Cumhuriyet Kadınları

Ertuğrul Özkök dostumuz, 5 Mart 2014 günü yazısında, “Devlet çatırdıyor” diyordu. O söylüyorsa, devlet çatırdıyordur. Çünkü o çatırtıyı en son duyacak olanlardandır.

Çatırdaması kaçınılmazdı

Çatırdayan devlet, bizim devletimiz değildir; bu milletin devleti değildir; Atatürk’le kurduğumuz millî devlet değildir. Zaten TC adını da reddetmişti. İşte o nedenle çatırdıyor.

Çatırdayan, Atlantik sisteminin kurduğu Küçük Amerika devletidir. ABD güdümlü Gladyo-Mafya-Tarikat rejimi çatırdıyor.

Bir devlet, kendi topraklarında en üstün otorite değilse, artık o örgüt devletten başka bir şeydir. Tarih boyunca imparatorluklarla, en son Devrimci Cumhuriyetle yönetilmiş bu haysiyetli coğrafyayı devletimtırak veya devletimsi denebilecek bir örgütle yönetemezlerdi. Çatırdaması kaçınılmazdı. Hırsızlık, o çatırtının ayrıntısıdır.

Önce kadınlar vardı

Mafya-Tarikat devletimtırağı çatırdarken, Cumhuriyet Kadınları Derneği de, bu çatırdamaya yanıt veren bir kongre gerçekleştirdi. 1 Mart 2014 günü yönetimini yeniledi. 8 Mart Kadınlar Günü’nü kadınlaşarak, devrimcileşerek ve öncüleşerek karşıladı.

Şenal Sarıhan kardeşimiz Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin bugünlere gelmesine çok emek verdi. Şimdi görevini Eski İzmir Milletvekili Dr. Canan Arıtman’a bıraktı.

Bir toplum yeni bir gelecek kurmanın eşiğindeyse, bunu önce kadın ve gençlik kitlelerindeki hareketlenmeden anlayabilirsiniz. Yeni olan oralarda filizlenir. Kurucular ayağa kalkar ve mevziye girerler.

Umutlar çiçek açtı

Dr. Canan Arıtman önderliğindeki Cumhuriyet Kadınları, Tansel Çölaşan arkadaşımın yönettiği Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Çağdaş Cengiz’in yönetimindeki Türkiye Gençlik Birliği ve Bora Çelik’in yönetimindeki Türkiye Liseliler Birliği (TaLeBe), Meslek Odaları ve Sendikalarla birlikte Cumhuriyet Halkını ayağa kaldıracak uyumlu ve mücadeleci bir cephe oluşturuyorlar. Bunun geleceğimiz için yapıcı ve kurucu etkileri umut kaynağıdır. Kadınlar öne çıkmaktadır, geleceğimiz güvenli demektir. Bu bahara girerken yalnız ağaçlar çiçek açmıyor, umutlar da dallarında çiçekleniyor.

Atatürk’te birleştirdi

Cumhuriyet Kadınları, geleceğin kuruluşuna ışık tutan bileşimin ilk örneklerinden birini verdi. Kadınlarımız, Parti ayrımı gözetmeden Cumhuriyet cephesinde birleştiler. Siyasal Partilerin şu ana kadar yapamadığını başardılar. Türkiye’yi Millî Meclis ve Millî Hükümete götürecek güç, önce kadın hareketinde oluşuyor.

Dr. Canan Arıtman, önder kişiliğiyle ve birikimiyle hepimizin tanıdığı bir Cumhuriyet aydınımız. Kararlı, mücadeleci, birleştirici. Atatürk’te birleşmenin öncülerinden. Birleşiyor ve birleştiriyor. Arslanlı Yol’da dimdik yürüyor. Onun önderliğinde kadın hareketinin tarihsel görevler yapması için bütün koşullar var.

On milyonlarca kadını kucaklayacak ve ayağa kaldıracak

Kadının yeniden kafeslere tıkıldığı, tarikat ağlarına hapsedildiği koşulları yaşıyoruz. Akıllara gelir miydi; meslek liselerinde genç kızlarımızın beden eğitimi dersi kaldırılıyor.

Cumhuriyet kadınının isyanı ve özgürlük kuruculuğu toplumumuzun gündemindedir. Artık Neoliberal merkezler, kadın mücadelesini “ruj ve pantolon özgürlüğü” gibi seçkinci çerçeveye hapsetme şansına sahip değiller.

Cumhuriyet Kadınları, Antalya’nın 2B’ye karşı mücadele eden Orman köylüsünden Artvin’in derelerine sahip çıkan kadınlara, Urfa ve Diyarbakır’ın çocuk gelinlerine ve merdiven altlarında üretim yapan işçilere kadar on milyonları ayağa kaldıracaktır. Dr. Canan Arıtman’ın Kemalist Devrimin programını eylem kılavuzu olarak hayata geçiren kişiliği bunun müjdesini veriyor. Cumhuriyet Kadınları Derneği, önümüzdeki dönem köyden ve mahallelerden kent merkezlerimize kadar kadınımızı kucaklayacak ve ayağa kaldıracaktır. Mahallelerimiz Cumhuriyet Kadınlarıyla şenlenecek ve güzelleşecektir.

Onları selamlıyoruz.

Türkçeyle güzelleşen ve

Türkçeyi güzelleştiren

Cumhuriyet Kadını

Gülgûn Feyman’ın Spiker kitabını okudunuz mu?

O’nu hepimiz ekranlardan tanıyoruz. Özlemiştik. Ulusal Kanal’da yeniden kavuştuk. Cumhuriyet aydınının zarafetine, halk sevgisine, ama özellikle Türkçenin güzelliğine kavuştuk.

Spiker kitabından çok şey öğrendim. Biz sunucularımızı beyazcamdan tanıyoruz. Ama ekranda göremediğimiz bir hayat var, birikim var, Türkçeye verilen emekler var. Türkçeyle güzelleşmek ve Türkçeyi güzelleştirmek var.

Gülgûn Feyman’ı hepimiz sunucu olarak biliyoruz. Ama gerçek sunucunun yorulmayan bir öğrenci ve birikimli bir öğretmen olduğunu o kitaptan öğreniyoruz. Bu kitabı bizlere kazandırdığı için İnkılâp Kitabevi’ne teşekkür borçluyuz.