26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEHMET PERİNÇEK/ Talat Paşa Sovyet istihbaratçısıyla ne konuştu? -(TAMAMI)

MEHMET PERİNÇEK/ Talat Paşa Sovyet istihbaratçısıyla ne konuştu? -(TAMAMI)
A+ A-


Bu haftaki köşemizde Talat Paşa’nın Rus askeri istihbarat görevlisiyle Almanya’da yaptığı görüşmeyi yayımlıyoruz. İlk kez yayımlanan görüşmenin raporu, Sovyet Genelkurmayının arşivi olan Rusya Askeri Devlet Arşivi’nde (RGVA) fond 7 liste 2 dosya 733 yaprak 130 arkası-131 numaralarıyla saklı bulunuyor ve “gizli” damgası taşıyor.
Görüşme 25 Ocak 1921 tarihinde, yani Talat Paşa 15 Mart 1921 günü öldürülmeden kısa bir süre önce Berlin’de yapılmış. Görüşmeyle ilgili bilgi, buluşmanın olduğu gün Nauen’den radyogram olarak Moskova’daki karargâha iletilmiş. Berlin’in 38 km Batısındaki bu şehirde Sovyet istihbaratının bir merkezi olduğu anlaşılıyor. O bölgeden Moskova’ya raporlar, esas olarak Nauen üzerinden geçiliyor.
Talat Paşa’nın karşısındakinin gerçek kimliğine dair bir bilgisi olup olmadığını bilmiyoruz. Ama olmama ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekir. Hatta karşısındaki Rus dahi olmayabilir, olsa bile başka bir ülke vatandaşı görüntüsüyle de görüşme olasılığı vardır.
Görüşmeyi gerçekleştiren Sovyet istihbaratçısı, Moskova’daki merkeze Talat Paşa, Enver Paşa ve Mustafa (Kemal) Paşa’nın Türk milliyetçi hareketinin en etkili üç lideri ve Talat Paşa’nın bunlar arasında tartışmasız en akıllısı ve milliyetçilerin Türkiye dışındaki baş siyasi ve diplomatik temsilcisi olduğunu vurgulayarak başlar. Ayrıca verdiği bilgiye göre Talat Paşa, bir iş için gittiği yolculuktan Berlin’e yeni dönmüştür.

‘Şarlatan olarak görüyorlar’

Görüşmede Talat Paşa’yla ilk olarak Ermeni meselesi ve ABD’nin Türkiye’deki eski elçisi Morgenthau’nun Türkiye ile Ermenistan arasında arabuluculuk yapmak üzere atanmasıyla ilgili konuşulur. Talat Paşa’nın ilk sözleri şöyledir:
“Türk milliyetçileri, eski Büyükelçi Morgenthau ile bir iş yapmak istemiyor. Wilson tarafından onun atanması, Amerikalıların Türk milliyetçileri ve Ermenistan arasındaki arabuluculuğunun başarı sağlama şansını tamamen ortadan kaldırıyor. Türkiye ve Ermenistan arasında artık fiili olarak gerçek bir çatışma yok. Yine de Morgenthau, başarılı bir arabulucu olabilecek ve sorunları çözebilecek son kişi.”
Sovyet askeri istihbaratçısı, Talat Paşa’nın Morgenthau’yla ilgili çok sert konuştuğunu belirttikten sonra şu sözlerini aktarır:
“Türkiye’de onu şarlatan olarak görüyorlar, Türk halkı onun iyi niyetine ve tarafsızlığına kesinlikle güvenmiyor. Türkiye’ye yönelik iftira niteliğindeki bütün saldırılarından sonra Wilson’un onu Türkiye ve Ermenistan arasında arabulucu olarak atayabilmesini, hatta böyle bir arabulucuya lüzum olsa dahi, Türklerin aklı almıyor. Milliyetçiler, onunla hiçbir iş yapmak istemiyor.”

Türkiye’deki mücadeleden gurur duyuyor

Görüşmede Talat Paşa, Türkiye’deki durumu da değerlendirir ve ortamın milliyetçileri oldukça cesaretlendirdiğini belirtir. Türkiye’nin yaz aylarında aralıksız bir savaşa çekilmesine rağmen Türk halkının İtilaf Devletleri’nin kölesi yapmak için kendisine dikte edilen barışa (Sevr Antlaşması) karşı mücadelesine devam ettiğinin altını, Sovyet istihbaratçının ifadesiyle, gururla çizer.
Talat Paşa’ya göre Yakın Doğu sorununun çözümünde tek yol vardır. O da Sevr Antlaşması’nın gözden geçirilmesidir. Bu olmadan dünyanın bu köşesine barış gelmeyecektir. Sovyet istihbaratçısının Türkiye’nin asgari kabulünü sorması üzerine Talat Paşa, şu koşulları sıralar:
“İzmir’in, Trakya’nın ve Edirne’nin Türkiye’ye geri verilmesi, askeri ve sivil denetim komisyonunun kaldırılması ve yabancılara Türkiye üzerinde finansal denetim hakkı veren maddelerin iptali.”

‘Yunanlar parmaklarını yaktı’

Talat Paşa, ardından geçen hafta Türk milliyetçilerinin Yunan ordularını ciddi bir şekilde mağlubiyete uğratmasının önemine dikkat çeker ve şöyle devam eder:
“Fransa ve İngiltere, sömürmek için Türkiye’yi parçalara böldüler ve Yunanistan’ın kendileri için kestaneleri ateşten almasını beklediler. Sonuçta Yunanlar, parmaklarını yaktı.”
Sovyet askeri istihbaratçısı, Nauen’den Moskova’ya gönderdiği raporda Talat Paşa’nın İtilaf Devletleri’nin savaş suçlularının iadesiyle ilgili listesinde bulunduğunu, ancak iadesinin istenmemesinin ötesinde, İngilizlerin onunla görüştüğü yönünde bilgiler olduğunu belirtir. Sovyet istihbaratçısı, Talat Paşa’ya bu türden resmi görüşmelere dair söylentilerin doğru olup olmadığını da sormuştur. Karşılığında şu cevabı alır:
“İngilizlerle hiçbir ilişkim ve görüşmem yok. Ama onlarla temasta olduğum doğru. Onlara bağımsız Türkiye’nin Doğu’da İngiltere için sadece tehlike arz etmeyeceğini, ayrıca eğer Asya’da barış istiyorlarsa, İngiltere açısından fiilen zorunlu olduğunu anlatmaya çalışıyorum.”

Türk-Amerikan ilişkileri

Sovyet istihbaratçının yazdıklarına göre Talat Paşa, Amerika’nın Avrupa’ya, daha da çok Türkiye’ye ilgisizliğini Türklerin Amerikalılara diğer yabancılardan daha dostça davranmasına bağlamaktadır. Bu yüzden Amerika, Türkiye’de ekonomik çıkar peşinde koşmamaktadır. İngiltere, Fransa ve İtalya, Sevr Antlaşması’nın haricinde Türkiye’yle ticaret ve finans konularında anlaşmaya varmışlardır. Bunun dışında tutulmuş gibi duran Amerika, Türkiye’yle Avrupalılar aracılığıyla iş yapmak istememekte ya da Türkiye’deki çıkarlarını korumak ve geliştirmek için siyasal baskı yolunu takip etmektedir.
Talat Paşa, son olarak Türk milliyetçilerinin barış şartlarıyla ilgili talepleri meselesine geri dönerek istisnasız Türkiye’deki bütün siyasi partilerin asgari noktalarda mutabık olduklarının altını çizer.

Morgenthau’ya neden kızgın?

Henry Morgenthau, Kasım 1913’ten Şubat 1916’ya kadar İstanbul’da ABD’nin büyükelçilik görevini yürütmüştür. Ülkesine döndükten sonra 1918 yılında “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü (Ambassador Morgenthau’s Story)” başlıklı anıları yayımlanır. Anıları, özellikle 1915 Ermeni tehciriyle ilgili yazdıkları sebebiyle Ermeni kırımının en önemli “kanıtları” arasına girer. Batı kamuoyunun imal edilmesinde aynı Mavi Kitap gibi ciddi rol oynar. ABD Büyükelçisi, anılarında Türkleri “aptal, korkak, tembel” gibi ifadeler kullanarak tanımlamıştır.
Ancak sonraki Amerikan Büyükelçisi Amiral Bristol, Morgenthau imzalı Ermeni raporlarının “kesinlikle yanlış” olduğu kanaatindedir. Morgenthau’nun raporlarını her ikisi de Ermeni olan Birinci Kâtibi Hagop S. Andonian ile Hukuk Danışmanı Arshag K. Schmavonian’a hazırlattığını belirten Büyükelçi Bristol, Morgenthau’nun yazdırdığı bu raporları okumadığını da öne sürer.
Esas olarak ikinci, hatta üçüncü ağız kaynaklara dayanan Morgenthau’nun raporları ve anıları, Amerikan arşiv belgeleriyle de uyuşmamaktadır. Malta Yargılamaları sırasında ABD’nin Dışişleri Bakanlığı arşivi incelemeye açılmış ve “Türkler aleyhine kanıt olarak kullanılabilecek hiçbir şey” bulunamadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca soruşturmayı yürüten İngiliz Kraliyet Başsavcılığı, Morgenthau’nun anılarına kanıt değeri atfetmemiştir.
Morgenthau’nun anıları, 1925 yılında tarihçi Sidney Fay ve Hary Barnes tarafından da “gerçek dışı” olduğu gerekçesiyle eleştirilmiştir. Talat Paşa da anılarında aynı bu görüşmedeki gibi Morgenthau’dan “şarlatan ve yalancı” olarak bahsetmekte, kitabındaki gerçek dışı noktalara işaret etmektedir.
1920 yılının sonlarında Türk ordularının Gümrü’ye girmesi ve ardından da Ermenistan’da Sovyet iktidarının ilanıyla planları suya düşen Batılı devletler, Ermeni meselesini yeniden Milletler Cemiyeti’nin gündemine getirmiştir. ABD Başkanı Wilson, dostu ve sırdaşı Morgenthau’yu Milletler Cemiyeti nezdinde Kemalistlerle Ermeniler arasında arabulucu olarak önerecektir. Talat Paşa’nın Sovyet istihbaratçısıyla görüşmesinde söz ettiği konu budur. Ancak arabuluculuk önerisi hayata geçmeyecektir.
Morgenthau’nun anılarına günümüzde de ABD Temsilciler Meclisi’ne gelen “Ermeni Soykırımı” tasarısının 10. maddesinde “soykırımın” kanıtı olarak atıf yapılmaktadır.
(Bkz. Kamil Necdet Ar, Türk-Amerikan İlişkileri Çerçevesinde Ermeni Meselesi (1918-1923), Kaynak Yayınları, İstanbul, Ağustos 2011, s.151 vd., 169, 327 vd.; Uluç Gürkan, Ermeni Sorunu’nu Anlamak, Destek Yayınevi, İstanbul, Kasım 2011, s.20, 22, 123 vd., 132 vd., 257 vd., 275; Talat Paşa, Hatıralarım ve Müdafaam, 3. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, Mayıs 2009, s.33 vd.)

Bolşeviklerle ve İngilizlerle temaslar

Talat Paşa’nın Almanya’da bulunduğu dönemde Sovyet yetkilileriyle yaptığı tek görüşme bu değildir. Eski Sadrazam Talat Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği 22 Aralık 1919 tarihli mektupta bu konuya dair şunları belirtmiştir:
“Buradaki Bolşevik reisleri ile temas halindeyim. Şimdiye kadar mahpus bulunan Radek ile defalarca görüştüm. Ve yukarıda zikrettiğim esaslar dairesinde çalışmak üzere Lenin’in tasdikine bırakarak anlaştım. Radek’in tahliyesi ve tayyare ile Moskova’ya gidebilmesi için Almanlar nezdinde pek çok çalışarak muvaffak oldum. Ve başka bir nam altında seyahati vasıtalarını temin ettim. Bundan dolayı Radek ve burada bulunan Bolşevikler, bize şükran borçludurlar. Radek, Bolşevikler hükümetinin Doğu meseleleri mütehassısı olduğundan, kararlarımızın merkezce kabul edileceğini kati surette temin ediyor.”
Diğer yandan Talat Paşa’nın Sovyet istihbaratçısıyla yaptığı görüşmede sözü geçen İngilizlerle temaslarını başka kaynaklar da teyit etmektedir. Talat Paşa, yayınladığımız bu görüşmeden yaklaşık bir ay sonra, öldürülmesinden 18 gün önce, Şubat’ın 26’sında, Almanya’nın Hamm şehrinde İngiliz istihbaratçısı Herbert Aubrey ile buluşmuştur. Aubrey, İngiliz hükümeti adına hareket etmektedir. Bu görüşmede İngiliz hükümeti ve Anadolu’daki milli hareket arasındaki anlaşmanın koşulları konuşulur.
Aubrey, bu buluşmanın ayrıntılarını anılarında (Herbert Aubrey, Ben Kendim/A Record of Eastern Travel, Hutchinson&Co., London, 1924) kaleme almıştır. Talat Paşa, barış koşulları konusunda Sovyet istihbaratçısına söylediklerinin hemen hemen aynısını İngiliz yetkilisine de ifade etmiştir.
Talat Paşa, İzmir, Trakya ve Edirne konusundaki hassasiyetini bu görüşmede de tekrar ederken, İngilizlerin Türkiye’nin bağımsızlığını tanımasının kendi yararına olduğu vurgusunu da aynı şekilde yapmıştır. Ayrıca Talat Paşa, Ankara hükümeti adına konuşmadığını, ancak Mustafa Kemal’in kendisiyle ters düşmeyeceğini de belirtmiştir.
(Talat Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa’ya mektubunun ve Aubrey’in anılarının ilgili kısmının tam metinleri için bkz. Talat Paşa, Hatıralarım ve Müdafaam, s.192 vd., 203 vd.)

Son Dakika Haberleri