08 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Atatürk'te birleştik' diyenlerden '9'u 5 geçe' çağrısı...

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Meclis'teki muhalefet, Atatürk'e ve devrimlerine yönelik sistemli saldırılara sessiz kaldıkça toplumun da öfkesi artıyor... Meclis dışındaki muhalefete ise İşçi Partisi önderlik ediyor...

Medya, İP'in yaptıklarını görmüyor ama partinin Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, "Türkiye'nin Atatürk Devrimi'ne ihtiyacı var... Atatürk'ün devlet katında yok edilmesine, toplumda unutturulmasına izin verilemez" diyerek çok önemli bir konuya işaret etmiş...

İktidar ve muhalefetin TBMM'yi Ortaçağ'a teslim ettiklerine dikkat çeken Özbey, yaşamsal bir saptama da yapmış; "Bu koşullarda, 10 Kasım yas değil, mücadele günüdür..."

Peki, Atatürk'ün devlet nişanından bile silindiği, muhalefetin ise ne yazık ki yapılanları izlemekle yetindiği bu kara günlerde, toplum demokratik tepkisini nasıl göstermeli?.. Özbey, önceki gün yaptığı açıklamada bu soruya anlamlı bir eylem çağrısıyla yanıt vermiş:

"Halk hareketi, 29 Ekim'de devrimci irade ve önderlikle bir üst aşamaya sıçramıştır. 2013 10 Kasım'ı, Atatürk Cumhuriyetini yeniden kurma kararlılığının bir kez daha gösterileceği gün olacaktır. Gün, Cumhuriyetin ölüm dirim savaşında öne atılma günüdür. Bütün yurttaşlarımızı 10 Kasım günü saat 9'u 5 geçe, bütün kentlerimizin Cumhuriyet Meydanlarında, Atatürk Anıtları önünde toplanarak, Atatürk'ün büyük iktidar yürüyüşünde saf tutmaya çağırıyoruz."

Özbey'in bu çok önemli uyarıları ve çağrısını göz ardı edecek bir dönemde değiliz... CHP'lisi, MHP'lisi ve İşçi Partili'siyle umarım tüm cumhuriyetçiler duyarlı davranır ve 10 Kasım günü, Atatürk'ün de ülkenin de sahipsiz olmadığını bir kez daha gösterir...

Sarıgül operasyondan mı korkuyor?..

Medya balonu Mustafa Sarıgül önceki akşam bir AKP yanlısının canlı yayınındaymış... Muhabir, CHP'ye neredeyse "umut" olarak pazarlanan Sarıgül'e; "Diyelim ki aday oldunuz ve seçimi kazandınız, Başbakan ülkeyi yönetiyor, AKP hükümeti var. İstanbul'da işler aksar gibi durum olur mu?" diye bir soru sormuş...

Rotası belli olan her siyasetçi bu soruya "işimi yasal biçimde yaparsam kimse müdahale etmez" demeli değil mi?..

Oysa muhatap her dalda oynayan, herkese mavi boncuk dağıtmayı siyaset zanneden Sarıgül olunca, yanıttan ne yazık ki cıvık cıvık yağ akmış!.. Bakınız nasıl yanıt vermiş Sarıgül;

"Ben 14.5 yıldır belediye başkanıyım, uzun yıllardan beri AKP ile çalışıyorum. Sayın Başbakan artık dünya lideri. Artık İstanbul'la ilgilenmez."

Diyeceksiniz ki; Sarıgül'ün, rakip olmaya çalıştığı AKP'li İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı şapur şupur öperek, "Kadir abi adaysa ben yokum" dediğini kanıtlayan teslimiyet görüntüleri zaten internette dolaşmıyor mu?..

Evet, o yılışık görüntüler gerçek ama Sarıgül o zaman CHP'li değildi... Peki, yolsuzluk ve rüşvet raporlarıyla kovulduğu partiye nedense (!) geri alınan Sarıgül, Kılıçdaroğlu dururken CHP düşmanı Başbakana niçin destek çıkıyor acaba?.. Kendi liderine saygısı yok mu?.. Ayıp değil mi?..

Mail yağdıran CHP'liler haklı olarak soruyor; "Sarıgül Erdoğan'a niçin yağcılık yapıyor?.. İmar rezaletleri ya da CASA uçakları skandalı nedeniyle kendisine operasyon yapılacağından mı korkuyor? Medyaya "Başarılı rezalet" diye yansıyan Şişli'deki trilyonluk imar vurgununun üzerine gidileceğini mi düşünüyor?.. 1 milyar olduğu belirtilen malvarlığının deşileceğinden mi kaygılanıyor?.. Yoksa medyanın yolsuzluk taarruzundan mı çekiniyor?.."

Sarıgül'ün CHP'ye alınmasıyla partinin cemaatleşeceğinden de endişe eden yurttaşların asıl sorusu da şu; "Ey Sarıgül, sen ikinci cumhuriyeti kurmaya çalışan CHP düşmanı Erdoğan'a yağ çekeceksen biz sana niçin oy verelim?.. Senin Kılıçdaroğlu'na saygın yoksa niçin övgü yağdırdığın Erdoğan'ın partisine gitmedin?.."

AKP'nin korku imparatorluğu...

Bu ülkede milyonlarca insan işsizlik yüzünden evlerinde boş boş oturmak zorunda kalmıyor mu?..

Üniversite bitirmiş yüz binlerce genç, baba evine mahkûm kalmış biçimde gelecek kaygısı yaşamıyor mu?..

Milyonlarca yurttaş, yoksul evlerde, sefalet ve hastalık içinde yaşamıyor mu?..

Ve bu ülkede işsizlik, sosyal bunalımlar ve geçim sıkıntısı nedeniyle yüz binlerce yuva yıkılmadı mı?..

Peki; mesele evleri gözetlemekse, AKP hükümeti yoksulluk ve açlığa teslim olan evlerin çaresizliğini niçin mercek altına almıyor da, üniversite gençliğini, "biri sizi gözetliyor" piyesine figüran etmeye çalışıyor...

Tüm bu oyunlar, milyonlarca yoksul evde yaşanan sosyo-ekonomik bunalımları, sarsıntıları ve yıkımları örtbas etmek için mi?.. Harem-selamlık dayatması da, korku imparatorluğu gündemini değiştirme takiyesi mi?..

Okurlardan uyarı mektupları...

"Yıllardır CHP üyesiydim... Bugün üyeliğime nokta koydum... CHP Başkanı ve Hamzaçebi'nin (türban) ifadelerini hazmetmem mümkün değildi..." (Nasip Büke-Edirne)

- "Mehmet Bey, sizi CHP ile ilgili PM konusundaki duruşunuzla daha iyi tanımıştım. CHP konusunda haklı çıktınız. Partimizin içindeki bozucular içini boşalttılar... Öyle üzgünüm ki... Anayasa'yı hiçe sayıp türbana destek verdiler... Şaşkın ve çok kızgınım..." (Ulfet Karaca- Altınoluk)

- "1 Kasım 2013 tarihli yazınızda 'AKP'nin gerici zihniyetinin cumhuriyetin Meclis'ine kafa tutmasına sessiz kaldı' ve devamında da 'Sezgin Tanrıkulu gibi CHP içindeki Truva atları' demişsiniz. Bence o değil de, Kılıçdaroğlu, otel odalarında ABD büyükelçisinin ayağına neden gitsin ki? CHP'nin geçmiş hangi genel başkanı bu duruma düşerdi söyler misiniz? Ben 63 yaşına gelmiş, yıllarını bu partiye hizmetle geçirmiş bir üyesiyim. İçim acıyor partinin içine düştüğü duruma." (Hasan Yapıcı-Adana)

- "Evladım, her günkü yazılarını okuyorum. Ne zaman ki senin tazminatını ödemeden gazeteden atıldın, o tarihten beri Cumhuriyeti almıyorum. Sen haklısın bugünkü yazından dolayı ama bence aşırı yükleniyorsun CHP'ye." (75 yaşında emekli öğretmen Nazım İnci)

- "CHP'nin yerel seçimler konusundaki eksiklerini çok doğru bir biçimde tanımladığınız ve bizim memlekette Soner Çetin'in çalışmalarını açık yüreklilikle kaleme aldığınız için bir Adanalı vatandaş olarak şükranlarımı sunmak istedim." (Necdet Kara-Adana)

- "31.10.2013 tarihli Aydınlık gazetesindeki 'Hadi görelim şu güçbirliğini' başlıklı yazınızı okudum. Sayın Faraç, umarım yanılırım, ama benim hiç umudum yok. 'Eleştiriyorsunuz ama çözüm nedir, söyler misiniz' diye soracak olursanız tamamen yeni bir parti şart." (Mehmet Cerit-Afyon)