Fındıkta geliri 3'e katlamanın yolu

Arslantürk, tarımda milli politika çağrısı yaptı.

“Üreticiyi kendi haline bırakmayalım” diyen Başkan, “Kalkınmanın yolu üretimden geçiyor. Arazi o kadar çok parçalanmış ki hiçbir üretici için doğrudan gelir kaynağı olan bir tarımsal faaliyet yok ortada. 2020’de 598 bin üretici kaydı söz konusu ki, aile içi bölünmüşlükleri de dahil ederseniz bu rakam çok daha yukarı çıkar”

Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 600 bin ailenin gözü kulağı, bugün Ordu’da fındık taban fiyatını açıklayacak olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da. Üretici temsilcileri taban fiyat beklentilerini açıkladı. Ziraat odaları 60 ile 70 lira arasında bir fiyat beklentisinde. Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk’le fındık üretimini ve ihracatını konuştuk.

  • Geçen yıl rekolte ortalama 800 bin ton civarındaydı. Bu yıl beklentiniz nedir?

Beklenti 730-750 bin ton civarında. Geçen yıl 800 bin ton civarında rekolte gerçekleşti. 740 bin hektarlık bir alanda üretim yapılıyor. Yani 105 kilogram civarında ürün almış geçen yıl üretici. Bu yıl da 100 kilogram civarında bir üretime denk geliyor bu.

Batı Karadeniz bölgesinde her yıl biraz daha ilave oluyor. Yeni alanlar açılıyor veya var olan alanlarda yenileme çalışmaları yapılıyor. O da haliyle verimi etkiliyor. Pandemi süreciyle birlikte üreticinin bahçeye inmesinin de etkilerini görmüş olduk.

Son yıllarda fiyatlarda da bir istikrar var aslında. O istikrara bağlı olarak da üretici daha fazla bahçeye girdi ve doğru tarımsal uygulamaları da kısmen uygulanmaya başladı. Bizim zaten savunduğumuz şuydu; Türkiye’de 740 bin hektar alanda doğru tarımsal uygulamalar yapılırsa en az 3 katına kadar daha verimi artırmamız söz konusu. Yüzde 30-40 artıralım, diyoruz. Bunlar son derece kolay yapılabilecek şeyler ki örnek bahçelerde biz bunu ispatladık.

Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk (Solda)

‘5 KARDEŞ ARAZİYİ BÖLÜYOR ORTADA BİR ŞEY KALMIYOR’

  • Bunun olmamasının nedeni ne?

Birinci neden Miras Hukuku’na bağlı. Çünkü arazi o kadar çok parçalanmış ki hiçbir üretici için doğrudan gelir kaynağı olan bir tarımsal faaliyet yok ortada. 2020 yılında 598 bin üretici kaydı söz konusu ki, aile içi bölünmüşlükleri de dahil ederseniz bu rakam çok daha yukarı çıkar. Üretici başına 5-6 dönüme kadar inebiliyor aslında. Resmi rakamlara göre bu, 12 dekarlık alana isabet ediyor ama ben kendi ailemden örnek vereyim; biz 5 kardeşiz, bizim araziyi böldüğümüz zaman hiçbir şey kalmıyor ortada. Dolayısıyla bu rakamları 3’e böldüğünüz zaman 1 milyon 800 bin civarında bir üretici var aslında, gizli. 3 dönüm fındık bahçesi düşer aile başına. Geçim sağlayabilmenin miktarı 4 hektar yani 40 dönümdür. 40 dönüm fındık bahçesine sahip olan bir üretici bütün hayat standardını normal bir şekilde sağlayabilir. Bütün tarımsal ürünlerimizde aynı sıkıntı var. Alan bazlı destekleme modeli uygulanıyor. Bu modelin doğru olmadığını, sonuç odaklı olmadığını ifade ettik bugüne kadar. Üretimde verim ve kaliteyi artırabilecek optimum üretim modelini ortaya koyabilmeliyiz. Öyle olursa Türk fındığından elde edeceğimiz geliri, dolar bazında 2-2,5 katına çıkarmamız son derece kolay.

Gerçek manada üretim yapan bir üretici kitlesini oluşturmak lazım. 200 bine düşürdüğünüz zaman üretici sayısını, bu işi bitirmiş oluyorsunuz.

  • Resmi rakamlara göre 600 bin üretici var, 200 bine düşecek… Geri kalan 400 bin ne olacak?

Şu anda ana geçim kaynağı değil ek bir getirisi var bu ürünün. 2 milyar dolar civarında bir ihracatımız var ya 5 milyar dolara çıkardık. Bu 3 milyar dolar da o bölgeye girmiş olacak. O da yeni iş alanları yaratacak. Bizim zaten problemimiz her işten anlamamız. Her işten anlamayacağız. Üretici üretimden anlayacak. Memur memurluğunu yapacak.

‘TÜKETİM OLURSA ÜRETİM OLUR’

  • Üreticinin gündemi taban fiyat. Geçen yıl 26,5 TL idi, bu yıl ne kadar olur fındık fiyatı?

Son 4 yıldır TMO devreye girdi. Ortalama 3 doların karşılığı olabilecek bir fiyat verdi. Bizde de ona yakın bir fiyat beklentisi oluştu. Üreticiye onun kabullenebildiği iyi bir fiyat sunulsun ama bir de bunun tüketim ayağı var. Tüketici de bunu tüketebilsin. O dengenin sağlanması gerekiyor. Netice itibariyle, tüketilecek ki üretim olsun. Bizim tüketim ayağının da sürekli sürdürülebilirliğini sağlamamız lazım ki bir taraftan büyüyebilelim. Bunun yolu da hem istikrarlı üretimden hem de istikrarlı bir fiyattan geçiyor. Bunu iyi dengelememiz gerekiyor. Dünya gerçekleriyle yakından ilgilenmemiz lazım. Türkiye dışında üretim yapan ülkelerin üretim miktarları bugünlerde artmaya başladı. Bu bizi korkutmamalı. Biz eğer istikrarı sağlayabilirsek ürettiğimizi çok rahat satabileceğimizi düşünüyorum.

‘İHRACATI ARTIRMALIYIZ’

Herkes ‘krizden kurtulmanın yolu üretmekten geçiyor’ diyor. Araziler bölünmüş, bir yığın ova boş, alan bazlı destek veriliyor ama üretmiyor. Bu konuda da bir türlü adım atılmıyor; atılmamasının sebebi nedir?

İç ve Doğu Anadolu bölgelerinde yapılmaya başlandı. İyi de sonuçlar alındı aslında ama çok ağır gidiyor dediğiniz gibi. Türkiye’nin temel problemi o. Tarımda çok ciddi atılım yapacak projeler üretilemedi. Sözler üretildi ama icraata dökülmedi. Geç kaldık artık. Bize bu pandemi süreci de bu savaş da şunu gösterdi; tarımda kendine yetmek zorundasın. Hata bir ötesine geçip tarımsal ihracatı da çok daha fazla artırmak durumundasın.

‘PLANLAMA ŞART’

Türkiye’nin mutlak suretle bir milli politikası olmalı. Bir bakmışsın bu yıl soğan para ediyor üreticiyi soğana yönlendiriyorsun, o yıl patates ekilmemiş patates para ediyor. Öyle bir yapının olması yerine ihtiyaçlarımız ne ise ona göre planlamalıyız. Yani üreticiyi kendi haline bırakmadan, organize olmuş, sonuçları önceden tahmin edilebilir bir tarım politikası ortaya koyacaksınız ki hem kısa dönemde sonuç alabilesiniz hem de aldığınız sonuç sizi tatmin edici bir düzeyde olmuş olsun.

  • Dünyanın en çok fındık üreten ülkesiyiz, ihracattaki durumumuz nedir?

En başta fiyat istikrarı. Biz sektörün sorunlarını sıralarken üretim ayağından gelen sorunlar da var. Kalite konusunda ciddi sorunlar oluyor. Çünkü tamamen doğal kurutma yöntemleriyle fındık kurutuluyor. Artık suni kurutma yönteminin de yaygınlaştırılması gerekiyor ki kalite standardını da belli bir seviyede tutabilelim. Kaliteyi de sürdürülebilir bir yapıda devam ettirmeniz gerekiyor. O yapıldığı taktirde ihracatta başka bir sorun olma olasılığını görmüyorum.

‘ÜRETİRSENİZ VARSINIZ’

  • Son sözleriniz nelerdir?

Şunu gördüm; üretirseniz varsınız. Üretirken de ideal üretimi sağlayabilirseniz varsınız. Rekabetçi bir dünyada yaşıyoruz. O rekabetçi dünyada önde olabilmek için de gerek model tarım uygulamalarını gerekse planlı projeli tarımsal faaliyetleri ortaya koymak zorunda artık Türkiye. Kalkınmanın yolu üretimden geçiyor, üretimin yolu da en ideal üretim modelini ortaya koymaktan geçiyor. Hem üreticinin hem kamunun hem STK’ların hem de üniversitelerimizin artık doğru tarımsal uygulamaları hayata geçirecek adımları acil bir şekilde atması gerekiyor ki kısa zamanda çözüme ulaşabilelim.

Sonraki Haber