Yunanistan yalnız değil biz de yalnız kalamayız

ABD yönetiminin Türkiye'ye F-16 verirken Yunanistan'a F-35 satışı yönünde attığı adım, iki ülke arasında güç mukayesisine neden oldu. Türkiye'nin savunma kabiliyetleri her alanda daha geniş olmasına rağmen, Yunanistan'ın arkasında Batı'nın olduğu unutulmamalı

ABD yönetimi, önceki gün Türkiye'ye 40 adet F-16 Blok 70 savaş uçağı ile 79 adet F-16 modernizasyon kitinin satılmasını onaylayan resmi tebligatı Kongre'ye gönderdi. Amerikalılar aynı gün Yunanistan'a da 40 adet F-35 satışı için Kongre'ye bildirimde bulundu. Böylece iki ülkenin Hava Kuvvetlerine yapılacak yeni takviyeler, yeni bir güç mukayesesini de beraberinde getirdi.

Çok sayıda uzman, bu satış kararının “dengeli” olmadığını vurguladı. Ancak kimileri Fransa'dan Rafale ve ABD'den F-35 alan Yunanistan'ın Ege'de hava üstünlüğünü ele geçireceğini söylerken, kimileri Türkiye'nin geliştirdiği uçaklar, İHA/SİHA'lar, uzun menzilli füzeler, hava savunma sistemleri ve diğer milli kabliyetleri ile çok daha üstün olacağını savundu. Aslında iki bakış açışı da oldukça kusurluydu.

YUNAN ENVANTERİNDE UÇAK GEMİLERİ DE VAR

Her şeyden önce iki ülke arasında yapılacak bir güç mukayesesinde Hava Kuvvetlerinin, hatta Deniz ve Kara Kuvvetlerinin çok ötesinde parametreler bulunuyor. İnsan gücü, ekonomi, sanayi altyapısı, yerli ve milli üretim kabiliyeti ile coğrafya gibi unsurların yanında, müttefikler de büyük önem arz ediyor. Bu nedenle iki ülkenin savaşma yeteneğini karşılaştırırken envanterlerinin yanı sıra müttefik potansiyeline de mutlaka bakmak gerekiyor.

Bu bağlamda iki ülkenin kuruluş yıldönümü kutlamaları daha gerçekçi bir veri sunuyor. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti 100. kuruluş yıldönümünde 100 savaş gemisi ile gövde gösterisi yaparken, Yunanistan 200. kuruluş yıldönümünde benzer bir geçit törenini ABD, Fransız ve İngiliz savaş gemileri ile birlikte yaptı. Dolayısıyla Atina'nın envanterinde F-35'lerin ötesinde uçak gemilerinin, nükleer denizaltıların ve sınırsız mühimmatın bulunduğunu değerlendirmek yanlış olmaz. Çünkü Yunanistan, Türkiye ile savaşmak konusunda karar verebilecek bağımsız bir siyasi iradeye sahip değil.

ATİNA İŞGAL ALTINDA

Son yıllarda askeri harcamalarını beşe katlayan Yunanistan, bu silahlanma yarışı ile orantılı bir ekonomik güce sahip değil. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre, devlet borcunun GSYİH'ya oranı yüzde 222 olan Yunanistan, OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada yer alıyor. Krizden çıkış için Avrupa Birliği'nden aldığı 274 milyar avroya rağmen ekonomisi küçülmeye devam ediyor. 60 yıl boyunca AB'ye bu borcu ödemekle mükellef olan Yunanistan, şu an kendi parasını kendi Merkez Bankasında dahi basamıyor. Her yıl Alman Merkez Bankasında basılan para Yunanistan'a gönderiliyor. Kamu maliyesinin kötüleşen durumu ve artan enflasyon, vatandaşların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. İstatistiklere göre nüfusun yüzde 28'inden fazlası yoksulluk veya sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya, nüfusun yüzde 30'u da maddi yoksunluk yaşıyor. Ülkede işsizlik yüzde 20'yi geçmiş, genç işsizlik yüzde 40'a yaklaşmış durumda. Gaz fiyatlarında yüzde 332, hava taşımacılığında yüzde 58,7, elektrik fiyatlarında yüzde 30,5 artış yaşandığı görülüyor. AB'den aldığı yardımlar karşılığında 450 reform paketi kabul eden Atina yönetimi, ipleri de tamamen bırakmış durumda. Ülkede kurulan ABD üsleri, İsrail'e satılan savunma sanayi şirketleri, Türkiye'ye karşı girişilen akılsızca silahlanma... Tüm bunlar, Yunanistan'ın işgal altında olduğunun açık göstergeleri...

RUSYA YUNANİSTAN'A SİHA VERSİN İSTER MİYİZ?

Savaş, adım adım Türkiye'ye ilerliyor. Atlantik Cephesi, tıpkı Ukrayna'yı Rusya'nın üzerine sürdüğü gibi, Yunanistan'ı da Türkiye'nin üzerine sürmeye hazırlanıyor. Böyle bir senaryoda Rusya'nın “denge politikası” güderek Yunanistan'a İHA/SİHA vermesini, zırhlı araçlar temin etmesini, her türlü mühimmatı yığmasını ister miyiz? Peki nükleer kabiliyetleri olan bir Batı'ya karşı tek başımıza yanıt vermek mümkün mü? Öyleyse cephe siyasetini gündemimize almak zorundayız. O cepheyi, Vatan Partisi liderlerinden Prof. Dr. Semih Koray şöyle tarif ediyor:

“İster Libya'ya ister KKTC'ye bakın, ister Suriye'ye, Irak’a ve İran'a bakın… İsterseniz de Filistin sorununa, Yemen’e, Katar'a, Karadeniz'e, Kırım'a, Ukrayna'ya, Karabağ'a bakın. Hepsinde karşı karşıya gelen iki cephe var. Biri, başında ABD'nin bulunduğu, İsrail'in de öne çıktığı Atlantik Cephesi. Diğeri, karşısındaki Avrasya Cephesi.

“Bugün ‘yurtta barış dünyada barış’ bütün Avrasya'nın ve bütün Batı Asya'nın sloganıdır. Bunu gerçekleştirebilecek olan güç de Batı Asya ittifakıdır. ABD'yi yalnızlaştırmaya ve saldırılarından caydırmaya hizmet edecek planlama. Bu bütünsel cepheyi kurmanın tek yolu var, o da bütün bölgede bütünsel bir strateji izlemek. Batı Asya birliğinin inşası kuşkusuz bölgedeki bütün ülkeleri kapsayan bir birlik ama bunun içinde en kritik olanı Türkiye ile Rusya’nın işbirliğidir. Zaten Atlantik Sistemi'nin bozmaya çalıştığı, özellikle taktik öncelikleri öne çıkartarak çatışma yarattığı konu budur.”

ABD'NİN ADALARA YIĞINAK KARARI

ABD Temsilciler Meclisi'nin Temmuz 2023'te kabul ettiği Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa Tasarısı (NDAA)'ndan “Ege adalarında yeni üsler kurma” kararı çıkmıştı.

Tasarının ilk halinde bulunmayan bir ek düzenleme, Temsilciler Meclisi'ndeki tartışmalar sırasında eklendi. Demokrat Partili Grace Meng, tasarıya ek olarak Yunanistan'da ABD askeri varlığını artırmaya yönelik bir düzenleme sundu. Meng'in önerisi, Atina'nın desteklenmesine odaklanıyor ve bu konuda Savunma Bakanı ile Dışişleri Bakanı'nın ilgili Kongre komitelerine ortaklaşa bir rapor sunmasını talep ediyordu. Bu raporun ABD ile Yunanistan arasındaki güvenlik ilişkisini analiz etmesi ve özellikle Yunan adalarında ilave üsler kurmanın ve bölgede ABD askeri varlığını genişletmenin yollarını araştırması isteniyordu.

Söz konusu talep, Temsilciler Meclisi'nin büyük bir çoğunluğu tarafından kabul görerek tasarıya eklendi. Tasarı ise önce ABD Senatosu ardından ABD Başkanı Joe Biden tarafından onaylanarak yasalaştı.

9 ÜSSÜ OLAN ABD 20 TANE İSTİYOR

Grace Meng'in söz konusu önerisi, ABD ve Yunanistan arasında Ekim 2021'de imzalanan ve ABD güçlerine Yunanistan'da ek askeri üslere erişim hakkı tanıyan genişletilmiş savunma işbirliği anlaşmasının devamı niteliğindeydi. Bu anlaşma ile ABD, Yunanistan'daki 5 askeri üssüne ek olarak 4 üste daha konuşlanma hakkı kazanmıştı. İlk 5 nokta; İskiri Erken Uyarı Üssü, Salamis Deniz Üssü, Kastelli, Kalamata ve Andravida Hava Üsleri'ydi. Yeni konuşlanma noktaları ise Dedeağaç'taki Yannuli Kışlası, Litohoru'daki atış talim sahası, Volos'taki Georgula Kışlası ve Girit'teki Suda Deniz Üssü olarak belirlendi. Anlaşmanın ardından Yunan basınında çıkan haberlerde, ABD'nin ülkedeki üs sayısını şimdilik 9'a çıkardığı, ancak Pentagon'un 20 nokta için talepte bulunduğu belirtilmişti.

ERDOĞAN'IN İTİRAZI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıllarda yaptığı bir açıklamada, “Yunanistan'ın kendisi şu anda Amerika'nın bir üssü durumuna gelmiştir. Şu anda Yunanistan'ın içerisindeki Amerikan üslerinin sayısını ben saya saya bitiremedim. O denli Yunanistan'ın içinde Amerika'nın üsleri var.” ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan bir başka açıklamasında da “Şu anda 9 tane Amerikan üssü Yunanistan'da kuruldu. Peki bu üsler kime karşı kuruluyor? Verdikleri cevap; Rusya'ya karşı. Bunu yemezler, kusura bakmasınlar.” diyerek ABD’lilerin ‘Rusya’ya karşı’ açıklamalarının doğru olmadığını ifade etmişti.

Sonraki Haber