Futbol cahilleri

Bir insanın kendisini bilmesi kadar büyük bir zenginlik olamaz. Cahilsen, yani belli bir konuda eğitimli değilsen, “Bilmiyorum” demek kadar insanlığa faydalı bir durum yoktur. Ama ne yazık ki etrafımız, bırakın bilgi sahibi olmayı, hemen hemen her konuda uzman insanlarla dolu. Hele ki söz konusu futbol olunca, hayatı boyunca lisanslı olarak spor bile yapmamış insanlar nasıl da uzmanlaşırlar hiç anlamam. Yahu ben on dört sene profesyonel, yirmi senedir de amatör olarak futbolun içindeyim ama yine de futbolla ilgili onlar kadar ahkam kesmem.

Hayatında lisanslı olarak takım sporunun içinde yer almayan futbol cahilleri, parayı bir şekilde bulup bir kulübe başkan veya idareci olduğu sırada o kulüpte teknik direktör ya da futbolcu olarak çalışıyorsan yanarsın... Hele ki hasbelkader topa ayak değdiyse işte en tehlikeli başkan ve yönetici profili de budur. Cahil tehlikelidir ama yarı cahil en çok zarar verenidir. Ne idmana gelir seyreder, ne de yaşananlara saygılı yaklaşır. Her şeyi bildiğini sanarak başlar konuşmaya: “Hocam Ahmet oynamaz, Mehmet oynar, bu takıma playmaker (oyun kurucu) gerek.” Hızını alamaz, “Hocam bunları sabahtan akşama kadar koşturacaksın” diyip idman programını bile belirler. Maça çıkarken açıklanan kadroyu beğenmez, devre arası soyunma odasında taktik verir. Sen futbolcuna nasıl oynaması gerektiğini söylerken o futbolcunu bir köşede yakalar ve başka bir taktik verir. Sezon başında seni teknik direktörü yapar ama onun sözünü dinlersen devam edeceğini de anlaman gerekir. Yani anlayacağınız, cahiller, eğitimsiz insanlar bize hayatı yaşanılmaz kılarken sahalarımızdaki futbol cahilleri de futbolumuzu çirkinleştirir.

Bir gün -ismi lazım değil- amatör bir takımda teknik direktör olarak görev yapmaktayım. Bir maç sonrası, lisanslı olarak hiç futbol oynamamış olan kulüp başkanıyla sohbet ederken, başkan, “Hocam burada Hasan oynamaz, Halil oynar. Cafer de şu bölgede başarılı olur” diye olanca bilgiçliği ile ahkam keserken, hafiften alaycı bir şekilde “Başkan bravo valla ne güzel söyledin” dediğimde, “Eee olacak o kadar, ne zamandır maç izliyorum” diye yanıtlamaz mı! Ben de “Başkan helal olsun. Yıllardır yemek programı izliyorum ama hala doğru dürüst bir menemen bile yapamıyorum” dedim. Anladı da alındı mı, hiç sanmam...

Bizde teknik direktörlerin kaderi ne yazık ki hep futbol cahili olan başkanlarla çalışmak... Oysa belli bir konuda cahil olmak ayıp değil. Önemli olan o konudaki cahilliğini kabullenip, işi bilene emanet edip saygılı olmak. Böyle olanlar yok mu, tabii ki var, onlarla çalışmak da büyük bir şans. Bu şansı elde ettiğinde futbol adına doğruların ortaya çıkacağı da kaçınılmaz bir gerçek. Her şey eğitimli insanlarla güzel. Eğitimli insanlarla çevrili bir ortamda saygı olur, sevgi olur ve dolayısıyla da başarı kendiliğinden gelir. Cahillik ise başa en büyük beladır...