"Cemaat ön aldı" İstanbul merkezli, Ankara hedefli operasyon

Günlerdir Cemaate "çete" soruşturması açılacağı konuşuluyordu. Bu konuda hazırlık yapıldığı da biliniyordu. Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı da operasyondan bir gün önceki yazısında, bu durumdan dert yanıyordu. "PKK'ya ve onun 'paralel devlet yapılanması' olan KCK'ya sempati ile bakan birilerinin" kendilerine "çete" demelerine, "korkunç bir hata" uyarısı yapıyordu.

Herkes Cemaate "çete operasyonu" beklerken, dün sabah tam tersi oldu. "İstanbul merkezli, Ankara hedefli" bir operasyon başladı. Bazı işadamları ve bürokratla birlikte, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ve İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler de gözaltına alındı.

Bir anlamda Hükümetin "mahremine"(!) girildi.

Soruşturmanın bakanları da kapsayacağından söz ediliyor. Özellikle Başbakan Erdoğan'a yalakalıkta sınır tanımayan bir bakanın adı gündemde.

Zamanlama dikkat çekici

AKP yöneticileri ile bakanların çocuklarının ve yakınlarının ihale, komisyon işleriyle uğraştığı bilinen bir durum. Ankara'da bu işlerle ilgili bir sürü büro var. Hangi işadamına sorsanız size söyler. Anlatılanlar cilt cilt kitap olur.

Nitekim operasyonun duyulmasından sonra Ankara kulislerini şöyle bir yokladım. "Çocuklar" tanıdıkmış. Genellikle, "Su testisi su yolunda kırılır" dendi. Ama, "Neden şimdi?" diye soruldu. Erdoğan-Cemaat kavgasına, düğmeye basılma zamanına dikkat çekildi. "Cemaat ön aldı. Operasyon öncesi operasyon yaptı" yorumu yapıldı.

Karşı operasyon gelir mi?

Bakanlıklarda Teftiş Kurulları kaldırıldı. Sayıştay görev yapamıyor. Durum böyle olunca da yolsuzluklar diz boyu. Kimse yasa, yönetmelik tanımıyor. Devletin kasasından çarptığını kâr sanıyor.

Elde epeyce malzeme birikmiş. Hatta bu operasyon için "ufak iş" ifadeleri kullanılıyor. "Turpun büyüğü heybede" deniyor. Rakamlar dudak uçuklatan cinsten. 2011'de alınan yüzde 50 oy rehavet yaratmış gibi...

Şimdi herkes bu işin karşılığının ne olacağını merak ediyor. Dün sabahki operasyonun Erdoğan'ın Cemaat operasyonunu önleyip önlemeyeceği tartışılıyor. Başbakan Konya'da "Hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğiz" vurgusu yaptı. Yeni bir hamleden söz ediliyor. İzliyoruz...

***

AKP'de yaprak dökümü

2012 19 Mayıs'ı ile İstanbul İstiklal Caddesinde başlayan halk ayaklanması Türkiye'de taşları yerinden oynattı. Arkasından 29 Ekim Ulus, 10 Kasım Anıtkabir, Silivri buluşmaları mevcut dengeleri altüst etti. Taksim Gezi Parkı protestosu ile başlayıp tüm ülkeye yayılan "Haziran Ayaklanması" ile AKP'ye "yeter" dendi. 2002'de ABD koordinatörlüğünde kurulan koalisyonu dağıttı.

AKP'nin kimyası bozuldu. Başbakan oyuncak dağıtarak oy peşine düşse de durumu pek iç açıcı görünmüyor. Erdoğan binlerce polisi peşine takmadan sokağa çıkamaz halde. Kendisi, bakanları her yerde protesto ediliyor. Muğla'dan sonra Antalya'da da durum aynıydı. 12 Eylül Kenan Evren dönemini andıran günler yaşandı.

Halkın protestosu yükseldikçe çözülme de başladı. Artık AKP için Sonbahar. Yaprak dökümü gündemde. Önce il ve ilçe örgütlerinde istifalar yaşandı. Arkasından milletvekilleri geldi. Son bir ay içinde iki milletvekili istifa etti. İdris Bal'dan sonra Hakan Şükür de partiden ayrıldı. İstifalar her ne kadar Erdoğan-Cemaat kavgasının bir ürünü olsa da bu kavga da halkın mücadelesinin eseri.

Kulislerde arkasının geleceği konuşuluyor. Ne diyelim, hayırlara vesile olur inşallah!