna'da toplumsal bir çalışma yürütüyorlar. Oradaki bilincin tekrardan yaratıldığını ve gerici ırkçı fikirlerle yeniden dizayn edildiğini söyleyebiliriz. Birçok Rus’un Ukrayna'da akrabaları varken birçok Ukraynalının da Rusya'da akrabaları var. Birbirleriyle ailevi bağlarla yakın olan çok sayıda insan bulunmakta dolayısıyla burada yaşanan çatışmada da bir nevi bir iç savaş görüntüsü de çıkmaktadır. İki farklı ülkenin çatışmasından ziyade hem iki tane birbirine benzeyen halkın arasında bir savaş yürüyor. Ancak Ukrayna içerisinde çok ciddi baskı yöntemleri uygulanmakta. Farklı düşünenlere veya Rusya ile savaşa karşı çıkanlara veya Batı’nın planlarını veya iktidarı eleştirenlere baskı uygulanıyor. Özellikle Maiden olaylarından beri muhalif birçok kesim sindirilmiş. Hatta bizdeki Sivas katliamı gibi Odessa’da insanlar canlı canlı yakıldı. Kaçırılanlar, öldürülenler, muhalif basına yönelik baskılar, televizyonların kapatılması, tutuklamalar, ordu içerisinde tasfiyeler yaşandı. Bu bakımdan Ukrayna’dan farklı seslerin çıkması büyük bir cesaret. Bununla birlikte en fazla Batı demokrasi diye bağırsa da Ukrayna'da birçok siyasi partiyi kapattı, birçok yasal partinin yöneticileri tutuklandı. Televizyonlar resmi görüş dışında hiçbir şey yayınlamıyorlar ki bu konuda kanunlar da çıkarılmıştır. Bu anlamda da Ukrayna'daki neonazi güçlerinin bir kontrol sağlamaya çalıştığını ve kontrol dışına çıkanların cezalandırıldığını söyleyebiliriz.

‘TÜRKİYE'NİN MİLLİ ÇIKARLARI

RUSYA'NIN NATO KUŞATMASINI YARMASINDAN GEÇMEKTEDİR’

Türkiye'nin Ukrayna-Rusya çatışmasına karşı aldığı diplomatik tavırda geride bıraktığımız yıla bakarsak yanlışlar, doğrular ve dönüm noktaları nelerdi?

Şunun altını çizmek lazım: Türkiye'nin gerek Ukrayna meselesinde gerekse de bölgesel diğer sorunlarda Rusya ile çıkarları tamamıyla örtüşüyor. Çünkü ikisi de aynı tehditlerle karşı karşıya kalıyor ve tehditleri göğüslemeleri ve bertaraf etmeleri de ancak birlikte hareket etmekten geçiyor. Çünkü o tehditleri dengeleyecek bir güç yaratılması gerekiyor. Bunun da Türkiye ve Rusya işbirliğini kaçınılmaz kıldığını söyleyebiliriz. Bunun yanında Ukrayna ise tam anlamıyla Atlantik cephesinde yer almakta ve Karadeniz'in Yunanistan'ı gibi bir rol oynamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri Suriye'de nasıl bir Kürdistan kurmak istiyorsa, orada da PKK-PYD gibi teröristleri destekliyorsa ve Doğu Akdeniz'de de Türkiye karşıtı bir cephe kurmuşsa Ukrayna'da da yaptığı işler bu stratejiden yani Türkiye'yi kuşatma stratejisinden bağımsız değil. Türkiye bir taraftan Suriye, Doğu Akdeniz, Ege, Trakya üzerinden kuşatılırken Ukrayna da sadece Rusya'yı değil Türkiye'yi de kuzeyden kuşatmanın bir parçası olmaktadır. Burada ABD'nin bir başarı kazanması demek Türkiye'nin Suriye'deki Doğu Akdeniz'deki mücadelesinin zora girmesi demektir. Tam tersini söyleyecek olursak da ABD planlarının Ukrayna'da bozulması demek Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Suriye'deki mücadelesinin çok daha kolay bir şekilde başarıya ulaşması anlamına gelecektir. Dolayısıyla Türkiye'nin milli çıkarları burada ABD planlarının bozulmasından ve Rusya'nın NATO kuşatmasını yarmasından geçmektedir. Burada Türk hükümetinin yalpalayan tutumlarının Türkiye'nin milli çıkarlarını karşılamadığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte de Türkiye arabulucu rolü üstlenerek Ukrayna üzerindeki ABD etkisini kıracak bir rol de oynayabilir. Bu anlamda Ukrayna'nın ABD'nin kucağından kurtarılarak en azından bu tarafa doğru olabildiğince çekilmesi de olumlu olabilir. Bu İstanbul görüşmeleri sürecinde yaşanmıştı ama Buça provokasyonu ile bozulmuştu. Buna benzer girişimler ile ABD'nin oyun dışı bırakılarak Türkiye, Rusya ve Ukrayna'nın aynı masaya oturması, bölge barışının sağlanması ve ABD tehdidinin bertaraf edilmesi için olumlu bir rol oynayabilir. Ama Türkiye'nin nesnel çıkarları ABD planlarının bozulmasından ve Rusya'nın bu kuşatmayı yarmasından geçmektedir. Bu sadece Rusya'yı değil Türkiye'yi de rahatlatacaktır.

Sonraki Haber