Uydular aniden çalışmazsa ne olurdu?

Bu hafta sizlere uzay teknolojilerinin hayatımızda ne kadar önemli yer tuttuğunu anlatmaya çalışacağım. Daha önceki yazılarımda ve Ulusal Kanal’daki programlarda uzay teknolojilerinin türevlerinin mutfağımızdaki mikrodalga, kullandığımız LCD televizyon, hastanedeki MR cihazı, cep telefonlarında kullandığımız yüksek çözünürlüklü mini kameralar, üretimde kullandığımız robotik teknolojileri gibi birçok alanda etkileri olduğundan bahsetmiştim. Ancak bu dolaylı teknolojiler haricindeki uzay teknolojilerinin direkt etki ettiği alanlarda mevcut. Mesela, yolumuzu bulmamız sağlayan ve gerek lojistik hizmetlerde gerek ulaşımda çok önemli yer tutan GPS teknolojileri. Ya da eve gittiğimizde beğendiğimiz TV kanalını seyretmemizi sağlayan iletişim uyduları.

Artık hiç kimse balkon antenleriyle TV seyretmiyor, artık her kanal sadece çanak anten ile veya Kablo TV, ya da uydu platformlarından seyrediliyor. Buna ek olarak çoğumuz fark etmesek de uluslararası internet bağlantımızın bir kısmı fiber optik kablolarla yapılsa da kıtalar arası bağlantıların önemli bir kısmı uydular üzerinden yürütülüyor. Peki ya birdenbire tüm uzaydaki uydular çalışmamaya başlasaydı, ne olurdu biliyor musunuz? Tabii ki pek çok etkisi olurdu ve hayatlarımıza zannettiğimizden çok daha fazla olumsuz etkisi yansırdı.

HAYATIN OLMAZSA OLMAZI GPS

Mesela öncelikle GPS, yol boyunca umutsuzca kaybolmadan A noktasından B noktasına seyahat etmemize yardımcı olur. Teslimat şirketlerinin hayatlarına yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda acil servislerin olaylara daha hızlı ulaşmasına yardımcı olmaktadır, uçakların her tür pistlere inmesine olanak tanımaktadır ve kamyonların, trenlerin, gemilerin ve arabaların takip edilip verimli rotalarda çalışmalarını mümkün kılmaktadır. Bugün ürün taşıyan tüm gemiler, tırlar, uçaklar GPS sistemi ile yönlendirilmekte ve doğru rotalar ile en verimli ve hızlı şekilde yerlerine ulaşmaları sağlanmaktadır. Buna ek olarak günümüzde GPS konumlaması olmadan askeri manevralar yapmak ve askeri operasyonlar yapmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

ZAMAN DAMGALARI

Uydular sadece konum sağlamakta değil aynı zamanda doğru zamanların oluşturulmasında da fayda sağlamaktadır. Altyapımız, karmaşık finansal işlemlere ilişkin zaman damgalarından başlayıp interneti bir arada tutan protokollere kadar zamana bağlı olarak bir arada tutulur. Bilgisayarlar arasında geçen veri paketlerinin senkronizasyonu bozulduğunda sistem bozulmaya başlar. Doğru zaman olmadan bilgisayarlar tarafından kontrol edilen her ağ risk altındadır. Bu da neredeyse her şey anlamına geliyor. Uydulardan gelen zaman damgaları sayesinde network ağlarında zamanla kaymaya başlayan saniyeler düzeltilebilmekte ve tüm dünyada aynı zaman damgalarının senkronizasyonu sağlanmaktadır. Bu zaman damgaları kaybolduğunda işlemler senkronize olamayacağı için tüm veri sistemlerinin, borsa işlemlerinin, finansal aktivitelerin ciddi bir sekteye uğrayacağı aşikardır.

Meteorolojik balonlar ve meteorolojik gözlemevleri hâlâ önemli olmasına rağmen tahminler giderek daha güvenilir ve uydulara dayalı hale geldi. Perakendeciler doğru yiyecekleri sipariş etmek için hava durumu verilerini kullanmaktadır. Ayrıca çiftçiler ekim, ilaçlama ve hasat için hava durumu tahminlerine güvenirler. Havacılık sektörünün yolcuların hayatlarını etkileyecek kararlar alabilmesi içinde bu hava tahminlerine ihtiyacı var.

UZAKTAN ALGILAMA UYDULARI

Uzaktan algılama uyduları olmazsa, mahsullerin sağlığını, Amazon'da yasa dışı orman kesimlerini veya Arktik buz örtüsünü gösteren uydu verileri de artık olmayacaktır. Afetlere müdahale eden kurtarma görevlileri için görüntü ve haritalar üreten uydular ve uzun vadeli iklim kayıtları üreten uydularda kullanılamayacaktır. Deprem, sel, yangın gibi felaketlerde uydular çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu uzaktan algılama uyduları felaketlerde kurtarma ekiplerinin doğru bilgiye sahip olmasını ve doğru yönlendirilmesini sağlamaktadır. Aynı uydular doğal kaynaklarımızın takibinden tutunda yeni kaynakların keşfine kadar birçok konuda rol almaktadırlar.

Tüm uyduların bir anda çalışmadığını düşünürsek bir anda tüm dünyada iletişim sekteye uğradığı, lojistik hizmetlerin durduğu, finansal hizmetlerin sekteye uğradığı, ATM cihazlarının çalışmadığı, uçakların ve gemilerin varış noktalarına gidemediği ve ulaşım, iletişim, lojistik hizmetlerinin tamamının sekteye uğradığı bir dünya olabiliriz. Bir anda 21. Yüzyılda yaşarken kendimizi 20. Yüzyılın başlarındaki teknolojilerle idare ederken bulabiliriz ama dünya o günden bugüne çok değişti. Mevcut düzenin devam edebilmesinde bu ileri düzey teknolojilerin kullanılması artık şart.

MİLLİ GÜVENLİK SORUNU DA OLUŞABİLİR

Özellikle bir de bir devletin başka bir ülkenin bu uzay hizmetlerine erişimi kestiğini düşünün. Çok ciddi bir milli güvenlik sorunu da meydana gelecektir. Artık teknoloji ilerledikçe, ülkeler arasındaki savaşlar topla tüfekle değil de daha çok teknolojiyle, uzaydaki uydular tarafından yönlendirilen insansız hava araçları ve savaş robotlarıyla ve insansız savaş aygıtlarıyla yapılacaktır. Uzay erişimi kısıtlanmış ülkelerde ister istemez bu kısıtlamalardan dolayı kendilerini savunmakta sorun yaşayacaklardır. Bu yüzden en başta ülkemiz ve devletimiz bu konuda gerekli tedbirleri almalı ve çalışmaları şimdiden yapmalıdır. Bu anlamda gerek Uzay Vatan gerek milli egemenlik anlamında ülkemizde başta uzay teknolojileri konusunda ve ayrıca enerji, otomasyon ve yapay zekâ teknolojilerinde geri kalmamalıdır. Bu yüzden Alper Komutanımızın yaptığı ilk uzay uçuşu bence bir başlangıç olmuştur ve zamanla gerisi de gelecektir. Hepimizin görevi bu uzay çalışmalarını desteklemek ve elimizden geleni yapmak olmalıdır.