Cumhuriyet’in tura yüzü

Bir tarihçi olmadığım halde birdenbire bir Talât Paşa gayyasına düşmek, açık söyleyeyim, beni sendeletti. Nitekim tarihçi Feyziye Özberk de, Aydınlık’ta (01.05.22) yayımlanan yazısında bunu apaçık vurguluyor*. Gerçek şu ki, beni böylesine sarsan nokta, Özberk’in Talât Paşa’ya Cumhuriyet kuruculuğu bahşetme cesaretiydi. Hiçkimsenin göze alamayacağı bu büyük girişime şapka çıkarmak gerekirken, ben, aklıma takılan soruları elimin tersiyle kovmak yerine, şeytanın iğvasına kapılarak saygısızca sormaya yeltenmiştim. Paçayı kaptırdık ki, dünya tarih yarışmaları komitesi beni altı okka etse tarihçinin elinden minder dışına alamaz.

Asıl anlamaya çalıştığım şu: Emperyalizme karşı istiklal harbi veren bir önder olarak Mustafa Kemal’in nasıl olup da paranın tura yüzüne resmedilen Talât Paşa’nın arka yüzünde gösterilebildiği... Tarihçi Özberk, yazılarında, konuyu Tevfik Çavdar ve Aubrey’nin anlattığı gerçekler ışığında anlamanın mümkün olduğunu söylüyor. O kadar kolaysa hemen bakıp görelim:

MUSTAFA KEMAL, PAŞA’NIN ÖNDERİ Mİ?

Bekir Sami, Londra Konferansı’na giderken İtalya’da İttihatçılarla söyleşide Mustafa Kemal yanlılarının kafa karışıklığını ve deneyimli öndere duyulan gereksinimi üstüne basarak söyleyince, Talât Paşa’nın Anadolu’ya dönüş umutları doruğa ulaşır: “Artık, Mustafa Kemal’e karşı elinde büyük bir pazarlık gücü” vardır. “Büyük Millet Meclisi’ndeki muhalefetin güçlenmesi ve acımasızlığı oranında Mustafa Kemal ona yanaşacak, en azından pazarlık etmek isteyecektir.”(Çavdar, Tevfik; Talat Paşa, İmge K. Y., Temmuz 2001, s. 515 - 516).

Burada konuşulan, önderliği kabul mü, Mustafa Kemal’le önderlik pazarlığı mı?

EMPERYALİZM VE ‘YURTSEVER GİYOTİN’

Paşa’nın önderlik “umudunu pekiştiren, kanıtlarının doğruluğunu gösteren bir başka olay, Londra Konferansı arifesinde İngilizlerin onunla ilişki kurmak istemeleridir. ... Talât Paşa, İngilizleri bazı konularda ikna ettiğine inanmıştır.” Paşa, “Bolşeviklerle İngiltere arasında yıllarca Osmanlı İmparatorluğu’nun oynadığı denge oyununa benzer bir siyaseti izleyerek etkin bir savaşım verilebileceği inancında olduğunu ortaya koymaktadır. Bu arada hem Bolşevikleri hem de İngilizleri kullanmak niyeti çok açıktır. ... Paşa’nın Ankara’ya yönelik bir umudu da Meclis’teki karmaşadır.” (s. 533) Hem Bolşevikleri hem de İngilizleri kullanmak... Karakol hayalhanesinde cihan harbi kafası...

Çavdar; Paşa’nın Aubrey’yle söyleşisindeki şu sözlerini acı ve çarpıcı bulur: “Biz Jön Türkler size ülkeyi hemen hemen sunduk, siz ise bizi reddettiniz. Bu durumun şüphe götürmez bir sonucu, Başbakanınızın müttefikler olarak ele almakta ısrar ettiği Hıristiyan azınlıklara mahvoluş getirmesiydi.” (s. 536)

İTC: ÇARESİZ ÖNDERLER ÖRGÜTÜ

Ülkesini soktuğu bataktan çıkarmaya çırpınan yavuz önder figürü için Çavdar’ın değerlendirmesi şudur: “Talât Paşa’nın bu sözleri, İttihat ve Terakki önderlerinin bütün iyi niyetlerine karşın kendilerini nasıl çaresiz ve çıkmazda hissettiklerini gösteren çok açık bir itiraftır.” Çavdar, buradaki çok özlü ve ders niteliğindeki yorumunu, “Talât Paşa’nın sözleri ibretle okunmalıdır” diye bitirdikten sonra (s. 537), Aubrey’den yine Paşa’ya ait şu sözleri nakleder:

“Fakat aramıza soğukluk girmesinden sonra bile dostluğumuzu yeniden kazanabilmek için çaba gösterdik. Yaptığımız hiçbir şey sizi memnun etmedi. Bizi Almanya’nın kollarına ittiniz. Başka seçeneğimiz yoktu.”

Oysa Mustafa Kemal’in daha 1906’da seçeneği çok açıktı: Vatan ve Hürriyet... Nitekim Çavdar, Talât Paşa’nın sözlerinden şu sonuca varıyor: “Hep çaresizliğin sergilenmesi ve kurtuluşu bir başka ulusun, üstelik emperyalist emellerinden kuşku duymadığınız bir ulusun güvencesinde aramak...” (s. 537 - 538)

Paşa, bu savaşta İttihatçıların her iki sonuçta da ülkeyi yok oluşa götürecek nasıl bir yurtseverlik anlayışıyla çıkmaza soktuğunu ise Aubrey’ye şöyle itiraf ediyor: “Eğer İngilizler kazanırsa, bu, Türkiye’nin paylaşılması demekti; Almanya kazanırsa bu da Türkiye’nin köleleştirilmesiyle sonuçlanacaktı.” (s. 540)

İZMİR’İN NÖBETİNİ BİZ TUTALIM

Paşa’nın Aubrey’ye İzmir’i geri almak karşılığında bütün ülkeyi peşkeş çekmesi ise beylik işbirlikçi mantığı faş etmektedir: “İzmir’i bize vermelisiniz ve barış yeniden kurulmalıdır; bu sağlandığında Anadolu’nun bütün kaynakları İngiltere’nin tasarrufunda olacaktır.” (s. 546) Falih Rıfkı’nın Lübnan’a dair dediği gibi, emperyalistler için İzmir’in nöbetini Paşa tutacak, ülkenin tüm kaynağını da onlara teslim edecek: “Eğer İngiliz hükümeti isterse derhal barış ve onunla birlikte Anadolu’nun gelişimi de sağlanabilir.” (s. 547)

Ben tarihçi değilim ama Demirtaş Ceyhun’un dediğince, tarih bilincini köreltmek üzere onu “neden - sonuç” bağlarından uzaklaştırarak masala döndüren tarihçilere terk edemem. Hakçası ben şimdi edebiyatı hemen şurada bırakıp tarih minderine yapışıyorum. Seyyit Nezir’in amacı ne? diye soruyor Özberk. Öyleyse iş başa düşüyor: Soruları yazı tura atmadan yanıtlamak...

DÜZELTME ve KAYNAKLAR

*Özberk’in “Cumhuriyet; Talât Paşa ve Atatürk’ün mirasıdır” (Aydınlık, 06.02.22) tarihli yazısını görünce şallak mallak olup 10.02.22 günü gazetenin “Yüklem” köşesinde “Aydınlık’ta Yazmak” başlıklı yazıyı kaleme almıştım. Ne ki Kovit19 küresel salgını boyunca zorunlu yer değiştirmeler yüzünden sandıklarda bekleyen yüzlerce kitabımdan yararlanamadığım gibi,bir anlık dikkat zayıflığı sırasında tarihleri bir yıl ileri götürmüşüm. Tarihler konusunda çok geç olmadan verdiği doğru bilgi ve düzeltmeleri için Sayın Özberk’e müteşekkirim... Elimdeki Söylev’de de (TDK, 1966, s. 284) yer alan bir yanlış 1927’den 2000’e değin süregelmiş, Nurer Uğurlu’nun başkanlığındaki haftalık Cumhuriyet Kültür Hizmeti(CKH) dizisinde konulara göre Nutuk’tan bölümlenerek hazırlanan kitap örneklerinden Ankara’ya Geliş (Gazi Mustafa Kemal) cildinde düzeltilebilmiştir (s. 76 ): “Halbuki Efendiler, Köprülü Hamdi Bey namında kahraman bir arkadaşımız, Kuva-yi Milliye’den bir müfreze ile 26/27 Ocak 1920 gecesi sallarla Rumeli sahiline geçti (Ocak, metinde yanlışlıkla Şubat olarak yazılmıştır; oysa Vesikalar adıyla yayımlanan 3. ciltte doğrusu yani Ocak yer almıştır).” Bu vesileyle, yeniden gözden geçirebildiğim CKH kitaplarını da belirtmek isterim: Talat Paşa’nın Hatıraları, H. Cahit Yalçın, Temmuz 1998; İlk Meclis, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Nisan 1999; Türk Devrim Tarihi, Prof. Dr. Suna Kili, Ekim 2000...