Dolar yıl sonu 10 lira olur mu?

Arşivim tanığımdır. Dolar 3.2 lira iken 5 lirayı geçecek diye yazdım, ki üç ay sonra 5 liranın bile çok üstüne çıktı.
Keza konut balonunun patlayacağını 2018’in Mart-Nisan ve Mayıs aylarında üç ayrı yazı ile gündeme getirdim.
Kuşkusuz ne kahinim ne iktisat allamesi. Sadece ülkemin ekonomisini, ekonomistlerini, rakamlarını ve yönetimi iyi izliyor ve analiz yapıyorum.

ŞUBAT-MART İTFALARI
Buradan hareketle felaket tellalı olarak değil, yurtsever bir gazeteci olarak tekrar uyarıyorum:
Eğer seçim ekonomisi uygulamalarına bu çılgınlıkla devam edilirse, altını çizerek yazıyorum, dolar yılsonu 10 lira olur. Çünkü, Türkiye’ye artık dışarıdan bırakın soğuk para yani yatırım sermayesi, sıcak para bile gelmiyor.
Gelen sadece yüksek faize iştah duyan mecaracı sermayedir.
Oysa Türkiye her yıl 200 milyar dolar civarı yabancı kaynak bulmak ve borcunu döndürmek zorunda.
Realite bu iken yabancı sermaye girişini teşvik yerine, kaçışına zemin hazırlanıyor.
Malum şubat ve martta büyük itfalar var.
İktidar bu itfalar için piyasaya borçlanmaya çıkmak yerine, Merkez Bankası karlarını kullanıp seçim öncesi şov adına faizleri yapay bir şekilde aşağıya çekmenin hesabında.
Bunu yaptığı dakika var olan mevcut sıcak para süratle Türkiye’yi terk edecek ve bu hal eşyanın tabiatı gereği dövizi şahlandıracak.
İktidar hayal ve masal satıyor lakin olgular tam tersidir.

EKONOMİ VERİLERİNE GÜVEN YOK
Dünya, Türkiye’nin açıkladığı ekonomik verilere güvenmiyor.
Mckinsey’le anlaşma yapılamaması bile bu sebepten ötürüdür.
Mckinsey AKP iktidarına; “Türkiye’ye gelmek isteyen yabancı fonlar Türk ekonomisinin gerçek rakamlarını istiyor. O rakamları kaynaklarından almamız için bize izin verin” talebine iktidar, her şey ortaya dökülür korkusu ile ‘Hayır’ dedi ve anlaşma yapılmadı.
Keza, TÜSİD gibi iktidardan pek korkan bir kurumun ekonomisti bile geçen hafta daha fazla dayanamayıp, “Enflasyon rakamlarına güvenemiyoruz” deyiverdi.
Bu durumda yani güvenilmeyen bir ülkeye ise sadece maceracı sermaye gelir ki onların amacı fazla kar etmektir.

BİNLERCE BATIK ŞİRKET AÇIKLANMIYOR
İkinci husus:
Türkiye ekonomisi fiili olarak batık durumdadır.
Sanayi üretimi çakılmış, şirketleri tarumar olmuş, tarımı soğana bile muhtaç hale getirilmiştir.
Güven unsuru yerlerde olduğundan bütün iş alemi ve piyasalar günü kurtarmanın peşindedir.
İktidar 31 Mart yani seçim gününe kadar her şeyi halının altına süpürüyor.
Öyle ki halen fiilen batık olan binlerce şirketin iflası bile seçim sebebi ile açıklanmıyor.
Bu iflasların bakiyesi yüzbinlerce yeni işsiz ve 70 milyar dolar batık olacağı hesaplanıyor.
Peki Türkiye dış kaynak bulmadan bu batık yaralarını nasıl saracak?

KRİZ DERİNLEŞİYOR
Malum ekonomik daralmayla beraber vergi gelirleri fena halde düştü ve çok daha düşecek.
İsraf ekonomisine son vermediklerinden bırakın yatırıma sermaye yaratmak, devlet çarkını bile zor döndürüyorlar.
“Enflasyon faizin sonucudur” bakışında olduğunu bildiğimiz Tayyip Erdoğan’ın kamuoyu taahhütleri ve angajmanları doğrultusunda IMF ile anlaşmaya hemen yanaşmayacağı dikkate alınırsa söyleyin Londra bankerleri Türk ekonomisine para akıtır mı?
Görüyorsunuz ekonomik kriz bitmedi, derinleşiyor...