Vladivostok Doğu Ekonomi Forumu İzlenimleri-1: Güneşin doğduğu topraklarda yükselen Asya buluşması

Rusya’nın en doğusundaki liman kenti Vladivostok, 5-8 Eylül'de Doğu Ekonomi Forumu’na ev sahipliği yaptı. Rus lider Putin forumda yaptığı konuşmada, dünyada “Dönüşü olmayan tektonik değişimler yaşandığını” söyledi, “Tüm ülkeleri eşitimiz olarak görmeliyiz.” dedi.

Rusya’nın en doğusundaki liman kenti Vladivostok, 5-8 Eylül tarihlerinde ülkenin ikinci büyük uluslararası etkinliği olan Doğu Ekonomi Forumu’na (East Economic Forum, EEF) ev sahipliği yaptı. Bu sene yedincisi yapılan forumun başlığı ise “Çok Kutuplu Bir Dünya Yolunda” olarak belirlenmişti. Haziran ayındaki St. Petersburg Ekonomi Forumu’nun (SPIEF) ardından Vladivostok’ta da ABD’nin dolar saltanatının yıkılışı, yeni uluslararası düzen, alternatif mekanizmalar ve krizin doğurduğu işbirliği fırsatları tartışmaların odağını oluşturdu.

GÜNEŞİN DOĞDUĞU TOPRAKLARDA

Vladivostok, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ülkenin resmen “Uzak Doğu” olarak adlandığı bölgeyi kalkındırmak ve Asya ile ilişkileri güçlendirmek için 10 yıldır özel önem verdiği bir şehir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kurucu Başkanı Mao Zedung’un Batılı bir muhabirin Uzak Doğu ifadesine “Kime göre uzak?” yanıtı meşhurdur. Vladivostok, Moskova’ya göre uzak! Uçakla tam 8 saatlik bir yolculuk sonunda şehre varabiliyoruz. Ülkenin başkentiyle 7 saatlik zaman dilimi farkı var. Bu nedenle bölge, Moskova merkezli bir adlandırmayla “Uzak Doğu” olarak anılıyor. Japonya’dan kalkan bir uçağın Doğu Avrupa’ya kadar sadece bir tek ülke değiştirmesi, Rusya’nın devasa coğrafi büyüklüğünü de iyi anlatıyor.

Vladivostok’ta 2012 ile 2015 arasında, Asya’nın çekim merkezi olması planlanan foruma ev sahipliği yapmak üzere şahane bir üniversite kampüsü inşa edilmiş. Bugün şehrin simgesi, dünyanın en uzun kablolu köprüsü olan Rus Köprüsü de 2012 yılında tamamlanmış. Putin, 2015’ten beri her sene foruma bizzat katılıp konuşma yapıyor ve Avrasya devlet başkanlarını da konuşmacı olarak davet ediyor. Bu sayede Doğu Ekonomi Forumu, sadece Rusya’nın değil, başta ASEAN ülkeleri olmak üzere Asya yerdeşi ve Pasifik kıyıdaşı ülkeler için en önemli işbirliği platformlarından biri haline gelmiş. Nitekim Devlet Başkanı Xi Jinping’in iki defa bizzat katıldığı forumda bu yıl Çin’in iki numaralı yöneticisi, Çin Ulusal Halk Kongresi’nin Daimi Komite Başkanı Li Zhanshu yer aldı.

JEOPOLİTİK LEVHALAR KAYDI

Bu sene yine gözler Başkanlık Oturumu’ndaydı. Vladimir Putin’in forum alanına gelişi, etraftaki hareketlilikten anlaşıldı. Rusya Devleti’nin yıldız isimleri ön sırada yerlerini aldı. Devlet ve hükümet başkanları salona girdiği sırada seyirciler ayakta alkışladı.

Bu sene Putin ve Li’nin dışında Myanmar Devlet Başkanı Min Aung Hlaing, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Moğolistan Başbakanı salonda konuşma yaptı. Hindistan Başbakanı Narendo Modi, Malezya Başbakanı Ismail Sabri Yaakob ve Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh ise video mesajla katılımcılara ve tüm dünyaya seslendi.

Putin konuşmasına St. Petersburg Ekonomi Forumu’nda olduğu gibi çok kutuplu dünya vurgusuyla başladı. Uluslararası ilişkiler sisteminde “geri dönüşü olmayan tektonik değişimler” yaşandığının yeniden altını çizdi. Asya-Pasifik bölgesi başta olmak üzere gelişen ülkelerin ekonomik ve teknolojik büyümenin merkezi haline geldiğini hatırlattı.

Rusya’nın Batı’nın ekonomik, finansal ve teknolojik “saldırganlığına” karşı mücadele ettiğini belirten Putin, durumu ifade etmek için başka bir sözcük olmadığını söyledi. Öte yandan Batı’nın “yaptırım hummasına” tutulduğunu ve Batılı davranış tarzını diğer ülkelere zorla dayatma çabalarına devam ettiğine işaret etti. Bu çabaların hedefinde “egemenliğin yok edilmesi ve dünyayı kendi iradelerine boyun eğdirmek” olduğunu belirtti. Ancak bu davranış tarzının yeni olmadığını, “kolektif Batı”nın on yıllardır bu siyasetleri yürüttüğünü ekledi.

Putin, ABD’nin küresel ekonomi ve siyasette zayıflayan hakimiyetini, yaşanan jeopolitik levha kaymasının “katalizörü” olarak andı. Batı elitlerinin, nesnel gerçekleri kabul etmeye inatçı bir şekilde karşı koymalarının ve hatta körlüklerinin bu süreci hızlandırdığını kaydetti.

ÇOK KUTUPLU DÜNYA ANLAYIŞI

Putin, sunucunun “Rusya’nın çok kutuplu dünya görüşü nedir?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bizim çok kutupluluk anlayışımız, dünyanın daha adil olmasına, kendisini Tanrı’nın yeryüzündeki tezahürü olarak hayal eden ve bütün siyasetlerini, kendisinin ayrıcalıklı olduğu inancına göre kuran bir ülkenin diktasına dayanmamasıdır. Diğer ülkelerin çıkarlarına saygı göstermeli ve topraklarının büyüklüğüne, gayrisafi milli hasılalarına ya da ordularının gelişmiş silahlara sahip olup olmadığına bakmaksızın tüm ülkeleri eşitimiz olarak görmeliyiz. Bu dünyanın temelinde birilerinin uydurduğu sözde kurallar değil, uluslararası hukukun ilkeleri olmalıdır. Adalete, istikrarlı bir dünya düzenine ancak böyle ulaşabiliriz. Rusya’nın temeli her zaman bu olmuştur ve egemenliğimiz için mücadele etmeye devam edeceğiz. Rusya, bu koşullara sahip bir dünyada yaşamak isteyen tüm ülkelerle işbirliği yapmaya hazırdır.”

‘KURALA DAYALI DÜZEN’ SAFSATASI

Batı’nın sürekli atıfta bulunduğu “kurala dayalı uluslararası düzene” de değinmeden geçmeyen Putin, ABD ve müttefiklerinin hala “dünün dünya düzenini” korumaya çalıştığını söyledi. Bu düzenin yalnızca Batı’nın çıkarları lehine olduğunu ve herkesi “kendi uydurdukları kötü şöhretli ‘kurallara’ uymaya zorladıklarını” belirtti. Putin ayrıca bu kuralları çiğneyen ve işine geldiğinde değiştirenin Batı’nın kendisi olduğuna işaret etti.

Putin, oturumun soru cevap kısmında da uluslararası hukuku çiğneyenin daima Batı olduğunu şu sözlerle vurguladı: “Birleşmiş Milletler’in kararı olmadan Irak’ta kim savaş başlattı? Aldatıcı bahanelerle kim Yugoslavya’yı parçaladı? Belgrad’ı bombalayarak Avrupa’nın göbeğinde kim savaş çıkardı? Kim yaptı bunları? O zaman kimse uluslararası hukuku hatırlamıyordu.”

Diğer ülkeler bu “diktalara ve keyfi kurallara” uymayı reddettiği zaman Batı’nın “zıvanadan çıktığını” söyleyen Putin, bunun sonucunda küresel güvenlik, siyaset ve ekonomide “dar görüşlü ve akıl dışı” kararlar aldıklarını ifade etti. Kuzey Akım-1 konusunda Avrupa’nın Rusya’yla yaptığı anlaşmaları ve serbest piyasa kurallarını çiğnediğini belirten Putin, “Ekonominin yasalarını yok saymaya kalkarsanız, bu sonunda bumerang gibi sizi vuracaktır.” ifadelerini kullandı. ABD ve Avrupa Birliği’nin doğal gaz fiyatlarına fiyat üst limiti koyma kararını “aptallık ve saçmalık” olarak niteleyen Putin, Rusya’nın tek taraflı hiçbir dayatmayı kabul etmeyeceğini söyledi ve “Batı’yı aklını başına almaya” davet etti. Bu tür kararların, “Batılı elitler ile vatandaşları arasındaki uçurumu daha da büyüttüğünün” altını çizdi.

‘YAPTIRIM FIRININDA’ YANAN AVRUPA

Putin, bu akıl dışı kararların Avrupa’ya çıkardığı faturayı şu çarpıcı sözlerle ifade etti: “Avrupa, üretim kapasitesi, halkının yaşam standartları ve sosyoekonomik istikrar konusundaki başarılarını yaptırım fırınına atmanın ve potansiyelini tüketmenin eşiğine geldi.” Avrupa’nın kendisini, ise Washington’dan gelen sözüm ona “Avro-Atlantik birliğini koruma” direktifleri nedeniyle ateşe attığını belirten Putin, bunun “ABD’nin dünya siyasetindeki tahakkümünü sürdürmek için kendilerini feda etmekten” başka bir anlama gelmediğini vurguladı.

Rusya Devlet Başkanı, Avrupa’da üretim bölgelerinin birbiri ardına kapandığını ve Avrupalı şirketlerin dünya pazarındaki “rekabet güçlerini kaybettiğini” belirtti. Bunun tek sebebinin Avrupa’nın kendi kendisini, uygun fiyata temin edecekleri emtia ve enerji piyasalarından koparmaları olduğuna işaret etti. Pusuda bekleyen çıkarcı ABD şirketlerinin, rekabette elenen Avrupalı firmaların yerini almasının sürpriz olmayacağını kaydetti.

Tek tek verileri ortaya koyarak Batı ülkelerinin yakın tarihindeki en yüksek enflasyon oranlarıyla boğuştuğuna dikkat çeken Putin, bu gidişatın sonunda “bir çıkmaza, ekonomik ve toplumsal krize sürükleneceğini” ifade etti.

ÇÖKEN DOLAR SALTANATI

Batılı ülkelerinin “tarihin akışını durdurmak için bir girişimde bulunarak” küresel ekonomik sistemin temel kaidelerinin altını oyduğunu söyleyen Putin, bunun sonucunda “dolara, avroya, sterline duyulan güvenin gözlerimizin önünde erdiğini” ifade etti. Batı’nın para birimlerinin ticari işlemler, rezervler ve varlıkları değerlendirmek için artık uygun olmadığını belirtti. “Güvenilmez ve zararları ortaya çıkmış yabancı para birimlerine olan bağımlılığı bitirmek için adımlar atıyoruz.” dedi.

Putin, ABD müttefiklerinin dahi dolar varlıklarını azaltma yoluna gittiğini hatırlattı. Adım adım dolar bazlı işlem ve tasarrufların azaldığına dikkat çekti. Rusya’nın bir numaralı doğal gaz şirketi Gazprom ve Çinli muhatapları arasında yapılan son anlaşmada, ödemelerin yüzde 50-50 ruble ve yuanla yapılacağını kaydeden Putin, benzer anlaşmaları tüm ülkelerle yapılacağı ve bunun dolar saltanatının çöküşünü hızlandıracağı mesajını verdi.

‘LAVROV KIZACAK AMA…’

Sunucunun Avrupa’nın Rus turistlere uyguladığı yaptırımlara rağmen Rusya’nın Avrupa’dan gelenleri kapılarını açması gerektiği yorumuna katıldığını belirten Putin, “Başkalarının bize bir karar dayatmasına izin vermediğimiz gibi bu alanda çıkarlarımıza aykırı hiçbir şey yapmamalıyız.” dedi. “Sayın Lavrov muhtemelen bana kızacaktır. Çünkü Dışişleri Bakanlığı genelde hep bu şekilde yanıt veriyor: Onlar bize tükürdüyse biz de onlara tükürmeliyiz. Onlar bizim vizelerimizi iptal etti, biz de onlarınkini iptal etmeliyiz.” şeklinde Lavrov’a takılan Putin, “Ama hayır, biz kendi çıkarlarımıza aykırı hiçbir şey yapmamalıyız.” diyerek Rusya’nın kapılarını Avrupa’ya kapatmayacağını söyledi.

Putin devamında, “Ülkemizde gelip okumak isteyen gençler varsa, kısıtlamalara rağmen buraya gelecek yatırımcılar varsa neden onları durduralım? Rusya’yı seven, burada yatırım yapmak isteyen çok sayıda iş insanı olduğunu biliyoruz. Yahut da öğretmenler, sporcular, sanatçılar? Niçin onları sınırlandıralım? Tam tersi onlara kapılarımızı açacağız, ülkemizde ağırlayacağız ve çalışmalarına izin vereceğiz. Kendilerini tecrit eden onlar, biz değiliz.” ifadelerini kullandı.

FIRSATLARI DEĞERLENDİRME ÇAĞRISI

Rusya’nın ekonomisini hedef alan yaptırım savaşına rağmen istikrarı sağladığını kaydeden Putin, ülkesinin özellikle Batı yaptırımlarından etkilenen alanlarda diğer ülkelerle ticari işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu vurguladı. Asya’nın mutlak çoğunluğunun “yaptırımların yıkıcı mantığını reddettiğini” vurgulayan Rusya Devlet Başkanı, Asya’da ortak çıkara dayalı uzun vadeli bir kalkınma dinamiği oluştuğunu belirtti. Asya ekonomilerinin dünya GSYİH’sinden aldığı payın 2015’te yüzde 37,1’den 2027’de yüzde 45’e çıkacağını hatırlattı.

Kuzey-Güney uluslararası koridoru üzerinde yapılan çalışmaların Rusya ile İran, Orta Doğu ve Afrika arasındaki ticareti ve yatırımı artıracağına dikkat çeken Putin, sözlerini şöyle tamamladı: “Ne olursa olsun, sonunda işbirliği mantığı galip gelecektir. Asya-Pasifik ülkelerinin rekabetçi ve güçlü yanlarını bir araya getirerek, halklarımız için yeni ve devasa fırsatlar ortaya çıkaracağız. Bu başarılı gelecek uğruna birlikte çalışmaya hazırız.”

‘AVRUPA, TÜRKİYE’YLE BİRLİKT KURDUĞUMUZ MEKANİZMAYI GASP ETTİ’

Putin’in konuşmasında dikkat çektiği önemli konulardan birisi, Türkiye’nin arabuluculuğunda yapılan tahıl anlaşmasının, Avrupa ülkeleri tarafından amacından saptırılmasıydı. Ukrayna’dan gönderilen tahılın yüzde 87’sinin Avrupa’ya gittiğini kaydeden Putin, yalnızca yüzde 3’ünün gıda kıtlığıyla boğuşan gelişen dünya ülkelerine gittiğini kaydetti.

“Biz bu anlaşmayı başta Afrika olmak üzere yoksul ülkelerin tahıl ihtiyacını karşılamak için yaptık. Türkiye’yle birlikte başardık.” diyen Putin, “Çoğu Avrupa ülkesi, geçen yüzyıllarda yaptığına benzer şekilde, hala sömürgeci gibi davranıyor. Gelişen dünya bir kez daha aldatılmıştır ve aldatılmaya devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Putin’in “Bu konuyu mutlaka Sayın Erdoğan’la görüşeceğim. Çünkü ben ve o, birlikte yoksul ülkelere yardım edecek bu mekanizmanın kurulmasını sağladık. Fakat pratikte yaşanan bu.” vurgularına Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir gün sonra destek verdi. Semerkant’ta yapılacak Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında bu konuyu ele alacaklarını söyledi.

LAVROV’LA KARŞILAŞMA

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile forumun üçüncü günü yapılan Başkanlık Oturumu’nun girişinde karşılaştık. Kapı ağzında verdiği uzun bir mülakattan sonra tam yerine geçmeye yönelirken kendimi tanıttım. Türkiye’den, Aydınlık gazetesinden olduğumu söyleyince tanıdı ve güldü. Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov ile röportaj yaptığımı ve bir gün kendisiyle de söyleşi yapmak istediğimi dile getirince “Neden olmasın?” dedi. Kendisine teşekkür ettikten sonra devlet başkanlarını dinlemek üzere salondaki yerimizi aldık.

Sonraki Haber