CHP’de koalisyon hesapları!

CHP’nin durumu yine karışık. Partinin tavanı AKP ile koalisyon istiyor. Ama tabanı karşı. Seçim sonrası birçok ili dolaşan eski bir MYK üyesi ile sohbet ettim. “Günlerdir delegelerle görüşüyorum. Delegelerin yüzde 80’i AKP ile koalisyon istemiyor” dedi.  

Yönetim sıkıntıda. “Kılıçdaroğlu başbakan olacak” açıklamaları zaman kazanmak ve olmazları iyice göstermek için. Koalisyona kapağı atmazlarsa parti içi iktidarı da kaybedeceklerinin farkındalar. 

HESAP VERMEDEN NEREYE 

AKP’nin en kötü döneminde bile oylarını artıramadılar. Oy ve milletvekili kaybeden tek muhalefet partisi. “Bu oy barajlı oy. Baraj olmasaydı yüzde 20’nin altında olacaktık” diyenlerin sayısı çok yüksek. 

Seçim yenilgisinin AKP’nin tek başına iktidarı kaybetmesinin gölgesinde kaldığının bilincindeler. Yakında olağan kongre var. Kongreyi kurtarmanın tek çaresinin koalisyona ortak olmaktan geçtiğini biliyorlar. 

Ama CHP kulisleri hızla hareketleniyor. “Küçük Kurultay” isteniyor. “Koalisyona karar vermek için” dense de “hesap sormayı” düşünenler çoğunlukta. Kılıçdaroğlu’nun televizyonlarda söylediği “CHP oyları 2011’in altına düşerse istifa ederim” sözleri paylaşılıyor. “Hesap vermeden nereye?” sorusu gündemde! 

SAYIN BAKANIM! 

Daha şimdiden havaya girmişler. Kırmızı plaka ile yatıp kırmızı plaka ile kalkanlardan söz ediliyor. Birbirine “Sayın Bakanım” diye hitap edenler olduğu konuşuluyor.  

1991’de SHP’nin DYP ile yaptığı koalisyon öncesini andıran hareketler gözleniyor. O günleri iyi hatırlıyorum. İş bakanlık paylaşımına gelmişti. Parti yöneticileri önemli bakanlıklardan çok kendilerine uygun bakanlık talep etmeye kalkmıştı. Eğer daha önce devlet yönetmiş birkaç kişi müdahale etmeseydi SHP; Çevre, Kültür, Spor, Turizm gibi bakanlıklarla yetinecekti. 

ADAMA GÖRE BAKANLIK 

Şimdi de aynı manzara gözleniyor. Doktor olan Sağlık Bakanlığı’nı, birkaç kitap okuyan Kültür Bakanlığı’nı, turizmle uğraşmış olan Turizm Bakanlığı’nı, diplomat olan da Dışişleri Bakanlığı’nı dillendiriyor. Dertleri ülkeyi yönetmek değil. Hepsi kendine bakanlık arıyor. 

Ercan Karakaş o günleri iyi bilir. Kulağımıza gelen bilgilere göre seçim sonrası MYK’da 1991’i hatırlatmış ve uyarılarda bulunmuş. 

MİLLETVEKİLLERİ 

Milletvekillerini daha ilk günden erken seçim korkusu sardı. Kılıçdaroğlu’nun en büyük güvencesi onlar. Erken seçim korkusu ile her şeye “evet” diyeceklerini düşünüyor. 

Bir başka sıkıntı da Kemal Derviş. Kılıçdaroğlu’nun Derviş tercihine itirazlar var. Bunda, Derviş’in politikalarından çok “Derviş gelirse biz ortada kalırız” endişesi etkili. 

KİM KARAR VERECEK? 

Peki CHP’de AKP ile koalisyon yapılıp yapılmayacağına kim karar verecek? Hemen “örgüt” demeyin. Hiç inandırıcı görülmüyor. Birkaç gündür çok sayıda Parti Meclisi üyesine bunu sordum. Önce kendilerinden emin bir şekilde “biz” yanıtını verdiler. 

“Cumhurbaşkanı adayı gösterdiğiniz Ekmelettin İhsanoğlu’na siz mi karar verdiniz?” deyince sustular. Sonra da hak verdiler. Daha ben sormadan, CHP’de parti organları dışında bir mekanizmanın olduğunu, kararların oralarda verildiğini söylediler.  

YİNE AYNI 

Koalisyon için de aynı sistem devrede. Partinin en yetkili organları devre dışı. Bir Parti Meclisi üyesi durumu şöyle anlattı: 

“Toplantılarda konuşmuyor muyuz? Konuşuyoruz. Hatta bazı arkadaşlar gerçekten çok konuşuyor. Genel başkan sadece dinliyor. Artık durumu anladık. Genel başkan hiç tepki vermiyorsa daha önce karar verilmiş demektir. Parti Meclisi tüzük gereği toplanıyordur.” 

Sizin anlayacağınız CHP’de Erdoğan modeli geçerli. Bütün işler “dar ekip”le(!) götürülüyor. CHP’li olmayan CHP’lilerle. 

YEMEK DIŞARIDA PİŞİYOR 

Bir de “dışarısı” var. İstanbul’daki merkezler, bazı büyükelçilikler çok etkili. Artık CHP’nin yemeği bu mutfaklarda pişiyor. Sofraya konunca da genel başkan yediği için herkes yiyor. Midesi bulananlar da bireysel çıkarı için ses çıkarmıyor. 

Ama bu koalisyon işi çok karışık. CHP yönetimi Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir. 

Uyarması bizden!