Diyarbakır umudunu arıyor

“İnadına barış, barış ve yine barış” sözleri ile tamamlıyor sözlerini Vatan Partisi’nin Diyarbakır İl Başkanı Selahattin Gönül. Büyük bir alkış tufanı patlıyor. Salonu dolduran kadınlı erkekli kalabalık adeta alkışları ile barışı, refahı ve kardeşliği çağırıyor.

SUR İÇİNDE SİYASET

Vatan Partisi’nin İl Kurultayı’na katılmak üzere gittiğimiz Diyarbakır’da, gelişmeleri gözlemleme fırsatı bulduk.

Sur ilçesinden başlıyoruz şehri tanımaya. Çatışma değil, medeniyetin izleri karşılıyor bizleri.

8000 yıla yaklaşan tarihi içinde barındıran bu yerleşim merkezi ismini “Hurriler” sonrasında da İmparator II.Constantinius tarafından yapılmış surlardan alıyor. Gri ve siyah rengin hakim olduğu surlar, Diyarbakır insanı gibi sağlam bazalt taşları kullanılarak yapılmış.

Sadece bir sene önce PKK tarafından kurtarılmış bölge ilan edilmeye çalışılan Sur ilçesinin girişlerinde polis kontrol noktaları mevcut, terör ezilmiş ve güvenlik konusunda bir zafiyet gözlemlenmiyor.

Sabahın ilk ışıkları, eski şehri sessizlik kaplamış. Dükkânlarını yeni açan esnafla sohbet etme fırsatımız oluyor. İçinde envai çeşit baharat bulunan aktar dükkanının sahibi Sefa bey PKK’nın, şehrin kalbi Sur’da neden olduğu tahribattan hayıflanıyor.

“Eskiden burada yerli, yabancı turist eksik olmazdı. Diyarbakır’ı, Sur’u ve tarihi görmeye gelirlerdi. Son bir seneden bu yana yaprak kımıldamıyor. Mağduruz, buradaki çoğu dükkan borçla harçla ayakta duruyor” diyor Sefa bey.

Çay içmek için dükkanına davet ettiğinde, diğer dükkanlardaki esnafta sohbete katılıyor. “İstanbul’dan nasıl gözüktüğünü bilmiyoruz ama Diyarbakır medeni bir şehirdir. Buraya gelip de memnun ayrılmayan turisti zor bulursunuz fakat şimdi ne gelen var ne de giden, devletin bu işe el atması lazım” ifadeleri ile dert yanıyor, bakırcı Ali usta.

Çaylardan sonra, müsaade isteyip, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış, daracık sokakları adımlıyoruz. Duraklarımız, Ulu Camii ve Cemil Paşa Konağı’nın mimari güzelliklerini yüreğimize kazıyıp tarihte yolculuğumuza devam ediyoruz.

BİR IRMAĞIN İÇİNE KARIŞAN DERELER

Sokak aralarında tatlıcılar, eskiciler eksik olmuyor. Sıra sıra dizilmiş dükkanlardan Türkçe ve Kürtçe sözcükler dökülüyor.

Yolumuz Meryem Ana Kilisesi’ne düşüyor. Yüksek duvarlarla çevrili Kilise’nin, küçük, demirden kapısı kapalı. Birkaç çalıştan sonra, gülümseyen suratı ile Salih açıyor kapıyı. İçeri buyur ediyor. Bu daracık giriş, kuş seslerinin doldurduğu muazzam bir avluya açılıyor.

Süryani Cemaati’nin son temsilcilerinden olan Salih, hemen kilisenin tarihini anlatmaya başlıyor. Milattan önce güneşe tapınan “Şemsilerin” tapınak olarak kullandığı yapı, sonrasında bir kiliseye çevrilmiş. Aramice dualar, Kilise’nin muazzam kubbesinde yankılanmaya devam ediyor.

Salih, Diyarbakır’da yaklaşık 200 aileye yaklaşan Süryani Cemaati’nin, çatışmalar ve ekonomik nedenlerden dolayı şimdilerde 4 aileden ibaret kaldığını anlatıyor, mağrur bir ifadeyle.

Söz siyasetten açılınca, lafını sakınmıyor Salih; “HDP burada belediye seçimlerini aldığında, arkalarında vatandaşların desteği vardı. Fakat insanların güvenini boşa çıkardılar, verdikleri hiçbir sözü tutmadılar, üstüne üstlük, yolsuzluk, adam kayırmacılık aldı başını gitti. Bu son çatışmalar da, herkesi derinden yaraladı. Biz her şeye rağmen köklerimizden kopmamak adına burada kaldık. İnsanların artık ne AKP’ye ne de HDP’ye güveni kalmadı, yeni bir yol lazım” ifadeleri ile sözlerini sonlandırıyor.

Yeni bir yol; bu ifade sadece Salih’in değil, Diyarbakır’da kimle konuştuysak hepsinin dilinde.

Dicle Üniversitesi’nde uzun senelerden bu yana tarih anlatmayı sürdüren Bülent hoca, Sur’daki çatışmaların nedenini ve çözümünü anlatırken, aynı ifadeye başvuruyor; “Sur’daki çatışmaların ana nedeni elbette ki bir Vatan Savaşı’ydı fakat ekonomik rantı da göz ardı etmemek lazım. Diyarbakır, vergisiz kazancın yüksek olduğu, önemli bir ticaret kapısıdır. PKK’nın burada “vergi” adı altında topladığı haraçlar büyük miktarlar tutuyor. Sur başta olmak üzere, bölgede süren savaşın ekonomik boyutunu da anlamak lazım. Bölgede adam kayırmacılığa, yolsuzluğa son veren bir siyasi kuvvet, Diyarbakır insanının yüreğini kazanacaktır. PKK ve AKP’nin yolsuzlukları arasına sıkışmış halka yeni bir yol gerekiyor”.

Yeni yolun tasvirini ve hedefini ise Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Kurultay’daki konuşması ile yapıyor; “Diyarbakır, Türkiye’siz olmaz. Türkiye’de Diyarbakır’sız olmaz (…) Türkiye halkı, ırmağın içine karışan dereler gibidir. O dereleri artık ırmağın içinde birbirinden ayırmazsınız. Her damla birbirine karışmıştır, kaynaşmıştır, bir olmuştur. İşte biz öyleyiz ve bir ırmak gibi geleceğe akıyoruz”