Büyümeyi kaynağı belirsiz para ile fonladık!
Türkiye ekonomisi 2021'nin ilk çeyreğinde geçen yıla kıyasla dolar bazında yüzde 6.5 büyüdü. Toplamda ilk üç ayda 188 milyar 65 milyon dolarlık bir ekonomik büyüklük oluştu. Geçen yılın aynı çeyreğindeki büyüklük 176 milyar 579 milyon dolar, 2019'da da 172 milyar 414 milyar dolardı. Buna göre birinci çeyrekler özelinde son üç yıldır dolar bazlı büyüme var.
İşi dış denge boyutuna bakalım. Bu yılın ilk üç ayında ekonomi 7 milyar 769 milyon dolarlık cari işlemler açığı verdi. Geçen yıl bu tutar 8 milyar 841 milyon dolardı. Buna göre dolar bazında yüzde 2.41 büyüdüğümüz 2020 ilk çeyreğine kıyasla bir milyar dolar daha az cari açık vererek 4.1 yüzde puan daha fazla büyümeyi başardık.
GEÇEN YIL REZERVLERİ YEMİŞTİK
Bir başka deyişle geçen yılın ilk çeyreğinde milli gelirin yüzde 5'i kadar cari açık vererek yüzde 4.5'lik milli gelir artışı sağlayan Türkiye, bu yılın aynı döneminde yüzde 4.1 oranında cari açıkla yüzde 7 oranında büyüdü. Bu nasıl oldu derseniz; 2020 yılındaki yüklü altın ithalatının 2021'de kesilmesi sonucu net ihracatın milli gelire katkısı pozitif oldu. Hadisenin dış finansman kısmını irdelediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor; ilk üç ayda net 800 milyon dolarlık finansman çıkışı söz konusu. Buna cari açığı da eklediğimizde 8.5 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacı gündeme geliyor. Finansman ihtiyacının 6.9 milyar dolarlık kısmı net hata noksan kaleminde izlenen kaynağı belirsiz para hareketlerinden sağlanmış yani yüzde 85'i. Kalan 1.6 milyar dolarlık eksik de rezervlerle tamamlanmış. Geçen yılki duruma bakalım: ilk üç ayda 6.1 milyar dolarlık finansman çıkışı var. Üstüne net hata noksan kaleminde de 1.5 milyar dolarlık çıkış görünüyor. 8.8 milyar dolarlık cari açığı da eklediğimizde, küsuratlarla toplamda 16.5 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacı doğmuş. Ve tamamı rezervlerden karşılanmış.
REZERV ERİMESİ AZALDI AMA DURMADI
Bu yılın ilk üç ayını aylar bazında ele alalım. Ocakta 1.8 milyar dolarlık dış finansman girişi sağlanıyor. Bu tutar o ayki cari açığı fonlamaya yetiyor. Üstüne 3.5 milyar dolarlık net hata noksan kalemi pozitif yazıyor. Naci Ağbal'ın Merkez Bankası'nın başına gelmesi sonrası aralık, ocak ve hatta şubat aylarında Türkiye'ye yoğun dış kaynak girişine şahit olmuştuk. Dolayısıyla önce kaynağı belirsiz hareket olarak net hata noksanda izlenen fakat ilerleyen tarihlerde Merkez Bankası'nın titiz çalışması sonrası ödemeler dengesi tablosundaki kalemlere yedirilen para girişlerine baktığımızda bu yılın ilk ayında hayli yüksek. Sonraki iki ayda da 1.8 ve 1.5 milyar dolarlık girişler söz konusu.
Ocak ve şubatta rezervlere 4.5 milyar dolar ekleniyor. Ancak mart ayında Ağbal'ın görevden alınmasına, ABD Hazine tahvil faizlerinin yükselmesi yüzünden riskten kaçınma eğilimindeki artış eklenince tek bir ayda yaklaşık 4.4 milyar dolarlık finansman çıkışı, yeniden 3 milyar doların üzerine çıkan cari açık yüzünden 6.1 milyar dolarlık rezerv kaybı görüyoruz.
İKİNCİ ÇEYREK YANILTABİLİR
Şöyle oransal anlamda toparlarsak; bu yılın ilk üç ayında cari açığımız yüzde 12 oranında azalmış. Finansman çıkışı yüzde 87 azalmış. Milli gelirin yüzde 3.66'sı oranında kaynağı belirsiz para girişi olmuş. Böylece rezervlerdeki kan kaybı yüzde 90 oranında azalmış. Toplamda üç aylık tablo geçen yıla kıyasla olumlu ancak büyümenin dış kaynağı konusunda belirsizlik var. Bunun yanında mart ayında bozulan dengenin nisanda ve mayısta da bir miktar sürdüğünü kur hareketlerinden gözlemliyoruz. Yine ilk iki aya ilişkin açıklanan öncü göstergeler dikkate alındığında ekonomide bir yavaşlama olduğu aşikar. İSO İmalat PMI verisinin geçen yılki kapanmadan sonra mayısta ilk kez 50'nin altına düşmesi, ekonomik güven endeksinde nisan ve mayısta üst üste azalma dikkate alındığında geçen yıla kıyasla ikinci çeyrekte çift haneli bir büyüme görecek olsak da bir önceki çeyreğe göre büyüme oranında erozyon muhtemel. Elbette mayıs ve hazirandaki dış ticaret gelişmelerine ve iç pazarın hareketine de bakacağız.