Arınç-Gökçek kavgası ve manzara!

Tek tek sıralayalım:  

- Bülent Arınç, Tayyip Erdoğan’a kırgın çünkü hem 3 dönem şartının kalkmaması hem de Abdullah Gül’ün partiye alınmamasına bozuk... Daha da ötesi Başbakanlığın Davutoğlu’nun değil kendi hakkı olduğunu düşünüyordu. 

- Bu arada seçim sonrası hükümeti kurma görevinin Davutoğlu’na değil Numan Kurtulmuş’a verileceği söylentisi Arınç’ı, niye ben değilim diye kızdırdı... Ayrıca milletvekili listesinin bizzat Erdoğan tarafından yapılacağının netleşmesi huzursuzluğun bir diğer kaynağı. 

- İlaveten Arınç, cemaat ile ilişkilerin bu noktaya gelmesinden rahatsız çünkü damadı faal bir cemaat müridi. 

- Gelinen noktada Bülent Arınç, Tayyip Erdoğan bağlamında geri adım attı ve süreç için Çankaya Köşkü’nü bilgilendireceğiz dedi ki, Davutoğlu da İstanbul’da Erdoğan’la buluştu. 

Abdullah Gül’ün parti kuracağı iddiaları ise fantezi zira Nisan’ın ilk haftasında milletvekili listeleri YSK’ya veriliyor. 

Melih Gökçek olayı ise şudur: 

Arınç, Melih Gökçek’in Ankara’yı nasıl yönettiğini iyi bildiğinden onu sevmez ve 2009 ile 2014’te aday olmaması için ciddi bir gayret sarf etmişti. 

Gökçek ise son olanları fırsata çevirmek yani hem Bülent Arınç’tan intikam hem de oğlunun milletvekilliğini garantiye almak için Arınç’a karşı saldırıya geçerek Tayyip Erdoğan’ın militanı rolünü oynadı. 

Arınç’ın Melih Gökçek için sarf ettiği; “Biz kimin nerede havlayacağını iyi biliriz. Terbiyesiz haddini bil, Ankara’yı cemaate parsel parsel sattı. Kucağına oturdu” şeklindeki sözlerini kimileri AKP içinde çatışma olarak görse de seçmen nazarında bilmem ama parti içinde bir önem ifade etmiyor zira Tayyip Erdoğan hâlâ her şeye hakim. Nitekim Bülent Arınç, Gökçek ile ilgili iddiaları 8 Haziran’da açıklayacağım diyerek patinaj yapmış keza aynı şekilde Melih Gökçek de Saray’dan edilen bir telefonla önceki akşam CNN Türk’e çıkmaktan vazgeçmiştir. 

CASUSLAR BÖYLE YERLEŞTİRİLDİ 

Aktaracaklarım film senaryosu veya casus romanı özeti değil, savcının tespitleri. 

2010 KPSS yani kamuya personel alma sınavı. 

Sınav sistemi konalı beri hiç kimse sorulan 120 sorunun değil tamamına, 119’una bile doğru cevap veremezken, 2010’daki sınavda tamı tamına 350 kişi 120 sorunun tamamını biliyor ki bu 350 kişinin 70’i karı-koca, 23’ü yakın akraba, 52’si ise aynı yurt ve apartmanlarda beraber kalanlar. 

Savcı bu rezilliği delillendirdikten sonra haklı olarak “Devletimiz tehlikede” ifadesini kullandı. İşte bunun için biz ve bizim gibiler yıllardır bu F tipi örgüte alçak ve şerefsiz diyoruz! 

Bir de utanmadan din-iman Allah demezler mi? 

Ulan bu yaptığınız kul hakkı değil midir? 

JAPON MÜHENDİS ‘ALDATTILAR’ DEMEDİ! 

Adı: Kishi Ryoichi, 

Körfez Köprüsünün mühendisi. 

Gerilen halat düşünce bundan kendini sorumlu tuttu ve bedelini canına kıyarak ödedi yani harakiri yaptı. 

İntiharı elbette onaylamıyoruz ancak bir Japonlara bakın bir de bize! 

Öyle ya Kishi Ryoichi pekala, aldandım ya da aldattılar diyebilirdi ki üstelik o halatın düşmesi sonucu bir can bile yitirilmemişti. 

Sahi aynı pozisyonda Türk mühendisi olsa ne yapardı? 

Bırakın kendini öldürmeyi, istifa eder miydi? 

Kalıbımı basarım sadece “Beni aldattılar” der ve suçu başkalarına atardı... 

YENİ TÜRKİYE’DEN 2 REZİL FOTOĞRAF
 

Bu fotoğraf son üç gün içinde çekildi. 

Yer: Denizli. 

Bir hanım hekim meydanda konuşan Tayyip Erdoğan’ı muayenehanesinin penceresinden izlerken işine dönmek üzere perdeyi çekiyor. 

Vay sen misin Tayyip Sultan’a karşı perde çeken! 

Kadın hekimin bürosu 6 polis tarafından basılıyor; hanımefendi, karakola çekilip hiddetli bir şekilde sorguya alınıyor. 

 
Yer: Kazlıçeşme. 

PKK Nevruz’u kutluyor. 

Kürsüde Türk bayrağı ve okul yakan YDG-H üyesi militanlar açık kimlikleri ve poşuları ile kürsüde şunları söylüyor: 

-“Barışın teminatı ordulaşmak ve gerilla saflarıdır.” 

Peki polis yani devlet ne mi yapıyor? 

Bu teröristleri koruyor... 

İşte Yeni Türkiye dedikleri budur...