Yüzyılın otosu elektrikli mi hidrojenli mi? Düellonun galibi

Tam elektrikli bataryalı elektrikli araçlara ve hidrojenli yakıt pilli elektrikli araçlara ilişkin teknolojik irdeleme, hidrojenli araçların daha avantajlı olduğunu ve düelloyu kazandıklarını göstermekte. Türkiye Yüzyılı’na yaraşır biçimde önümüzdeki 10 yılda yakıt pilli TOGG modelleri çıkmalı.

TOGG’un varlığı ve gelişimi sürdürülecekse, hidrojenli veya bir başka sentetik yakıtlı, ama mutlaka yakıt pilli otomobil kategorisine evrilmesi gerekmekte.

Mühendislikten sonra zevkle ekonomi tahsili yaparken işletme ders kitabında yer alan bir açıklama onlarca yıla karşın hiç aklımdan çıkmadı. O açıklamada inovasyon çalışmalarıyla yenilikler bulunup teknolojik açıdan uygulanabilir duruma getirilse de “otomotiv endüstrisinde 10 yıllık yedek parça üretimi yapılıp stoklandığından, stoklar tükenmedikçe bir başka yeniliğin uygulamaya konulmayacağı” bilgisi yer alıyordu. Bu hocamızın abartarak yazdığı bir cümle miydi yoksa gerçek mi? İncelemem gerçek olduğunu gösteriyordu. 1970-1980 döneminde benzinli içten yanmalı motorları hidrojenle çalıştırma girişimi teknolojik bakımdan başarılı olsa da ekonomik açıdan rekabeti tam kazanamadığından beklemeye alınmıştı. O sıra hidrojenli yakıt pilli otomobil teknolojisi de ortaya çıkmıştı, ama aynı nedenle bekleme sürecine alındı.

Karbondioksit emisyonu global ısınmaya neden oluyor söylemleri sürse de etkisiz kalıyor, petrole dayalı akaryakıt fiyatları ve dünya petrol ticareti sürerken, hatta dolar altın-para sisteminden petrol-para sistemine dayalı biçimde değerini korurken, temiz olsa da alternatif sentetik yakıt hidrojenin yaygın kullanımını beklemek hayaldi. Ancak gelişme durdurulamaz, teknoloji önlenemez olduğundan, otomotiv sektörü yeniliklere yönelmek zorundaydı. Akaryakıtın daha yüksek verimle kullanılmasını hedef alan akaryakıtlı ve elektrikli hibrid otomobil teknolojisi uygulamaya konuldu, ama hedeflendiği gibi uzun erimli olamadı, kısa geçiş süreciyle tam elektrikli otomobillere hızla evrildi. Tam elektrikli otomobillerin evrilebileceği son nokta ise, hidrojenli otomobillerin çok daha önce ulaştığı yakıt pilli otomobiller teknolojisi oldu.

Hidrojenli yakıt pilli elektrikli araçların tasarımı.

İklim değişikliğinin (global sıcaklık artışının) dünyayı tehdit edici boyutlara doğru bir trend izlemeye başlamasıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi yapılması, sözleşme taraflarının periyodik konferansları, iklim değişikliğine endeksli global enerji senaryoları tüm sektörleri olduğu gibi ulaştırma sektörünü ve dolayısıyla otomotiv endüstrisini etkiledi ve yeni gelişmeleri tetikledi. Akaryakıtlı içten yanmalı motorlu araçlar döneminin sonuna ulaşıldığı varsayılarak, Avrupa Parlamentosu’nun 2035 yılında sıfır emisyonlu araçlara geçilmesi kararına böyle gelindi. Artık sektörün önünde, elektrikli araçlar ve hidrojenli araçlar gibi iki seçenek var. Aslında bu iki seçenek rekabet ortamında teknolojik olgunluğa ulaşarak bugüne gelmiş bulunuyorlar. Bu rekabette tüketici tercihlerinden çok teknolojik ve ekonomik kriterler etken oluyor.

Şu anda rekabet sürüyor gibi görünse de sonuç ortada. Tam elektrikli bataryalı elektrikli araçlara ve hidrojenli yakıt pilli elektrikli araçlara ilişkin teknolojik irdeleme, hidrojenli araçların daha avantajlı olduğunu ve düelloyu kazandıklarını göstermekte. Gelecekte hidrojenli araçların yaygınlaşması kaçınılmaz görünüyor. Şu an elektrikli araçların popüler görünmesi, sonucu değiştirici değil, ama bu popülarite nedeniyle geçiş süreci kısa olmayabilir. Burada elektriğin hidrojen karşısında konvansiyonel oluşu da etkili. Popülarite ekonomik verilerle desteklenmekte. Yakıt pilli hidrojenli araçların avantajına karşın bataryalı elektrikli araçlardan pahalı olması, tüketiciler nezdinde bataryalı araçlar lehine tercih oluşturmakta. Teknolojik gelişmenin hedefi ise ekonomik kriterleri etkilemeye yönelik olup, izafi pahalılık görünümü bir süre sonra silinecektir.

TÜRKİYE YÜZYILI İÇİN TOGG OTOMOBİLLERİ YAKIT PİLLERİNE EVRİLMELİ

1961 Haziran ayında Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Devlet Demiryolları (DDY) Fabrikası’na Cumhuriyet Bayramı’na yetişecek şekilde yerli otomobil yapılması talimatını ve gerekli ödeneği vermişti. Eskişehir DDY Cer Atölyesi’nde 130 günlük geceli gündüzlü çalışma sonucu Devrim adı verilen dört otomobil şasi, karoser ve kaportasından transmisyon sistemine, içten yanmalı karbüratörlü benzin motoruna dek yerli üretimle yapıldı. Motor güçleri 50 HP (37,3 kW), 60 HP (44,8 kW) ve 70 HP (52,2 KW) olarak tasarlanmıştı. 29 Ekim 1961 Bayram günü Cumhurbaşkanı Gürsel siyah renkli Devrim otomobiline TBMM önünden Anıtkabir’e gitmek üzere bindi, ama araba 100 metre sonra durdu. Çünkü aceleyle benzin ikmali yapılmamıştı. Bu basit olay “Biz yapamadık, Türkler yapamaz” algısına dönüştürüldü ve seri üretime geçilemedi.

Türkiye’yi kendi otomobilleri için pazarı olarak gören başta Almanya ve diğer otomobil ihraç eden ülkelerin engellemek istedikleri hareket yerli işbirlikçilerinin desteğiyle akamete uğruyor ve Türk mühendisliğinin başarısı Devrim tarihe gömülüyordu. 1963-1967 dönemini kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’na yerli otomobil üretimi girmiyor, montaj sanayiine zemin hazırlanıyordu. 14 Nisan 1964 tarihli Kararname ile yürürlüğe konulan “Montaj Talimatnamesi”, Türkiye’de otomotiv sanayii için yerli motor ve yerli transmisyon sistemlerinin yapımını engelliyordu. Yerli yapımına izin verilen parçalar ise şasi, karoser, kaporta, aksesuarlarla iki yüze ulaşsa da bunlarla yerli otomobil yapılamayacağı için yerli adlarla montaj sanayii otomobilleri dönemi başladı. Ne yazık ki Türkiye daha uzun yıllar Batı’nın otomobil pazarı olarak kaldı.

1970-1980 döneminde benzinli içten yanmalı motorları hidrojenle çalıştırma girişimi teknolojik bakımdan başarılı olsa da ekonomik açıdan rekabeti tam kazanamadığından beklemeye alınmıştı.

56 yıl sonra bu kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2017 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu’nda işinsanlarına seslenerek “en büyük hayalinin otomobil olduğunu” açıklıyor, yerli otomobil üretiminin gerçekleşmesine önayak olmalarını istiyordu. Bu çağrı olumlu yanıt buluyor, 2018 yılında “Türkiye’nin Otomobil Girişim Grubu (TOGG)” kuruluyordu. Otomobil üretim şirketi olan TOGG’un hissedarları TOBB, Anadolu Grubu, BMC, Turkcell ve Zorlu Holding idi. TOGG Bursa Gemlik fabrikasında üretilen tam elektrikli bataryalı (BEV) otomobiller, Mart 2023’den itibaren siparişler alınarak satışa sunulmaya başlandı. 25 Nisan 2023 günü de yine Gemlik’te TOGG otomobilleri için Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü temel atma törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi kullandığı TOGG otomobiliyle geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan TOGG’u “Devrim otomobilini yaptırmadılar, ama devrin (asrın) otomobilini yaptık” diye tanıttığından, TOGG’a “Asrın Otomobili” denildi. Oysa teknik olarak elektrikli araçlarda asrın otomobili bataryalı değil, yakıt pilli araçlar. TOGG da geçiş kademesi aracı olmakta. TOGG’un varlığı ve gelişimi sürdürülecekse, hidrojenli veya bir başka sentetik yakıtlı, ama mutlaka yakıt pilli otomobil kategorisine evrilmesi gerekmekte. Türkiye Yüzyılı’na yaraşır biçimde önümüzdeki 10 yılın sonunda yakıt pilli TOGG modelleri piyasaya çıkarılmalı. Şu an TOGG otomobillerinde yüksek nikel içerikli lityum-iyon batarya paketleri kullanılıyor. Bu paketleri üreten Siro’nun Türkiye’de üretim tesisinin kurulması önemli bir adım, ama TOGG’un sadece bataryalı modellere bağlı kalması düşünülemez, yakıt pilli araç kademesine evrilmelidir.

TOGG’un beş modeli var. Piyasadaki C-Segment SUV dışında Sedan, Hatchback, B-Segment SUV ve MPV modelleri piyasaya çıkacak. Piyasadaki TOGG C-SUV modeli 160 kW (218 BG) güçte, diğerlerinde güç 160-320 kW (218-435 BG) kademelerinde açıklanıyor. TOGG otomobilleri konforlu, lüks ve bilgisayar donanımlı akıllı araçlar olarak dizayn edildiğinden beğeniliyor. Beğeninin bir başka nedeni de ilk piyasaya çıkışta yabancı emsallerine göre satış fiyatıyla kendi sınıfının en ucuzu olması. TOGG bataryaları için 8 yıl ömür ve 160 bin km’ye kadar sorunsuz çalışma güvencesi veriliyor. TOGG için kısa menzil 314 km, uzun menzil 523 km belirlenmiş. Hızlı şarjla yarım saatten kısa bir sürede bataryalar yüzde 20’den yüzde 80 doluluk seviyesine çıkabiliyor. Konut şebekesinden 24 saatlik şarjla 300 km menzile ulaşılabiliyor.

Sonraki Haber