Enver Aysever mutlu olabilir mi?

Geçen hafta Türk sporu üst üste başarılar kazandı. Boks, tekvando, kürek, basketbol, voleybol, ampute futbol... Dünya ve Avrupa şampiyonlukları, kupalar, altın, gümüş, bronz madalyalar. Yazarımız Cem Zeren 'Spor Bayramı' başlığını attı. Zaferlerin 19 Mayıs haftasında toplanması mutluluğumuzu katladı, gururumuzu okşadı. 'İşte Atatürk gençliği' dedik.

Anadolu Efes, üst üste ikinci kez erkekler basketbol Euroleague Şampiyonu oldu. Hem yarı finaldeki Olympiakos hem de finaldeki Real Madrid maçlarını soluksuz izledik. Son topa kadar devam eden mücadeleleri seyrederken hop oturup hop kalktık. Ve final sonrası baş antrenör Ergin Ataman'ın konuşması göğsümüzü kabarttı. Uluslararası yayında İngilizce başladığı konuşmayı kesti ve dünyaya Türkçe mesaj verdi: "Bu takımla gurur duyuyorum. Bu takım Türkiye'de kanını canını feda eden tüm Türk halkına armağan olsun. En büyük biziz. Şampiyon olacağız dedik. Şampiyon olduk. İşte Türk adamı budur!"

Ataman, şampiyonluğu 'kanını canını feda eden Türk halkına' armağan etti. Milli ruh ve milli bilinç budur. Fakat yürekleri Türkiye ile atmayanlar, bu zaferden de bu konuşmadan da rahatsız oldu. Onlar ne Türk halkı ile mutlu olmayı ne de Türk halkı ile yas tutmayı istemiyorlar.

Enver Aysever. Tele 1 kanalında haberleri sunuyor. Sıra Anadolu Efes'in finale çıkma haberini anons etmeye gelince şunları söyledi: "Şimdi vermek zorunda olduğum bir haberi vereceğim. Açıkçası bu haberi vermeye çok bayılmıyorum. Dün Anadolu Efes, yani kendi adını bile koruyamayan Efes Pilsen, dörtlü finalde Olypiakos'u 77-74 yenmiş ve finale kalmış. Zerre kadar umursamıyorum. Ergin Ataman'ın Milli Takım’a atanmasına da karşıyım. Onu sportmen bulmuyorum. Bir Fenerbahçeli olarak söylemiyorum. Söylemlerini, tavrını, Avrupa'daki kibrini sevmiyorum... Milli Takım’ın başına getirilecek birinin orayı haketmesi gerekir..."

Şaşırtıcı mı, değil tabii. Ergin Ataman'ı kibirli olmakla suçlayan kişiden tepeden tırnağa kibir akıyor. Türkiye tarihinin belki de en başarılı antrenörünün, üstelik milletine aşık, onu sevindirmek için çırpınan ve bunu defalarca kez ifade eden bir insanın 'Milli Takım hocalığını haketmediğini' söyleyecek kadar kibirli... Liyakat deyip duruyorlar ya... Erkek Basketbol Milli Takımı için daha liyakatlısı var mı?

Tabii Enver Aysever gibilerin derdi sadece Ataman değil. Bu ülkeden ve insanlarından mutsuzlar, tiksiniyorlar. 1950'lerin Mississippi valilerinin siyahilere karşı duyduğu nefretin bir benzeri. Hatırlayın aynı Aysever iki ay önce de, 'Şanlıurfa'da siyah çoraplarıyla yer sofrasına oturan kıllı, kokulu adamlar'dan bahsediyordu... Normalde şu kafada bir insanın 'sosyalistim' diye ortalıkta gezmesini bırakın, 'sen ne biçim insansın' diye kovalanması gerekir. İnsan içine çıkamaması gerekir. Utanç içinde özür dilemesi gerekir. Ama sol görünümlü bir 'beyaz üstünlükçülük' rezilliği bugün muhalefet diye kakalanabildiği için, böyle çağ dışı insanlar da hâlâ ekranlarda atıp tutabiliyor. Fakat bir yandan da bütün bu kendi milletini beğenmeme tavırlarına, 'siyasi bağlantılarıyla belediyelerden iş bağlama' türünden 'alaturka arızalar' eşlik ediyor.

Anadolu Efes'in ve onun başarılı baş antrenörünün başarısından mutsuz olan Enver Aysever o kadar Türkiye'den, Türk milletinden kopuk ki; 19 Mayıs günü Tele 1'de HDPKK eş başkanı Pervin Buldan'ı konuk etti. Çok iyi değil mi? Daha iyi bir 19 Mayıs konuğu bulunamazdı. Aynı HDP, bizim milli bayram olarak kutladığımız 19 Mayıs'ı "Pontus Rum Soykırımı Anma Günü" olarak tanıyor.

Enver Aysever ve benzerlerinin mutsuzluğu kronik. Türk milletini bu kadar sorunun içinde mutlu edecek en ufak gelişmeden ödleri kopuyor. Hemen tırnaklarını çıkarıyorlar. Onları mutlu edecek tek şey, Batı'nın paryası olmak. Neyse ki, Batı'ya köle ruhuyla bağlı, Türkiye'ye ve insanına tepeden bakan bu insanların, millete sirayet etme şansları sıfır.