Dörtlü toplantı: Suriye’de ABD işgalini sonladıracak yeni sürecin başlangıcı

Türkiye, Suriye, Rusya ve İran Dışişleri Bakanlarının dün Moskova’da aynı masa etrafında buluşmaları, Suriye’de yeni bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor. Başta Suriye devleti ve halkının Beşar Esad önderliğindeki kahramanca mücadelesi, Rusya ve İran’ın ABD-İsrail planlarına karşı sahadaki eylemli müdahalesi, buna 2015 yılı ortalarından itibaren Türkiye’nin de adım adım katılması bulunduğumuz noktaya gelinmesini sağladı. ABD ve İsrail’in Suriye’yi bölme operasyonunu bozan, şimdi de bu planı tümüyle tarihe gömme aşamasına getiren yol böyle açıldı.

Kuşkusuz Suriye’deki sorunlar bir toplantıyla çözülecek değil. Masada, Türkiye’de iç kamuoyunun odaklandığı en önemli konu olan Suriyeli sığınmacıların dönüşü dahil olmak üzere bir dizi çözülmesi gereken sorun var. Ama SBD ve İsrail’in baskı ve tertiplerine rağmen, dört ülkenin ortaklık iradesini ortaya koyduğu bu toplantı yeni bir dönemin başlangıcı olarak tarihteki yerini alacak.

ASKERİ KOORDİNASYON MERKEZİ

Türkiye ile Suriye arasında en önce çözülmesi gereken sorun Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye topraklarındaki varlığı. Bu konudaki önemli bir gelişmeyi geçen hafta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklamasından öğrendik. Akar, Türkiye ile Suriye arasında askeri koordinasyon merkezi kurulması konusunun görüşüldüğünü belirtti. Akar, Moskova’daki savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı dörtlü toplantı konusunda şunları söyledi: “Belli noktada anlayış birliğine geldik denilebilir, genel bir taslak olarak mutabakat noktasına yaklaştık iyice. Arazide de bir koordinasyon merkezinin olmasıyla sadece bakanların toplanmasını beklemek yerine anlık olarak oradaki faaliyetleri arazide koordine edelim, tedbir alalım, karşılıklı güvenimizi artıralım şeklinde bir taslak düşüncemiz var. İnşallah onu da önümüzdeki günlerde hayata geçireceğiz. (Milliyet, 3 Mayıs 2023)”

Aslında bu konu, yani öncelikle Türkiye ile Suriye olmak üzere 4 ülkenin askeri düzlemde bir anlayış birliğine varması, diplomatik sürecin ilerlemesini de sağlayacak. Bu konuda da önemli bir mesafe kat edildiği görülüyor.

HTŞ VE PKK’NIN HALLİ

Rusya ve İran yetkililerinin açıklamalarında olumlu bir hava dikkat çekiyor. Hatırlatalım, bu sürecin başlamasını sağlayan geçen yıl Tahran’daki Astana liderler zirvesinde alınan karardı. Bu karar, ABD işgalinin sonlandırılması konusunda Astana ortaklarının işbirliği yapmasıydı. İşbirliği iradesi, çözülmesi gereken sorunların da çözülmesini sağlıyor.

Öncelikli iki konu, ABD destekli PKK işgali ve İdlib’i kontrol eden Heyet Tahrim Şam (HTŞ) örgütlerinin halli. Şam yönetiminin denetimi altında olmayan bu iki bölgedeki yasadışı yobaz ve bölücü terörün tasfiyesi için, 4 ülkenin ortak bir strateji geliştirmesi zorunluluğu bulunuyor. Çünkü Suriye’nin parçalanması, sadece Suriye’nin değil, Türkiye’nin de sorunu. Aynı şekilde ABD tehditleriyle mücadele eden Rusya ve İran’ın da.

BÖLGESEL SORUNLARI ÇÖZMEDE BİR MODEL

Bu görüşme, Astana sürecinin bir bölgesel işbirliği modeli olarak nasıl işlevsel olduğunu kanıtlıyor. ABD planlarının hedefinde yer alan devletler, aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakarak ortak çıkarda buluşuyor.

Bölgede daha önce farklı hatta karşıt konumlarda yer alan ülkeleri ortak çıkarda buluşturan bu modelin, benzer birçok sorunun çözümünde uygulanmaya başlandığını, önümüzdeki dönemde de giderek daha geniş ölçekli bölgesel ortaklık pratiklerinin geçerli olacağını söyleyebiliriz. Çok kutuplu dünyada, Atlantik hegemonyacılığına karşı gelişen dünya ülkeleri güçlerini birleştirme yoluna girmiştir.