İşte ‘Vatan’da birleşenlerin öncü partisi...

AKP’de bölünme kaygısı, muhalefetteki çalkantılar, yeni kurulan partiler derken, İşçi Partisi’nde büyük bir değişimin heyecanı yaşanıyor...

Herkesin merak ettiği değişimle ilgili çelişkili bilgiler yayılırken, gerçeği İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’e sordum...

Perinçek de adından amblemine, sloganından yönetim mekanizmasına kadar değişimin şaşırtıcı şifrelerini büyük heyecanla anlattı... İşte pazar günü İşçi Partisi kurultayında yaşanacaklar;

Her kesimden katılacak isimlerin de ortak kararıyla partinin adı “Vatan Partisi” olarak değişiyor... Partinin ambleminde; “öncü” olmayı ve “bilim”i gösteren “yıldız”ı, vatanı- emeği temsil eden “buğday başağı” kucaklayacak...

Parti, haziran ayındaki seçimlere sürpriz isimlerle katılacak ve “Gülümse Türkiye, Vatan’da Birleştik” sloganını kullanacak...

İşçi Partisi programını temel alacak değişim, aynı omurga ve örgüt yapısı içinde, sağdan, soldan “Vatan” diyen her kesimi saflarına katarak büyümeyi hedef alacak...

Öcalan’ı yargılayan hakim Turgut Okyay ve Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı korgeneral İsmail Hakkı Pekin de önceki gün “Vatan”da birleşmişti...

SÜRPRİZ İSİMLER VE MİLLİ HÜKÜMET!..

Pazar günü Ankara’da yapılacak kurultayda yüzlerce işçi, köylü ve emekçi temsilcisinin yanı sıra milletvekilleri, eski bakanlar, valiler, müsteşarlar ve bilim adamları da Vatan Partisi’ne katılacak...

Yeni katılımlarla partinin 100 kişilik “Merkez Karar Kurulu” (MKK) belirlenecek. Bu yapının içinden 25 kişilik “Merkez Yürütme Kurulu” (MYK) oluşacak.

Partinin çatı noktası olacak “Başkanlık Kurulu”nda ise genel başkanın yanı sıra, genel sekreter, genel sayman ve 6 da genel başkan yardımcısı olacak...

“Vatan” kaygısındaki yurttaşların partiye akın ettiğini belirten Doğu Perinçek çok heyecanlı... “Ya Milli Hükümeti kuracağız ya da iktidar ortağı olacağız” dedi...

Dikkat çekici katılımlar, “Vatan” merkezli değişim çabaları İşçi Partisi’nde hiç olmadığı kadar büyük heyecan yaratmış... Haziran seçimleri belli ki şaşırtıcı geçecek...

AKP FUAT AVNİ’Yİ BULDU!..

İnternet fenomeni olan “Fuat Avni” sıklıkla adres değiştirse de Twitter’da gaipten haberler verip duruyordu... İşin ilginç yanı, “yarın operasyon var” diye yazmışsa, gerçekten de bir yerler basılıyor ve onlarca polis gözaltına alınıyordu...

Devletin elindeki olağanüstü teknik donanıma rağmen Avni’nin kimliğinin tespit edilememesi kuşku yaratsa da, istihbarat birimleri sonunda taktik değiştirdi... Yani Avni’nin değil de ona bilgi sızdıranların peşine düştü...

Emniyet birimleri sonunda başardı, Avni’nin haber kaynakları oldukları saptanan bir grup polisi tespit etti ve yapılacak operasyonu onlardan da gizledi... Sonunda bu kişilerin “Fuat Avni”nin ajanları olduğu saptandı... Çünkü “Fuat Avni” bu gruba yapılan operasyonu bilemedi...

Kaynaklarının en azından bir bölümü kesildiğine göre Pensilvanya’da olduğu saptanan Avni’nin kimliği de deşifre oldu... AKP bu kişinin kim olduğunu ve “Fuat Avni” adı altında çalışan ekibin kimlerden oluştuğunu saptadı!..

Emniyet bunu en az Fethullahçılara yönelik operasyonda 2. numaralı zanlı olarak belirlenen firari eski polis Emre Uslu kadar iyi biliyor!!!

CUMHURİYET’TE KAYIP CİP!..

Önceki gün bu köşede sıradan bir avukatken Cumhuriyet’i ele geçiren ve sansür-tasfiye operasyonu ile gazeteyi karıştıran Akın Atalay’a dikkat çekmiştik...

Hani son olarak gazeteden kovulan Işık Kansu’nun “O beni işten atamaz” diye isyan ettiği Akın var ya, işte o!..

Kansu’nun, Atalay’la müttefik olan Hikmet Çetinkaya’yı militanca savunmasına rağmen işten atılabilmesi manidar bulundu...

Belli ki, cemaatle masaya oturunca gazeteyi mahveden Çetinkaya’yı da işten atılma korkusu sarmış ve o yüzden kendisine siper olan Kansu’yu da bir çırpıda satıvermiş!..

Yoksa, hiçbir gazetecilik deneyimi olmayan Atalay, Cumhuriyet yazarlarını sansürlerken Çetinkaya’yı savunan Kansu’yu işten atabilir miydi?..

Cumhuriyet’in vefakar okurları, “cemaate 40 yıl küfür ettikten sonra Fethullahçılarla masaya oturan H.Ç. gazeteyi yönetemez” diye isyana hazırlanırken, Atalay’ın Cumhuriyet’i nasıl ele geçirdiğini de sorguluyorlar...

Gelelim Atalay’ın yanıt vermediği soruya... Ey Akın Atalay, pahalı lüks cipin nerede, nasıl kayboldu?.. Cip kaybolurken uyanık mıydın?..

Gazetenin okurları da bu şaibeli kayıp işinden yola çıkarak soruyor; “Cipine sahip çıkamayan bir zavallı Cumhuriyete nasıl sahip çıkar?..”

Atalay yanıt verene kadar soracağım, aksi takdirde Cumhuriyet okurları alengirli bir cip hikayesi okuyacak... Çünkü yazık o gazeteye!..

HALKI PORTAKAL GİBİ SOYAN HIRSIZLAR!..

Türkiye’nin yıllık ortalama 4 milyon tonu bulan narenciye üretiminin yüzde 25’ini Adana karşılıyor...

Ancak Adana’da, tüccar “6 kuruş”a topladığı portakalı 9-10 kuruşa meyve fabrikalarına satıyormuş...

Toplanmasına bile değmeyince de üreticiler portakal ağaçlarını kesmeye başlamışlar...

Adana ve çevresinde ağaç katliamı sürerken dün İstanbul’da marketleri dolaştım... Ve “toptan fiyatına perakende” sattığını öne süren sözde “ucuzluk marketleri”nden bir fotoğraf çektim... Ne yazık ki Adana’da 6 kuruşa satılan portakal İstanbul’da 3.5 lira!!!

Lafı uzatmayalım; Batı’da fakir fukaranın alamadığı portakal, Adana’da nasıl olur da çöpe dökülür?.. Yok mu, halkı portakal gibi soyan bu kan emicilerle mücadele edecek bir kurum?..